Bir Yaz Bahçesi Rüyası
Yazın gelişi ve havaların ısınması ile hep kendimizi “sokaklara atıyoruz” diyoruz ama eğer Aynaz Özkaşıkçı kadar şanlıysanız kendinizi sokağa atmanıza hiç gerek yok! Kendinize özel olarak tasarladığınız ve başlı başına bir yaşam alanı olmayı hak eden, huzur dolu bahçenize çıkıp, bu güzel havanın tadını çıkarabilirsiniz. Mesela; Özkaşıkçı gibi en sevdiğiniz köşede kitabınızı okuyup, sevdiklerinizle keyifli akşamlar geçirebilirsiniz…
Aynaz Özkaşıkçı’nın Angora’daki evinin harika bahçesine ilk girdiğimiz anda karşımızda adeta “huzurun resmini” gördük ve bu güzelliği MAG Okurları ile paylaşmak istedik. İşte Aynaz Özkaşıkçı’nın rüya gibi bahçesi ve keyifli sohbetimiz…
Bahçe dekorasyonuna bu kadar meraklı oluşunuz, Amerika’da doğup büyümenizden ve hep bahçeli yerlerde yaşamanızdan mı kaynaklanıyor?
Tabi Amerika’da daha farklı, büyük bahçeler var ve insanlar bahçelerini çok yaşanacak şekle sokmak istiyorlar. Genelde havuzlu oluyor bahçeler. Özellikle benim yaşadığım yer olan Florida’da ve havuzun etrafında oluyor bütün yaşam. İnsanlar yeme içime, oturma mekanları oluşturuyorlar.
Siz geldiğinizde şu anda bulunduğumuz bahçe nasıldı? Siz neler yapıp bu hale getirdiniz?
Hiçbir şey yoktu, sade bir bahçeydi. Ben bahçenin içinde doğal olmayan malzemeleri görmek istemiyorum, hoşuma gitmiyor. Mesela beton duvar istemem mutlaka yeşillikle örtülmeli. Zaten bahçemde de hiç bir yerde beton gözükmüyor. Demirleri de pek sevmiyorum. Kısacası doğanın parçası olmayan şeyleri sevmiyorum. Bahçede her şeyin doğayla birleşmiş bir şekilde olması gerektiğini düşünüyorum.
Kişilerin tercihlerine göre birçok farklı stilde bahçeler var…
Evet, mesela bazı insanlar her şeyin birbirine geçmiş olmasından hoşlanmaz, her şeyi ayrı ayrı sever. Kimisi sırf çim sever, kimisi meyve bahçesi ister, kimisi sebze bahçesi… Sebze, meyve çok güzel tabi ama sebze bahçesi bana göre çirkin bir şey. Oturduğum yerden öyle bir şeye bakmak istemem örneğin. Tabi ki bahçenin meyvesini, sebzesini yemek çok güzel bir şey ama bence o görüntüyü kapatmak lazım. Bazı evlere bir bakarsınız, en değerli yerine salatalık, domates ekmişler.
Peki, siz bahçenizin tarzını nasıl anlatırsınız? Sizin için ideal bir bahçe nasıl olmalı?
Ben doğanın getirdiği vahşiliği seviyorum. Her şeyin birbiriyle bir uyumu var. Hiç düşünmediğiniz bir şekilde bitkiler birleşebiliyor. Aslında zaten en güzel görüntü de hepsinin o hale gelmiş olması. Ama tabi biraz keseceksin, biçeceksin. Çünkü her şey çok karmakarış olur diğer türlü de. Bahçenin içinde renkler ve koku da çok önemli benim için. Ben yasemini çok severim ve arkadaki çitin tamamı yasemin kaplı. Hepsi açtığında buradaki yasemin kokusu harika oluyor. İnsana bahçede olduğunu tam anlamıyla hissettiriyor.
İlaçlama yaptırıyor musunuz?
Tabi, her bahçede ilaçlama şart aslında. Aynı şekilde gübre de şart. Ben doğal gübre değil de suni gübre kullanıyorum. Köpeklerimiz bahçeye çıkıp ardından eve giriyor, çocuklarımda sürekli bahçede oynuyorlar, o yüzden yapay gübre tercih ediyoruz. Senede iki üç kere yapay gübre atılıyor mutlaka.
Bir bahçıvanınız var mı?
Var. Bahçıvanım çok özel birisi aslında. Bir kadın. Türkiye’de de çok nadir, hiç duyulmamış bir şeydir. Çok da gurur duyarım Şebnem Hanım’la. Öncelerinde serası vardı, ardından bahçe bakım şirketi kurdu. İşini bu kadar severek ve zevkle yapıyor. Her şeyi dört dörtlük yapıyor. Çiçekleri değiştirmek istediğimde gidip ben almıyorum, o getiriyor. Sabah çıkıyorum, akşam bir geliyorum her şey muhteşem olmuş oluyor. Şebnem Hanım’ın bir listesi var, o listeye girmek için de bir buçuk sene bekledim. Haftada bir gün geliyor. Zaten bahçem de büyük olmadığı için yetiyor. İşlerini çok iyi biliyorlar. Mesela bizim çimde çok nadir ot görürsünüz.
Siz bahçeyi tam olarak bir yaşam alanı olarak kullanıyor musunuz?
Ben ailemle, arkadaşlarımla bahçede birlikte olmaktan çok keyif alıyorum. İnsan kendini özgür ve dinlenmiş hissediyor. Ben kitap okumayı çok sevdiğim için bahçede uzun saatler oturup kitap okurum, müzik dinlerim, şarap içerim. Her akşam genelde o muz koltukta kızım salıncaklarda sallanırken onu seyrederim ve bir kadeh şarap içerim.
Bahçenizde farklı farklı alanlar görüyoruz…
Evet, mekanlar farklı şeyleri cevaplayan yerler bahçede. Şu anda olduğumuz yer birlikte oturup sohbet etmek için, masanın olduğu yer yemek yemek için, ön kısım mutfağa bağlı, orada mangal yapıyoruz.
Kışın bahçenizi kapatıyor musunuz?
Bahçe kapanıyor çünkü dışarıda gördüğünüz gibi mobilyalar var. Aslında mobilyalar Tik Ağacı’ndan bunlar dışarıda kalabiliyor. Ama çadırları söküyoruz ve her şey depolanıyor.
Bahçe mobilyası almak için özellikle gittiğiniz mağazalar var mı?
Bahçe mobilyaları için birçok mağaza açıldı. Mudo’da inanılmaz şık bahçe takımları oluyor mesela. Tarz’da da inanılmaz güzel ve çok kaliteli, çok güzel şeyler var. Beni insanın değil de, doğanın yaptığı bir şey daha çok hoşuma gidiyor. Ben Endonezya’da büyüyen ve suya dayanıklı Tik Ağacı’nı tercih ediyorum. Çok iyi bir Tik alırsan bir daha almana gerek yok. Her sene yağlıyorsun, bakım yapıyorsun yepyeni oluyor.
Bahçenizin her köşesinde mumlar görüyoruz. Aydınlatmada genel olarak mum mu kullanmayı tercih ediyorsunuz?
Bahçede benim en sevmediğim şey kocaman bir direk ve üstünde kocaman bir ışık. Etrafını göremezsin ve her yer böcek olur. Bahçeyi güvenlik açısında tabi aydınlatmak lazım ama bahçedeki ortam insana huzur ve keyif vermeli diye düşünüyorum. Mumlarla da etraf bambaşka oluyor. Bizim bahçemizde ışık var ama çok nadiren yakılır. Duvarların dibinde, ağaçların arkasında var, o da hafif loş bir ışık veriyor ve çimleri aydınlatıyor.
Son zamanlarda bahçeniz için dekoratif bir şey aldınız mı?
Çok uzun zamandan beri güzel bir masa ve sandalye arıyordum ve sonunda bu sene aldım. Bir dergide bahçe ile ilgili bir sayfada bu aldığım takımı gördüm ve telefonla sipariş verip aldım. Tasarım anlamında da birçok ödül kazandı. Bir de kablosuz hoparlörlerimiz de yeni. Eşim teknolojiye çok meraklıdır ve o almış. Ben de müziğe çok meraklı olduğumdan içeride müziği son ses açıyordum. O da olmuyordu tabi, içerisi dayanılmaz bir hal alıyordu. Biz de bu kablosuz ve su geçirmeyen hoparlörleri adlık. İçeride Ipod’dan çalıyor. Çok teknolojik, çok keyifli bir şey. Aynı zamanda da ses kalitesi de mükemmel.
Çardağınız ve perdeler de çok hoş…
Evet, bazen çok işe yarıyorlar. Bir ara çok yağmur yağdı ve ben oturdum koltukta kitap okudum hiç ıslanmadan, o yasemin kokuları içinde. Yağmurdan koruyor hem de gölge yapıyor. Perdelerini özel yaptırıp, taktım. Bence bahçenin içerisinde en güzel şeylerden birisi de; kumaş. Kumaş, kapatmadan seni içerideymiş gibi hissettiriyor.
Renk konusunda biraz sade bir çizginiz var sanırım…
Evet, ben biraz sadeyim. Renkli, cıvıl cıvıl, maviler, yeşiller, turkuvazlar da güzel oluyor. Ama her şey karışık olunca da insan yoruluyor.
Hazırlayanlar: Damla İplikcioğlu – Ersin Al – Tuğçe Topçuoğulları