Nurgül Demir Çocuklarda Diş Problemleri
Çocuk Diş Hekimi Uzm. Dr. Nurgül Demir, kliniğinde uyguladığı tedavilere de değinerek çocuklarda görülen diş ve diş eti problemlerini ele alıyor.
Kendinizden biraz bahsederek başlar mısınız?
Başkent Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesinin eğitim programını burslu olarak başarıyla tamamladıktan sonra, uzmanlığımı Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesinde çocuk diş hekimliği alanında yaptım. Yurt içinde ve yurt dışında katıldığım kongre ve sempozyumlar uzmanlık eğitimimin bir parçası iken; güncel gelişmeleri takip edebilmek, günden güne gelişen teknolojilerin çocuk diş hekimliği alanında uygulanabilir olanaklarını hastalarıma sunabilmek ve sürekli genişleyen malzeme skalasına hâkim olabilmek için şimdi günlük hayatımın bir rutini olarak uluslararası makaleler ve kongrelere yer veriyorum. Uzmanlığımın ilk yıllarında Başkent Üniversitesinde öğretim üyesi olarak çalıştıktan sonra, uzun yıllar özel hastane çatısı altında mesleğime devam ettim. Şimdi ise yıllardır hayalini kurduğum, tamamen çocuk diş hekimliğine özel olan kliniğimizde minik hastalarımı kabul ediyorum.
Kliniğinizde hangi tedavileri uyguluyorsunuz?
Bebeklik dönemi ağız hijyeni eğitimleri, diş sürme takipleri, erken çocukluk çağı çürükleri ve tedavileri, süt ve genç daimi dişlerin tüm diş tedavileri, çocukluk çağında görülen ağız hastalıkları ve tedavileri, çeşitli sebeplerle yapısal olarak farklı süren dişlerin tedavileri klinik rutinimde uyguladığım tedaviler arasında yer alıyor.
Çocuklarda diş sürmesi hangi sebeplerle gecikebilir? Bu durumda nasıl bir yol izlemek gerekir?
Süt ve daimi dişlerin sürme yaşları genetik faktörlere bağlı olarak değişkenlik gösterebileceği gibi farklı etkenler de dişlerin sürmesini geciktirebilir veya engelleyebilir. Dişlerin sürme yolundaki kist veya yumuşak doku patolojileri, radyasyon maruziyetinin sert doku gelişimini etkilemesi, dişi çevreleyen yumuşak dokunun hasarı ve kemikle kaynaşması hem süt dişlerinin hem daimi dişlerin sürmesini geciktiren lokal etkenlerdendir. Bu etkenlerin yanı sıra daimi dişlerin sürmesini, çenelerde gelişen fazla dişler ve çenelerin yapısal olarak küçüklüğü de etkiler. Prematüre doğum, anemi, kemoterapi geçmişi, vitamin eksikliği, beslenme bozuklukları, hormonal bozukluklar, bazı enfeksiyon hastalıkları ve ender görülen bazı genetik hastalıkların da diş sürmesini geciktirebileceği bilinmektedir. Bu durumda izlenecek en doğru yol, diş sürmesine sebep olan etkeni belirlemek ve çözüm odaklı ilerlemektir. Diş sürme gecikmesinin nedeni lokal bir problem ise, bunu ağız içi muayene sırasında veya alınan diş filmleriyle tespit edebiliriz. Hastadan alınan detaylı anamnez doğrultusunda, eğer problemin bahsettiğimiz sistemik nedenler kaynaklı olduğunu düşünürsek mutlaka ilgili tıp doktoruyla birlikte bir tedavi yürütürüz.
Erken yaşlarda çürük oluşumunun başlıca nedenleri neler olabilir?
Bebeklik döneminde dişlerin ilk çıktığı dönemden başlayarak ağız hijyeninin yeterli olarak sağlanamıyor olması en önemli sebep olarak gösterilebilir. Halk arasında doğru bilinen çok yanlış bazı alışkanlıklar da kötü ağız hijyeni ile birleşince erken çocukluk çağı çürükleri kaçınılmaz hale gelir. Besleyici olduğu düşünülerek süte bal veya pekmez karıştırılması ve çocuğun biberonla uyutulması, emziğin bal veya pekmeze batırılarak kullanılması ilk çıkan süt dişlerinde çürük görülmeye başlanması riskini artıran -aklıma ilk gelen- örnekler. Ek gıdaya geçildikten sonra hazır, paketli gıdaların tüketilmeye başlanmasıyla birlikte çürük riski de artar. İlerleyen dönemde etkenler farklılaşır ve risk faktörleri artar. Diş fırçalama tekniğinin doğru veya yeterli etkinlikte uygulanamıyor olması, dişlerin yapısal bozuklukları, yanlış diş bakımı ürünü tercihi, bazı sistemik hastalıkların varlığında uzun süreli ilaç kullanımı, reflü gibi sindirim sistemi hastalıkları, hatalı diyet alışkanlıkları süt dişlerini ve genç daimi dişlerin erken dönemde çürümesine sebep olan etkenlerden bazılarıdır. Çocuklardaki yeme bozuklukları, ağızda yemek bekletme alışkanlığı, tablet veya telefon ile ilgilenirken yemeğin ağızda uzun süre tutulması gibi günümüzde oldukça ön plana çıkan bazı sorunlar da çürük oluşma riskini arttıracağı gibi, var olan çürüklerin daha hızlı ilerlemesine sebep olur. Çürük riskini arttıran faktörler her çocuk hastaya özel olarak değerlendirilmesi gereken bir durumdur ve bireysel çürük risk tayini ancak ebeveynlerden alınacak detaylı bir anamnez ile yapılabilir.
Çocuklarda diş iltihabı kendini nasıl belli eder? Bunun oluşması nasıl önlenir?
Hastalarımızda diş çürüğü çoğunlukla yemek yerken hissedilen ağrı ve diş sert dokularını zayıflatan çürük lezyonunun sebep olduğu kırık ile kendini belli eder. İlerleyen süreçte diş ağrısı yemekten bağımsız, spontan olarak hastamızı rahatsız etmeye başlar. Kırık diş bölgesine sürekli yiyecek sıkışması, dişi çevreleyen sağlıklı dokularda yıkım başlatır, zonklayıcı ağrılara sebep olabilir. Çürük dokusu, dişin canlı kısmına doğru ilerledikçe gece uykudan uyandıran seviyede ağrılar görülür. Zamanında gerekli tedavi yapılmazsa, hastamızın yüzünde şişlik ile kendini gösteren akut enfeksiyona sebebiyet verir ki, bu acil olarak müdahale edilmesi gereken bir durumdur. Bazı hastalarımızda da dişteki enfeksiyon diş etinde beyaz renkli, oluşup oluşup kaybolan, bir iltihap odağı olarak da dikkat çekebilir. Süt dişi enfeksiyonlarının zamanında tedavi edilmesi, altında gelişmeye devam eden daimi diş tomurcuklarının zarar görmemesi için de çok önemlidir. Bunun oluşması ancak rutin diş muayeneleri ile önlenebilir. En doğru ve konservatif tedavi, hastamızda şikayet oluşturmaya başlamadan, başlangıç aşamasında diş çürüğünü tespit edip doğru tedavi yaklaşımını uygulamaktır. Klinik olarak gözle görülmeyen, süt dişlerinde sıklıkla dişlerin ara yüzeylerinde oluşmaya başlayan çürüklerin tespiti, diş filmleriyle erken dönemde belirlenebilir. Üstelik bazı durumlarda, tedaviye gerek kalmadan etkin diş fırçalama ve doğru diyet düzenlemesi ile kontrol altında da tutulabilir.
Diş hekimi korkusu olan çocuklara nasıl yaklaşıyorsunuz? Gülme gazı kullanıyor musunuz?
Çocuklara doğru yaklaşmanın ilk adımı, bizim alanımızda çoğunlukla ön yargıyı kırmak oluyor. Hastalarımızın çoğu isteksiz, arkadaşlarından duydukları hikâyelerle endişeli veya önceki diş tedavisi deneyimlerinin sebep olduğu korku ile gelirler. Her çocuk özeldir ve girdiği ortamda özel hissettirilmek ister. Bunun için ortamın ona uygun olarak hazırlanmış olması ve kullanılan iletişim dili çok önemlidir ki; bizimle arasına kurduğu duvarı yıkabilelim. Bazen bunun için iki ila üç seans ayırmamız da gerekebilir; ancak zamanla buna değdiğini ebeveynlerle birlikte görerek deneyimliyoruz. Bir çocuk bize güvendiği zaman tedavilere pek çok yetişkinden daha fazla uyum gösterebilir. Önemli olan, çocuk hastaya kendisini ifade edebileceği ve güvende hissedebileceği bir tedavi ortamı sunabilmek. Tabii tüm çocuk hastalarda bunu sağlamak ve tüm tedavileri klinik koşullarında tamamlayabilmek mümkün olmuyor. O zaman sorduğunuz gibi gülme gazı kullanıyoruz; ama sadece diş çekimi gibi çok kısa süreli işlemlerde ve hastane koşullarında. Amerikan Pediatrik Diş Hekimliği Akademisinin yönergeleri doğrultusunda, birden fazla diş için dolgu, kanal tedavisi, kaplama planladığımız hastalarımızda işlemlerimizi tam teşekküllü hastane koşullarında, deneyimli bir anestezi ekibiyle, genel anestezi altında yapıyoruz. Tüm diş tedavileri tek seansta tamamlandığı için kooperasyon eksikliği olan hastalarımızda en ideal tedavi yaklaşımı bu. Bu tedavi şekli, uyutularak yapılan diş tedavisi olarak da bilinir.