Nalan Haznedar İle Ankara’nın Gözde Bayanları
Ankara’nın en gözde ve şık bayanlarına her ay bir tasarım hazırlayarak onlarla röportaj yapan genç ve başarılı Moda Tasarımcısı Nalan Haznedar’ın bu ay ki konuğu Tuğçe İnal…
Öncelikle bize kendinizden bahseder misiniz?
1977 Ankara doğumlu fanatik bir Ankaralıyım. Bütün okul hayatım baştan sona TED Ankara Koleji’nde geçti. Daha sonra Bilkent Üniversitesi Turizm ve Otelcilik Bölümü’nden mezun oldum. Bir sonraki aşamada tabii ki bizim jenerasyonun en popüler master kolu olan işletme masterımı yapmak için İsviçre’ye gittim. İsviçre’den sonra Almanca olan 2. yabancı dilim için Almanya’nın çeşitli şehirlerinde belirli yıllarda dil eğitimimi tamamladım. Derken iş hayatı başladı ve 2008 yılında eşimle kendi markamız Ette’yi kurduk. 2010’da ise beni ben yapan varlığı dünyaya getirdim. Onun dışında koyu Galatasaraylıyım, tenis en sevdiğim spor, modayı, sahne sanatlarını yakından takip ediyorum. Sosyal medya aşığıyım. Şükretmeyi bilmek beni ben yapan en büyük özelliğim. Ailem, arkadaşlarım, güzel yemekler, yeni yerler, mekanlar, tatil, meditasyon hayatımın puzzle’ları…
Giyim tarzınızı kısaca nasıl tanımlarsınız?
Giyim tarzım eşittir ruh halim. Renklerle oynamaya bayılan bir insanım. İnsanın duruma, ortama, göre ama yaşına göre değil tarzına göre giyinmesini savunanlardanım. İkinci hayata inanmadığım için kıyafetlerin bizim vücut dilimizin büyük bir parçası olduğunu düşünüyorum bu sebeple “yakışanı ve taşıyabildiğimiz her şeyi her saatte giyelim” mottosu benim giyim tarzımı açıklıyor diyebilirim.
Gardırobununuz vazgeçilmez parçaları neler?
Yazın şortlar, t-shirtler, parmak arası terlikler, elbiseler. Kışın ise jeanler, deri pantolonlarım, mini eteklerim, kazaklarım, paltolarım, deri ceketlerim topuklu ayakkabılarım ve bootie’lerim.
Alışveriş yaparken en çok tercih ettiğiniz ürün grupları neler?
Ayakkabı bir bağımlılıksa SA (Shoes Anonymous) yani AA’nın (Ayakkabı Anonim) ayakkabı versiyonu yönetim kuruluna rahatlıkla girebilecek kadar seviyorum. İnternet ya da sokakta gezerken tıkladığım ya da girdiğim mağazada ilk dikkatimi çeken unsur ayakkabılar. Daha sonra jeanler ve elbiseler.
Aksesuar mı yoksa kıyafet mi sizin için daha önemli ?
Aslında ikisinin de yeri çok farklı. Dümdüz bir elbiseyi çarpıcı bir kolye ya da küpe nasıl bir tık öteye taşıyorsa, çok hareketli bir elbiseye de tak takıştır, sür sürüştür çok avam ve zavallı kalır. Evde ne bulduysam taktım geldim stili bana hiç uygun değil. Kolye küpe bilezik üçlemesi ise asla bana göre değil. Günlük zarif mücevherler her zaman tercihim. Aksesuar konusunda tek takıntım şapka ve taçlar. Sayısını bilmediğim şapkam ve tacım var diyebilirim.
Sizce bu sezonun trend parçaları neler olacak ?
O trend konusu beni pek ilgilendirmiyor, fanatiklik derecesinde moda işlemiyor bünyemde. Takip etmeyi sevdiğim bir konsept ama Hakan Yıldırım’ın dediği gibi bana dayatılmasına izin vermiyorum… Kendi sevdiğim parçaları saymam gerekirse bu kış için; Jimmy Choo’nun ponponlu stilettolarına bayıldım. Özgür Masur’un İstanbul Fashion Week’teki kıyafetlerini nefesimi tuttum bekliyorum… Superga’nın yaptığı bütün kapsül koleksiyonlara bayıldım. Tom Ford’un zipper’lı bootie’sine beynim alarm verdi. Louis Vuitton W bag rüyalarımda. Alberta Feretti’nin Milan Fashion Week’deki 2014 yazı için tasarladığı her parçasını yudumladım.
Hemen hemen her markanın yeni sezonu çıktı. En çok neleri beğendiniz bu sezon?
Bu sezon her marka biker boot’ları almış, değişik değişik çalışmış bana da rahat rahat giymesi kalmış… Zeynep Arçay tasarımlarını çok beğeniyorum. Deriyi inanılmaz zarif işlemiş ve gece elbiselerinde ise Özgür Masur hep ve ilk tercihim…
Size özel tasarladığım elbiseyi nasıl buldunuz?
Benim için tasarladığın elbiseye bayıldım. Beni sanki yıllardır tanıyan bir arkadaşım ancak bu kadar sevdiğim bir modeli ve rengi benim için çizerdi. Renkleri rahat rahat kullanmana çok sevindim. Ankara’nın griliğinde sanki bir gökkuşağı açmış tasarım atölyende. Yolun açık olsun…