Projeksiyonlar
Erkek, işten gelir gelmez duşunu almıştır. Tertemiz yeni ütülenmiş kıyafetlerini giyip doğruca arabasına binip kadını evden almak üzere acele etmektedir.
Bütün gün bunun heyecanını yaşamıştır. Kadın da uzun uzun çeşitli kokulardaki şampuan, vücut şampuanı ve kremleri kullanarak duş almış, giysi dolabının önüne geçmiş, o gece için en uygun kıyafeti bulmak üzere karar vermeye çalışmaktadır. Sonunda harika kırmızı bir elbiseye karar vermiş, özenle uygun takılarını takmış, makyajını yapmış… Son detaylar üzerinde düşünürken kapı çalmış, gümbür gümbür atmaya başlayan kalbinin sesi duyulacak endişesi ile kapıya koşmuştur. Bütün gün bu heyecanlı anı bekleyen kadın ve erkek o an göz göze gelir gelmez tüm bedenlerini alev almış, ne diyeceklerini şaşırmış ve sanki ilk defa bir buluşmaya gitmenin acemiliği içindeymiş gibi ufak tefek sevimli aksaklıklar içinde arabaya binebilmişlerdir.
Erkek iş yerinde bir arkadaşına danışarak bulduğu harika manzaralı mekanda rezerve ettiği masada kadına iskemlesine doğru eşlik etmektedir.
Her şey büyük bir özenle ve tatlı bir heyecanla ilerlemektedir. Ta ki erkek, büyük bir incelik yaptığını düşünerek bir önceki buluşmada kadının içtiği içkiyi hatırladığını göstererek kadına ne istediğini sormadan onun adına sipariş verene kadar… Kadın o anda, ona sorulmadan gönderildiği okulun, ona sorulmadan gerçekleşen tüm taşınmaların, sevdiklerini kaybetmelerinin ve hayatı üzerinde söz sahibi olamadığı çocukluğunun tüm acısıyla kendini kaybedip bir öfke nöbetine kapılmıştır. O ana kadar sarf edilen tüm emek, tüm özen ve tatlı heyecanlar tuzla buz olmuş, gece berbat olmuştur…
Bir başka senaryoda ise kadın, erkeği için seksi olma niyetiyle güzel uzun bacaklarını ortaya koyan mini bir kırmızı etek giymeye karar vermiştir o geceki buluşma için… Erkeğin onu gördüğünde etkileneceği heyecanıyla kapı çaldığında koşa koşa açmaya gitmiştir. Erkek ise onu görür görmez, hiç beklenmedik bir tepki verir ‘bu nasıl kıyafet, çıkar şunu hemen’. Kadın, anlam veremediği tepki ve sonrasında çıkan tartışma sonucunda elbisesini değiştirse de gecenin tüm büyüsü kaçmıştır. Erkek de bilmemektedir neden böyle birden parladığını, daha önce çok aşık olduğu bir kadının kırmızı bir mini etekle çıktığı gece bir başka erkeğin dikkatini çektiğini ve sonrasında onu kaybettiğini hatırlamamaktadır bile…
Bu ve bunun benzeri birçok senaryo oluşmaktadır ilişkilerde. Kişiler karşısındaki kişiyi görememekte, daha önce yaşadığı ilişkilerin, travmaların, kişilerin halen şifalanmamış olan hayaletlerini ufak bir söz benzerliği, bir davranış benzerliği oluştuğunda karşısındaki kişiye projekte etmektedir. Karşısındaki kişi fiziken karşısında dursa da, o geçmişin hayaletleri ile ilişki içindedir. Karşısındaki kişiyi görememektedir. Karşısındaki kişinin ise farklı hayaletleri vardır, o da aynı şeyi karşısındakine yapmaktadır. Üstelik iki taraf da birbirini net olarak gördüğü illüzyonundadır. Her biri gerçekçi olduklarını ve hatta bit yeniklerini gözden kaçırmayacak kadar zeki olduklarını düşünmektedir. Hatta bazen kişiler senaryoları kendi gördükleri çerçeveden arkadaşları ile paylaşmakta, onlardan da onay almakta ve birlikte oldukları kişiyi tamamen ayrı bir kutup olarak görmeye başlayıp uzaklaşmaktadır.
Birçok ilişki, iki kişinin birbirini hiçbir zaman göremeden, tanıyamadan, projeksiyonlarla yaşanıp bitmektedir ne yazık ki…
Bunu aşmanın en önemli yolu ise; iyi iletişim kurabilmektir. İyi iletişim, kendimizi cesurca, açıkça, dürüstçe, karşı tarafı suçlamadan ifade etmek ve karşı tarafı yorum yapmadan gerçekten dinleyebilmeyi içermektedir.
Bunu yapabilmek için zaman, emek ve özen gösterdiğimizde kendi illüzyonlarımızı yıkıp birlikte olduğumuz kişiyi gerçekten tanımaya başlayabiliriz.
Herkes bir ilişkide sevgi paylaşmayı ister, kendini mutsuz eden bir ilişkide olmak istemez. Bunu hatırlamalıyız. Birlikte olmak istediğimiz kişinin ve bizim, can yakmak için değil, becerebildiğimiz ölçüde sevgi vermek ve almak için bir araya geldiğimizi hatırlayıp bu bakış açısı ile birbirimizi dinlemeli, sevgiyi görme ve paylaşma hedefine odaklanmalıyız. Kendi yaralarımıza dokunan bir anda bu bazen bir meydan okumadır. Can havliyle bu dokunuş canımı yaktı diyerek, kaçmak bize daha kolay gelir. Her ne kadar bir süre sonra pişmanlık duyup yalnızlık girdabına tekrar düştüğümüzde aynı yerden başlamak için yeni bir aday arasak da… Cevap çoğu zaman yeni bir adayda değil, yeni bir bendedir..
Birlikte olduğunuz kişiyi gerçekten tanımanız dileğiyle..