Harvard’la Gelen Başarı: Suna Vidinli
Başarılı ve hırslı bir isim Suna Vidinli…
Harvard Üniversitesi’nde eğitim aldıktan sonra Türkiye’ye dönen ve birçok büyük medya grubunda Dış İlişkiler Koordinatörlüğü yapan Vidinli New York Times Gazetesi’nin Türkiye’ye girişinde de büyük rol oynamış. Şu sıralar HaberTürk TV’de “Perspektif” adlı bir programı hazırlayıp sunan güzel sunucu samimi tavırları ve mütevaziliği ile kalbimizi çaldı. Siyasetten sunuculuğa birçok konu hakkında bilgi sahibi olan Suna Vidinli ile çok hoş bir çekim ve özel bir röportaj gerçekleştirdik. Çekim için önce Arnavutköy’deki evinin kapılarını bize açan sonrasında ise stüdyoda, deyim yerindeyse kendi mekanında çekim yaptığımız Suna Vidinli bugüne kadar olan hikayesini, eğitimini, iş yaşamını, modaya bakış açısını, giyim tarzını ve daha fazlasını MAG okuyucuları ile paylaştı…
İlk olarak Suna Vidinli’yi tanıyabilir miyiz?
Samsun doğumluyum. Üsküdar Amerikan Lisesi’nden mezun olduktan sonra Georgetown Üniversitesi School of Foreign Service’de Siyasal Bilgiler ve İslami Bilimler okudum. Ardından Harvard Üniversitesi’nde Uluslararası İlişkiler master’ı yaptım. Türkiye`ye dönünce sırasıyla Doğan, Ciner ve Çalık Gruplarında CCO (Chief Communications Officer/ Dış İlişkiler Direktörü) olarak görev yaptım ve New York Times Türkiye Yayın Danışmanlığını yürüttüm. Kanal D, CNN Türk ve Habertürk’te siyaset ve haber programları hazırlayıp sundum… 2011 yılının başında Habertürk`e transfer oldum. Çarşamba akşamları “Perspektif” isimli bir siyaset programı hazırlayıp sunuyorum. Hazar Strateji Enstitüsü (HASEN) ve Türk İş Kadınları Derneği (TİKAD) Yönetim Kurulu üyesiyim.
Üsküdar Amerikan Lisesi’ni bitirdikten sonra eğitim yaşamınıza nasıl devam ettiniz? Çalışkan bir öğrenci miydiniz?
Çalışkan bir öğrenciydim ama hayatta kısmet de çok önemli. Allah yürü ya kulum derse olur bazı şeyler. Lise 1’de sanırım 16 yaşındaydım. İlk hakkıyla idrak etmeye çalıştığım Kadir gecesiydi ve “Allah’ım lütfen Harvard’a gireyim” (o zamanki aklımla) diye dua etmiştim. Seneler sonra kabulüm geldiğinde ilk aklıma gelen o geceydi. Tevekküle inanırım… Elimden geleni yaparım gerisini Allah’a bırakırım…
Harvard’da eğitim gördükten sonra kariyer basamaklarını hızla tırmandınız… Bu süreci bize anlatır mısınız?
Harvard’dan 2002 senesinde mezun olduktan hemen sonra Türkiye’ye döndüm ve üç büyük medya grubunda CCO olarak çalıştım. Bu süreçte esas önceliğim Türkiye’yi yurt dışı platformlarda temsil etmekti. Dünya Ekonomik Forumu Davos Zirvesi’nde üç defa oturum başkanı olarak görev aldım… Clinton Vakfı toplantıları, Dünya Gazeteciler Birliği Zirveleri, New York Paley Medya Konferansları’nda Türkiye`yi temsil ettim. Geçtiğimiz yaz World Political Forum’da ve Rusya Devlet Başkanı Putin’in himayesinde gerçekleşen St. Petersburg International Economic Forum’da oturum başkanı oldum ve Türkiye panelini yönettim…
New York Times’ta Türkiye yayın danışmanı olarak görev yaptınız… Bu nasıl bir deneyimdi?
New York Times ve Sabah Gazetesi arasında ortak anlaşması projem için yaklaşık bir sene New York-İstanbul arasında mekik dokudum. Sonunda iki gazete arasında ortaklık yapıldı ve Türkçe New York Times’ı basmaya başladık. NY Times her ülkede önde gelen gazetelerle bu tarz ortaklıklar yapıyor. Kariyerim açısından önemli bir virajdı. O dönemde New York Times Türkiye yayın danışmanı olarak görev yaptım..
Yurt dışında deneyim kazanmanızın ne gibi avantajları oldu?
Amerika’da eğitim alabilmek önemli bir fırsat tabii. Amerika insana büyük düşünmeyi öğreten bir ülke. 18-24 yaşlarımın arası Amerika’daydım. İnsanı en çok şekillendiren seneler. Ancak bilinçli gitmek de önemli. Amerika’nın iyi yönlerinden yararlanıp zararlı yönlerinden uzak durma şuuruna sahip olmak çok önemli…
Kitap okumayı sevdiğinizi biliyoruz. En son hangi kitabı okudunuz?
Şu an bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine Daniel Amman’in “The King of Oil” kitabını okuyorum…
Sizi örnek alan genç iş kadınlarına ne gibi tavsiyelerde bulunmak istersiniz?
Henüz tavsiye verebilecek noktaya geldim mi emin değilim… Hayat size sunduğu imkanlar oranında imtihanlara da tabi tutuyor. Dışardan hayatım pırıltılı gözükebilir ama çok bedeller de ödediğimi söylemek isterim. Medya kolay bir mecra değil, kurtlar sofrası… Zaman zaman samimiyetinizin sorgulandığı dönemler de oluyor. Haksızlıklara da uğradım, büyük sınavlar da verdim. Bunlar beni olgunlaştırdı. Zaten dertsiz insandan korkarım ben… Allah sınamamış demektir… Türkiye’ye ilk döndüğümde “Çağdaş Türkiye’nin Modern Kızı” olarak lanse edildim, zamanla bunu reddetmeyi ve kendi yolumu seçmeyi öğrendim… Twitter sayfamda profilime “Bilir misin dorukları tadanın dibini, araftakinin halini, pırıltının bedelini, imkanların imtihanını, sakınmanın zarafetini?” yazdım. O satırlarda gizli yaşadıklarım…
Biraz da modadan bahsedelim… Sizce moda ne demek?
Bence moda tanımlayıcı değil tamamlayıcı olmalı. Giydiğim kıyafetlerle, kullandığım markalarla gündeme gelmek, tanınmak istemem. Yaptığım işlerle anılmayı ama karakterime, zevkime uygun seçimlerin, o noktada modanın, tamamlayıcı bir unsur olması güzel ve zevkli bir stil oluşturmasını temenni ederim…
Yurt içi ve yurt dışından sevdiğiniz tasarımcılar kimler?
Yurt içinde sevgili dostlarım Atıl Kutoğlu, Ece-Ayşe Ege ve Dilek Hanif’in tasarımlarını giymeye çalışıyorum. Kışlık seçimlerde özelikle kaşmirde Loro Piana, paltolarda Valentino, elbiselerde Blumarine, Roland Mouret ve Monique Lhuilier, günlük seçimlerde JCrew, jean’lerde Adriano Goldschmied sevdiğim markalar…
Sizi birçok davette çok şık olarak görüyoruz… Kendi tarzınızı nasıl tanımlarsınız?
Sade ve klasik bir tarzım var. Stil ikonum Audrey Hepburn… Daha genç isimlerden Olivia Palermo ve Charlotte Casiraghi’nin de tarzlarını beğeniyorum.
Dolabınızda olmazsa olmazınız nedir? Neden?
Dolabımın olmazsa olmazları kaşmir kazaklarım, jean’lerim, iş elbiselerim, ve beyaz renk. Yaz kış en çok severek giydiğim renk beyaz.
Güzellik sırlarınız var mı? Bizimle paylaşır mısınız? Formda kalmak için neler yapıyorsunuz?
Yediklerime dikkat ediyorum, günde 6-7 öğün az ve sık yemeye özen gösteriyorum. Haftada iki kere pilates yapıyorum. Hayatım boyunca içki ve sigara içmemiş olmamın sağlığım ve metabolizmam üstünde avantajları var. İçki ve sigaranın sosyal zararlarının yanı sıra özellikle kadınları erken yaşlandırdığına inanıyorum…