Oben Budak ile Aşk ve İlişkiler Üzerine
Oben Budak denilince aklınıza ne geliyor? Müzik, kitap, eğlence, sohbet, blog, trend? Benim aklıma hepsi ve çok daha fazlası geldi. Oben Budak “Falan Filan” kitabı ile geçen yaz çıkardığı kasırgayı bu yaz çıkardığı “Hayvan” kitabı ile sürdürüyor. Elimden düşüremediğim “Hayvan” kitabı ve sempatik dili ile işte Oben Budak…
Bugüne dek birçok medya kuruluşunda yer aldın… Bize bunlardan bahseder misin?
O kadar çok ki, umarım unutmam hiçbirini. Televizyonda VJ’likle başladığım Kral TV var. Sonra Star TV’de program yapmıştım. Ardından ATV’ye “Top of the Pops” programını yapmak üzere transfer olmuştum. Sonra dergicilik hayatım başladı, sırasıyla FHM, Aktüel ve Harper’s Bazaar’da çalıştım. Sabah Gazetesi’nde köşe yazarlığına başladım ve şimdi de Habertürk’teyim.
“Adam in Town” ile alışılmadık bir projeye daha imza attınız… Beylere özel bu web sitesini bize anlatır mısın?
Stil gurusu Alexander Kokoskeriya’yla birlikte ne zamandır böyle bir işe imza atmak istiyorduk. Giyinme sanatı konusundaki bildiklerimizi aktarabileceğimiz ve gönlümüzden geçen moda çekimlerini yapabileceğimiz, bağımsız bir platform açmak istedik ve böylece adamintown.com çıktı. İşinin erbabı birçok blogger arkadaşımız da bizi destekleyince ortaya seyrine doyulmaz bir online dergi/blog çıktı. Erkeklerin stil üzerine bilgiler alabileceği ve her fiyat kategorisinden kendilerine uygun kıyafetler bulabileceği bir site.
Kariyerinin dönüm noktası ne oldu?
19 yaşımda Sertab Erener’le tanışmak bana popüler dünyanın kapısını ardına kadar açtı. Onunla çalışmak, yaşamak, deneyimlemek her anlamda harikaydı.
Sosyal medyada oldukça aktifsin… Sosyal medyanın geleceğini nasıl görüyorsun?
Hızına yetişemeyecek hale geleceğiz diye çok korkuyorum. Twitter, Instagram ve Facebook günde kaç saatimizi alıyor bilmiyorum. Resmen hepimiz ağır bağımlılar olduk. Hatta ben yeni kitabım Hayvan’ı yazarken telefon değiştirip, sosyal medyayı çok rahat kullanamayacağım bir modele geçmiştim. Başka çarem yoktu; çünkü telefonumu elimden bırakamıyordum.
En çok korktuğun şey ne?
Sevdiklerimi kaybetmekten başka bir korkum yok bu dünyada. Neticede başa gelen çekilir hesabı, karşıma çıkan zorluklarla savaşmayı becerebiliyorum. Ama aramızdan ayrılanların bir çaresi yok.
Geçen yaz çıkardığınız “Falan Filan” kitabınız plajda, kafede kısacası herkesin elindeydi… Duyduk ki yeni bir kitabınız daha yayımlandı. Bize “Hayvan” kitabınızdan bahseder misin?
Yeni kitabım “Hayvan”, kadınlara çok çektiren Cemal adında bir yakışıklının hikayesi. İlişki bitiminde arkasından “hayvan” diye bağırılan bir adam Cemal… Bize çok çektirenler her zaman el üzerinde tutulmuştur ya, Cemal de bu yüzden kadınlar arasında fazlasıyla popüler. Benim bahsettiğim hayvanlık, kötülükle aynı anlamı taşımıyor yalnız. Baş karakterim Cemal kendi hayatını koruyabilmek için böyle bir koruma kalkanı geliştirmiş. Çevremizdeki bütün “hayvan”ların ortak özelliği bu… Onların yoluna gitmenin, kalbini kazanmanın yolu basit bence, bu da kitabımda var. Zor insanlar aslında tahmin ettiğiniz kadar zor değiller.
Yaz demek müzik demek. Bu yaz çıkan ve çıkacak olan albümler hakkında neler söylemek istersin?
Röportajdan hemen önce Ajda Pekkan’la konuştum. Gülşen’in yeni bir şarkısını yorumlayacak, heyecanını paylaştı benimle. Gülşen’in albümü zaten güzelken bir de Ajda Hanım’dan onun şarkısını dinleyecek olmak heyecanlı.
Yaz geldi, yaz festival ve tatil demek! Siz bu yaz hangi festivalleri takip edeceksin, tatile nerelere gideceksiniz?
Bu sene en çok IKSV Caz festivalini bekliyorum. Hem Alicia Keys’i, hem de John Leggend’ı izleyecek olmak ayrı bir durum. Ben yaz döneminde Çeşme’deyim. KafePi Beach’te her perşembe hem eğleniyor hem eğlendiriyor olacağım. Bu yaz Aya Yorgi Koyu’nda üçüncü senem, benim için tarifsiz bir mutluluk. Çeşme’den vakit kalırsa Londra’ya gidip Wireless Festival’e katılmak istiyorum. Jay-Z ve Justin Timberlake’in sahne alacağı festivale içim gidiyor.
İstanbul gece hayatının en son trendini de pek tabii sana soracağız…
Valla İstanbul’da trend falan çok kalmadı. Herhangi bir davet oldukça mekanlara gidiyoruz, onun dışında müdavimi olduğum bir mekan yok. Uzun süredir bir kısır döngü içindeyiz maalesef. Yeni yerler açılıyor ama yenilik adına hiçbir şey sunmuyorlar. Umarım yaz tarifesinde her şey değişir.
Yeni partileme trendleri neler? İnsanlar hepsi aynı şeylerden sıkıldı değil mi?
Artık daha çok ev partileri yapılıyor. Mekanlardan daha rahat ediyor insan. Benim tercihim de şahsen ev partileri. İstediğin kadar içip istediğin kadar yerlerde yuvarlanabiliyorsun. Tabi bunun için sağlam bir evin olması lazım; yoksa komşularla uğraşmayı kimse istemez.
En son hangi filmi izledin?
Merak içinde The Great Gatsby’i izledim. Önceki ay New York’taydım, bütün sokaklar, vitrinler bu filmin tema kostümleriyle doluydu. Filmden çok kostümlerle ilgilendiğimi itiraf etmeliyim.
Son olarak MAG okuyucularına söylemek istediğin bir şey var mı?
Hayatta neyi ciddiye alıp neyi almayacağınızı iyi belirleyin. Gereksiz saçmalıklara fazla takılıp hayatı kaçırıyorsunuz. Gerçek sorunlarla mücadele edecek gücünüzden harcıyorsunuz. Hele hele de aşk acısı denilen geçici sorunlara da fazla takılmamaya çalışın. Dürüstçe cevap verin, en uzun aşk acınız ne kadar sürdü? Hayatta mutlu olmak için de mutsuz olmak için de yeterince sebebiniz var, siz hangisini seçeceğinize karar verin.