Huzurlu Yaşama Klasik Dokunuş
Her yıl Londra’da düzenlenen International Property Awards Avrupa bacağında hem konut renovasyon hem de konut peyzaj mimarisi kategorilerinde iki ödüle laik görülen H2C Interior Design ortağı İç Mimar Hakan Helvacıoğlu, ödül aldığı evi bizle paylaşıyor. Yeşillikler arasına gizlenmiş geniş bir bahçe içerisindeki bu tarihi evde, iç mimar, klasik tarzını konuşturmuş.
İstanbul’un seçkin semtlerinden biri olan Kandilli’de turizm ile uğraşan bir ailenin evini ziyaret ediyoruz. Evde yaşam yaklaşık dört ay önce başlamış. Lise çağlarındaki evin genç kızı ve koleje giden iki oğullarıyla mutlu ve huzurlu yeni bir yaşamı bu evde karşılayan aileye evin maskotu olan Chiuchawa Mario ve bahçedeki saray yavrusu evlerinde oturan Golden, Jack Russel ve Coocker cinsi üç köpek eşlik ediyor.
Daha önce yine Kandilli’de oturan ev sahipleri, ilk evlerini birlikte yarattıkları arkadaşları Hakan Helvacıoğlu ile yine çalışmışlar. “Ev sahipleri hep bahçeli, müstakil ama kimliği olan, her noktasını tasarlayabilecekleri bir evleri olsun istediler. Birkaç yıllık araştırma sonucunda Kandilli’nin bu gizli ve gözlerden uzak sokağında, yabani bir bahçe içerisinde zamanla yıpranmış bir ev buldular. Yüz yıldan fazla geçmişi olan bu ev, ilk başlarda zorunlu prosedürler yüzünden gözlerini korkutsa da hayallerinin peşinden gittiler.” diye anlatmaya başlıyor Hakan Helvacıoğlu.
Bina ikinci derece tarihi eser olduğundan, izinler sonrası yıkılıp yeniden yapılan bu ev, ihtiyaçlara uygun planlanmış. Yaklaşık 3 dönüm kademeli bahçe içerisinde konumlanan ev 790 m2 olup bahçe altında 100m2’lik bir spa alanı ve 200m2’lik bir kapalı garajı da bulunuyor. Ayrıca bahçenin alt kademelerinde yer alan 85m2’lik bir havuz ve Jazz club olarak kullanılan bir tarihi sarnıç da mevcut. “Müştemilat ve servis alanları da bunlara destek veriyor. Bina yenilenirken bodrum ve bahçe katı betonarme, diğer tüm katlar, dış cephe, ara bölmeler ve tüm iç duvar-tavan kaplamaları da orijinaline sadık kalınarak ahşap ile üretildi. ‘Kandilli’de bir Türk evi’ tasarlama hayaliyle yola çıktığımız için, altyapı ve tüm atmosferi bu bilinç üzerine kurguladık” diyen Helvacıoğlu, “Yani, yeni ve özenli malzemeler yerine, yıllanmış veya yıllanmış duran, o döneme tam oturan doku, renk, bitiş ve detayları bir araya getirdik. Planlamada bile dönemsel kabul, karşılama, sahanlık, hazırlama, yemek, oturma, çekilme, dinlenme, gizlenme gibi tüm hoş fonksiyonları aynen kullanmaya gayret ettik. Evin içerisinde bir sarnıç dahi var. Tüm evin duvarları ahşapları dönemsel bej renginde boyalıyken yine aslına sadık kalarak sadece yemek bölümüne devam eden salon bölümü tavanını ahşap rengi ve dokusunda bıraktık. Ayrıca o kayıtlara rastlayamamış olsak da yine gönderme olarak tüm tavan çıtalama şekillerini dönemsel beğenilere uygun bitirdik. Monotonluğu kırmak ve yemek bölümüne bir katkıda bulunmak adına, tavan havuzu içerisine Fransız bronz panelleri entegre ederek, masa üzerine dekoratif ve hep var gibi duran bir hava yarattık. Sert zeminler standart mozaik çini yerine İngiltere’de aynı dönem kullanılan, özel yüzey işlemi görmüş mat dekoratif porselen karolar ile kurgulandı. Hem ahşap alanlar hariç tüm mekanlarda hem de banyolarda farklı kombinasyon ve geçişlerle bu orijinal havaya ışık tutan ve dönemsel beğeniyi destekleyen etkiyi yarattık. Merdivenler dahil tüm ahşap alanlar özel masif ve farklı boyutlarda, yıllanmış yüzey işlemli parke ile kaplandı. Bu da tüm evin hep varmış gibi algılanmasına destek oldu,” diye ekliyor.
Bu kadar geçmişe bağımlı kalınan evde aynı zamanda teknolojinin de tüm katkıları kullanılmış. Estetik ve görsellik çok önemli olsa da mekanın bir ev olduğu ve yaşayanlara en yüksek konforu vermesi gerektiği de unutulmamış. “Tüm havalandırma, ısıtma-soğutma, güvenlik, aydınlatma, müzik yayını, perde ve bahçenin bile bir senaryo içerisinde kullanılabilmesi otomasyon programına entegre edilerek sağlandı. Mekanın altyapısının ahşap olduğu düşünülerek özel, ısı yaymayan aydınlatma armatürler kullanıldı,” diye detayları paylaşan Helvacıoğlu, “İki yıl gibi kısa bir zamanda inşaat dahil bitirilen bu evde senaryoya uyularak tüm mobilya ve aksesuarlar toplandı ve yerleşim gününde her şey elimizin altındaydı. Mimari stili olan pencerelere her mekana göre perdeler tek tek tasarımlandı. Kumaş seçimlerinde çıkış noktası ya antik halılar ya bir paravan ya da bir tablo öncü oldu. Ama durağan ve nötr olan duvar renklerine yer yer renkli, özel duvar kağıdı ve panoları girildi ve kullanılan kumaş tonları hep canlı tutuldu. Böylece dönemsel zevkler de vurgulandı. Altyapıda kullanılan kimi özel tasarım sabit mobilyalar ürettirilirken, bazı önemli noktalardaki kütüphane, giysi dolapları ve mutfak ise Fransa’dan sipariş edildi. Banyolardaki armatürler İngiltere’den geldi. Evin her noktasında ve özellikle salonda her bölümün, her köşenin bir fotoğraf karesiymiş gibi tamamlanmasına özen gösterildi. Obje – aydınlatma – aksesuar – renk – kumaş – doku bütünlüğü göz önünde tutuldu,” diye sözlerini tamamlıyor.
“Döneminin Boğaz’da yazlık köşk modasına uygun yapılmış olan ev, daha az bezemeli ve orantılı cephesiyle öykünülen Provans tarzını çok iyi sentezliyor,” diyor Hakan Helvacıoğlu. Giriş bahçe hem garaj inişini gizliyor hem evin tematik Provans havasını tamamlıyor. Mimari olarak bile farklı bir cepheye sahip olan binaya ana giriş de bir rüzgarlık içerisinde zaten bu alandan…” diyor Helvacıoğlu.
Evin üst girişi, şarap kavı olarak kullanılan sarnıcın penceresi ve salona inen merdivenler.
“Evin içerisinde bize sürpriz yaparak ortaya çıkan eski su sarnıcına yeni bir fonksiyon yükleyerek sarnıcı hem üst salondan hem de alt kattan görülüp girilebilen bir şarap kavı olarak kullandık”, diyor Helvacıoğlu. Kav için Focus firmasıyla çalışılmış. Eski mahzen avizesi Galeri İki’den, tüm otantik ve antika seramik koleksiyonu Erkal Aksoy’dan alınmış.
“Tüm halılar eski olup Şark Halı’nın özel koleksiyonundan seçildiler. Özel tasarlanmış perdeler Tasarım Perde’den olup özel olarak Hindistan’da dokutuldular. Avize, beyaz porselen abajurlar ve aslan heykel Serdar Ögecan’dan, orta sehpa ve hatlı eski tabaklar Merih Uman’dan alındılar,” diyor Helvacıoğlu. Kanepeler Hakan Helvacıoğlu tasarımı özel imalat olup orta sehpa üzerindeki aksesuarlar Hakan Helvacıoğlu koleksiyonundan ve Erkal Aksoy’dan seçilmişler.
Osmanlı, sedef ve kemik işçiliğinde yapılmış masa, Eser-i İstanbul olup dresuar olarak kullanılıyor. Yanlarındaki iki sedefli koltuk Paris’ten olup Christofle tepsiye eski karaflar konmuş. Porselen papağan Serdar Ögecan’dan alınmış.
Yemek bölümü alt kısmında bir oturma bölümü yaratılmış. Tüm koltuk ve kanepeler Hakan Helvacıoğlu tasarımı özel imalat olup orta sehpa Paris’ten, küp sehpalar Serdar Ögecan’dan alınmışlar.
“Yemek masası, baş sandalyeleri ve Fransız plafonyerler Cote Deco’dan olup yemek masası sandalyeleri özel imalat yaptırıldılar. Masa üzerine eski Sevres porselen çorbalık koleksiyondu kondu,” diyor Helvacıoğlu. İpek üzeri el yapımı duvar kağıdı Mischa olup antika kuşlu aplikler Paris Glustin’den alınmışlar.
“Mutfak Grange’den, ocak arkası mozaik özel pano Sicis’ten olup zeminlerde İngiliz seramik kullanıldı,” diyor Helvacıoğlu. Aydınlatma antika tercik edilmiş.
Merdivenlerdeki korkuluklar özel tasarlanmış.
“Dolap özel imalat yaptırılırken, armatürler İngiliz tercih edildi. Antika koltuk ve sehpa Paris’ten alındılar, “ diyor Helvacıoğlu. Ayna Hakan Helvacıoğlu koleksiyonundan seçilmiş.
Ebeveyn yatak odasındaki perde kumaşları ve Mischa duvar kağıdı Tasarım Perde’den olup kornişler eski çıkma tercih edilmişler. Fener avize Paris’ten, yatak başı ve komodinler Cote Deco’dan, ayakucu pufu özel imalat yaptırılmış.
“Genç kız odasındaki yatak özel imalat olup yatak başına Serdar Ögecan’dan alınan eski Provans bir paravan kondu,” diyor Helvacıoğlu. Bohem hareketli fenerler Hakan Helvacıoğlu koleksiyonundan olup komodinler Grange’dan, kumaşlar Tasarım Perde’den seçilmişler.
“Büyük erkek çocuk odası Grange’den seçildi,” diyor Helvacıoğlu. Duvar kağıtları Tasarım Perde ve Wallpaper’dan tercih edilmişler.
Çocuk banyosunda İngiliz mozaik ve seramikler kullanılırken dolap özel imalat yaptırılmış.
Kız çocuk odasının çalışma bölümünde kırmızı renkleri hakim kullanılmış.
“Bahçenin en büyük sürprizi havuz kodundaki gizli sarnıç. Burası sobası ve gizemli havasıyla yaz kış müzik ve kafa dinlemek için bir kaçış noktası olarak düzenlendi,” diyor Helvacıoğlu. Bohem avize Hakan Helvacıoğlu koleksiyonundan olup yastık, sedir ve koltuk kumaşları Tasarım Perde’den seçilmişler.
Bahçe sert zemin tasarım ve uygulaması ve bitki tasarımı önerilerimizle konsept dahilinde Lotus Peyzaj ile yapılırken, bitki uygulaması Albanian Peyzaj tarafından yapılmış.
Evin önünde Provans mavisi ve terakota rengi kullanılırken bahçe mobilyaları ICA’dan alınmışlar.
Osmanlı, sedef ve kemik işçiliğinde yapılmış masa, Eser-i İstanbul olup dresuar olarak kullanılıyor. Christofle tepsiye eski karaflar konmuş. Porselen papağan Serdar Ögecan’dan alınmış.
400 yıllık anıtsal manolya ağacın ve o dönemden kalan orijinal şimşir formu odak alınarak tüm bahçeye kademeler halinde formal bir keyif bahçesi etkisi verilmiş. “Zeminde kullanılan doğal taş ve mozaik etkisi yapan Boğaz’a özgü Podima işçiliği, yine iklime uygun o dönemi vurgulayan bitkilerle tamamlandı,” diyor Helvacıoğlu.