Dünya Zarafet Güzeli
Avrupa’da doğup üniversiteye kadar orada eğitim alan, üniversite eğitimini ise, Amerika’nın Los Angeles kentindeki Santa Monica College’de Güzel Sanatlar Akademisi Sinema ve Televizyon bölümünde tamamlayan Türk Kızı Aycan Şencan, podyumlarla ilk kez başarılı bir tasarımcı ve zarif bir Avrupalı Leydi diye tanımladığı annesinin defilelerine çıkarak 9 yaşında tanışmış. Los Angeles’da Türkiye’yi temsil ettiği güzellik yarışmasında güzelliğiyle olduğu kadar zarif tavırlarıyla da jüriyi büyülemeyi başaran Aycan Şencan’la Hollywood ve Malibu’da harika çekimler gerçekleştirip samimi bir röportaj yaptık…
Aycan Şencan kimdir? Tanıyabilir miyiz?
İstanbul doğumlu, Avrupa’da çeşitli ülkelerde tahsil görmüş ve modanın tanınmış isimleri arasında bir çok ülkede ün yapmış olan Zuhal Günaçtı ve restaurant isletmecisi olan Oğuz Şencan’ın kızı olarak İsveç’in Uppsala kentinde dünyaya geldim. Sanata olan ilgim daha küçük yaşlarımda başladı; özellikle dans, müzik ve modaya son derece düşkündüm ve daha dokuz yaşındayken annemin rengarenk kumaşlarının arasından kendime elbiseler çizmeye ve dikmeye başladım. Annem, Zühal Günaçtı’nın defilelerinde ikiz kardeşim Nurcan Şencan’la birlikte küçük yaştan beri danslarımızla ve annemin yaptığı muhteşem elbiseleri defile yaparak herkese sunardık. Küçüklüğümde dans etmediğim, şarki söylemediğim gün hatırlamıyorum. O mikrofon elimden hiç düşmezdi.
Türkiye’den çok yurt dışında yaşamış ve Türk kültüründen uzakta büyümüşsünüz. Kendinizi daha çok nereye ait hissediyorsunuz?
Evet daha çok yurt dışında büyüdük, İsveç, İsviçre, Türkiye ve Los Angeles’da yasadım. Kendimi nerede mutluysam oraya ait görüyorum aslında. Uzun yıllar Türkiye dışında yaşamış olmamıza rağmen Türk kültürü alarak büyüdük ve Türklüğümden hiç bir zaman vazgeçmedim. Her kültürden aldığımız güzel yanlar karizma oluşturdu. Kendimi global bir Türk olarak görüyorum. Türklük budur.
Birçok dil bildiğinizi ve çok iyi bir eğitim aldığınızı biliyoruz. Eğitiminizden biraz bahseder misiniz?
Evet İsveççeyi ve İngilizceyi ana dilim gibi konuşuyorum bunun yanı sıra derdimi anlatabilecek kadar da Almanca biliyorum. Üniversite okumak için 18 yaşında ikiz kardeşimle beraber Los Angeles’a yerleştim ve 2012 senesinin Mayıs ayında Güzel Sanatlar Akademisi Sinema ve Televizyon bölümünden mezun oldum. Küçüklüğümden beri Kaliforniya en büyük hayallerimden bir tanesiydi. Her zaman buraya gelmek istiyordum. İsveç’te liseyi bitirir bitirmez Los Angeles’deki Santa Monica College’a başvurdum, ikiz kardeşimde beni yalnız bırakmadı ve birlikte Los Angeles’a yerleştik. İki buçuk sene Santa Monica College’da okuyup üniversiteye geçiş yaptım. Bu arada çok bölüm değiştirdim fakat bundan pişman değilim çünkü bu birçok alanda eğitim almamı ve diğer bölümlerden haberdar olmamı sağladı. Okurken her daim emin olduğum şey medya dünyasına girmek ve sahnede olabileceğim bir bölum seçmekti. O arzu zaten içinizde varsa bir sekile eğitiminizi ona doğru yöneltip kendinizi o şekilde eğitiyorsunuz.
- Güzellik yarışmasına katılmaya nasıl karar verdiniz?
Güzellik yarışmasına katılmak her genç kizin hayalinde olan birsey olsa gerek.. herzaman katılmak istemişimdir fakat okurken zamanınız kısıtlı oluyor, herseye yetişemiyorsunuz. Özellikle aileyle birlikte yasamiyorsan herseyle kendin ilgilenmek zorundasin. Biz Los Angeles’a tek geldik ve annemle babam hala avrupada yasiyor bu yüzden ister istemez zorluk çekiyorsun. Eğitim benim icin çok öncelikliydi her zaman, once okulumu bitirmek istedim. ondan sonra zaten belirlemiş olduğum hedeflerim doğrultusunda çalışmaya başladım. Türkiye’mizin sesini duyurmak arzusuyla çiktim yola mesleğimi de başından taçlandırmak istedim.
- Yarışma kariyer planlarında bir değişime sebep oldu mu?
Hayır, aslında hiç olmadı. Küçüklümden beri her zaman sinema ve televizyon dünyasına tapan biri olmuşumdur ve her zaman kendimi o dünyanın içindeymiş gibi yetiştirdim. Zaten çok erken yasta defilelerde yürümeye başladım isvecte yasarken. Sahneyi çok severdim, özellikle dans etmeyi. Sahnede olmak gerçekten bambaşka bir duygu. Sahneye aşık değilsen bu isi zaten yapamazsın.
- Kariyerinize LA de mi yoksa Türkiye de mi devam etmek istersiniz?
Benim en önemlisi kendimi mutlu hissetmem… Ama yine de kalbim ülkemden yana…En büyük arzularımdan biri Türkiye’ye yerleşmek ve kariyerime orda devam etmek. Türkiyede herzaman mutlu hissediyorum kendimi. Çok seviyorum Türkiyemi.
7) Yarışmada aldığınız unvan size neler hissettirdi?
O sahnede yürümek ve Türkiyeyi temsil etmek basli basina olağanüstü bir duygu. “Merhaba, I’m Aycan Sencan and I’m honored to represent the beautiful country where we believe that piece at home is piece in the world.. Türkiyeee.” diye haykırdığım an kopan kıyametin hissi bile yeterdi bana o gece. O duyguyu kelimelere sığdıramam. Ama tüylerimin diken diken olduğunu ve kalbimin küt küt attığını söyleyebilirim.” Zarafet Kraliçesi ünvani benim için bütün ödüllerden güzel bir ödül oldu.
8) Yarışmadan önceki hayatınızla sonraki hayatınız arasında değişiklikler oldu mu?
Öncelikle sunu söylemek söylemek isterim ki, Türkiye’ye daha çok yaklaştırdı beni sanki. En büyük arzum Türkiye’nin beni sevmesi. Çünkü benim için Türkiye en çok ismimin duyulmasını istediğim ülke. Bunun dışında yapımcılardan ve mankenlik ajanslarından daha çok teklif gelmeye başladı.
- Sizin güzellik ve moda sırlarınız nelerdir?
Güzellik sırlarım mı? Uykuma çok dikkat etmeye çalışıyorum, bu en büyük sırrım olabilir. Çünkü uykumu almayınca hem kendime güzel gelmiyorum hem de kafa olarak yorgun oluyorum. Aynaya baktığımda kendimde bir isiltı görmem lazım o da ancak dinlenmiş bir şekilde uyandığımda oluyor. Zaten her zaman sağlıklı yemeğe dikkat ederim. Spora da çok özen gösteririm, her zaman hayatımda yer almıştır.
Ama bence güzel olmanın en birincil kurallarından biri de güzel düşüncedir. Buna sahip olan her kadın güzelliğin çok yakınlarında dolaşıyordur zaten, bir de kendimizi eğitir ve nelerin bize iyi geleceğini keşfedip kendimizi tanımaya çalışırsak şansımız çok büyüktür.
Modaya gelince kendimi bildim bileli moda dünyası benim için bir vazgeçilmez olmuştur. Tasarımcı bir annenin kızı olarak büyüdüğüm için. Hala sevdiğim belli bazı markaların dışında annemin İsviçre’de faaliyet gösteren markası, gardırobumun öncelikli ilk tercihi. Işıldayan ve kendini izleten kadın güzeldir bu yüzden sağlığa, bakıma ve asilliğe her daim özen gösteririm. Bir bayanın kendine güveni olması bir o kadarda önemli olduğunu söylemeden geçmeyeceğim, çünkü dışa yansıttığımız ışıltı aslında iç güzelliğimizdir. İnsanın kendisini iyi tanıması ve kendisiyle barışık olması, onun hayatta her zaman bir adım önde olmasını sağlar diye düşünüyorum. Bunun dışında moda insanın kendine yakışanı giymesidir.
- Zarafet güzeli ünvanı bir çok özelliği bir arada gerektiriyor. Sizce neden sizi layık gördüler?
Öncede bahsetmiş olduğum gibi, hayata bir adim önce başladım. O kadar güzel bir ailede doğdum ki; renkler kelebek gibiydi etrafımda. O güzel çizgilerin kumaşların ve bana verilen emeğin içinde bu özelliğin ilk tohumları atılmıştı sanırım. Ben de anne ve babamın bana gösterdikleri bu özenli tavırlarını kimlik olarak tevazulu bir şekilde geliştirmeye ve iyi bir insan olmaya çalışıyorum her zaman. Zarafet güzeli ünvanı karakter içeren bir ünvan ve buna laik olmak ve taşımak beni cok gururlandırdı.
- Bundan beş yıl sonra kendinizi nerede görüyorsunuz? Hayalleriniz neler?
Evet bes yila kadar sanırım istediklerim yerine çoktan gelmiş olacak çünkü çok çalışıyorum. Iyi bir oyuncu olarak, dünya çapında begenilerek seyredilmis bir filmin basrol oyunculugundan yola cikmis bir Aycan Sencan. Ve bugün davetli olarak geldigim Oscar Töreninde bir gün ödül almak icin sahneye çıkmak istiyorum. Ve
Yine Türkiye’mizin ismini bütün dünyaya duyurmak…
Röportaj: Betül Doğruak
Fotoğraflar: Nima Darabi, Hanifi Argün