Sıcakkanlı, Pozitif, Enerjik İlayda Alişan
Kariyerine “Bir Çocuk Sevdim”in Merve’si olarak başlayan ve şimdilerde Kanal D’nin beğenilen dizisi “Seversin”de Asya karakterini canlandıran başarılı ve sempatik oyuncu İlayda Alişan’la çok keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.
Duru güzelliğiyle kendine hayran bırakan, verdiği cevaplarla samimiyetini yansıtan güzel oyuncu; kendisini, kariyerini, oynadığı karakterleri, set anılarını, enerjisini ve hayata bakışını MAG Okurları için anlatıyor…
İlayda Alişan’ı kendinden dinlemek isteriz. Bize kendinizi nasıl tanıtırsınız?
Yirmi altı yaşında, oyunculukla uğraşan, “kendinin” en iyisi olmaya çalışan, ufak tefek bir kızım. Hayatı ve insan sevmeyi çok severim; sohbet etmeyi, müzik dinlemeyi, insanı “anlamayı”… İletişim benim için önemlidir. Benimle anlaşmak, benim diye demiyorum ama hiç zor değildir. Sevdiklerimle upuzun masalarda buluşup bir şeyler içip yemek yemek en keyif aldığım şeydir. Bir de geleceğimi düşünmek beni çok heyecanlandırır.
Oyunculuk kariyeriniz nasıl başladı?
Çocuk yaşta başladı diyebilirim. İlk dizimi on beş yaşında çektim. Hayatımda ilk defa bir dizi görüşmesine gittim. Deneme çektiler, sonra oldu diye haber geldi. Böyle başladı serüvenim, sonra da devamı geldi.
Oldukça genç bir yaşta başarılı projelerle ilerlediniz. Proje seçimlerinde nelere dikkat ediyorsunuz?
Hikâyenin bütününe. Hep hassas davranıp, ince eleyip sık dokudum. Kendimi hikâyenin içinde hayal edemiyorsam o hikâyeyi seçmiyorum. Okuduğum anda etkilenmiyorsam, tüylerimi diken diken etmiyorsa değerlendirmiyorum. Doğru ve anlatmak istediği bir şey, bir mesaj olan hikâye ve hikâyeye hizmet eden karakter olması benim için önemli.
Özellikle Instagram’da yoğun bir takipçi kitleniz var. Sosyal medyanın gücü ve size yansımalarını nasıl değerlendirirsiniz?
Sosyal medya gerçekten artık o kadar büyük bir yer kaplıyor ki insanların hayatında, o kadar alıştık ki. Sanki bu zamana kadar hep hayatımızdaymış gibi geliyor bazen. Kullanmayı sevenlerdenim. Bazen uzak duruyorum, ara veriyorum; bazen aktif oluyorum. Tabii ki bizim mesleğimiz için önemi büyük, bazen de bir araç.
Şu an yer aldığınız, Kanal D’de yayımlanan “Seversin” projesi oldukça ilgi görüyor. Bu popülerliğin sebebi sizce nedir?
“Seversin”; enerjisi güzel, naif ve seyri keyifli bir iş oldu. Bence tamamen ekip enerjisi işe yansıyor. Setimiz o kadar keyifli, kamera arkasında o kadar çok gülüyor ve eğleniyoruz ki ortaya dinamik bir iş çıkıyor. İşin mutfağında yaptığınız şeyden keyif alıyorsanız, çıkan malzeme de güzel oluyor. Sanırım sırrı bu oldu.
Rol arkadaşınız Burak Yörük ile uyumunuz beğeni topluyor. Sizce bir projede partnerlerin uyumu ne derece önemli?
Dediğim gibi, enerji uyuyorsa çıkan şey güzel oluyor. Burak ile çok iyi anlaşıyor ve ikimiz de büyük bir özveri ile çalışıyoruz. Birlikte çok eğleniyoruz, ekranda da bu sempati belli oluyor bence. Dolayısıyla partner enerjisi çok önemli. Çok iyi yazılmış bir sahne de çekiyor olsanız enerji uymuyorsa sahne sanki asılı duruyor gibi geliyor bana.
Keyifli ve eğlenceli bir set anınızı paylaşmanızı istesek?
Geçenlerde kayıt dendiğinde o kadar güldüm ki defalarca kaydı kesmek zorunda kaldık. Başka bir oyuncu arkadaşım da çok tekrar aldığımız bu sırada kulağıma eğilip bir şey söyledi. “Bunu düşün gülmeyeceksin,” dedi. Ne söylediğini söylemeyeyim ama daha çok gülmeye başladım. Beş dakika ara verip yeniden çektik ama o beş dakika aralıksız güldük. Böyle anlatınca olmuyor ama inanılmaz komik bir andı. Bu çok sık geliyor başıma. Özellikle “Seversin” setinde.
Dijital platformlardaki projeler gündemde yoğun ilgi görüyor. Sizin bu konuya bakış açınız nasıl, dijital ortamda bir projede yer almayı düşünüyor musunuz?
Dijital birkaç projede yer aldım daha önce. Yine yer alırım elbette. Tabii ki çalışma saatleri ve program açısından çok daha konforlu televizyona göre ama bu kurallar televizyona da yavaş yavaş geliyor artık. Ben televizyonda olmayı da seviyorum, işimi de çok severek yaptığımdan sette uzun saatler de çalışsam keyifle çalışıyorum.
Canlandırmaktan en keyif aldığınız karakter hangisiydi?
Hepsini ayrı ayrı çok seviyorum. Çukur dizisindeki “Akşın” benim için çok özel, yaralı bir kuş. Masumiyet dizisi “Ela” karakteri. İlayda olarak onunla çok empati yaptım, onu o kadar iyi anladım ve hayatımdaki boşlukları doldurdum ki kelimelerle anlatamam. Seversin’deki “Asya”, oynamaktan çok çok çok keyif aldığım, hem güldüğüm hem ağladığım bir karakter oldu. Öyle ki repolarda Asya’yı oynamayı özlüyorum diyebilirim.
Yoğun çalışma temponuza rağmen enerjinizi hep koruduğunuzu görüyoruz. Sırrınız nedir?
Ben yaşamı seviyorum; yaşamayı, yeni güne uyanmayı, pozitif kalmayı. Başıma her ne gelirse gelsin, olduğu gibi kabul ediyorum. “Bu da benim, bu da bana ait bir duygu,” diyebiliyorum. Mutluluğun formülü sevmek bence. Bir kişiyi, bir durumu, bir duyguyu, hayatı ama en çok da kendini.
Sizi hayata bağlayan ve olmazsa olmaz dediğiniz şeyler neler?
Ailem, dostlarım, hayvanlarım.
İlayda Alişan için aşk nedir?
Aşkı tek kelimeyle anlatmak zor. “Ne yaşıyorum ben?” dedirten bir duygu. İnsana, her şeyi yapabilirmişsin gücü kodlanıyor sanki. Her şey çok daha sıra dışı, karmaşık, çok daha büyük görünüyor gözüne. Yani bütün hislerinin sınırsız oluşu gibi bir şey diyebilirim.
Gelecekteki İlayda’ya bir mesaj vermenizi istesek, neler söylerdiniz?
Sakin ol, acele etme, akışa bırak.
RÖPORTAJ: YASEMİN ULUSOY
FOTOĞRAF: EMRE YUNUSOĞLU
MODA DİREKTÖRÜ: OĞUZHAN ERDOĞAN
STYLING: BÜŞRA ÇEVİK
RETOUCH: ENES YURTBAY
SUPERVISOR: SİNAN ARSLAN
MAKYAJ: BURAK MERT AYDIN
SAÇ: CENGİZHAN AKDUMAN
MODA EKİBİ: SEDA KÖKÇEK
MEKAN: SHERATON İSTANBUL CITY CENTER