Evrenden Torpili Var! Sertaç Taşdelen
Onunla röportaj yapmak bir yaşam koçuyla sohbet etmek gibiydi. O anlattı, ben dinledim ve röportajdan sonra hayatımla ilgili kararları gözden geçirme ihtiyacı hissettim. Aklıma şu mesajı kazıdı: “Yapabilirsin, neden olmasın!”
20’li yaşlarında Dubai’ye yerleşen Ankaralı genç girişimci Sertaç Taşdelen’in hikayesi yönetim danışmanlığından “Ortadoğu ve Balkanlar’ın en yakışıklı Türk’ü” olarak anıldığı moda kariyerine kadar uzanıyor. Bu yol bolca şans, kendine güven ve başarı öyküsüyle dolu.
Sertaç’ın karşı konulmaz bir enerjisi var ve bence başarısının en büyük sırrı bu. Taşdelen’in hikayesi hepimize ilham verecek detaylar içeriyor. Herkes payına düşeni alsın.
Dubai’de yönetim danışmanı olarak çalışırken moda fotoğrafçılığına başladın, reklam kampanyalarında modellik yaptın. Sonra Singapur’a taşınıp binnazabla.com’u kurdun ve internet girişimcisi oldun. Bu nasıl bir kariyer çizgisi böyle?
Benim hayat görüşüm böyle. Hayata bir kere geldiysem bundan maksimum fayda sağlamalıyım. Farklı işler yapmayı seviyorum. Düz yolda yürürken görebileceğin manzara bellidir. Ben ara yollara sapıp karşıma çıkacak sürprizleri görmek istiyorum. Hayatı macera tadında yaşamaktan hoşlanıyorum. Mesela moda fotoğrafçılığına hiçbir bilgim olmadığı halde sırf macera olsun diye başladım ve devamı geldi.
Öylesine başlamış olsan da bu alanda isim yapmayı başardın. Büyük şans!
Doğru zamanda doğru yerde olabilmek çok önemli. 20’li yaşlarında bir erkeğin olabileceği en güzel yerlerden biriydi Dubai. Şehrin gelişmekte olduğu bir dönemdi ve benim enerjim çok yüksekti. Hangi işi yaparsam yapayım dikkat çekmem çok kolaydı. Üzerinde “Moda fotoğrafçısı Sertaç Taşdelen” yazılı bir kart bastırıp eşe dosta dağıttım. Bir gün bir çekim yaptık, çok beğenildi ve peşi sıra teklifler gelmeye başladı. Bir baktım ki moda fotoğrafçısı olmuşum. Şanslı bir insan olduğumu düşünüyorum. Belki de böyle düşündüğüm için şans beni buluyor.
Başarının sırrı şans mı yani? Bir gün şans kapıyı çalmazsa ne olacak?
İnsan şansını kendisi yaratır. Negatif koşulları lehinize çevirmek sizin elinizdedir. Askerliğimi uzun dönem komando olarak yaptım. Bu şans mı? Çoğunluk için hayır. Ama ben her gün spor yapıyorum, hayatımı disipline sokuyorum diye düşünüp mutlu oldum, şanslı olduğumu hissettim. Sanırım iflah olmaz bir pozitifim.
Modellik yapmaya nasıl başladın?
Yine şans! Yönetim danışmanı olarak çalıştığım şirketten bir arkadaşımın eşi cast ajansı sahibiydi. Bir yemekte tanıştık, beni ajansa davet etti. Bir deneme çekimi yaptık ve bir anda işler patladı. Gün içinde hem iş adamı kimliğimle toplantılara katılıyordum hem de fırsat buldukça ajansa gidip modellik yapıyordum. Singapur’a taşınınca işler daha da büyüdü. Çünkü orada tüm erkekler çekik gözlü ve sarışın; sakallı adam yok. Farklı olduğum için tüm işlere beni çağırmaya başladılar.
Yakışıklı adamsın. En büyük şansın bu belki de.
Yakaladığım tüm fırsatlarda bunun etkisi var bence de. Ayşe Arman bile “Yakışıklı bir adam olmasan seninle röportaj yapmazdım” dedi. Ancak yakışıklı olmak sadece ilk kapıyı açabilir, devamını getirmek yeteneklerinize ve enerjinize bağlıdır.
İnsanların seni beğendiğini hissetmek hoşuna gidiyor mu?
Elbette, kimin hoşuna gitmez! Ben ilgi vampiriyim. Yanımda benden daha çok ilgi çeken bir adam olursa rahatsız olurum. Ya onu gönderirim ya ben giderim!
Askerlikten sonra Dubai’ye gitmek yerine Türkiye’de kalsaydın burada başarılı bir fotoğrafçı veya model olabilir miydin?
Hayatta gitmek istediğin bir nokta varsa, nereden gidersen git oraya ulaşırsın. Elbette şartlar farklı olurdu ama aynı sonuca ulaşırdım.
Türkiye’den bu tarz teklifler aldığın oldu mu?
“Fetih 1453” filmi için deneme çekimlerine gelmiştim. Ancak Singapur’da işler yoğun olduğu için devam edemedik. Görsel sanatlara olan ilgim nedeniyle sinema beni çok heyecanlandırıyor. Ancak dürüst olmak gerekirse dizi oyunculuğundan ziyade yaptığım işle anılmayı tercih ederim. Malkoçoğlu değil Sertaç Taşdelen olmak benim için daha önemli!
Fotoğrafçılık ve modelliğin yanı sıra bir web girişimcisi olarak binnazabla.com projesini yürütüyorsun. Sanat ve iş dünyası birbirinden farklı dinamiklere sahip. İkisini aynı anda yürütmek zor olmuyor mu?
Her iki kimliğimin birbirinden beslendiğini düşünüyorum. Bir tarafım girişimci ve rasyonel bir iş adamı; diğer yanım ise duygusal ve hassas bir sanat aşığı. İki taraf arasında bir denge kurmaya çalışıyorum.
Binnazabla.com nedir? Nasıl ortaya çıktı?
Annem çok güzel kahve falı bakar. Bunu bilen bir arkadaşım kahve fincanının fotoğrafını çekip anneme gönderdi, annem de yorumlarını mesajla iletti. Biz bu fikri işe dönüştürdük. Annemle beraber bir şeyler yapmak istiyorduk. Önceleri hobi olsun diye online olarak kahve falı bakılan bu siteyi açtık. Zamanla işler büyüdü ve şu anda binnazabla.com’da 70 kişi çalışıyor. Orta ölçekli bir KOBİ olduk.
Ankara, Dubai, Singapur. Sırada neresi var?
Bu yıl Amerika’ya açılmak gibi bir planım var. Binnazabla.com için Amerikalı ortağımla farklı projeler üzerinde çalışıyoruz. Ben aslında dünyanın tüm enteresan şehirlerinde bir müddet yaşamak istiyorum. Tokyo da bunlardan biri.
Türkiye’ye dönmeyecek misin?
Ülkeme bakan olarak dönmek istiyorum. Türkiye’ye dönersem herkese faydalı olabilecek bir şeyler yapmak isterim. Bu kadar yer gördüm, bu kadar adam tanıdım, bari memleketime bir faydam olsun.
Röportaj: Serkan Tavşanoğlu