Bahar Şahin Genç, Doğal, Yetenekli
“Zalim İstanbul” projesiyle tanıdığımız, güzelliğiyle herkesi kendisine hayran bırakan yetenekli, çalışkan ve genç oyuncu Bahar Şahin ile keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. Dijital bir platformda yeni yayınlanacak olan “Duran” dizisinde; başrol olarak izleyici karşısına çıkacak yetenekli oyuncu, kariyer serüvenini ve kendisine dair merak edilen her şeyi MAG Okurlarına özel anlattı.
Kendinizi hangi üç kelime ile tanımlarsınız?
Çalışkan, inatçı ve kırılgan.
Oyunculukta sizi çeken şey neydi? Hangi noktada bu serüvene atılmaya karar verdiniz?
Oyunculuk beni buldu diyebilirim… Ben de o dünyanın içine girdikçe bağlandım ve kopamadım.
Genç yaşta, çok izlenen “Zalim İstanbul” dizisinde iddialı bir rol olan “Ceren” karakterini canlandırdınız. Bu dizide, bu rolü oynamak size ne hissettirdi?
Ceren; köşeleri olan, oynaması zevkli bir karakterdi. Ben de oynarken çok keyif aldım. Zaten seyirci de bana olan sevgisini olumlu tepkileriyle gösterdi. “Zalim İstanbul” diğer tüm projelerim gibi benim için çok kıymetli olan, severek yer aldığım işlerden biri.
Şu an bir dijital platformda yayınlanan, başrolünde yer aldığınız “Duran” dizisinde nasıl bir karakteri canlandırıyorsunuz? Biraz anlatır mısınız?
Dijital platformların benim için en güzel tarafı; oyunculuk açısından daha özgür olabilmem. Televizyonda bulunan kısıtlamalar, dijital platformlarda yok. Dolayısıyla, bu da oyuncunun; karakteri daha gerçekçi yansıtabilmemizi sağlıyor. “Duran” dizisi benim için çok başka bir deneyim… Burada canlandırdığım karakter için çok kısa zamanda, Almanca öğrenmem gerekti. Gerçekten çok zor bir dil. Bu nedenle; bu dili bu kadar kısa bir süre içinde öğrenmek ve oynamak benim için hem korkutucu, hem de zevkli bir deneyim. Dizide herkes bambaşka bir Bahar izleyecek; şimdiye kadar ki tüm rollerimden farklı serseri bir kız…
Bugüne kadar çalıştığınız, seti en eğlenceli olan proje hangisiydi?
Genel olarak; setlerimin hepsinde eğlenmeye çalışıyorum; çünkü sette çok fazla vakit geçiriyoruz. Yaptığımız iş; zaten gergin ve yorucu… Bir şekilde enerjinizi yükseltmek ve pozitif kalmak durumundasınız. Bir keresinde “Lise Devriyesi” diye bir iş çekmiştik. Sanırım komedi türünde bir dizi olduğu için seti baya eğlenceli geçmişti.
Rollerinize nasıl hazırlanıyorsunuz? Bu konuda gerçekleştirdiğiniz ritüelleriniz var mı?
Hayır bir ritüelim yok. Bana gelen bir rolü önce sevmem gerekiyor. Bu konuda biraz seçiciyim; çünkü sevmediğim bir karakteri oynamak istemem. Zaten sevdiğim bir karakteri oynayacağım zaman; heyecanla ve çok çalışarak hazırlanıyorum.
Meslek hayatınızda karşılaştığınız en büyük zorluk neydi?
Oyunculuğunda; diğer tüm meslekler gibi zorlu yanları var; çünkü bizler sürekli kendimizi beğendirmeye ve inandırmaya çalışan insanlarız. Bu sektöre ilk girdiğiniz an, bir rolü yapabileceğinizi; önce yönetmene, sonra yapımcıya ve daha sonra kanala inandırmak zorundasınız. Yani; psikolojik olarak sürekli hazır olmanız ve azimli olmanız gerekiyor. Her girdiğiniz görüşme olumlu geçmiyor. Günün sonunda insan bazen kendini yetersiz hissedebiliyor. Bence en zor yanı bu.
Hayalini kurduğunuz, canlandırmayı istediğiniz bir karakter var mı?
Tabii ki var. Şizofren bir kadını canlandırmayı isterdim.
Oyuncu olmasaydım şu mesleği seçerdim diye düşündüğünüz bir meslek oldu mu?
Mimar, öğretmen veya aşçı olmak isterim.
Yoğun set programları arasında size kalan boş zamanlarınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Genelde; set takvimlerimiz ve sürelerimiz çok uzun saatler aldığı için boş zamanım olduğunda açıkcası; bu zamanı dinlenerek değerlendiriyorum.
Hobilerinizden söz edebilir misiniz?
Kitap okumak, bolca film izlemek, uzun süredir gidemesekte tiyatro ve sinemaya gitmek, spor yapmak…
Kendinize sık sık hatırlattığınız bircümle varmı?
On yıl sonra her şey daha güzel olucak!
Moda ile aranız nasıl? Olmazsa olmaz parçalarınız arasında neler var?
Modayı özellikle takip etmiyorum ama yaptığımız iş gereği zaten trend olan parçaları, sürekli setlerde veya dergi çekimlerinde görebiliyoruz. Normal hayatta daha spor ve rahat bir tarzım var. O yüzden spor parçalar olmazsa olmazım.
Ekran önünde olmak kusursuz bir güzellik algısı yaratıyor. Siz, kendi güzellik anlayışınızı nasıl tanımlarsınız?
Güzellik algısı dediğimiz şey; bana biraz dayatma gibi geliyor ama dünyada ekran önünde olan her oyuncunun yaşamına, görüntüsüne ve fiziğine dikkat etmesi gerektiğini düşünüyorum.
Sosyal medya kullanımının artmasının ve dijital dünyanın gelişmesinin sizin mesleğiniz üzerindeki etkilerini değerlendirir misiniz? Siz gelen yorumlara veya eleştirilere nasıl tepki veriyorsunuz?
Şu an sosyal medya, dizilerle nerdeyse iç içe; hemen geri dönüş alabiliyorsunuz. Diziniz yayınlandığı an; yorumlar gelmeye başlıyor. Sosyal medya kullanımı, bir bakıma işimizin bir parçası oldu. Takipçilerim; genellikle sevgi dolu, güzel mesajlar atıyor ama eleştiri geldiğinde de kulak ardı etmiyorum.
Sizce eleştirilere açık mısınız? Zaman zaman kendinizi eleştirir misiniz?
Eleştirilmek; işimizin bir parçası… Düzgün ve ahlaklı şekilde yapılan eleştirilere tabii ki açığımdır.
Şu an hayatınızda olmak istediğiniz noktada mısınız? Yoksa ulaşmak istediğiniz hedefe doğru yolculuğunuz devam ediyor mu?
Bence yolculuk, öğrenme isteği ve başarı her zaman devam eden şeylerdir. Dolayısıyla; hedefime doğru yolculuğum tabii ki devam ediyor. Bugün olduğum nokta için ise mutluyum diyebilirim.
Son olarak, gelecek ile ilgili hayalleriniz neler?
Şu an gelecekle ilgili öncelikli hayalim sağlıklı olmak. Dünya çok kötü bir dönemden geçiyor. Aslında hepimiz bir film senaryosunun içinde yaşıyor gibiyiz. Biliyorsunuz ki; son zamanlarda birçok insan hayatını kaybetti veya sağlığından oldu. Benim şu an için hayalim; bir daha böyle bir dönemden geçmemek ve bir an önce insanların sağlığına kavuşması… Mutlu ve sağlıklı bir dünyada yaşamayı diliyorum.