Cumhuriyet’i Turgut Özakman Anlatıyor
T.C tarihinin en çok satan kitabı “Şu Çılgın Türkler”i bizlerle tanıştırdınız. İçindeki her bilgi birbirinden değerli… Turgut Özakman 29 Ekim’i bizlere nasıl anlatır?
Ben bilgileri 1948 yılından itibaren toplama başladım. Çok fazla sahte tarihlerimizin olduğunu gördüm. Dinde cahillik gibi tarihte de cahillik çok tehlikelidir. Milli Mücadele’yi başlatanlar Ankara’ya geldiğinde cam bardak bile bulamıyorlardı. Türkiye Cumhuriyeti kurulduğunda 337 tane doktorumuz vardı. Doktor, Sağlık Bakanı’ndan fazla maaş alırdı. Bunun böyle olmasını isteyen de o dönemki Sağlık Bakanı idi. Şimdiki bakanımızın kulakları çınlasın. Bakın bugün neyimiz varsa ya o dönemden kalmıştır ya da o dönemde planlanmıştır. Cumhuriyet bütün yanlışlarla, eksikliklerle savaşmak demektir. Kadınların ikinci plana itilmesi engellenmiştir. Halkevleri, Köy Enstitüleri kuruldu. Ve o yerlerde hiçbir zaman parti propagandası yapılmadı. Bizler başka yerlerdeki insanlardan biraz daha talihli, biraz daha görgülü yetiştik. Okulumuz çok iyi bir okuldu, öğretmenimiz çok iyi bir öğretmendi. 20 yaşındaki genç kızlar Urfa’ya, Mardin’e, Kayseri’ye öğretmen olarak tayin edildiler, onlar da başüstüne deyip görev yerlerine gittiler. Katır sırtında dağ köylerine çıkıp öğretmenlik yaptılar. Onlar çok büyük, kahraman insanlardı. Doktorlar için de aynı şeyleri söylüyorum. Subayları övecek bir söz yoktur bile. Bilim demek akla özgürlüğünü vermek demektir. Aklın özgür olmadığı yerde bilim olmaz. Orta çağ ile yeni çağın arasındaki en büyük fark aklın özgür olup olmamasıdır. Ali Kuşçu İstanbul’da rasathaneyi kurdu, biri dine aykırı, uğursuzluk getirir dedi ve yıktırıldı. İşte o kafayla siz Avrupa ile yarışamazdınız. Bakınız Avrupa Polatlı’ya kadar geldi. İsterseniz buna haçlı ordusu deyin ama Polatlı’ya kadar geldiler. Sakarya Meydan Muharebesi’nde biz çok büyük kahramanlıkla Avrupa’yı geri çevirdik. Toynbee adlı İngiliz tarihçi diyor ki: “Sakarya Meydan Savaşı 20. yüzyılın en büyük savaşlarından biridir.” Neden? Çünkü tarihin akışını değiştirdik. Sevr Anlaşması’na göre Anadolu sekiz parçaya bölünüyordu. Bir tanesi bizim diğer yedi parça başkalarının olacaktı. Bunu bilmeden Cumhuriyet’in getirdiği büyük nimetleri, bağımsızlığı, olağanüstü değeri nasıl anlarsınız ki? Peki, Cumhuriyet o arada bazı yanlışları yapmadı mı? Yahu çok acemiydik elbette yapmıştır. Bunlara şefkatle bakmasını bilmeyenlerin ben şefkat, insaf duygusundan mahrum olduğuna inanıyorum. Cumhurreisi oluyorsunuz ama Cumhurreisliği’nin teşkilatı nasıl olur, bilmiyoruz. Kuralları nasıl olacak? Hanımının konumu nasıl olacak? Cumhurbaşkanı Meclis’te konuşurken ne giyecek? Frak giymeye karar verildi. Ant içmeye gelecekleri zaman Reis-i Cumhur ve diğerleri frak giyecek. Peki neden? Bu herkese çok yakıştığı için mi, hayır. Sivil dünyanın topluma en saygılı olduğu zaman giydiği giysi fraktır. Topluma duyulan saygıyı gösterir. Bu sivilin üniformasıdır. Fakat sonradan kaldırıldı ve Cumhurbaşkanı’nın giymesi demokrasiye aykırı dendi. Keşke tekrar giyseler. Toplumsal olaylarda şeklin, merasimin önemi çok büyüktür.
Size göre Cumhuriyet Bayramı eski önemini yitiriyor mu?
Birşeyler eskidikçe, sahip çıkanlar olmazsa zamanla eskir. Gerçi ben önemini yitirdiğine inanmıyorum. Bazı şeyleri yasaklayarak o duyguları daha çok çoğaltıyorlar. Mesela Cumhuriyet ile ilgili bu kısıtlamalar Cumhuriyet Bayramları’nın daha güzel olmasını sağlayacaktır. Bir süre sonra böyle büyük milli günleri yasaklamanın, onu gölge hale getirmenin büyük bir hata olduğunu anlayıp tekrar eski günlere dönülecektir. Dönülmesi de lazımdır . Milletleri millet yapan işte böyle günlerdir. Cumhuriyetin 10. yılında uyduruk bir elektrik santraline rağmen Ankara gece ışıklar içindeydi.
Bu ülkenin tarihini en iyi bilen insanlardan biri olarak şu anki gençliği hangi noktada görüyorsunuz?
Biz çok iyi bir eğitim gördük. Ben 83 yaşındayım. Cumhuriyetin ilk iki kuşağının birine mensubum. Atatürk’ü görmüş talihli bir nesildenim. Cumhuriyetin ilk yılları için birileri bir şey söylediği zaman bir tanık olarak bu doğru bu yanlış diyebilirim. Bizim kuşağımız çok iyi bir eğitim gördü. Hasan Ali Yücel, Milli Eğitim Bakanı’ydı o zamanlar. Tercüme dergisi çıkıyordu, klasikler yayınlanıyordu. Günlük beş kuruş harçlığım vardı iki gün otobüse binmezsem on kuruşa bir klasik kitap alabiliyordum. Halkevleri, Köy Enstitüleri açıktı. Demokrasiye gidiyoruz yeni yeni partiler kuruluyor. Her türlü kitabın basılabildiği dönemler bunlar. Cumhuriyet Bayramları’ndan belli yerlerde halk kürsüleri kurulurdu. Halk o gün istediği gibi konuşur şikâyeti varsa şikâyetini söylerdi. Ankara’da Ulus meydanında Atatürk Anıtı’nın önünde gördüm. Anıları okudukça da şunu gördüm birçok yerde halk kürsüleri kurulmuş. Şimdiki gençler okulda yakın tarih hakkında gerekli bilgiyi almıyor. Ailesinden alıp almadığı çok şüpheli. Alanlar var onlara sözüm yok, onlar geleceğe güvenle ilerleyecekler. Türkiye sanıyorum onların sırtında yükselecek. Sokaktan öğrenilecek bir şey yok. Gazetelerde, dergilerde çok az yer alıyor yakın tarihimiz, aldığında da doğru yer almıyor, sulandırılmış, çarpıtılmış şekilde yer alıyor. Bu konuda yardımcı kitapları çocuklarımız okumuyorlar. Büyük bir çoğunluğu okumuyor. Peki ne oldu da Çılgın Türkler 395 baskı yaptı? Bir o kadar baskıyı da korsan basımı yapmıştır herhalde. Demek ki bu konuda çok büyük bir boşluk varmış. İşte o boşluğu kitap doldurdu. Çanakkale hakkında da bir şey öğretmiyorlardı “Diriliş” Çanakkale boşluğunu doldurdu. Cumhuriyet hakkında hemen hemen hiç bir şey öğretmiyorlar. Cumhuriyet geldi mutlu olduk deyip geçip gidiyorlar. Nasıl bir miras devraldık, onun üstüne ne koyuldu, nasıl buralara gelebildik hiç anlatmıyorlar. Yalnız demiryolu yapımını örnek verecek olursak Ankara-Erzurum arasında 150’ye yakın tünel var. Bizim tünel açma makinemiz yoktu. Kazma kürekle yapıldı. İki uçtan giriyorlardı ellerinde pusulalarla ortada buluşamazlarsa biri sağdan biri soldan kavuşamadan gidiyorlardı. Buluştuklarında ise sarılıp ağlıyorlardı sevinçten. O zaman bunları yapanların anılarını dinleyebilseydik, kayıt altına alabilseydik Cumhuriyet ruhunun ne müthiş bir şey olduğunu daha iyi anlayabilirdik. Çocuklarımız işte bu Cumhuriyet ruhunu yani atılım, yani ilerleme, yani bilim, yani özgürlüğü öğrendikleri gün Türkiye’nin geleceği güven altında olacak. Bunları öğrenmezsek, tarih bilincimizi yitirirsek biz yavaş yavaş tekrar Osmanlı zamanındaki gibi Anadolu’daki bir takım parça parça topluluklardan oluşmaya başlarız. Buna millet denmez kuru kalabalık denir. Kuru kalabalıkları da ister içerden ister dışarıdan herkes koyun gibi güder. İyi okumamız lazım. Bundan on yıl evvel 10 bine yakın kitap evi vardı Türkiye’de, birkaç yıl evvel sekiz yüzdü ,şimdi belki daha da aşağı inmiştir.
Size göre Cumhuriyet Bayramı 29 Ekim tarihi dışında hatırlanıyor mu?
Bayram olduğu için 29 Ekim’de hatırlanıyor. Ancak onun dışında tabi hatırlanıyor. Ben okuduğum ilerici gerici her gazetede Cumhuriyet’in hatırlandığını görüyorum. Cumhuriyet’i eleştirmek için hatırlıyorlar. Cumhuriyet’in alternatifi yoktur. Yeniden padişahlık sistemi gelemeyeceğine göre alternatifi yoktur.
Peki başkanlık sistemi?
Türkiye’de Cumhuriyet ilan edildiği zaman Amerika’da başkanlık sistemi vardı. Türkiye ile Amerika arasında bir dostluk kurulmamıştı ama varlığı biliniyordu çünkü orada Osmanlı Büyükelçiliği yapmış insanlar vardı. Ahmet Rüstem Bey mesela Washington’da büyükelçilik yapmıştı. Türkiye parlamentolu parlementer sistemi seçti. Başkanlık sistemini seçmedi. Bu devleti kuranların felsefesinde başkanlık sistemi yoktu. İsteseydi Atatürk çok daha rahat edeceği başkanlık sistemini seçtiremez miydi? Öyle yapılmadı. Atatürk anayasaya bir iki yerde birşeyler eklenmesini istedi, komisyon reddedince Atatürk de peki dedi, ısrar etmedi.
Şu an TBMM’de bizi yönetenlere ders verecek olsanız ilk dersiniz ne olurdu?
Yakın tarihimizi okuyunuz derim. Atatürk’ün nutkunu, İsmet İnönü’nün anılarını okuyunuz derim. Yakın tarihimiz ile ilgili belgeleri, birinci Meclis’in zabıtlarını, gizli celselerin zabıtlarını – ana kaynaklarımızdan bahsediyorum, Cumhuriyetin ilanı ile ilgili ikinci Meclis’in zabıtlarını ki ikinci Meclis devleti, Cumhuriyet’i kurandır, geliştirendir-, Atatürk’ün yıllık konuşma metinlerini okumalarını tavsiye ederim. Bunları bulup okumanın süresi bir haftadır, hızlı okuyamıyorsanız da iki haftadır. İki hafta da birdenbire Cumhuriyet okulundan mezun olurlar. Hepsi! CHP’nin içinde de Cumhuriyet’in neler yaptığını, bazı olaylara neden öyle değil de böyle yaklaştığını bilmeyenler var. Konuşmalarından anlıyorum. Onların da bu dediklerimi okumaları lazım. Hepsinin Osmanlı tarihini de özet olarak okumaları gerek, çünkü onu da bilmiyorlar.