Geçmişin Mirası Gelecekte Antiq Haus
Çocukken oluşturduğu peçete koleksiyonuyla başlayan macerasına, Antiq Haus’taki geniş antika ürün yelpazesiyle devam eden Ecem Akgül ve kurucu ortağı, kardeşi Emin Küçük; Türkiye’deki retro kültürüne de değinerek koleksiyonlarını ve ürünlerin değerinin nasıl belirlendiğini anlatıyor…
Kendinizden biraz bahseder misiniz?
Otuz üç yaşında, evli ve bir çocuk annesiyim. İşletme bölümü mezuniyetinden sonra on bir yıla yakın kurumsal çalışma hayatının içerisindeydim. Bu on bir yılda çok değerli kazanımlar ve unutulmaz tecrübeler elde ettim. Çocukluk yıllarımdan beri içimde olan biriktirme tutkusu sayesinde de bugün Antiq Haus’u kurarak kardeşimle birlikte farklı bir dünyada yolumuza devam ediyoruz. Hep çalışmayı, üretebilmeyi seven biri olarak; hobi olarak başladığım ve bir tutkuya dönüşen antika merakımın artık mesleğime evrilmiş olmasından da çok mutluyum.
Antikaya olan ilginiz nasıl başladı?
Aslında ailemden gelen davranışsal bir miras diyebilirim. Babam eski para ve filateli toplar, onları bir çantada muhafaza eder, çoğu günler onları düzenlerdi. Annemin özel merakıysa, o günün şartlarında hep takım olması gerektiği düşünülen kahve fincanlarına inat tek tek fincan biriktirmekti. Renk renk, farklı farklı. Biriktirmekle kalmaz, her gün kahvesini ayrı bir fincanda içmeyi severdi. Benim yolculuğum ise çocukluk yaşlarımda peçete koleksiyonu yaparak başladı diyebiliriz. Bu, zamanla değişen ve gelişen büyük bir koleksiyona dönüştü.
Koleksiyonunuzda neler yer alıyor? Malzemeleri neler? Bunları nerelerden temin ettiniz?
Yelpazesi çok geniş bir koleksiyona sahibim. Yağlı boya tablolar, bronz heykeller, biblolar, porselen takımlar, cam eşyalar, eski aynalar, gümüş ve bakırlar, eski seramikler, vintage ve retro ürünler… Geçmişe özlem duygusu yüksek biri olarak yurt dışına her çıktığımda tarihî yerleri gezip görmenin dışında, hep antika pazarlarını ve eskicileri gezerim. Aslına bakarsanız, bu tutkumun sebebi yaşanmışlık izleri olan her şeyin daha değerli olduğuna inanıyor olmam. Herkeste olmayan, fabrikasyon ürünler dışında nadir olan ürünleri aramak, bulmak benim için çok heyecan verici. Koleksiyonumda bulunan en değerli ve nadir olanları da yurt dışından topladığımı söyleyebilirim. Onun dışında Ankara ve İstanbul başta olmak üzere hafta sonları kurulan antika pazarları, antikacılar, eskiciler, salon müzayedeleri, online mezatlar sayesinde koleksiyon parçalarımı tek tek seçerek ve severek topladım diyebiliriz.
Antika ürünlerin değerleri nasıl belirleniyor?
Antikanın değerini belirleyen çok fazla faktör var. Kullanıldığı dönem, yapıldığı malzeme, benzerlerine oranla kondisyonu, üzerindeki sanat ya da işçilik. Önemli tarih dönemlerine ve önemli kişilere ait olması, sanat değeri taşıması gibi. Her eski, antika olmadığı gibi; tarih olarak yüz yılı geçmiş ve nadir olması da en önemli etkenlerden. Yukarıda saydığım etmenler ve benzerlerine olan kıyaslama, değerleme yapabilmemizi sağlıyor. Eserin ender olmasına göre, göreceli de bir kavram diyebiliriz. Ayrıca geçmiş anıları ve yaşanmışlığı üzerinde taşıyan, ender bulunan her şeyin değerini ekspertizde yaptırabiliyoruz; ama geçmişin mirasını geleceğe aktarabilmek paha biçilemez.
Türkiye’deki antika, retro, nostalji kültürü hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Açıkçası ben bir yanımızın hep geçmişe dönük olduğuna inanıyorum. Geçmişin değeri ve geçmişe duyulan merak hiç azalmıyor. Herkesin nostalji arayan bir tarafı hâlâ mevcut. Antika kültürüne sahip olmak; yaşamadığımız zamanları keşfetmenin, o dönemlere şahit olmanın bir aynası olarak da görülebilir. Çok şanslı bir coğrafyanın çocukları olarak en önemli görevimizin kıymet bilmek olduğu kanısındayım. Kültürümüzü gelecek nesillere taşıyabilmek için geçmişten günümüze gelen her türlü mirasın kıymetini bilmeli, tarihin anılarına saygı duymalıyız.
Elinizde bulunan en özel parça hangisi? Bu parça sizin için neden özel?
Koleksiyonumda bulunan parçalarımdan biri için özel desem, aklım hep diğerlerinde kalacak. Hepsi aynı tutku, heves ve özveriyle toplandığı için hepsi ayrı ayrı değerli ve özel parçalar benim için. Duygusal bağ kurup asla ayrılamayacağımı düşündüğüm parçalarımı mağazaya hiç getirmedim; evde bizimle birlikteler. İlla bir cevap vermem gerekirse, antika merakım devam ettiği sürece bence en özel parça, koleksiyonuma daha katamadığım, dünyanın herhangi bir yerinde hâlâ beni bekliyor olandır.