© Copyright 2018 Mag Medya
Başa Dön

Elif Zorlu Tapan: Dr. Simon Ourian – Yüzünüze Savaş Açmayın

Elif Zorlu Tapan: Dr. Simon Ourian – Yüzünüze Savaş Açmayın

“Hollywood’un en sevdiği doktor” olarak anılan Dr. Simon Ourian’ın hasta portföyünde Kardashian–Jenner ailesi, Victoria’s Secret süper modelleri, Miley Cyrus, Lady Gaga gibi Hollywood’un A listesinden isimler yer alıyor… Simon Ourian, cerrahi müdahale gerektirmeyen estetik tedavilerde bilim, sanat ve en ileri teknolojiyi harmanlayan yaklaşımıyla devrim niteliğinde teknikler geliştirdi. Cilt tedavileri için Coolaser ve Coolbeam lazer teknolojilerini geliştirdi, işlemler sırasında ağrı yönetimi için Vibrata adlı aracı tasarladı. Yüz hatlarını şekillendirmeye yönelik Neustem gibi yöntemlere öncülük etti. Aynı zamanda ressam olan ve kliniğini kendi tablolarıyla dekore eden Dr. Simon’la, MAG Okurları için Beverly Hills’teki Epione’de buluştum.

 

Sizi tıbba yönlendiren, doktor olmaya karar vermenizde etkili olan belirli bir kişi ya da deneyim var mı?

Muhtemelen birkaç şeyin birleşimi etkili oldu. Babam iş dünyasındaydı. Amcalarımın hepsi doktordu. Kuşaklar boyu doktorlarla bağ kuran bir aileden geldim. Tıbbın içinde büyüdüm ve seviyordum; ama sanatı da çok seviyordum… Sanırım 12-13 yaşlarındayken, sanatla tıbbı birleştirmenin mümkün olduğunun farkına vardım. Bu fikir bana daha cazip geldi. 17-18 yaşlarındayken Amerika’ya geldiğimde bunu hedefledim ve peşinden gittim. Kendimi tanıdıkça bu fikri daha da sevdim ve tamamen bu alana çekildim.

 

Estetik, sanatla tıbbı bir araya getirmenin güzel bir yolu. Üstelik yaptığınız bir işlemle insanların hayatlarında bazen birkaç saat içinde bir değişim yaratabiliyorsunuz. İnsanların görünümlerine dokundukça hayata bakışları değişiyor, öz güvenleri artıyor. Benim için son derece ödüllendirici bir armağan bu.

 

Ünlülerin doktoru olarak, size göre “Hollywood güzelliği”nin gerçek anlamı nedir?

Tek kalıplaşmış bir tanımı olduğunu düşünmüyorum. Benim gözümde “Hollywood güzelliği” dengeye, orana dayalı belirgin ama abartısız hatların birleşimi. Yüz hatlarındaki uyum demek. Bu da güzel, yüksek elmacık kemikleri, net bir çene hattı, zarif bir burun…

 

Peki, bu tanımlama döneme göre değişiyor mu?

Son 40–50 yılda “Hollywood güzeli” tanımı özünde aynı kaldı aslında; oran, denge ve en önemlisi doğal görünüm. Sanki kişi öyle doğmuş gibi duran, doğallığı koruyan bir görünüm. Yani elde edilen sonuç doğalmış gibi görünüyorsa, genetik olarak şanslıymış izlenimi veriyorsa işte o, Hollywood’un arzu ettiği görünüm ve ulaşmak istediğimiz hedef.

Peki “doğal görünüm” fikri ortadan tamamen kalktı mı, yoksa evrildi mi?

Doğal güzellik evrildi. Mutlak anlamda doğal güzellik diye bir şey yok. Saçını hiç değiştirmeyen, makyaj yapmayan, modern müdahalelere erişimi olmayan çok ilkel yaşam koşullarındaki insanlar için geçerli olabilir. Günümüzde “doğal” dediğimiz şey saç, makyaj ve küçük dokunuşlarla desteklenen, ama göze çarpmayan bir uyum.

 

Yani artık “doğal” görünüm aslında tasarlanmış bir etki mi?

Kesinlikle. Yıllar içinde doğal etkiyi sadece evrimleştirmedik, aynı zamanda iyileştirip daha kusursuz göstereceğimizi de öğrendik. Hedef, sanki yataktan yeni kalkmış gibi doğal ama yine de çok güzel görünebilmek. Büyük emek harcanmış gibi durmayan, hafif ve zahmetsiz bir sonuç. Eğer o illüzyonu yaratabiliyorsanız, doğal güzelliği başarıyla yakalamışsınız demektir.

 

“Süper ultra ünlü” biriyle ilk randevu nasıl geçiyor? Diyelim ki daha önce hiç tanışmadığınız biri randevu alıp ofisinize geldiğinde ilk görüşmede neler olur?

İnsanlar kapıdan içeri adım attığı andan itibaren yarattığımız atmosfer şöyle: Ofisimizin tüm kurgusu, bir tıp kliniğinden çok bir eve gelmiş ya da misafir oldukları bir mekâna gelmiş gibi hissettirmek üzerine, çünkü ilk andaki kaygıyı azaltabilirsek, çok daha rahat bir sohbet kurabiliyoruz. Benim işimin büyük bölümü iletişime dayanıyor. Kişinin nasıl bir sonuç istediğini anlamak, benim neleri gerçekleştirebileceğimi netleştirmek ve beklentilerimizi ortak bir noktada buluşturmak… Bu olduğunda sonuçlar da belirgin biçimde iyileşiyor.

İlk seansın ana gövdesi aslında sohbet. Dinliyor, anlamaya çalışıyoruz, fotoğraflar çekiyoruz ve yapay zekâ uygulamalarıyla hangi tür sonuçlara ulaşabileceğimizi gösteriyoruz. Neyse ki kliniğimize gelenlerin çoğu artık neyle karşılaşacağını biliyor. Instagram ve Facebook sayesinde çalışmalarımı görüyorlar, bu da beklentilerini gerçekçi kılıyor ve ben de onları o yolculukta daha rahat yönlendirebiliyorum.

 

K-Beauty hakkında görüşünüz nedir? Akıllı bilim mi, yoksa sadece başarılı bir pazarlama mı? Ünlülerin sırf bir yüz bakımı için Kore’ye uçtuğunu görüyoruz.

İkisi de. Kore gibi bazı ülkelerde düzenlemeler ABD’deki FDA (Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi) kadar katı olmadığından pek çok işlem yapılabiliyor. Bunların bir kısmı gerçekten etkili, bir kısmı etkili değil, keza işlemlerin bazıları güvenli, bazıları ise riskli olabiliyor. Yabancı bir ülkeye giderken o ülkenin mevzuatını, denetim düzeyini bilmemek en büyük sorunlardan. ABD’de doktorlar çok yüksek bir denetime tabi, her ülkede aynı standart geçerli olmayabiliyor.

Bir yüz bakımı yaptırmak istiyorsanız buyurun gidin ama daha ciddi, komplikasyon riski olan işlemler için çok fazla araştırma yapmak şart. Gittiğiniz yerin işlerini, sonuçlarını iyi inceleyin. Elbette her yerde çok iyi doktorlar var; Kore’de de, Türkiye’de de, Amerika’da da. Mesele, TikTok’ta popüler diye değil, işlerine ve yaklaşımına güvendiğiniz birini bulmak.

 

Kore’nin popülerliğinin diğer nedenleri ise:

  1. Trend. “Biri yaptıysa vardır bir hikmeti.” algısı oluşuyor.
  2. Fiyat daha ucuz. Başka ülkelerde birkaç bin dolara yapılan bazı uygulamalar Kore’de birkaç yüz dolara sunulabiliyor; ama bu her zaman aynı kaliteyi ya da aynı cihazları kullandıkları anlamına gelmiyor. Yüzünüz söz konusuysa “pazarlık avcılığı” doğru yaklaşım değil. En iyi hizmeti, en iyi sonucu almayı hedeflemelisiniz; yüzünüzle pazarlık yapılmaz.

 

Siz dünyanın her yerinden insanlarla çalışıyorsunuz. Hastaların güzellik tercihleri farklı mı? Şehir şehir bir güzellik menüsü oluştursanız, Los Angeles, Dubai, Paris ve İstanbul’da öne çıkan “imza trend” nedir?

  • Los Angeles: En çok talep edilen görünüm; belirgin çene hattı ve yüksek elmacık kemikleri ama çok doğal bir sonuç. Yani dokunuş var, fakat anlaşılmıyor.
  • Orta Doğu’dan gelen danışanlar: Daha dramatik bir estetik istiyorlar; daha yüksek elmacık kemikleri, daha keskin çene hattı gibi güçlü vurgular.
  • Türkiye, Doğu ile Batı’nın harmanı: Modern ile gelenekselin dengesi. Kişi kendi zevkine göre bu skalada seçim yapabiliyor.
  • Paris, hatta Avrupa genelinde: Daha rafine. Daha az işlem istiyorlar, bana kalırsa bazen “fazla doğal” kalmayı seçiyorlar. Oysa modern tıbbın ve çağdaş estetiğin sunduklarından herkes ölçülü biçimde yararlanabilir.

 

Benim gözlemim şu: İyi görünmek, iyi hissettirmeyi tetikliyor, öz güveni yükseltiyor ve insanın hayatında yapabileceklerinin alanını genişletiyor. Küçük dokunuşlarla bile kişi aynada kendini daha sağlıklı, daha genç ve daha dinç gördüğünde, öz güveni artıyor ve hayatında çok daha fazlasını yapabiliyor.

 

Filtreler yüz için gerçekçi olmayan standartlar yaratıyor. Beklentileri nasıl yönetiyorsunuz? Diyelim ki biri, “Beni tam bu filtredeki gibi yapar mısınız?” diye geldi.

O noktada çok netim: Birebir o filtreyi kopyalayacak bir teknoloji yok. Yapabildiklerimiz var, yapamayacaklarımız var. Her türlü kozmetik işlemden önce gerçekçi bir anlayış ve beklenti şart.

 

Yapay zekâ görselleri veya filtreler yön gösterici olabilir “Şu yöne gitmek istiyorum, burnum daha şöyle görünsün.” gibi; ama “Aynısı olsun!” mümkün değil.

 

Keşke birebir kopyalayabilsek ama yok. Filtreyi “ilham panosu” gibi kullanmak güzel gerçek hedef, sizin yüzünüzde doğal duran, size yakışan bir sonuç olmalı. Bu çerçevede beklentiler net olduğunda siz mutlu olursunuz, ben de ortaya çıkan sonuçtan gurur duyarım.

 

Kesinlikle atlanmaması gereken cilt bakım adımı hangisi?

En kritik adım güneş kremi. Hava sıcak, güneşli ya da bulutlu fark etmez her gün mutlaka kullanın. Ardından her gece makyajı çıkarmak, cildi temizlemek ve nemlendirmek geliyor. Bu adımlar, on iki yaşından itibaren herkes için temel rutin olmalı.

 

Peki “yapmayın” dediğiniz şeyler?

En sık gördüğüm hata aşırı eksfoliasyon. Cildi fazla ovmak bariyeri zedeler; kuruluk ve irritasyona yol açar. Nazik bir peeling haftada bir yeterlidir. Ayrıca iyi bir temizleyici günde bir kez kullanıldığında çoğu cilt için kâfidir, fazlası dengeyi bozabilir.

 

Bir hekim olarak; estetikle güzelleşmek ve öz güvenini artırmak isteyen fakat karar aşamasında tereddüt yaşayan kişilere vermek istediğiniz temel mesaj nedir?

En kritik prensip şu: Geri döndürülebilir işlemlerle başlamak. Ne yaptığınızı yüzde yüz bildiğinizden emin değilseniz, kalıcı bir şeye girmeyin. Yüz germe gibi ameliyatlar büyük bir taahhüt ister. Buna karşılık küçük dolgu dokunuşları, biraz botoks, hafif tedaviler/lazerler daha esnektir ve gerektiğinde geri alınabilir.

 

İkinci olarak, her şeyi tek seferde yapmayın. Eğer daha önce hiç estetik işlem yaptırmadıysanız, küçük adımlarla gidin, yüzünüzün nasıl tepki verdiğini görün, hangi sonuçlardan hoşlandığınızı keşfedin.

 

Üçüncüsü, sahip olduğunuz özellikleri sevmekle başlayın. Bazen kişi, çenesinin zaten güzel olduğunu fark etmiyor; yalnızca hafif bir inceltme ya da belirginleştirme gerekebiliyor. Sonra çenesine, burnuna “âşık” oluyor. Yüzünüze savaş açmayın; sürekli kesmek, biçmek yerine kademeli ve ölçülü gidin, kabul ve uyumu hedefleyin.

 

Son olarak, nerede duracağınızı bilmek çok önemli. Hedef, insanların “Burun ameliyatın çok güzel olmuş.” demesi değil; “Dinlenmiş görünüyorsun!”, “Ne kadar iyi, sağlıklı görünüyorsun!” demesi. Yani tam olarak neyin değiştiğini anlamadan, kendinizin daha iyi bir versiyonu gibi görünmek. Doğallığın ölçüsü de budur.

 

FOTOĞRAFLAR: KAY QIAO

Yazar Hakkında /

2003 yılından bu yana, hedef kitlesi AB ve A+ olarak belirlenmiş bir çok baskı, web, pr, organizasyon işinde başarılı projelere imza atmış olan MAG hayatın her alanında en iyi olmayı hedefleyen, sosyo-ekonomik seviyesi yüksek, özel zevkleri olan ve hobileriyle yaşamını renklendiren, sosyal sorumluluklarının bilincinde olan, belirli kesimden kabul ettiği müşterilerine yıllardır sağlamış olduğu yüksek başarı grafiği ile doğru planlanmış bir büyüme ile sektöründeki hayatına devam etmektedir.

Yorum Bırakın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.