Ruh ve Beden Uyumu Harmoni Psikolojik Danışmanlık Merkezi
Harmoni Psikolojik Danışmanlık Merkezinin kurucusu Uzm. Klinik Psikolog Ezgi Özer yetişkinlerle çalışmalar yaparken, Uzm. Klinik Psikolog İdil Alaftar ise çocuk ve ergen danışanlarını kabul ediyor… Özer ve Alaftar; uyguladıkları tedavi yöntemlerini, psikolojik yaklaşımlarındaki incelikleri ve daha fazlasını MAG Okurlarıyla paylaşıyor.
Öncelikle kendinizden biraz bahseder misiniz? Eğitimleriniz, uzmanlık alanlarınız neler?
Ezgi Özer: Ankara’da 1993 yılında dünyaya geldim. Psikolog olmaya, lise yıllarımdan itibaren hem bilim olarak psikoloji alanına duyduğum ilgimden hem de insanlara karakterimi psikolog olmaya uygun bulduğumdan karar verdim. Lisans eğitimimi 2016 yılında Bilkent Üniversitesi Psikoloji bölümünde tamamladıktan hemen sonra 2017 yılında İngiltere’de Bournemouth Üniversitesi Klinik Psikoloji bölümünde yüksek lisansımı bitirdim. Eğitim hayatım boyunca çocukların yalan söyleme davranışlarında bilişsel gelişimlerinin ve ailelerinin rolü üzerine ve travmaların hafızamız üzerine etkisi ve tedavi yöntemleri hakkında akademik olarak araştırmalar yaptım. Yüksek lisansım bittikten sonra Ankara’ya geri dönerek çeşitli yerlerde psikolog olarak çalıştım ve kendimi alanımda geliştirmek adına birçok terapi yöntemi eğitimi ve psikolojik test eğitimleri aldım. Bunlar arasında özellikle psikolog olarak yoğun şekilde kullanmakta olduğum yöntemlerden bilişsel davranışçı terapi, EMDR (göz hareketleriyle duyarsızlaştırma, yeniden işlemle) ve Gottman çift terapisi bulunmakta. Yetişkinlerle çalışmaktayım ve uzmanlık alanlarım özellikle depresyon, kaygı bozuklukları, yas ve travmalar. 2021 pandemi döneminde, kurucusu olduğum Harmoni Psikolojik Danışmanlık Merkezini açtım. O günden bu yana ben ve iş arkadaşlarım çalışmalarımızı yürüterek, ruhlarının ve bedenlerinin harmonisini bulup gerçek mutluluğa erişebilmeleri inancıyla danışanlarımızla bir araya geliyoruz.
İdil Alaftar: Lisans eğitimimi Bilkent Üniversitesi Psikoloji bölümünde tamamladıktan sonra yüksek lisansımı TED Üniversitesi Klinik Çocuk ve Ergen Psikolojisi alanında yaptım. Şu anda Hacettepe Üniversitesi Klinik Psikoloji programında doktora yapmaktayım. Lisans stajlarımı Koç Üniversitesi Bilişsel Gelişim Psikolojisi Laboratuvarında ve Boylam Psikiyatri Hastanesinde tamamladım. Yüksek lisans tezimde, annelerin, çocuklarına kopukluk ve reddedilme şemasının aktarımında olumsuz yaşantıların ve otobiyografik bellek özgüllüğünün rolü üzerinde çalıştım. Tezimin kısaltılmış bir bölümü Child Abuse & Neglect isimli uluslararası hakemli bir dergide yayımlandı. Çocuk, ergen ve ailelerle görüşmeler yapıyorum. Çocukluk ve ergenlik dönemi sorunları, travma, kayıp, yas gibi pek çok alanda çalışıyorum. Şema terapi, deneyimsel oyun terapisi, kanser hastalarıyla ve yakınlarıyla çalışma, psikoonkoloji, uluslararası travma, yas çalışmaları eğitimlerini ve Attentioner Dikkatimi Topluyorum programıyla uygulayıcı eğitim aldım. Yüksek lisans öğrenimim kapsamında almış olduğum aile terapisi ve bilişsel davranışçı terapi yaklaşımlarını benimsedim. Yakın zamanda psikodrama eğitimi almayı planlıyorum. “WISC-IV Çocuklar için Zekâ Testi”, “MOXO Dikkat Testi”, “Çocuk ve Ergenler için Değerlendirme Bataryası ve Özgül Öğrenme Güçlüğü” testlerini uygulamaktayım.
Harmoni’nin kuruluş öyküsü, amacı, vizyonu nedir? Hangi alanlarda hizmet veriyor?
Ezgi Özer: Harmoni Psikolojik Danışmanlık Merkezinin kuruluş öyküsü kısaca; psikolojik desteğin bir lüks olmaktan çıkarak, herkesin faydalanabileceği bir alan olması isteğiyle ve sadece terapi seanslarına girip psikolojik tedaviyi sağlamaktansa psikolojik iyi olma halinin birçok disiplini bir araya getirerek -sanat, meditasyon, dans, drama gibi- sağlama hayaliyle ortaya çıktı ve gerisi geldi. Merkez olarak benimsediğimiz vizyonumuz Mahatma Gandhi’nin şu sözüne dayanıyor: “Mutluluk; düşündüklerinin, söylediklerinin ve yaptıklarının ‘harmoni’ içinde olduğu zamandır.” Mottomuz ise ruhun ve bedenin harmonisi, çünkü bana göre gerçek mutluluk psikolojik, fiziksel ve sosyal olarak uyum içinde dengede olmamızla mümkün. Hizmetlerimiz arasında; yetişkin, ergen, çocuk , aile ve çift-ilişki danışmanlığı bulunmaktadır. Ayrıca Diyetisyen Esra Karalar tarafından beslenme ve diyet danışmanlığı sağlanmakta. “MOXO Dikkat Testi”, “WISC-IV Zekâ Testi”, “Gelişim Testleri”, “Nöropsikolojik Testler” ve “Psikolojik Değerlendirme Testleri”ni merkezimizde uygulamaktayız. Aynı zamanda grup çalışmaları, seminer ve atölye çalışmalarına önem vererek birçok etkinlik düzenlemekteyiz.
İlişki ve evlilik terapisinde hedef nedir? Bu konuda hangi yöntemi kullanarak ilerliyorsunuz? Bu yöntem hakkında bilgi verir misiniz?
Ezgi Özer: İlişki ve evlilik terapisi, çiftlerin yaşadıkları çeşitli problemlere çözümler bulabilmek adına birlikte danışmanlık aldığı bir destek biçimidir. Bireysel terapiden en büyük farkı, partnerlerin birlikte sürece dahil olarak çözüm için bir arada çabalamalarıdır. Hedefimiz ise partnerlerin problemlerinin kaynaklarını daha yapıcı şekilde anlamalarını sağlayarak ortaklaşa çözüm yolları bulmalarını ve uygulayabilmelerini sağlamaktır. Burada psikoloğun görevi de hayatidir ama ilişki bitsin veya devam etsin diyecek yetkili kişi değildir. Asıl amaç her zaman, riskli durumlar hariç olmakla beraber, ilişkinin sağlıklı şekilde sürmesini sağlamaktır; ilişkinin geleceğine karar verecek olan, danışmanlığa başvuran çiftlerdir. İlişki, çiftin kendisine aittir ve terapist sadece burada gözlemci ve sağlıklı iletişim için yol göstericidir. Merkezimizde kullanmış olduğum yöntem ise Gottman çift terapisidir. Bu yöntemin diğer çift terapisi yöntemlerinden ayıran en büyük özelliği bilimsel birçok araştırmaya dayanarak bir teori üzerine oluşturulmasıdır. Araştırmalarda; mutluyum ve mutsuzum diyen birçok ilişki incelenmiş ve mutlu bir ilişkide olması gereken unsurlar belirlenerek teori oluşturulmuştur. Yapılan hem bireysel hem de çift değerlendirme görüşmeleri ve test materyalleri sonucunda “Güçlü İlişki Evi”ndeki unsurlardan güçlü ve güçsüz yanlar belirlenerek güçlü yanların pekiştirilmesi güçsüz yanların ise geliştirilmesi sağlanmaktadır. Böylece çiftlerin birbirinin dünyasını tam anlamıyla tanıyarak, yapıcı bir şekilde problemlerini çözmeyi öğrenmeleri ve iletişimlerini sağlıklı zemine oturtmaları amaçlanmaktadır.
Boşanma durumunda çocuklara karşı tutum nasıl olmalıdır? Dikkat edilmesi gerekenler ve sırayla atılması gereken adımlar nelerdir?
İdil Alaftar: Boşanma konusu ebeveynler tarafından sıklıkla karşılaştığımız bir durum. Öncelikle ebeveynlerin bilinçlenmesi çocuklara karşı sağlıklı tutum geliştirmelerinde büyük önem taşıyor. Boşanmada, birbirine eş olmak bitse de çocuğun ebeveyni olma durumu devam etmektedir. Çocuklar anne veya babası tarafından bir diğer ebeveynini kötüleyici, aşağılayıcı, küçük düşürücü söylemlere maruz kalmamalıdır. Çocuklardan boşanıldığı gizlenmemelidir. Anne-babanın boşanması veya boşanacağı, çocuğun yaş grubuna uygun ve anlayabileceği sözcüklerle ifade edilmelidir. Sorduğu sorular kısa ve net yanıtlarla ebeveynleri tarafından açıklanmalıdır. Çocuğunuzun ihtiyaç duyduğunda, babasının yanındaysa annesiyle, annesinin yanındaysa babasıyla konuşabileceğini, ona ulaşabileceğini, onu görebileceğini bilmesi güven duygusunun gelişimi açısından önem arz eder. Çocuğun hangi ebeveynde ne zaman ve ne kadar kalacağının çocukla paylaşılması, çocuğun belirsizlikten duyabileceği olası kaygı ve endişe verici beklenmedik durumları netleştirebilecek, böylece çocuk bir bilinmezlikten korunabilecektir. Anne ve babaların bazı şartlar gereği çocukları için aynı ortamda bulunmaları gerektiğinde en dikkat edilmesi gereken, çocuğun yanında tartışmamak ve fiziksel-sözel hiçbir şiddet içeriğinin olmamasıdır. Çocuğunuzun kendini size anlatması, duygularını sizinle paylaşması için destekleyici olmak, ama bunu yaparken zorlayıcı olmamak boşanma durumunda oldukça önem taşımaktadır.
Ezgi Özer: Ayrıca önemli bir noktaya daha değinmek gerekirse kesinlikle anne-baba, çocuğa yaklaşımında, duygularını yansıtmasında, yaşananların acısını çocuktan bilinçli veya bilinç dışı çıkartma konusunda dikkatli olmalı. Bu hassas dönem herkes için geçerli. Hem çocuklar için hem de evliliği bitiren ve yeni hayatına adapte olması gereken anne-baba için son derece kritik bir dönem. Ebeveynlerin, kendileri ve çocuklarının psikolojik sağlığını koruyabilmek için yetkin uzmanlardan destek almaları gerekli. Kendileri iyi olmazsa çocukları için de yeterli olamazlar ve istemeden ileride daha büyük problemlere yol açabilirler.