Mücevherde Cesur Detaylar Bayemeyc
Her tasarımın bir hikâye anlattığını belirten Bayemeyc kurucusu Mehtap Hacısalihoğlu, markanın cesur ve maksimalist tasarımlarını MAG Okurları için anlatıyor.
Kendinizden ve markanızdan biraz bahsederek başlar mısınız? Markanızın temelleri nasıl atıldı?
Bayemeyc’in hikâyesi, aslında çocukluktan itibaren sanatla başlayan ve takıya evrilen bir yolculuğun ürünü. Çocukluğumdan beri resim yapıyorum; renklerin ve formların dünyası benim için her zaman büyüleyiciydi. Bu tutkuyla, resim sergileri açmaya kadar ilerledim. Sanat, benim kendimi ifade etme şeklimdi ve bu ifade biçimi zamanla takılara taşındı. Takı tasarımıyla tanışmam ise tamamen kişisel bir ihtiyaçtan doğdu. Markalarda aradığım takıları bulamayınca kendi takılarımı dönüştürmeye başladım. Eski parçaları birleştirerek yeni tasarımlar yaratmak benim için adeta bir sanat eseri oluşturmak gibiydi. Çevremde bu tasarımlar çok büyük bir ilgi gördü ve zamanla sosyal medya üzerinden paylaştığım tasarımlar daha geniş bir kitleye ulaşmaya başladı. 2019 yılı ise, Bayemeyc’in resmî doğuşunun başlangıcı oldu. Vogue Almanya’nın Paris Moda Haftası için takılarımı istemesi, benim için büyük bir sürprizdi. Bu gelişme, oğlumun da dikkatini çekti ve bu başarının bir başlangıç olduğunu söyleyerek bir marka yaratmam gerektiğini dile getirdi. Takılarımı dünyaya tanıtmak ve özgünlüğümüzü bir adım öteye taşımak için harekete geçtik. Böylece Bayemeyc markasının resmî temelleri atıldı. Bugün Bayemeyc, sadece bir takı markası değil; renklerin, sanatın ve özgünlüğün bir yansıması. Her bir tasarım, kendine ait bir hikâye taşıyor ve bu hikâyeleri, takılarımızı taşıyan kadınlarla paylaşmak benim için büyük bir mutluluk. Bayemeyc’in uluslararası bir markaya dönüşmesi, benim sanat yolculuğumun ve oğlumla birlikte kurduğumuz hayalin en güzel ödülü.
Tasarım felsefeniz nedir? Prensip ve gayelerinizi paylaşır mısınız?
Tasarım felsefem, her zaman farklı olanı aramak üzerine kurulu. Maksimalist ve cesur çizgiler, beni tasarım sürecimde en çok heyecanlandıran unsurlar. Klasik ve güvenli alanlardan uzak durmayı tercih ediyorum; tasarımlarımın güçlü bir duruş sergilemesini istiyorum. Eskiyle yeniyi harmanlamayı seviyorum, çünkü her iki dünyanın da kendine has bir büyüsü var. Geçmişin zarafetini, modern dünyanın cesur ve aykırı dokunuşlarıyla bir araya getirdiğimde ortaya çıkan tasarımlar, hem zamansız hem de sıra dışı bir kimlik kazanıyor. Takılarım, bir kadının stiline sadece bir tamamlayıcı olarak değil, aynı zamanda kişiliğini ve öz güvenini yansıtan bir ifade aracı olarak tasarlanıyor. Her bir parça, cesur detaylarıyla fark yaratıyor ve kendine has bir karakter taşıyor. Amacım, takılarımı kullanan kadınların hem kendilerini güçlü hissetmelerini sağlamak hem de onlara benzersiz bir hikâye sunmak. Tasarımlarımda kurallar değil, tutkular ve özgünlük belirleyicidir. Bu yüzden Bayemeyc, özgür ruhları ve güçlü duruşları benimseyen kadınların markası olarak tanımlanabilir.
Takılarınızı yüksek kaliteli malzemelerle hazırlıyorsunuz. Kullandığınız materyaller neler?
Bayemeyc takılarında, hem estetik hem de dayanıklılığı bir araya getiren yüksek kaliteli malzemeler kullanmayı önemsiyoruz. Her bir tasarımın hem şıklığıyla hem de malzeme kalitesiyle öne çıkmasını hedefliyoruz. Takılarımızda 22 ayar altın kaplama pirinç ve 925 ayar gümüş kaplama pirinç gibi kaliteli materyaller kullanıyoruz. Bu malzemeler, tasarımlarımızın zamana meydan okumasını sağlarken aynı zamanda zarif bir görünüm sunuyor. Doğallığı ve eşsizliği tasarımlarımıza taşımak için doğal inciler ve doğal taşlar vazgeçilmez malzemelerimiz arasında yer alıyor. Her bir taş ve inci, kendine özgü bir dokuya ve hikâyeye sahip. Bu da her bir tasarımımızı benzersiz kılıyor.
Koleksiyonlarınızı ve tasarımlarınızı hazırlarken ilhamınızı nereden alıyorsunuz? Çok satan Jophiel kolyenin hikâyesi nedir?
İlhamımı tek bir kaynaktan değil, hayata ve sanata duyduğum aşktan alıyorum. Bu, benim için bir sanatçı olarak içsel bir süreç. Resim sanatında kullanılan ışık, gölge ve kompozisyon, takılarımı tasarlarken beni derinden etkiliyor. Fırça darbelerindeki duyguların ve gölgelerin hareketi, tasarımlarımın karmaşık ve maksimalist doğasını şekillendiriyor. Her bir tasarım, iç dünyamın bir yansıması gibi. Bazen kaotik, bazen cesur ama her zaman özgün. Belirli bir kalıp ya da tema ile sınırlanmayı sevmiyorum. Bu yüzden, tasarımlarım genellikle klasik ve düz çizgilerden uzak, katmanlı ve detaylarla dolu oluyor. Jophiel Melek Kolye… Kendi yorumumla bir melek yaratmak istedim ve bu tasarım, güzellik meleği Jophiel’den ilham aldı. Jophiel Melek Kolye’de güçlü ve dişi bir duruşu yansıtmayı hedefledim. Özellikle semboldeki kanatlar, bu güçlü duruşu ve özgürlüğü vurguluyor. Aslında her bir detayda, ilahi bir zarafeti ve cesur bir enerjiyi bir araya getirmeyi amaçladım.
Müşterilerinizden gelen geri dönüşleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu dönüşlerin Bayemeyc’in ilerlemesine olan katkısı hakkında neler söylemek istersiniz?
Müşterilerimizden gelen geri dönüşler, benim için tarif edilemez bir motivasyon kaynağı. Her bir tasarımımı aşkla ve büyük bir özenle hazırlıyorum. Bu nedenle, kendi duygularımın tasarımlar aracılığıyla karşı tarafa geçtiğini hissetmek beni inanılmaz mutlu ediyor. Bir müşterimizin, takılarımızı gördüğünde ya da taktığında hissettiklerini paylaşması, benim için tasarım sürecimin en anlamlı ödüllerinden biri. O an, verdiğim emeğin bir hikâyeye dönüştüğünü ve karşı tarafta gerçek bir bağ yarattığını hissediyorum. Bu duygular, Bayemeyc’i her geçen gün daha ileriye taşıma konusunda beni motive ediyor. Bayemeyc, yalnızca bir takı markası değil; bir duygu paylaşımı. Tasarımlarımızın bir hikâye anlatması ve bu hikâyenin müşterilerimizde bir karşılık bulması, markamızın ilerlemesindeki en önemli itici güçlerden biri.