Muhteşem Kareler ve “Efe Babacan”
Dünyanın her yerini gezen ve muhteşem fotoğraflar çeken Efe Babacan ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Aslen Ankaralı olan, her fırsatta da Ankara’ya arkadaşlarını görmeye geldiğini belirten Efe Babacan şimdi İstanbul’da yaşamasına rağmen hala tam bir Ankara tutkunu. Farklı ve eğlenceli bir kişiliğe sahip olan, başından geçen ilginç düğün hikayelerinden stand-up show yapan, bu show’un ilgi görmesi üzerine TV kanallarında canlı yayınlara çıkmış bir fotoğrafçı. Hatta bu programlar sırasında yapımcılar tarafından dikkat çekmiş, oyunculuğa da başlamış. Issız Adam filminde küçük bir rol kapmış ama küçük roller onu kesmemiş, çok kısa bir süre sonra Recep İvedik’in kuzenini oynayarak çıtayı yükseltmiş, sayısız reklam filminde oynamış ama asla fotoğraftan kopmamış. Çektiği fotoğraflar hemen hemen tüm gelin dergilerinde çıkarken, o bununla da yetinmemiş ve “Colorfool Bride” adında kendi gelin dergisini çıkarmış. Dergi o kadar eğlenceli olmuş ki, 3 kupona damat veriyoruz gibi şaşırtıcı sürprizler var. Fotoğraf hizmeti dışında, video hizmetlerine de el atmış. Uzun düğün videolarından sıkılmış, sinema sektöründen arkadaşlarını toplayarak, onların sinema gözüyle düğün videolarını kısa film, videoclip tadında kurgulamış. Meslektaşlarına her zaman saygılı olmuş, onları rakip görmek yerine, onlarla tanışmış, yazdığı fotoğraf dergilerinde onları tanıtan röportajlar yapmış. Genç yetenekleri yolcu gemilerine fotoğrafçı olarak yollamış. Yine genç yeteneklere yol göstermek adına Anadolu Üniversitesi Fotoğraf bölümü kitaplarında fotoğrafları yayımlanmış. İstanbul Üniversitesi öğrencilerine fotoğrafçılık üzerine seminerler vermiş. Çekimler sırasında en utangaç kişileri bile enerjisiyle adeta iyi bir oyuncuya çevirmiş. İngilizce, Almanca ve Fransızca öğrenmiş, Almanya ve Amerika da amatör kümede futbol oynamış, Paris’te tur rehberliği yapmış, uzun lafın kısası genç yaşta birçok şey başarmış Efe Babacan.
En önemlisi de hiç yorulmamış. Enerji dolu, yaratıcı, kararlı ve inatçı…
Öncelikle fotoğrafa olan ilginiz nasıl başladı bundan biraz bahsedebilir misiniz? Düğün fotoğrafçılığı hayatınıza nasıl girdi? Fotoğrafçılık yapmadan önce nelerle uğraşıyordunuz?
Düğünlere her zaman ilgim vardı, davetli veya davetsiz düğünlere gider ve insanları gözlemlerdim. Ankara’dan ayrılıp, dünyayı keşfetmek, macera peşinden koşmak ve hoşlandığım bir işi yapmak istiyordum. Tüm bu kriterler birleşince, yolcu gemilerinde dünyayı dolaşıp, fotoğraf çekmeye karar verdim. Dünyayı gezdikten sonra Las Vegas’a yerleşince bu işin büyük bir sektör olduğunu fark ettim ve kurumsal davet, portre, ürün fotoğrafçılığını ikinci planda tutarak düğünler üzerinde yoğunlaştım. İnsanların en mutlu gününü paylaşmak, düğünlere olan ilgimi arttırdı. Fotoğrafçılık yapmadan önce garsonluk, inşaat işçiliğinden tutun da bebek bakıcılığına kadar 24 farklı işte çalıştım. Farklı yerlerde bulunup, farklı işler yapmak iletişim ve gözlem gücümü arttırdı. Bu artılarımla iyi bir düğün fotoğrafçısı olabileceğimi düşündüm.
Düğün çekimleri yaparken nelere dikkat ediyorsunuz?
İnsan psikolojisinden tutun da hava durumuna kadar her şeye dikkat ediyorum. İyi bir düğün fotoğrafı için doğru ışık, doğru kadraj, iyi zamanlama, güzel kompozisyon, ön fon arka fon uyumu, ilginç veya yaratıcı kurgu, duyguların güzel bir şekilde aktarımı ve ayrıntılara dikkat etmek gerekir. Bunların hepsinin olduğu bir kare düşünün ama fermuarını açık unutmuş veya papyonu yana kaymış bir damat, saçı ve makyajı bozulmuş, dişlerinin üstünde ufacık da olsa maydanoz olan bir gelinle fotoğrafın güzelliği kaybolur. Bir çivi yüzünden bir nal, bir nal yüzünden bir at, bir at yüzünden bir savaş kaybedilebilir. Konfüçyüs da “Şeytan detayda gizlidir.” demiş. Felsefe ve ayrıntı yoksa başarı da yoktur. Benim bir gözüm vizörden kadraja bakarken, diğer gözüm kadrajın dışındakilere bakar. İyi fotoğrafçının 2 gözü de açık olmalıdır, her şeyi görmeli, hatta görünmeyeni görmelidir. Genelde fotoğrafçılar fotoğraf çekerken, bir göz vizörden kadraja bakar diğer göz ise kapalıdır.
Çekim yaparken karşı tarafla çalışmalarınız nasıl gerçekleşiyor? Size isteklerde bulunuyorlar mı yoksa siz nasıl yönlendirirseniz o şekilde mi gerçekleşiyor?
Bana gelen gelin ve damatlar, beni araştırmış, sitemi incelemiş, medyadan veya çevreden beni duymuş kişiler oluyor. Gelin ve damatlar genelde ilk defa düğün fotoğrafları çektirdikleri için konuya da tecrübe açısından biraz uzaklar. Bu yüzden genelde her şeyi bana bırakıyorlar. Genel istekler pozlama yapılmaması ve değişik mekanlara gidilmesi yönünde…
Çekim yaparken zorlandığınız noktalar oluyor mu, varsa bunlar nelerdir?
Bütün gün gelin, damat ve arkadaşlarını eğlendirip, fotoğraflarını çekiyoruz. Çekimler bitince biz gelin ve damatla vedalaşıp, biran önce eve gidip, fotoğrafları yedeklemek istiyoruz ama düğünde kalıp, eğlenmemiz için ısrar ediyorlar. En önemli günlerini paylaştığımız insanlardan ayrılmak zor oluyor.
Çekim yapmadan önce gelin ve damatlara ne gibi yardımlarda bulunuyorsunuz, onlara neler yapmaları gerektiği konusunda bilgiler veriyor musunuz?
Ben doğaçlama taraftarıyım. Fazla konuşmaya ve bilgilendirmeye gerek görmüyorum, fazla bilgi ve neler yapılması gerektiğine dair diyaloglar stres yaratabilir. Fotoğraf çekimi aslında çok kolay ve eğlenceli bir iş. Fotoğraf çektiren çiftlerin özgüvene ihtiyacı vardır, eğer özgüven duyguları eksikse, ben onları motive ederek, doğru zamanlamalarla doğru kurguları vererek çekimi çok verimli hale getirebilirim. Bence oyuncunun performansı yönetmene bağlıdır. Gelin ve damat aktör ve aktris ise, biz de yönetmeniz. Ortaya çıkan çekim de aşk filmidir, tabi vasat bir fotoğrafçıdan korku filmi de çıkabilir.
Şu ana kadar yaptığınız çekimlerde başınıza gelen ilginç olaylar nelerdir? Birkaçını okuyucularımızla paylaşır mısınız?
Alaska’da buzullarda donma tehlikesi yaşayarak bir düğün çekimi gerçekleştirdim. Düğünden kaçan gelin gördüm. Bir latin çetesinin düğününü, oyuncak ayıya gerçek bir canlı gibi davranan insanların oyuncak ayısının fotoğraflarını, fırtınada batan ve gemi mürettebatı tarafından kurtarılan 4 balıkçının fotoğraflarını çektim. En son başıma gelen ilginç bir olay ise şöyle gerçekleşti.3 ay önce kuaföre gittiğimde gelin yoktu, teli cevap vermiyordu, damadı aradım ve bana düğünün iptal olduğunu söyledi. 3 ay sonra aynı damat beni aradı ve sonbaharda düğünün olacağını ama başkasıyla evleneceğini ve fotoğrafları benim çekmemi istediğini söyledi.
Fotoğraf çekimlerinde doğal alanları kullanıyorsunuz sanırım, stüdyo çekimleri de yapıyor musunuz? Sizin tercihiniz hangisi olur?
Tarihi dokuların olduğu yerleri, tren garları, deniz kenarları, parkları, ara sokakları, lüks otelleri tercih ediyoruz. Stüdyo çekimleri neredeyse tarihe karıştı. Benim tercihim tabi ki doğal alanlar. Bembeyaz kumsallar, masmavi gökyüzü, ayçiçeği tarlaları, tarihi köprüler, rengarenk çiçekler veya bembeyaz bir duvar güzel arka fon olurdu.
Mesleğinizin avantajları ve dezavantajlarını sorarsak neler söylemek istersiniz?
Mesleğin Avantajları
1-Öğlene kadar uyuyabilirsiniz, çekim yoksa istediğiniz zaman çalışırsınız. Sabah 9, akşam 5 hayatınız olmaz. Arkadaşlarınız ofiste sevmediği işi yapar ve patronundan azar yerken, siz Bebek’te yürüyüş yapabilirsiniz.
2-Arada seyahat etme şansınız var, yazın Çeşme’de, Eylül’de bodrumda düğünler olur, şansınız varsa arada yurtdışına da gidebilirsiniz.
3-Çalışırken herkes sizi dinler, saygı gösterir ve size gülümser.
4-Müşterileriniz evlenmek üzere olan çiftler olduğu için, hep pozitif ve sempatik olurlar. İyi ki boşanma avukatı değilim.
Mesleğin Dezavantajları
1-Wedding photographer denilince bir karizması vardır ama düğün fotoğrafçısı denilince karizma bir anda sarsılabilir.
2-Şimdi hayat çok güzel ama 40 yaşından sonra düğün mü çekeceksiniz? Ayrıca emekli maaşınız da olmayacak.
3-Gecenin ilerleyen saatlerinde alkol sınırlarını aşmış yüzlerce davetli ile birlikte, sıcacık ve konforlu evinizden uzakta, tanımadığınız kişiler arasında, onların arada size çarparak ve tüm bu çarpışmalar arasında kan ter içinde fotoğraf çekmeye çalışmak gerçekten eğlenceli mi? Mekandaki tek ayık kişi sizsiniz, ayrıca 14 saattir fotoğraf çekiyorsunuz ve insanlar üstünüze içki döküyor. Eğer hayır ben bunları kaldıramam diyorsanız, bu işe başlamayın derim.
4-Tanımadığınız insanlar bile size Canon mu daha iyi Nikon mu daha iyi gibi garip sorular sorar.
Peki, sizi diğer fotoğrafçılardan ayıran en büyük özellik nedir? Yeni evlenen çiftler neden sizi tercih etmeli?
Doğallığı yakalarım, yorulmam ve yormam. Samimiyim, eğlendiririm ve motive ederim. Sonuç odaklı ve hızlıyımdır.
Son olarak ileride sizin gibi başarılı olmak isteyen okuyucularımız için neler söylemek istersiniz?
Kimi zaman geri planda durmalı, görünmez olmalı, kimi zaman da kendini ön planda tutup etraftaki tüm kontrolü ele geçirmeli ve insanları yönlendirmelidir. Çekim başlayınca ben artık düğün fotoğrafçısı olmanın dışında, damat ve gelinin bebek bakıcısı, psikoloğu, uşağı, arkadaşı, gölgesiyimdir. Kontrol dışında gelişen aksilikleri önlemek için bir diplomat, insanları gülümsetmek için animatör olmalısınız. Biraz iddialı olacak ama ben tek başıma bir orduyum, en büyük silahım da Nikon kameram ve fikirlerimdir. İyi stratejilerle, etraftaki tüm malzemeyi fırsatçı bir şekilde kullanarak, doğru zamanlamalarla doğru hareketleri yaparak, gelin ve damadı okuyarak, onları motive ederek, farklı açılar kullanıp, iyi fikirlere sahipseniz ve elinizdeki teknik malzeme olsun, çevrenizdeki arka fonlar olsun her şeyi kendi orijinal tarzınızla maksimum seviyede kullanarak iyi bir düğün fotoğrafçısı olabilirsiniz.