JUJU Asi ve Zarif Mücevher
Bundan on yıl önce JUJU’yu kurarak, kişiselleştirilebilir ve ayarlanabilir ipli mücevherlere öncülük eden Caner Çöllü ile Özlem Tezcan, markanın oluşumuna da değinerek yurt dışı başarılarını paylaşıyor.
Markanızın oluşma hikâyesini anlatır mısınız?
Caner Çöllü: Aslında her şey, New York’tan İstanbul’a taşınmamla başladı. Geçmişimde tasarımdan üretime takı sektörünün her aşamasında başka şirketlerde çalışarak deneyim kazandım. Sonra İstanbul’a geldim ve Özlem ile beraber 2014 senesinde ilk JUJU mağazamızı Nişantaşı’nda açtık. On sene önce takı ve mücevher sektörü Türkiye’de bu kadar popüler ve kalabalık değildi. Biz “görülmemiş, denenmemiş, yapılmamış bir şeyler yapmak istiyoruz” diyerek yola çıktık. Gerek farklı malzemelerin beklenmedik birleşimleri, gerek o zamanlar çok da popüler olmayan geometrik şekillerin tasarımla yeniden hayat bulması, gerekse de kişiselleştirme anlamında daha dünyada ilk adımlar atılırken bizim tüm ürünlerimizi metal ve ip renklerini değiştirerek kişiselleştirilebilir şekilde tasarlamış olmamız JUJU’yu daha ilk yıllarında çok farklı bir noktaya taşıdı. O zamanlar, inanır mısınız bizim görüştüğümüz satın almacılar “Türk kadını ipli, ayarlamalı bileklik takmaz.” diyerek bizi kapılarından geri çeviriyorlardı. Ayarlanabilir, ipleri sarkan bileklikler hiç yoktu. Kişiselleştirme kavramı bir plakanın üstüne isim yazmaktan öteye geçmiyordu. Erkekler için takı deseniz hakikaten çok kısıtlıydı. Unisex takı kavramı duyulmamıştı, kadın ve erkek takıları arasında net bir ayrım vardı. İşte tüm bu bahsettiğim alanlarda biz JUJU olarak bir değil birden fazla çığır açarak trend belirleyici bir rol üstlendik. Benim tasarım gücüm, Özlem’in kurumsal geçmişi ile birleşince JUJU hızlı bir şekilde profesyonel ve kurumsal bir şirket oldu. Tasarım, kurumsallık, müşteri hizmeti ve satış sonrası servise ciddi konsantrasyon derken, olduğumuz noktaya geldik.
Tasarım sürecinde size en çok ne ilham verir?
Caner Çöllü: Ben tasarım yaparken kelimenin tam anlamıyla etrafımda gördüğüm her şeyden ilham alabiliyorum. Bu bazen antika bir mimari yapı, bazen modern yeni bir araba, bazen bir çiçek, bazen bir böcek olabiliyor. Benim için önemli olan, gördüğüm objeyi JUJU için yeniden yorumlayabilmek. JUJU’nun DNA’sını yaratmış kişi olarak on senedir attığım her adımda, gittiğim her ülkede, hayal ettiğim her mücevherde öylesine benimsemişim ki bu DNA’yı, her objeyi bir defada JUJU’nun perspektifinden görebiliyorum. O derece ki bazen kafamdan geçen modellere inanın ben bile yetişemiyorum. Özlem “Sürekli yüz tane fikirle geliyorsun, biraz yavaşla; önce bunun on tanesini yapalım!” diyor. Herhalde aklımda önümüzdeki elli seneye yetecek kadar fikir vardır. Yani kısacası tasarımla kalkıp tasarımla uyuyorum.
Kısa bir süre önce yeni koleksiyonunuzu tanıttınız. Koleksiyondaki çeşitlilikten ve öne çıkan, anahtar parçalardan bahseder misiniz?
Özlem Tezcan: Bu koleksiyonumuzda (JUJU Absolute) ilk defa bu kadar gösterişli, şaşaalı parçalar tasarladık. Açıkçası uzun zamandır beni en heyecanlandıran koleksiyon. Yine geometrik şekiller ama bu sefer daha cesur ve dikkat çekici bir estetikle sunuluyor. Renk paleti zengin ve canlı parçalardan oluşuyor. Safir mavisi, zümrüt yeşili, yakut kırmızısı gibi renkler en parlak ve göz alıcı tonlarda kullanıldı. Bu koleksiyonun parçaları sade bir kıyafeti bile anında çok özel ve göz alıcı hâle getirebilecek nitelikte.
Keskin hatları, simetrik desenleri ve modern tasarımıyla bu koleksiyon yine hem erkek hem kadına hitap eden unisex bir koleksiyon. Takıların birer aksesuar değil, aynı zamanda bir kişisel ifade biçimi olduğunun aslında harika bir kanıtı. Tasarımın ve sanatın buluştuğu bir noktada diyebiliriz. Mağazalarımızda ve online sitemizde en yakın zamanda incelemenizi tavsiye ederim.
Geniş bir yurt dışı ağınız bulunuyor. Türkiye dışına açılışınız nasıl oldu? Sizce bu başarınızın altında yatan nedir?
Özlem Tezcan: Kurulduğumuzdan çok kısa bir süre sonra ihracata başladık. Şu anda on sekiz ülkede seksene yakın mağazada JUJU koleksiyonları satılıyor. Son senelerde en büyük açılımı ABD ile yaptık. Yıllar önce New York’ta Bergdorf Goodman mağazasında başlayan maceramız şu an ABD’de kırk mağazaya ulaştı. Panama, Meksika gibi birçok Güney Amerika ülkesinde otel mağazaları içerisinde yer alıyoruz. Tabii en büyük yurt dışı girişimimiz bir sene önce Amsterdam’da kendi açtığımız JUJU mağazamız. İlgi beklediğimizden daha büyük oldu, operasyon açısından da her şey rayına oturdu. Başarımızın en büyük sebebi tasarımlarımızın evrensel oluşu ve arkamızdaki altmış kişilik çalışkan, yetenekli, yüzde seksen beşi kadından oluşan harika ekibimizdir.
JUJU kullanıcılarını nasıl tanımlıyorsunuz?
Özlem Tezcan: JUJU kadını ve erkeği kendi tarzını yaratmış, trendlerin peşinden koşmak yerine orijinal olmayı seven, üretken, sportif, sosyal kişilerdir. Yaratıcı, biraz asi, sıra dışı olmaktan çekinmeyen insanlardır. Çok enteresan, eskiden 25-35 yaş aralığı ağırlıklı olan yaş ortalamamız şu an 18-55 olarak güncellendi. Hani yediden yetmişe derler ya, bizim tam anlamıyla öyle. Yediden yetmişe kadın veya erkek, JUJU’da aradığı aksesuarı bulabiliyor, çünkü biraz önce de dediğim gibi JUJU bir aksesuar olmanın ötesinde insanların kendilerini ifade etme yolu. Metalinden ipine, minesinden taşına JUJU’da her bir ayrıntıyı kişisel zevkinize göre yorumlamak mümkün olduğu için aslında her model kişilerin kendilerine has zevklerini içinde barındırıyor.