Survivor GönüllüsüGİZEM MEMİÇ
2010 yılında Miss Turkey seçilen ve kariyerinin basamaklarını hızla tırmanmaya başlayan Gizem Memiç güzellik yarışması serüvenini ve Türkiye’yi ekranlara kilitleyen yarışma programı Survivor macerasını bizlere tüm içtenliğiyle anlatıyor…
Dünya çapında bir güzellik yarışmasında Türkiye’yi temsil etmek nasıl bir histi?
Bir jüri tarafından Türkiye’yi temsil etmek için uygun görülüp seçilmiş olmak insanı gerçekten gururlandıran bir olay. Bulunduğum iki yarışmada da ülkemi en doğru şekilde temsil etmek için elimden geleni yaptım. Türkiye’nin ve Türk insanının ne kadar güzel özelliklere sahip olduğunu orada bulunan herkese aktarabildiğimi düşünüyorum. Böyle bir sorumluluğu edinmiş olmak gerçekten fazlasıyla gurur ve mutluluk verici.
Bu yarışmalara hazırlık sürecinde nelere dikkat etmek gerekiyor?
Öncelikle Miss Turkey’de başarılı olmak gerekiyor. Jüri üyeleri yarışmacıları değerlendirirken sadece fiziksel güzelliğe bakmıyorlar; dış görünüş, yüz ve fizik güzelliği, duruş, karakter, eğitim, vizyon gibi birçok farklı alanda değerlendirme yapıyorlar. Benim yarışmacı adaylarına tavsiyem, kesinlikle doğal davranıp kendileri olmaları ve fiziksel kaygılara düşmek yerine kendilerini biraz da kültürel anlamda geliştirmeye odaklanmaları olabilir.
Ne gibi anılar biriktirdiniz o dönemde? Aklınıza kazınmış, hiç unutmadığınız ve bizimle paylaşabileceğiniz bir anınız var mı?
Bu yarışmalar sayesinde farklı ülkelerden ve farklı kültürlerden gelen birçok insan tanımış oldum. Hala görüşmeye devam ettiğim çok tatlı arkadaşlar edindim. Onlarla beraber çok eğlendik, çok kez güldük. O anıların hepsi çok kıymetlidir benim için.
Survivor’a gelirsek… Nasıl dahil oldunuz bu yarışmaya? Güzel dostluklar veya başka türlü kazanımlar elde ettiniz mi?
Önceki senelerde Survivor izlerken bir gün yarışmacı olmayı hep isterdim. Kısmet bu sezonaymış. Diğer gönüllüler gibi ben de başvurdum ve bir gönüllü olmaya uygun görüldüm. Survivor’da farklı alanlarda çok sayıda deneyim kazandım. 4 ay değil de sanki 4 yılımı orada geçirmiş gibi büyüdüğümü hissediyorum. Başta çok fazla sabır göstermeyi ve her gün şükretmeyi unutmamayı öğrendim. Bence şimdiye kadarki en güzel arkadaşlığı kuran gönüllüler takımı olarak tarihe geçtik ve yarışma bittikten sonra da görüşeceğimize yürekten inanıyorum. Yarışma bizim tanışmamıza vesile olmuş oldu.
Herkesi ekranların başına kilitleyen yarışmanın arka planında yaşananları biraz paylaşabilir misiniz bizimle?
Biz adada ne yaşıyorsak ekrana da aynı olayların yansıdığını seyircilerin tepkilerinden anlamak mümkün. Ama arka planda daha fazla açlık, daha fazla özlem, her konuda daha fazla içsel mücadele vardı.
Nasıl geçiyordu bir tam gün? Neler yiyordunuz, nasıl karışılıyordunuz tüm ihtiyaçlarınızı? Gerçekten her şey izlediğimizdeki gibi miydi? Eğer öyleyse gerçekten çok zorlanmış olmalısınız…
Açken zaman çok zor geçiyordu ve biz de ödül kazandığımız günler haricinde hep açtık. Erzağımız bittikten sonra yiyebileceğimiz tek şey hindistan ceviziydi ve erzağımızı genelde geldiği gün tüketiyorduk. Gün içinde yarışa gidip geldikten sonra zaman geçirmek için badem kırmak, hindistan cevizi aramak, barınağı süpürmek gibi işler edinmeye çalışıyorduk ve bir an önce akşam olmasını umuyorduk. Bence orada yaşanan hayat ekranlara daha yumuşak bir şekilde yansıyor. Ekrandan izlerken deniz, güneş, kum görmek ve bunları güzel müzikler eşliğinde seyretmek, (zamanında ben de dahil) seyredenlere ada hayatı çok da zor değilmiş hissi veriyor. Ancak bizde müzik yok. Aç değilken denizimiz mükemmel ama normalde deniz bizim için banyo, mutfak; güneş oyunlarda bizi gerçekten çok zorlayan bir etken ve kum da sürekli üzerimize yapışan, tırnaklarımızın içinden çıkarmaya çalıştığımız bir madde. Yani Survivor her şeyiyle çok zor ama çok güzel bir tecrübe.
Eleme gecesinde neler hissettiniz?
Tabii ki üzüldüm. Ama hepimizin bir gitme zamanı vardı ve benim gitme zamanım da o gün oldu. O güne kadar orada kendime çok fazla şey kattım. O yüzden hem hüzünlü hem de mutlu bir ayrılık oldu benim için.
Neden elendiniz sizce?
Bize uzak olan insanlar aramızdan ayrıldıktan sonra oyunun kuralı gereği birbirimizi yazmak zorunda kaldık. İlk ben geldim, sonra Efecan, sonra İbrahim.
Sizden önce elenmesi gerektiğini düşündüğünüz bir isim var mıydı?
Zaten beş kişi kalmıştık. O hafta olmasa bir iki hafta sonra elenebilirdim yine. Sona kalan beş isim için de aynı durum söz konusu olabilirdi.
Acun Ilıcalı ile yollarınız nasıl kesişti? Kendisini birkaç cümleyle anlatmanızı istersek neler söylersiniz?
Acun Ilıcalı ile Survivor merakım sayesinde tanışmış oldum. Acun bey çevresindeki insanlara her zaman değer veren, herkese, her olaya iyi niyetle yaklaşan, vizyonu ve başarılarıyla herkesin örnek alması gereken çok pozitif bir karakter. Böyle güzel kalpli bir insanı tanımış olmaktan dolayı kendimi gerçekten çok şanslı görüyorum.
Survivor’a yeniden katıl deseler katılır mısınız?
Bu soruyu cevaplamak için henüz çok erken. Orada geçen güzel anları çok özlüyorum. Ama yaşadığımız zorlukları da unutmam mümkün değil. Doğru cevabı verebilmek için biraz daha zaman geçmesi gerekiyor sanırım.
Yakın dönemde değerlendirmeyi düşündüğünüz televizyon projeleri var mı?
Şimdilik bir proje yok. Öncelikli olarak kendi işime odaklanmak ve kendi adım altında gerçekleştireceğim iç mimari projelerinde yer almayı düşünüyorum.