Karizmatik Yıldız
Hatırla Sevgili, Gönülçelen ve Sol Yanım gibi dönemin en sevilen dizilerinde canlandırdığı karakterler ve karizmatik duruşu ile akıllara kazınan başarılı oyuncu Cansel Elçin, dünden bugüne kariyerinde yaşadığı değişimleri, Bulutlardan Aşağı isimli kısa filmi ve ileriye yönelik hedeflerini MAG Okurları ile paylaştı…
Birçok başarılı projede rol aldınız. Oyunculuğa ilk atıldığınız zamandan bu yana kendinizi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kendimi değerlendirmek biraz zor. Ama geçmişe baktığımda yaptığım her şeyi duygularımla yaptığım için bu konuda rahatım. Pişmanlık duygusu veya keşke bu projeyi reddetmeseydim gibi bir duyguya kapılmıyorum.
Dijital platformda yayınlanan Senkron dizisinde yer aldınız. Dijital platformlar hakkında neler düşünüyorsunuz?
Dijital platformların sayesinde bütün dünya sizin yaptığınız bir işe anında ulaşabiliyor. Bunu doğru değerlendirirseniz çok güzel bir yere varabilirsiniz. Oyuncu olarak İngilizce İspanyolca Fransızca gibi dillere hakim olmakta fayda var. Bu globalleşme bir oyuncuya yurt dışında iş imkânları yaratabilecek.
Canlandırdığınız karakterler içinde kendinizi en yakın hissettiğiniz hangisi oldu? Benzer özellikleriniz nelerdi?
İdealist karakterleri çok seviyorum. Hatırla Sevgili’ deki Ahmet veya Kötü Yol’ daki sinemasever Kenan beni çok heyecanlandırdı. Closer oyununda Dr. Larry de çok sevmiştim.
Hatırla Sevgili hafızalara kazınan bir yapım oldu, yıllar sonra bile özlemle anılıyor. Dönem dizilerinin izleyici üzerindeki etkisini nasıl yorumluyorsunuz?
Sanırım yakın tarihimizi televizyonda izlemek insanları çok etkiledi. Bir yandan ön planda dramatik bir Romeo-Juliet hikâyesini izlerken diğer yandan o dönemi yaşayanlara tarihimizin objektif bir dilde travmalarını aktarabildik. Bunu çok iyi bir senarist (Nilgün Öneş) ve çok iyi bir yapımcıyla (Tomris Giritlioğlu) başarabildik. Hatıra Sevgili çok kaliteli ve kalıcı bir iş oldu.
Birçok dönem projesinde yer aldınız. Tarihte önemli olan olayların geçtiği zamana yolculuk yaparken siz neler hissettiniz?
Yoğun bir duygu içerisinde oldum. Her şey kurgu olsa bile biraz olsun orada oluyorsunuz ve etkilenmemek mümkün değil.
Bulutlardan Aşağı isimli kısa film projenizde bir baba-kız hikâyesini canlandırdınız. Proje ilk geldiğinde neler hissettiniz?
Sorumsuz bir babayı canlandırıyorum ama aslında içinde kötülük olan biri değil. Sadece sevgisini göstermekte, aktarmakta problemler yaşayan bir adam… Geçmişte yanlış tercihler yapmış ve hayatından memnun olmayan biri…
Senaryoları incelediğinizde en çok dikkat ettiğiniz şey
ne oluyor?
Senaryo ilk geldiğinde hikâyenin başında ve sonundaki değişimine dikkat ediyorum. Eğer beni şaşırtıyorsa, ön yargılarımı kırıyorsa, empati kurabiliyorsam beni etkileyebilir.
Türk ve dünya yapımlarını karşılaştırdığınızda eleştiriyor musunuz?
Eleştirmek pek doğru gelmiyor. Ama şunu söyleyebilirim, küçük bir coğrafyada farklı kültürlere sahip olan çok güzel bir ülkede yaşıyoruz. Çok güçlü hikâyelerimiz var, bunları yazarken yerel değil ama biraz daha evrenselleştirirsek dünya çapında daha etkili olabileceğimizi düşünüyorum.
Aşık haliniz nasıl biri?
Aşık halim gayet normal. Hatta belki daha rahat. Sevmek ve sevilmek çok güzel bir duygu.
Aşk, yaratıcılığınızı besliyor mu?
Olabilir. İnsan sevilince belki özgüveni yükseliyordur ve bu da yaratıcılığını besliyordur…
İleride Fransa’da bir Türk hikâyesi çekmek isteseniz konusu ve türü nasıl olurdu?
Var bir hikâyem adı “Peynir, Ekmek, Karpuz”… Seksenlerde geçen bir gurbetçi hikâyesi.
Mesleğiniz ile ilgili en büyük hedefiniz nedir?
Yani hedefim yok. Öyle hırslı falan değilim. Dediğim gibi; duygularımla hareket ediyorum.
Oyunculuğun dışında başka meslek alanlarına yönlenmek istediğiniz oluyor mu?
Yok olmuyor çünkü ben bir sürü iş yaptım ve en güzel meslek oyunculuk.
İleride bu röportajı okuduğunuzda kendinize nasıl bir not bırakmak istersiniz?
Samimiyetini hiç bozma, hep kendin ol. Hoşuna gitmeyen sorular olsa bile cevap vermeye çalış. Bu senin mesleğinin bir parçası.
Son olarak gelecek ile ilgili hayallerinizden bahsedebilir misiniz?
Son dönemdeki pandemi ve dünya ekonomisi sıkıntıları gelecekle ve hayallerimle ilgili bir soru işareti oluşturdu. Yapımcılığını üstlendiğim Çıplak Vatandaşlar oyunumun dekoru bir depoda duruyor. Pandeminin tamamen bitmesini ve tiyatroların dolmasını dört gözle bekliyorum.