Kayra Sır Parlayan Yetenek
“İnci Taneleri” dizisinin Hatice karakterine hayat veren Kayra Sır, daha önceleri “Çukur” ve “Baba” yapımlarında yer almıştı. Dört yaşında ilk eğitimini almaya başlayan genç oyuncu, gerçekleşen hayallerini ve gelecek hedeflerini MAG Okurlarıyla paylaştı.
Hem yurt içinde hem yurt dışında eğitimler aldınız. Bunlardan biraz bahseder misiniz?
Eğitim sürecim epey küçükken başladı. İki yaşından kalma bir fotoğrafım var, belki doktora göstermek için çekilmiştir. İki koltuk arasındaki boşlukta kendi kendime bacak açıyormuşum. Ailem epey endişelenip beni doktora götürmüşler. Orada, korkulacak bir şey olmadığını ve aslında jimnastiğe yatkınlığımın olduğunu fark etmişler. Bu olay vesilesiyle dört yaşında jimnastik dersleri almaya başladım. Altı yaşında daha çok baleye ve müziğe yöneldim. Piyano eğitimleri almaya başladım ve London College of Music’in seviye sınavlarında son aşamalara geldim. Üçüncü sınıfta Mimar Sinan Devlet Konservatuarında yarı zamanlı bale bölümünü kazandım. Dördüncü sınıfta tam zamanlı olarak Mimar Sinan Devlet Konservatuarına girdim ve eğitimime tamamen orada devam etmeye başladım. Okulum aracılığıyla Varna’da birçok kez uluslararası festivallerde kamplara gittim. Aurora Bosch gibi dans dünyası için çok değerli isimlerden ders alma şansım oldu. Aslında bale aracılığıyla tiyatroya başladım. Dansçı ablalarımın beni önermesiyle çocuk tiyatrosuna dansçı olarak girdim. Bir gün hocam beni ufak bir role aldı. Oyunculuk serüvenim o zaman başladı. Dört yaşında da, anaokulundayken bir kısa film için beni başrole almışlardı. İlk deneyimim o diyebiliriz.
Oyunculuğu ciddi bir şekilde yapmak istediğime karar verip Pera Güzel Sanatlar Lisesinde tiyatro okumaya başladım. Bu süreçte, iyi bir İngilizcem olduğu için oyunculuğu İngilizce de yapmak ve bu yönden de kendimi geliştirmek istediğimi fark ettim. Ailecek araştırmamız sonucu, ilk olarak on altı yaşında Guildhall School of Dramatic Arts okulunda eğitim almaya gittim. Jaime Bradley gibi çok güzel bir hocam oldu. Bir sonraki sene daha uzun soluklu bir eğitim almak istediğimi fark ettim ve bu sefer Royal Academy of Dramatic Arts okuluna başvurdum. Orada İngilizce Shakespeare eğitimi aldım. Tamsin Collison ve “Karayip Korsanları”ndan tanıyabileceğiniz Kevin Mcnally gibi çok değerli hocalarım oldu. Şu an eğitimimi İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Oyunculuk bölümünde devam ettiriyorum.
Peki, başka ilginizi çeken spor ya da sanat dalları var mı?
Dansın her türü ile ilgiliyim; küçük yaşta binicilik yapmaya başlamıştım ama bu yönümü henüz pek geliştirmedim; kesinlikle bir tane dövüş tekniği öğrenmek istiyorum. Genel olarak spor izlemeye çok ilgili ve meraklıyım biriyim. Buz pateni izlemek en büyük zevklerimden biridir.
Geçmişe baktığınızda kendinize koyduğunuz hedeflerden hangilerini gerçekleştirdiniz, hangileri için henüz zaman var?
Her genç gibi çok fazla hayalim var. Çok hedef koyuyorum, o hedeflere doğru yavaş yavaş ilerliyorum. İlk hayalim, Haluk Bilginer‘le çalışmaktı. “Baba” dizisinde onun torununu oynayabildiğim için gerçekten kendimi çok şanslı ve mutlu hissediyorum. Diğer bir hayalim ise Yılmaz Erdoğan ile çalışmaktı. Onunla da “Sinatro” adlı, yaptığı bir yarışma üzerinden tanışma şansım olmuştu. Şu anda “İnci Taneleri”nde yer aldığım için kendimi çok şanslı hissediyorum. Geleceğe dair hedeflerimden biri ise yurt dışı projelerinde yer almak ve ülkemi temsil etmek. Bir Nuri Bilge Ceylan filminde oynamayı, Martin Scorsese veya Christopher Nolan gibi yönetmenlerle çalışmayı çok isterim… Daha küçükken Stanley Kubrick ile çalışmayı çok isterdim ama maalesef bu hedefim gerçekleşemeyecek. Size çok komik gelebilir ama bir gün “Catwoman” ve “Lara Croft”u canlandırmayı çok istiyorum… Modaya çok ilgiliyim, moda benim için bir sanat. Güzel kıyafetler ve bir şeyler ifade eden moda çekimleri beni çok etkiliyor; annem ile gelecekte bu alana yönelik güzel hayallerimiz var.
“İnci Taneleri”ne dair duygularınızı anlatabilir misiniz? Nasıl geri dönüşler alıyorsunuz?
“Hatice” karakterini ilk okuduğumda böyle bir karakteri oynayabileceğim için çok mutlu olmuştum. İnsanlardan genellikle “Biz, evin hizmetlisinin bu kadar derin bir hikâyesinin olduğunu daha önce bir dizide görmemiştik.”, “Tam evimizin, mahallemizin, komşumuzun kızıymışsın gibi bir his veriyorsun.” gibi çok sıcak, samimi, hoşuma giden yorumlar aldım. Tabii ki birinci sezon en çok “Kızı sen misin? Söyle ya, biz kimseye söylemiyiz.” veya “Biliyorsun da söylemiyorsun!” gibi yorumlar gelmişti.
Hayranlarınızdan aldığınız en yaratıcı hediye ya da mesaj neydi?
Her gün onlardan çok yaratıcı şeyler alıyorum. Sosyal medyayı benim adıma daha çok kullanıyor ve beni benden daha çok temsil ediyorlar. Çok emek harcıyorlar. Doğum günlerimde, özel günlerde benim adıma çok güzel kurumlara bağışlar yapıyor, adıma fidan dikiyorlar. Bu çok değerli. Doğum günümde çocukluk videolarımı sürpriz bir şekilde alıp bana çok güzel bir video yapmışlardı, duygulanmıştım. Onların bu emeklerini asla görmezden gelmiyorum, onlara çok değer veriyorum.