2014’ü Osmanlı esintili bir sofrada karşılayacaklar…
Abartıdan uzak, fit, çağdaş bir kadın ve içten gülümsemesiyle açıyor kapıyı. İçeri girdiğimizde önce kıpırdamak istemiyoruz. Zira dokunacağımız her yerde değerli bir parça var. Şaşkınlığımız çabuk geçiyor. Ev sahibi öyle samimi ve doğal ki… Sanki bir şeye zarar versek bile on dakika sonra gidip aynısından bulabilirmişçesine rahatlıyoruz. TED Ankara Koleji’nden sonra İstanbul Üniversitesi’nde Fransız Dili Ve Edebiyatı okurken başlamış antika merakı Zeynep Abbasoğlu’nun. Eşi Prof. Dr. Osman Abbasoğlu’yla yaşadıkları, her köşesinde ayrı bir tarih barındıran evini ilk kez basına, MAG dergisine açtı. Ve bize çoğu 1930’lardan kalma aksesuarlarıyla farklı bir yılbaşı sofrası hazırladı.
Yılbaşı gecelerini evinizde geçirmek nasıl bir duygu? Yepyeni bir yılı bu kadar tarih detayı içinde karşılamak yani?
Yeni yıl benim için hep heyecan verici olmuştur. O geceyi sevdiklerimle birlikte geçirmek isterim. Evde olmak daha samimi olabiliyor bazen. Hele evini benim kadar seven biri için. Kendi tasarladığım sofrada, kendi yaptığım ya da seçtiğim yemeklerle, ailem ve arkadaşlarımla yeni yıla “merhaba” demek güzel bir duygu. Ama bu her zaman yılbaşı gecelerini evimde geçirmek anlamına da gelmiyor. Bazen aynı tadı güzel bir eğlence yerinde de alabilirim. Önemli olan sevdiğim insanlarla bu anı paylaşabilmek.
Masanızdaki aksesuarların çoğunun hikayesi olduğunu biliyoruz. Biraz anlatmanızı rica etsek?
Evime bir şey alırken ince eler sık dokurum, zor beğenirim. Bazen aklıma takılan bir şeyi bulmak için saatlerce dolaşabilirim. En güzel olanı bulmak için eşyaların yerlerini sürekli değiştiririm. En sevdiğim alışveriş, kimsenin dikkatini çekmeyen bir objeyi rafların derinliklerinden bulup çıkarmak ve onu kafamda bir yere yerleştirmektir.
O kadar çok aksesuarınız var ki… Mesela ben şu ana kadar kaç likör takımı, kaç şarap karafı gördüğümü sayamadım. Farklı konseptlerde sofralar hazırlar mısınız sık sık? Günün telaşı içinde her zaman güzel sofralar hazırlıyorum dersem yalan olur. Fakat olabildiğince özen gösteririm sofraya. Bir tepside ayak üstü atıştırmalıklar hazırlasam bile bir tarzı olsun isterim. Eskiyle yeniyi buluşturan evler, mekanlar, sofralar beni cezbeder. Her antika objenin içinde bir hikaye, yaşanmışlık, geçirilmiş güzel günler olduğunu hissederim. Onları bir eşya gibi değil yaşayan varlıklar gibi görürüm. Sanki evimizin birer bireyi gibidirler. Zevkli bir sofradaysa yemekler daha bir lezzetli olur benim için.
Yılbaşı ağacı süslüyor musunuz? Onun da farklı bir özelliği olacak mı? Yoksa herkesin evinde olanlardan mı sizinki de?
Son yıllarda yılbaşı ağacı süslemiyorum. Yılbaşı yaklaştıkça evdeki eşyalar arasına bana yeni yılı hatırlatacak üç beş obje eklemeyi tercih ediyorum.
Bu sene yılbaşı programınız belli mi?
Evet. Birkaç yakın arkadaşımızla evde olacağız. Onlara sade ve geleneksel bir yılbaşı menüsü ikram etmeyi planlıyorum.