Nur Fettahoğlu Asil, Sakin, Güzel
Canlandırdığı her karakterle büyük başarılara imza atan Nur Fettahoğlu, Babil ile yeniden ekranlara gelmeye hazırlanıyor… Kızı Elisa ile ilişkisinden oyunculuk hayaline uzanan birçok konuda samimi açıklamalarda bulunan güzel oyuncu ile çok özel ve bir o kadar da keyifli röportajımız sizlerle…
Ekranlardaki başarılı ve güzel oyuncu Nur Fettahoğlu’nu izleyip, gözlemleyebiliyoruz… Peki ya ekranlara yansımayan Nur Fettahoğlu kimdir? Neler yapar günlük hayatında?
Çoğunlukla kendi halimdeyim. Sakin bir yaşantım var. İçsel enerjimi resimle dışa vururken, beden enerjimi ve zihnimde biriken negatiflikleri sporla atıyorum. Tüm bunlar içinde yenileyici gücüm ise kızımdan geliyor.
Kızınız Elisa Güzin ile nasıl bir ilişkiniz var? Onunla iletişim kurarken nelere dikkat ediyorsunuz?
O benim hem oyun arkadaşım, en yakın dostum hem de suç ortağım. Bir birey olduğunu unutmadan, özgün ve olgun olmasını sağlayan aynı zamanda da kendi fikirlerini empoze etmeyen bir ebeveyn olmaya çalışıyorum. Sırtındaki el, ruhundaki güç oluyorum. Bir yandan bana ihtiyaç duyduğunda orada olmaya bir yandan da sağlıklı bir mesafe kurmaya çabalıyorum.
Anne olmak hayatınızda neleri değiştirdi? Size neler kattı?
Daha çok empati duyuyorum artık. Çizgilerim sertleşti, ama bir yandan da yumuşadı. Sınırlarım belirdi, ama bir yandan da silindi.
Kızınızdan yola çıkarak, sizi takip eden genç kızlara tavsiyede bulunmanızı istesek…
Yaştan bağımsız olarak her birimiz dünyada ne olacağımızı, nasıl bir yol çizeceğimizi bilmiyoruz. Hatta dışarıdan ‘hayatını yoluna koymuş’ dediğimiz insanların çoğu da bilmiyor.
Hayallerinizden vazgeçmeyin ve hiç bir şeyi ertelemeyin. Pişmanlık, sinir, öfke, hayal kırıklıkları bu işin içinde. Klişe olacak belki ama her şey, bir yükseliş ve kendini keşfetme anı olarak geri dönecek. Yeter ki kendiniz olmak için çabalayın ve devam edin. Son olarak, Baz Luhrmann’ın ‘Wear Sunscreen’ine selamla, ‘Güneş kremi kullanın’.
Sizin kalabalık bir ailede ve mahalle kültürüyle büyüdüğünüzü biliyoruz. Artık mahalle kültürü kalmasa da kalabalık aile Elisa için söz konusu olabilir mi, böyle bir planınız var mı?
Biz o kültüre özen gösteriyor ve devam ettiriyoruz. Sadece kuzenleri sayarsanız her yaştan dokuz kız oluyorlar. Büyükler de eklenince sadece çekirdek aile bir tabur! Gürültülü, eğlenceli kocaman bir aile! Bir araya geldiklerinde, evin altını üstüne getiriyorlar. Enerjilerine yetişebilmek mümkün değil. Bundan rahatsız değilim çünkü ben de o şekilde büyüdüm.
Şimdi geri dönüp baktığımda, iyi ki o kadar özgür büyütmüş annem diyorum. Mahalle kültürü ise aynı sokakta olmamıza rağmen maalesef aynı değil. Şimdi biz özellikle Faralya’da bu yaşamı kurmaya çalışıyoruz.
İlk set deneyiminiz için ‘sudan çıkmış balık’ teşppbihini yapmışsınız. Peki oyunculuğa başladığınız günden bugüne kadar kendi değişiminizi nasıl yorumluyorsunuz?
Her bir deneyimle değişiyor, gelişiyor, öğreniyorum. Hem mesleğimi hem de Nur’u buluyorum. Neredeyse her düşündüğümde beni duygulandıracak, burnumu sızlatacak kadar çok seviyorum işimi. Bu nedenle heyecanım ve öğrenme isteğim hiç bitmiyor.
Birbirinden başarılı projelerde yer alıyorsunuz. Gelen projeleri seçerken nelere dikkat ediyorsunuz?
Hep söylerim, ilk önce senaryonun derdi olmalı. Yapımcının ne istediğini bilmesi, oyuncuların aynı noktada buluşabilecek açıklığa sahip olması, yönetmenin hem kendi isteğini, hem de oyuncularının isteklerini güzel bir dille sunabilecek vizyonda olması gerekir. O kadar çok özneli ve o kadar çok parametreli bir işimiz var ki. Öte yandan, kağıt üzerinde her şeyin mükemmel olduğu bir şema işlemeyebilir ya da toplumda beğeni kazanamayabilir. Bazı yapımların tarif edilemez bir sinerjisi, bir aurası oluyor. Burada, büyü tozu mu dersiniz, şeytan tüyü mü dersiniz, bir gizli belki de sihirli yan var.
Oyunculukla alakalı en büyük hayaliniz nedir?
Aura demiştim ya, işte tam o. Aurası ekranın ötesine geçebilen oyunculardan biri olmayı diliyorum.
En son sizi Kardeş Çocukları dizisinde Umay Karay karakteri ile görmüştük. Genellikle oynadığınız karakterlerden farklıydı Umay’ın karakteri. Size neler kattı Umay? İçselleştirdiğiniz bir yönünüz oldu mu?
Benim için, farklılığından dolayı çok özel bir karakterdi. Empati kurmak zorunda kaldığım, zorlandığım, anlayamadığım ve suçladığım anların yanı sıra hak verdiğim anlar da oldu. Onun hayata bağlılığını ve hayatta kalma mücadelesini ise çok sevdim.
Bu yeni rolünüzde sizi heyecanlandıran ne oldu da bu projeyi kabul ettiniz?
Senaryoyu okuduğum esnada çok yorgundum açıkçası. Tam da bu yorgunluğun içinde karakterin arayışı ve güçlü duruşu beni çok etkiledi.
Tiyatro sahnesinde de görecek miyiz sizi?
Her işte en iyiye yakın performans gösterebilmek için hakkıyla vakit ayırmak gerekiyor. Tiyatro için de bu geçerli. O nedenle, hazır hissettiğimde ya da şartlar bu vakti ve emeği verebilmek için uygun olduğunda neden olmasın ki?
Instagram’da 1 milyonu aşkın takipçiniz var ve Instagram’da doğal halinizi sıklıkla paylaşıyorsunuz. Siz sosyal medyayı hangi amaçla kullanıyorsunuz?
Gündelik yaşamımda hep olduğum gibi, içimden geldiği gibi, o an ne hissediyorsam öyle davranıyorum. Instagram da bunun uzantısı, doğallık da buradan geliyor. Öte yandan, benimle o anda aynı hisleri paylaşan birilerine tercüman olabilme hissi beni mutlu ediyor.
Kendi stilinizi nasıl tanımlarsınız?
Oldukça sade bir stilim var. Ne kadar rahat, ne kadar doğal,
o kadar iyi!
Hayatınızdaki olmazsa olmazlarınız nelerdir?
İç huzurum… Ve en karmaşık, en yoğun günlerde bile, bir anlık sakinlik.
Kendinizi eleştirdiğiniz durumlar oluyor mu?
Elbette ki! Hatta kendimi biraz fazla ‘döverim’. Ama işe yarıyor. Önceleri bu eleştiri yıpratıcı olabiliyordu. Neredeyse anka kuşu misali, içimde kendimi yakıyor, sonra küllerimden yeniden var etmeye çabalıyordum. Artık, Nur’a daha yakınım, onunla savaşmak ve sürekli mücadele etmek yerine ona hak verip, onunla hareket ediyorum.
Aşk sizin için neyi ifade ediyor?
Kaybolma hali… Zamanı unutmak, nasıl geçiyor bilmemek ya da tam tersine, belli bir ana ulaşmak için zamanın nasıl geçeceğini bilememek.
Sık sık kendinize hatırlattığınız bir kelime veya cümle var mıdır?
Durmak yok yola devam…