Duygusal, Çalışkan, Doğal Özge Yağız
Show TV’de yayımlanan aksiyon ve dram dizisi “Baba”daki oyunculuğuyla dikkatleri üzerine çekerek sosyal medyanın en çok konuşulanları arasında yer alan Özge Yağız ile çok keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. Başarılı oyuncu, hayatı ve kariyeriyle ilgili son dönemlerde oldukça merak edilen soruları
MAG Okurlarına özel yanıtladı…
Sizi daha yakından tanımak isteriz, okurlarımıza Özge Yağız’ı anlatır mısınız?
Bu tarz sorulara yakın çevrenizin ağzından cevap vermeye çalışmak daha doğruymuş gibi geliyor. İnsanın kendini anlatması hem zor hem tuhaf. Eğitim hayatımda da işimde de disiplinli oluşumun göze çarptığını söylerler, ben de kendimdeki özverinin farkında olmuşumdur hep. İçselleştiren biriyim, çeşmelerim çoğu zaman açıktır, hemen etkilenirim. Yerine göre sakin, yerine göre cümbür cemaatlik biriyim. İyileşmek istediğim an denize kaçarım.
Oyunculuk serüveniniz nasıl başladı ve kendinizi bu süreçte nasıl geliştirdiniz?
İlk kez girdiğim seçmelerde ilk işimi almıştım ve ertesi gün hemen sete çıktım. Hızlı, heyecanlı ve tutkulu bir başlangıçtı. Böyle de devam ediyor. Öğrenme açlığı ,kendinizi geliştirmenize en büyük etken. Gözlemlemek, dinlemek, anlamak…
Şu anda “Baba” dizisiyle ekranlardasınız. Dizideki karakterinizle ilgili neler söylemek istersiniz?
Büşra’nın hikâyesini ilk okuduğumda o kadar üzülmüştüm ki, onunla bütünleşebilmek için çok dibe inmem gerekti. Çünkü yalnızdı, ürkekti, vazgeçmişti. İnsanın yaşarken o kadar dibe indiği duygular ki bunlar, psikolojiniz başka bir boyuta atlıyor. Her şeyiyle seviyorum Büşra’yı. Zeki kızım benim, umarım hep kıymetinin bilineceği yerlerde olur.
Bugüne kadar önemli yapımlarda yer aldınız. Canlandırdığınız karakterler arasında kendinizi en yakın hissettiğiniz karakter hangisi oldu?
Ayrım yapamıyorum. Kendimi her birine ayrı ayrı yakın hissetmeseydim, çıktığım yollarda yürümek benim için çok zor olurdu.
Set dolayısıyla oldukça yoğun bir temponuz var. Bu süreçte kendinize nasıl vakit ayırıyorsunuz?
Ne yalan söyleyeyim, dakika hesabı yaptığım bile oluyor bazen. Ama tadı da bir başka oluyor tempolu hayatta kendine vakit yaratmanın. Çok erken kalkmayı, gün içerisinde birçok kez konum değiştirmeyi keyifli hale getiriyorsun.
Geniş bir hayran kitlesine ulaşmış durumdasınız. Özellikle sosyal medyada hatırı sayılır bir takipçi kitleniz var. Hayranlarınızdan aldığınız geri dönüşler sizi nasıl etkiliyor, sosyal medya ile aranız nasıl?
Onlar, böyle bir meslekte sağlam durabilmemize en önemli sebep. Çünkü iyi veya kötü hissettiğiniz her an yanınızdalar, inanılmaz bir duygu. Sahiplenme içgüdüleri o kadar ağır basıyor ki desteklerini bir saniye esirgemiyorlar, iyi ki varlar. Gezinmek, güncel kalmak güzel oluyor ama ara ara sosyal medya detoksu yapıyorum. Çok iyi geliyor, her ne kadar bana kızsalar da. Telefona bağımlı kalmayı sevmiyorum, kişisel verimliliğimi etkiliyor.
Her oyuncunun kariyeri boyunca canlandırmak istediği bir karakter oluyor. Sizin, kendiniz için gelecekte mutlaka canlandırmalıyım dediğiniz bir rol var mı?
Önceden düşünürdüm bunu ama artık günbegün öyle hızlı değişimler yaşıyoruz ki her alanda, aklımda beliren tek şey; içinde bulunduğum ve bulunmak isteyeceğim her işe heyecan duyabilmek ve tutkuyla bağlı kalabilmek oluyor.
Pozitif ve güler yüzlü haliniz ile dikkat çekiyorsunuz. Enerjinizin kaynağı nedir?
İnanç sanırım. Hissettiğim her duyguya, kafamda oluşan her düşünceye çok inanırım. Doğru şeylerin eninde sonunda bizi bulduğuna inanıyorum. Bu yüzden enerjimi en iyisini yaptığımdan emin olmaya harcıyorum, geriye kalan her şeyi akışına bırakıyorum.
Özge Yağız’ı tanımlamanızı istesek, üç kelime ile kendinizi nasıl anlatırdınız?
Duygusal, çalışkan, doğal.
Duru güzelliğiniz ve tarzınız oldukça beğeni topluyor. Bu konuda uyguladığınız özel bir çizgi var mı?
Sağlıklı görünmek eşittir sağlıklı beslenmek benim için. Çok makyaj yapan biri değilim. Bol su içerim ve cildime iyi geldiğini bildiğim nemlendiricileri aksatmadan sabah akşam uygularım. Özel bir çizgi mi bilmiyorum ama benim çizgim diyebilirim.
Gelecekteki Özge’ye bir mesaj iletmenizi istesek neler söylerdiniz?
Kendime hep hatırlattığım ve hatırlatacağım şey: “Ders, sen öğrenene kadar devam eder.”