Koşturmalı Hayata Bir Mola
Mutfak tutkusunu aşçılık eğitimiyle birleştiren HealthyFoodBreak Kurucusu Sezin Güleryüz ile sunumlarındaki ilham kaynakları, sağlıklı ve lezzetli tariflerinin sırrı, en beğendiği mutfak kültürü ve Gökkuşağı Tarifleri isimli kitabı hakkında keyifli bir röportaj gerçekleştirdik…
Öncelikle bize kendinizden bahsedebilir misiniz?
Marmaris’te denizin, güneşin, bitkilerin, doğanın gücüne inanarak büyüdüğüm onlarca sene sonrası Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde Endüstri Mühendisliği okudum ve yolculuğum beni 2009 yılında İstanbul’a getirdi. On sene süresince, otuz binden fazla saatini masa başında, kapalı binalarda, günde ortalama on-on iki saat çalışarak geçirmiş kurumsal bir çalışan olan ben, kocaman bir çılgınlık yaparak 2019 senesinde kurumsal kariyerimi sonlandırdım ve mutfak aşkımı profesyonel aşçılık eğitimi ile ayrı bir seviyeye çıkardım. Dünyaca ünlü şirketlerde üst düzey yönetici olarak çalışırken, kariyer adımlarını hızla kovalarken günün birinde her şeyi bırakıp profesyonel aşçılık okuyacağım, yemek kitabı çıkaracağım ve binlerce kişi tarafından tarifleri ve püf noktaları takip edilen biri olacağım aklıma bile gelmezdi ama işte buradayım. Eşim ve bir yaşını yeni doldurmuş oğlum Atlas’la beraber hala İstanbul’da yaşıyoruz. Herkes kadar koşturmalı hayata kapılıp, kendimi ve beslenmemi hayatın son sıralarına attığım uzunca bir dönem sonrası sağlığım genç yaşta alarm çanlarını çalarken sebzelerin gücü çıktı karşıma. Bir şeyleri iyileştirmek için tutunacak bir dal ararken sebzelere, farklı tariflere ve mutfağın sihirli dünyasına kaptırdım kendimi. Her şey HealthyFoodBreak ile başladı.
HealthyFoodBreak’i kurmaya nasıl karar verdiniz?
HealthyFoodBreak, koşturmalı hayata her alanda “bir mola vermek” fikrinden doğan bir sosyal medya hesabı. Kolay, bitkisel ve sağlıklı tarifler, iyi yaşam molaları… Kısacası bedenimize, aklımıza ve ruhumuza iyi gelecek reçeteler ve basit püf noktaları. “Yoğun hayatımıza rağmen yılmadan kendimize zaman ayırmak, besinlerin ve doğanın gücüyle iyileşmek mümkün” diye haykırmak istediğim özgürlük noktam. HealthyFoodBreak’in doğuşu ve gelişmesi benim de yaşayarak öğrendiğim ve öğrendikçe keyif alıp daha çok kişiyle paylaşmak istediğim bir yolculuk oldu. Koşturmalı hayat içinde bir yandan kendime has kolay ve özel formüller geliştirirken diğer yandan da bunları on binlerce kişiyle paylaşmaya başladım. Gençlik yıllarımdan bu yana mücadelesini verdiğim çoğu rahatsızlıktan ben kurtuldukça, etrafımdakiler de kurtulmaya başladı. Mutfağa girip doğadan tabağa gelen tarifler yarattıkça iyileştim, iyileştikçe daha çok mutfağa girdim. Yani aslında her şey bir hobi etrafında, oldukça natürel olarak başladı ve işte şimdi hem kadın bir girişimci olarak HealthyFoodBreak markasını yarattım hem Bein Gurme TV kanalında yayınlanan “Sezin’le Yemek Arası” programının yapımcısı ve sunucusu oldum hem de gerek sosyal medya hesabım gerekse kitabım ile binlerce kişiye ulaşıyorum. Önümüzdeki dönemde de HealthyFoodBreak markası altında yepyeni mutfak, kişisel bakım ve güzellik ürünü lanse edeceğim. Ufak bir hobi ve tutku ve sadece mutfak aşkı nerelere ulaştı ben de şaşkınlıkla takipteyim.
Sunumlarınız standart paylaşımlardan ve kombinlerden daha farklı. İlham kaynaklarınız neler?
Bizim evde her zaman sağlıklı tarifler pişiyor. Haliyle benim için sağlıklı tarifleri eğlenceli ve çekici hale getirmenin bir numaralı yolu da güzel sofralar kurmak, her daim sunuma önem vermekten geçiyor. Şu an çoğu kişinin de sağlıklı tarifler hazırlarken kafasında onlarca soru işareti olduğuna eminim. “Peki eve misafir çağırmayacak mıyım?”, “Nasıl sofra kuracağım?” “E senelerce böyle beslenilmez, ben sıkılırım!” “Tonlarca bütçem yok, o havalı fotoğraflardaki dünyayı ben kuramam!”. Ben diyorum ki, sağlıklı sofralar sıkıcı olmak zorunda değil. Sağlıklı sofralar en az bol kalorili ve renkli sunumlu rakipleri kadar eğlenceli ve zevkli olabilir.
Bu noktada benim sunumlarımın olmazsa olmazı, kuralları çiğnemek, renkleri, dokuları, desenleri ve farklı materyalleri karıştırmak, eskiyle yeniyi kombinlemek. Farklı öğeleri amaçları dışında kullanmayı severim, örneğin içki kadehleri veya kahve kupaları ile içecek servis ederim, sürahileri vazo olarak kullanırım. O anda sofranın ruhu neye ihtiyaç duyuyor ise karıştırarak ruhuna cevap vermekten çekinmem. Sofrayı hazırlarken renk ve desenlere ek olarak doku ve farklı sunum tabaklarını karıştırmayı çok seviyorum. Sadelik ne kadar güzelse karışıklık da sofrada bir o kadar çekici geliyor. Porselen, cam, tahta.. Hepsi içe içe olur benim soframda, dokuları karıştırıyorum.
Ben tam bir Ege, Akdeniz ve Uzakdoğu mutfağı aşığıyım. Verdiğim tarifler neredeyse tamamen vejetaryen, kırmızı et içermiyor. Anlaşılacağı üzere bu da zeytinyağlılar, salatalar, mezeler, ev yapımı makarna ve pizzalar, deniz ürünleri ve bakliyatlarla yapılmış tarifler, rafine şekersiz tatlı reçeteleri benim kurtarıcım demek oluyor. Yemeklerin ruhu böyle olunca da sofraların tarzı doğadan, denizden, güneşten ilham alıyor. Akdeniz ve Ege esintileri her zaman sofrada oluyor.
Tariflerinizde özellikle nelere dikkat ediyorsunuz?
Anneannemin, annemin senelerdir severek pişirdiği tarifler, gezip gördüğüm yerlerden damağımda kalan lezzetler ve Anadolu’nun renkleri en büyük ilhamım oldu. Mutfakta piştiğini gördüğüm her şeyin sağlıklı malzemeler ve pişirme yöntemleri ile basit ve kolay alternatiflerini yarattım. Alışık olduğumuz tarifleri kendimce yorumlayıp, evde benim gibi vakti zamanı dar kişilerin üşenmeden yapacakları basit formüllere dökmek ve bunu yaparken de yüzde yüz temiz, paketsiz, doğal ve organik malzeme kullanmak ortaya o alışılmamış kombinleri ve sunumları çıkardı. Eşsiz, basit, lezzetli, her evde yapılabilecek, bedenimize ve doğaya saygılı, ama bir yandan da göze hitap eden, farklı tatlar…
Tariflerimi yaratırken tanıdık lezzetlerin kolay ve sebze odaklı versiyonlarını hazırlamaya, lezzetten ödün vermeden bol bol vitamin ve mineral almamıza özen gösteriyorum. Tüm tariflerin sebze ve meyvelerin farklı birer versiyonu olmasını hedefliyorum ve tarifler gücünü sebze ve meyvelerden alsın, tamamen vejetaryen olsunlar. Buna ek olarak sevdiğim bir kaç kurala da bağlı kalıyorum.
Sadece sağlıklı pişirme teknikleri kullanıyorum, gıdaların faydasını maksimum dereceye çıkarak ön hazırlık yolları keşfediyorum. Rafine şeker ve hayvansal süt kullanmıyorum. Lezzetten fedakârlık etmeden, bedenine iyi davranmak isteyen, gezegeni ve kaynaklarını önemseyen, isterse her gün isterse haftanın birkaç günü lezzetli ve hafif molalar vermek isteyen herkesin mutfaktaki ilk durağı olsun istiyorum.
En çok hangi mutfak kültürünü beğeniyorsunuz? Özellikle hangi tarifleri paylaşıyorsunuz?
Ege, Akdeniz ve Uzakdoğu mutfağı vazgeçilmezlerim arasında başı çekiyor. Gerek kullandıkları malzemeler, lezzeti katlayan baharat ve yağlar ve soslar, sunumlarındaki sadelik ve abartısız lezzet odaklılık çok hoşuma gidiyor. Sıklıkla da bu mutfaklardan esinlenen tarifler hazırlıyorum.
Sadece beslenme değil sağlıklı yaşama da özen gösteriyorsunuz. Günlük olarak neler yapıyorsunuz?
Aslında basit bir günlük rutinim var. Büyük şehirde yaşayan ve koşturmalı hayatı olan biri olduğumdan benim de kendime ayırdığım vakit herkes gibi limitli. O sebeple bu limitli zamanda en büyük faydayı bana sağlayan metotlar keşfettim ve onları düzenli yapmaya uğraşıyorum. İlk odağım da her zaman sindirim sistemini iyileştirmek ve düzene sokmak. Sabahları ilk iş oilpulling yapıyorum ve doğal fermente elma sirkesi ile hazırladığım ılık suyu içiyorum. Sabahları ve geceleri uyumadan aç karna kesinlikle probiyotik destek alıyorum. Günlük olarak ne kadar fermente gıda tüketsem de artık değişen dünya ile beraber bu tarz ek desteklerin faydasına çok inanıyorum. Sonrasında da ise günüm bitkisel ağırlıklı beslenerek ve elimden geldiğince hareketli olarak geçiyor. Aralıklı oruç yaptığım için genelde günün ilk öğünü saat on iki gibi olurken, son öğünü saat yirmi civarı oluyor. Yani iki öğün besleniyorum. Arada ise su, bitki çayı ve maden suyu dışında ek bir gıda tüketmeyerek sindirimime bir mola verdiriyorum.
En son çıkardığınız “Gökkuşağı Tarifleri” isimli kitabınızın içeriğinden bahsedebilir misiniz?
Doğanın, gıdaların ve mutfakta pişen yemeklerin sağlığımız ve hayatla olan bağımıza olan etkisine ve gücüne çok inanıyorum. O sebeple de yazılı bir kaynak ve bir mutfak deneyimi olarak bu kitabı hazırlamak istedim. Senelerdir sosyal medya hesabımdan da verdiğim tariflerle sebze ve meyvelere olan aşkımı hiçbir zaman saklamadım. “Bir sebzeyi kaç farklı şekilde pişirebiliriz ki? Ne kadar heyecanlı bir şekilde sunabiliriz ki?” Hep bunu sorup, kendimi ve sınırlarımın bu yönde genişletmeye çalıştım. Bu kitap bu soruların cevabını versin istedim. Kendisi farklı kombinasyonlar, farklı pişirme teknikleri ve lezzet arttıran elementlerin birleşimi. Gökkuşağı Tarifleri’nde göreceğiniz tüm tariflerin sebze ve meyvelerin farklı birer versiyonu olmasını, tariflerin gücünü sebze ve meyvelerden almasını, tamamen olmasını çok istedim. Buna ek olarak sevdiğim bir kaç kurala da bağlı kaldım, sadece sağlıklı pişirme teknikleri kullandım, gıdaların faydasını maksimum dereceye çıkarak ön hazırlık yolları keşfettim. Rafine şeker ve hayvansal süt kullanmadım. Lezzetten fedakârlık etmeden, bedenine iyi davranmak isteyen, gezegeni ve kaynaklarını önemseyen, isterse her gün isterse haftanın birkaç günü lezzetli ve hafif molalar vermek isteyen herkesin mutfaktaki ilk durağı olsun istedim. Görseller sade ve nahif; anlatımı ise sohbet havasında olsun ama bir yandan da aklınıza takılan her noktaya cevap versin istedim. Her tarifin farklı versiyonlarını yaratabilmek veya alternatif malzemeler konusunda fikir almak için en altta yer alan “püf noktası” kutucuklarına bakabilirsiniz.
Bazen her malzeme evimizde olmaz ve en zoru da böyle bir durumda yapmak istediğiniz bir tarifi yapamamaktır. İşte böyle anlarda püf noktası kutuları size yardım edecek. Tariflerin köşelerinde bazen minik logolar göreceksiniz; vegan, çocuklara göre, glütensiz ya da mevsim sebzelerine göre kolayca dilediğiniz tarifi seçmeniz için bu logoları hazırladık. Ara bölümlerde ön hazırlık, sağlıklı pişirme teknikleri, sevdiğim malzemeler gibi mutfağa dair işe yarar mini bilgiler serpiştirdim.
Kitabın en sonunda tariflerin bir kısmıyla örnek menüler hazırladım, nasıl kombinasyonlar yapılabileceği konusunda fikir verecekler. Yine en sonda yer alan malzeme listesine bakarak evde yer alan malzemenizi içeren tariflere hızlıca ulaşabileceksiniz. Yani aslında kitabımı sadece bir yemek tarifi kitabı olarak değil, bir mutfak deneyimi kitabı olarak tasarladım.
Pandemi ile birlikte evlerde daha çok vakit geçirildiği için haliyle insanlar daha sık yemek yemeye başladı ve istenmeyen kilolar alındı. Bu süreçte daha sağlıklı beslenebilmek için önerebileceğiniz tarifler neler olur?
Tariften ziyade bir yaşam tarzı önereyim, olabildiğince bitkisel ağırlıklı beslenmek, mutfakta paketsiz gıdalara yönlenmek ve mümkünse aralıklı oruç yaparak bedenlerine ufak bir mola sunmak. Koşturmalı hayata kendimizi kaptırıp; iş, güç, çocuklar, okul derken bize bir kere bahşedilen hayatımızı bir kenara atabiliyoruz. Sadece ufak değişiklikler ile bedenimize daha iyi bakmak, ruhumuza da çok iyi gelecek ve inanmazsınız belki ama o koşturmalı hayatımız ilginç bir şekilde düzene girecek. Kendinize çok da yüklenmeden, etrafımızda oluşan sosyal medya ve her kafadan çıkan seslerin yarattığı gürültüye kapılmadan, strese girmeden.