© Copyright 2018 Mag Medya
Başa Dön

Doğal, Samimi, Başarılı Ege Kökenli

Doğal, Samimi, Başarılı Ege Kökenli

On bir yaşındayken, “En İyi Arkadaşım” dizisiyle sektöre ve oyunculuğa adım atan Ege Kökenli, hem televizyon hem sinemada pek çok yapımla izleyici karşısına çıktı. Doğal güzelliği ve samimi gülüşüyle de kendine hayran bırakan başarılı oyuncu, yeni projeleriyle ilgili müjdesini vererek, iş hayatında kadınların karşılaştıkları zorluklardan 8 Mart mesajına, evliliğinden kendisinin bilmediğimiz yönlerine pek çok konuyu MAG Okurlarıyla paylaştı.

 

 

Ege Kökenli’yi sizden dinlesek, bilinmeyen yönlerinizle ilgili neler anlatırdınız?

Bazen fazla rahat, bazen fazla kontrol manyağı. Bazen çok hareketli, bazen aşırı durgun. Genelde neşeli ama çoğu zaman düşünceli. Aslında herkes gibi günlük hayatın içinde anlara adapte olmaya çalışan ama bazen anı kaçıran biri. Hayatı çok ciddiye almayan ama detaylara da takılan, çoğunlukla duygusal biriyim.

 

“En İyi Arkadaşım” dizisi ile başladı ekran maceranız. O zamanlara döndüğünüzde Ege Kökenli’ye şimdiki halinizle neler söylemek isterdiniz?

“Çoğu zaman, şu anki kadar gerçek bir oyun oynama hâli arayacaksın. Birçok parametre ve büyümenin getirdiği gerçekler buna engel olmaya çalışsa da sen oyun oynama güdünden sakın vazgeçme. Her zaman şu anki kadar zevk almaya bak, en önemlisi senin eğlenmen!” derdim.

 

Aslında erken sayılabilecek bir yaşta oyunculuğa başlamıştınız. Bu durumun avantaj veya dezavantaj olarak gördüğünüz yanları neler?

Erken yaşta set ortamına alışmak bir avantaj olabilir sanki. İnsan; çocuk yaşta utanma, çekinme duygularını daha az yaşayıp daha hızlı adapte oluyor gibi geliyor bana; fakat çocukça heyecanlarla girdiğim bu oyun alanının bir meslek olduğunu anlamam da sanıyorum normalden biraz daha fazla zaman aldı.

 

Aynı zamanda beyaz perdede de çok başarılı projelerde yer aldınız. Günümüz film sektörü nasıl şekillendi? Sektörde neler değişti?

Günümüzde dijital platformlar da bu alanda çok güçlenerek ilerliyor. Sinemanın eski seyircisini aradığını hepimiz gözlemliyoruz elbet. Beyaz perde biraz ekranlara kayıyor gibi görünüyor ama ben bunun bir “dönem” olduğuna inanıyorum. Beyaz perdenin büyüsü her zaman başka. Nasıl ki tiyatro, yeri ekranla doldurulamaz bir sanatsa; bence beyaz perde de öyle bir alan. Seyirci geri dönecektir.

 

Sihirli bir gücünüz olsa, bu ne olsun isterdiniz? Dünyada neleri değiştirirdiniz?

Zamanda yolculuk! Tarihte merak ettiğim isimleri ve o dönemleri görebilmeyi çok isterdim ama bunu sadece geçmişi görmek için değil, bazen ileriye gidip bazı kararlarımın sonuçlarını görmek için de kullanırdım. Dünyadaysa bir şeyleri değiştirme şansım olsa, adaletsizliği değiştirmeyi çok isterdim.

 

Sosyal medyayı aktif bir şekilde kullanıyorsunuz. Günde kaç saatiniz sosyal medyada geçer? Paylaşımlarınız sizi ne kadar yansıtıyor?

Dürüst olayım, çok zaman harcamıyorum. Sosyal medya tamamen iş ve eğlence dengesi benim için. Peki, beni yansıtıyor mu? Evet; ama her yönüyle değil.

 

Yeni yerler keşfetmek de Ege Kökenli dediğimizde aklımıza gelenlerden. Var mı ufukta yeni seyahatler?

Şimdiki hayalim Japonya ve Güney Kore’yi görmek. Ufuktaki seyahatler daha çok Avrupa gibi görünse de farklı kültürler, farklı kıtalar beni çok cezbediyor şu an.

 

Evlilik nasıl gidiyor? Nasıl kavuştu bu eşsiz iki ruh? Farklı kültürlerden gelmek sizi zorladı mı?

Evlilik güzel gidiyor ama zaten uzun süredir birlikteydik evlenmeden önce de. Çok değişen bir şey olmadı bizim açımızdan. Farklı kültürler kısmına gelirsek, bu konuda hiçbir zorluk çekmedik açıkçası, çünkü zaten Lior’un aile kökleri İstanbul ve İzmir’den geliyor ve bu ülkeyi hiçbir zaman bırakmamışlar. Dolayısıyla çok da farklı kültürlerden gelmiyoruz. Bir de bakış açılarımız her zaman ortak.

 

Bugüne kadar canlandırmadığınız, olsa iyi olurdu dediğiniz bir rol var mı?

Sınırlarımı zorlayacak, çok yönlü, psikolojik derinliği olan karakterler canlandırmak isterim açıkçası. Şu veya bu karakter diyemem ama ters köşe, deneyimim olmayan bir işte olmak isterim.

 

Avrupai bir güzelliğiniz var. Sarışın olmak, oyunculuk sektöründe rol dağılımını nasıl etkiliyor?

Bazen avantaj, bazen dezavantaj. Türkiye’de sarışın olunca belli bir kalıba sokulabiliyorsun ama sanırım son zamanlarda biraz daha kırılmaya başladı bu durum. Bir cast uygunluğu aranmakla beraber saç, ten ve göz renginin, sosyoekonomik statüleri belirleyici olmaması gerektiğini düşünüyorum.

 

Oyuncu olmasaydınız hangi mesleği yapardınız?

Kesin olarak şu ya da bu iş olurdu diyemem ama mutlaka yaratıcı tarafı olan, üretken bir iş yapıyor olurdum.

 

Oyunculuk kariyeriniz dışında bir gününüz nasıl geçiyor? Özel hayatınızda neler yapmaktan keyif alıyorsunuz?

Köpeklerimle vakit geçiriyorum, güzel yemekler yemeyi seviyorum, yeni bir şeyler öğrenmek ya da kendime, hobilerime vakit ayırmak bana keyif veriyor. Arkadaş, aile buluşmaları da boş vakitlerimin vazgeçilmezleri tabii.

 

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ne dair mesajınız nedir? Günümüzde kadın olmayı nasıl tanımlarsınız?

Önce; kadınların her alanda birbirine destek olduğu, güçlü olmak zorunda kalmadan hayatta yerlerini buldukları bir Kadınlar Günü diliyorum bu yıl hepimiz için. Günümüzde kadın olmak maalesef kolay değil ama tarihte bu her zaman böyleydi, hatta daha da zordu. Haklarımızı almak için her zaman savaşmak zorunda kaldık. Bilinçli yetişen nesillerle bu adaletsizliği en aza indireceğimize inanıyorum.

 

 

Hayatınıza en çok ilham veren kadın kim?

Tek bir kişi değil. Beni etkileyen kadınlar, hayatımın farklı dönemlerinde hep karşıma çıktı, öğretmenlerim, arkadaşlarım, sektörde tanıştığım güçlü kadınlar gibi; ama en çok annem tabii ki. Çalışma azmini, öz güveni ve isteklerim için her zaman savaşmayı öğrendiğim kadındır annem.

 

Oyunculuk sektöründe bir kadın olarak karşılaştığınız en büyük zorluk neydi? Bunun nasıl üstesinden geldiniz?

Sektörde kadın olarak ciddiye alınmak bazen ekstra efor gerektiriyor. İşinize gerçekten sahip çıkmanız, kendinize güvenmeniz lazım. Üstesinden gelmenin yolu da bu: Çalışmak ve kendine inanmak.

 

Bu sektöre yeni atılacak genç kızlara tavsiyeleriniz neler olur?

Kendinden başka kimseye kendini kanıtlamak zorunda değilsin. Yarış içinde olman gereken tek kişi kendinsin ve önemli olan, senin bu yolda yürürken aldığın haz ve tatmin.

 

Başarılı bir kadın olarak hayallerinizin peşinden giderken öğrendiğiniz en önemli ders neydi?

Önce sen kendine inan, sonra herkes sana inanır.

 

Hiç kimsenin bilmediği bir alışkanlığınızı ya da küçük bir sırrınızı bizimle paylaşır mısınız?

Antik toplumları ve mitolojileri uzaylılara bağlayan içerikleri izlemek ve okumalar yapmak sanırım benim en büyük “guilty pleasure”ım.

 

Önümüzdeki günlerde sizi nasıl projelerde göreceğiz? Bizimle paylaşacağınız sürprizleriniz var mı?

Bazı sürprizlerim var tabii ama adı üstünde sürpriz! Birkaç aya öğrenmiş olursunuz.

 

KOORDİNASYON: MELTEM ERCAN      
RÖPORTAJ: DİLARA YURTSEVEN
FOTOĞRAF: BARAN ALTINDAĞ  
STYLING: SİNEM ASLIKARA
SAÇ: ERDEM GÜL  
MAKYAJ: ERKAN ULUÇ

 

Yazar Hakkında /

2003 yılından bu yana, hedef kitlesi AB ve A+ olarak belirlenmiş bir çok baskı, web, pr, organizasyon işinde başarılı projelere imza atmış olan MAG hayatın her alanında en iyi olmayı hedefleyen, sosyo-ekonomik seviyesi yüksek, özel zevkleri olan ve hobileriyle yaşamını renklendiren, sosyal sorumluluklarının bilincinde olan, belirli kesimden kabul ettiği müşterilerine yıllardır sağlamış olduğu yüksek başarı grafiği ile doğru planlanmış bir büyüme ile sektöründeki hayatına devam etmektedir.

Yorum Bırakın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.