Emine Erdem 8 Mart’a Dair Düşüncelerini Anlatıyor.
Bu yılın birlik ve beraberlik yılı olacağını belirten, Türkiye Kadın Girişimciler Derneği (KAGİDER) Başkanı Emine Erdem; kadınların iş hayatına katılımının ekonomiye verdiği destekten bahsederek 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü için dileğini ve mesajını paylaşıyor.
Kendinizden bahseder misiniz?
1959 yılında İstanbul’da doğdum. Notre Dame de Sion Fransız Kız Lisesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunuyum. Erdem Holding Yönetim Kurulu Üyesi ve Hukuk Danışmanı’yım. 2013 yılından beri yönetim kurulu üyesi olduğum Türkiye Kadın Girişimciler Derneğinde (KAGİDER) 2019 yılından beri başkanlık görevimi sürdürüyorum. TÜRKONFED Başkan Yardımcısı, Global Entrepreneurship Network Türkiye, GEN TR Yönetim Kurulu Üyeliği, FCEM Yürütme Kurulu Üyeliği, W20 Türkiye Temsilciliği, Kadın Adayları Destekleme Derneği Danışma Kurulu, Uluslararası Üniversiteli Kadınlar Federasyonu, Türk Hukukçu Kadınlar Derneği üyeliklerim bulunuyor.
Vazgeçemediğiniz prensipleriniz nelerdir?
Bilim insanı profesör bir babanın ve biyokimya alanında önemli çalışmalara imza atmış girişimci bir annenin kızı olarak bilimin ışık tuttuğu yoldan ayrılmamayı kendime prensip edindim. Öncelikle okumaya, araştırmaya önem veriyorum; hayatım boyunca azimle çalıştım. Bununla beraber çok yönlü düşünmeye, olaylara mantık çerçevesinden yaklaşmaya ve çözüm üretmeye yönelik bir yaşam pratiğim olduğunu da söylemeliyim. Sivil toplum çalışmalarında ve kadın hareketinde aktif rol alarak ilham veren ve öncülük eden bir konumda yer almak da hayatımdaki önceliklerim arasında yer alıyor.
Kadınların iş hayatındaki yerini nasıl değerlendiriyorsunuz? İş hayatına yeni atılan kadınlar için tavsiyeleriniz nelerdir?
Bugün Türkiye’nin otuz iki milyon üç yüz seksen üç bin kişilik çalışma yaşındaki kadın nüfusunun sadece on bir milyon yetmiş dokuz bini iş gücüne dâhil. Bu da her üç kadından ikisinin işsiz olduğunu gösteriyor. Kadınların iş hayatına katılımıyla ekonomiye sunduğu katkı sadece bir istatistik değil, geleceğimizle ilgili de bir mesaj veriyor. Sürdürülebilir kalkınma, refah ve demokrasi için kadın ve erkek eşitliğini içselleştirmeli ve kadınları iş hayatına daha çok dâhil etmeliyiz. İş hayatına yeni atılan kadınlara, öncelikle bir kariyer hedefi belirleyerek bu doğrultuda yılmadan çalışmalarını, mesleki gelişim programlarına katılmalarını, etkileşime ve öğrenmeye açık olmalarını öneriyorum.
Çağdaş kadını tanımlar mısınız? Çağdaş kadın hangi özelliklere sahip olmalı?
Kadının çağdaş olmasını sağlayan ve kadını özgür kılan öncelikli unsur, ekonomik açıdan bağımsız olmasıdır. Kadınlar; geçmiş yıllarda, kadın ve erkek eşitliğinden söz etmenin mümkün olmadığı dönemlerde, fikrini dahi söylemekten çekinirken artık öz güvenli, çalışan, üreten, yenilikleri takip eden, haksızlıklar karşısında boyun eğmeyen, şiddetin her türlüsüne karşı çıkan bağımsız bir konumda yerlerini aldılar. Bugün çağdaş kadınlar olarak güç kazandık ve kazanmaya da devam ediyoruz.
Kadınlar iş hayatında ne gibi zorluklar ile karşılaşıyor? Kendi sektörünüzde yaşadığınız deneyimlerden ve gözlemlerden bahsedebilir misiniz?
İş hayatında fırsat eşitliğinin olmaması, görev dışındaki talep ve beklentiler, eşit işe eşit ücret politikasının izlenmemesi, kadınların erkeklere kıyasla daha fazla mobbing’e uğraması gibi, profesyonellikten uzak birçok uygulamanın olduğunu gözlemliyorum.
İş ve sosyal hayat arasındaki dengeyi nasıl koruyorsunuz?
Doğru bir planlama ve zaman yönetiminin bu dengeyi sağlayacağına inanıyorum. Yoğun bir çalışma döneminde dahi olsam hobilerime, aileme zaman ayırır, sağlığıma dikkat etmeye çalışırım. Sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek, beslenme alışkanlıklarınızdan stres yönetimine kadar birçok konuda gündelik hayatınızı etkiliyor. Ayrıca negatif düşüncelerden uzak durmak işime daha kolay odaklanmamı sağlıyor.
Çalışmanın ve üretmenin size neler kazandırdığını düşünüyorsunuz?
İnsanın potansiyeli olan bir alanda ve sevdiği mesleği yapmasının; toplumun kalkınmasına da katkıda bulunduğunu düşünüyorum. Çalışan ve üreten zihin dinç kalır. Hedeflerim için azimle çalışmak bana her zaman huzur vermiş ve hayatıma anlam katmıştır.
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, dünya genelinde ne gibi bir farkındalık yaratıyor? Sizin bugün için özel bir mesajınız var mı?
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’müzde, “Her şey eşitlikle başlayacak.” sözünü ısrarla yinelemek istiyorum. Dünyayı daha yaşanır bir yer yapmak için kaybedecek zamanımız yok. Kadın ve erkek, birlikte tüm yaralarımızı saracak, ekonomimizi ve sosyal yaşamımızı birlikte olunca aydınlığa çıkartabileceğiz. Bundan böyle her alanda tam eşitlik için ayağa kalkacak, iş birliğimizi “eşitlik” üzerine kuracağız. Bu yıl çok daha güçlü, çok daha cesur, çok daha dirençli çıkacak sesimiz.
Ülkemizi derinden sarsan bu depremden kurtulan kadınlarımızla kuracağımız dayanışma onlara hem büyük bir moral olacak hem büyük bir katkı sağlayacak hem de eskisinden çok daha güçlenecekleri bir sistemin temelini oluşturacak. Buna inanıyorum, çünkü biliyorum ki kadının gücü bu ülkeyi yeniden ayağa kaldıracak denli büyük.
Depremden zarar gören kadınları tekrar iş hayatına teşvik ederek daha da güçlenecekleri, iş hayatındaki etkinliklerini artıracakları bir dayanışma ağı içinde olacağız. Bu yıl, dayanışma ve birlik, beraberlik yılı. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü için en önemli dileğim ve mesajım; hepimizin dayanışma içinde olmasıdır. Cumhuriyetimizin yüzüncü yılında küllerimizden yeniden doğacağız.