© Copyright 2018 Mag Medya
Başa Dön

İtalya Büyükelçisi Luigi Mattiolo

İtalya Büyükelçisi Luigi Mattiolo

Bu ayki röportajımızı, İtalyan mutfağının lezzetlerinden filmlerine kadar geniş bir yelpazede İtalyan kültürünün çeşitli sunumlarını müjdeleyen, Ankara’nın İtalya Büyükelçisi Luigi Mattiolo ile yapıyoruz. Çabalarıyla, Türk ve İtalyan kültürleri arasında önemli paylaşımlara vesile olan Büyükelçi Luigi Mattiolo sorularımı içtenlikle yanıtladı.

2015 yılında Türkiye’de göreve başladığınızdan beri ülkemiz hakkındaki deneyimleriniz nelerdir?

Türkiye’deki görev süremin bitmesine aylar kala, iki ülke arasındaki ilişkiler bakımından olsun, Türkiye açısından olsun, oldukça yoğun dört sene geçirdiğimi söyleyebilirim. Bu süreçte, Anayasa değişikliğini öngören referandum oylaması ve halk oyuyla yapılan ilk Cumhurbaşkanlığı seçimi gibi ülke tarihinde politik açıdan önemli yer bulan çeşitli olaylara tanık oldum. Bu arada önemli altyapı çalışmalarına şahit oldum ki; bu projelerden bazıları Türk ve İtalyan şirketlerinin başarılı ortak girişimleri sayesinde gerçekleştirilmiştir. Üçüncü Boğaz köprüsü inşasını bunlara örnek verebiliriz. Aynı zamanda, Ankara ve İstanbul’da yapılan saldırılar ve 2016’da yaşanan darbe girişimi gibi ülkeyi sarsan trajik olayları da acı ile yaşadım. Bu son derece yoğun geçen dört sene zarfında yaşanan olayları sadece seyretmekle kalmadım; Türk Halkının yanında olarak kendimi onlardan biri gibi hissettim ve büyükelçilik rolümü en iyi şekilde yerine getirmeye gayret gösterdim. Bu rolümü sadece, ülkelerimiz arasındaki hali hazırda mükemmel düzeyde olan siyasi ve ekonomik ilişkileri daha yoğun hale getirmek için değil, aynı zamanda son derece zengin olan kültürlerimiz arasındaki üst seviyedeki anlayışı da desteklemek amacıyla yerine getirdim.

Türk ve İtalyan halkları arasında ne tür kültürel benzerlikler buluyorsunuz?

Her fırsatta vurguladığım üzere; İtalya ve Türkiye çok önemli bir şeyi paylaşıyorlar; ortak bir tarih, coğrafya ve “Akdeniz” kültürü. Bu güçlü kimlik, her zaman iki ülke arasındaki ilişkileri her düzeyde kolaylaştırmıştır. Verilen sözün tutulması, aile kavramı, yaşlılara hürmet, konukseverlik ve sofra kültürü, zengin ve çeşitli mutfak geleneğimiz iki toplumun insanını birbirine yaklaştırmakta ve karşılıklı anlayışı sağlamaktadır. Bu sebeptendir ki; İtalya ve Türkiye arasındaki kültürel iş birliği oldukça güçlüdür. Türkiye’de faaliyet gösteren ve varlıklarından gurur duyduğumuz 10 ayrı İtalyan arkeoloji misyonu ya da Türk üniversite öğrencilerinin İtalyan hükümeti tarafından sunulan eğitim imkanlarına gösterdikleri yoğun ilgiyi, güçlü kültürel iş birliğinin örnekleri arasında gösterebiliriz. Bu karşılıklı kültür değişimlerinin daha da yoğunlaşacağına eminim.

Bize günümüzdeki Türkiye – İtalya ikili ilişkilerinden kısaca bahseder misiniz?

İtalya ve Türkiye arasındaki ikili ilişkiler mükemmel düzeydedir. Görev sürem olan geçen dört sene içerisinde gerçekleştirilmiş üst düzey kurumsal boyuttaki pek çok görüşme fırsatı ve her iki ülke arasındaki yoğun ticari iş birliği, büyümeye yönelik bu mükemmel ilişkilerin göstergesi niteliğindedir. Bunlara örnek verecek olursam; dönemin İtalya Dışişleri bakanı Paolo Gentiloni’nin Ankara’ya gerçekleştirdiği iki ziyaret, dönemin Ekonomik Kalkınma Bakanı Carlo Calenda’nın İtalya ve Türkiye arasındaki JETCO’nun (Joint Economic and Trade Commission) ilk toplantısı münasebetiyle İstanbul’a ziyareti ve yine dönemin Başbakanı Renzi’nin Antalya’da yapılan G20 zirvesine katılımı, ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı Sergio Mattarella tarafından kabul edildiği geçtiğimiz Şubat ayında gerçekleştirilen Roma ziyareti ve Temmuz ayında NATO zirvesi kapsamında Brüksel’de Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başbakan Giuseppe Conte arasında gerçekleşen ikili görüşme Nato’ya ilk üye olan ülkeler arasında yer alan İtalya ve Türkiye, uluslararası ve bölgesel çevrelerdeki küresel düzeni tehdit eden sayısız güvenlik sorununa karşı mücadelede ortak görüşlere sahip olup verimli iş birliği yapmaktadırlar. Bu bağlamda, Kahramanmaraş’ta NATO bünyesinde yerleştirilen Samp-T İtalyan bataryalarını örnek verebiliriz. Ankara gibi Roma da, krizlerin çözümü ve barışın muhafaza edilmesi için çok taraflılığı ve bölgesel bütünleşmeyi olmazsa olmaz araçlar olarak görmektedir. İtalya, Türkiye’nin AB’ye katılım sürecini her zaman desteklemiş ve güçlü bir şekilde de desteklemeye devam etmektedir. Tıpkı kapsayıcı ve demokratik bir Birleşmiş Milletler reformunu desteklediği gibi…

İtalya Büyükelçiliği’ne bağlı olan Ekonomi Ofisi’nin ve İtalya Ticaret Komisyonu’nun görevleri nelerdir?

Bu ofis, İtalya ile Türkiye arasındaki gerek karşılıklı ticaret hacmini gerekse doğrudan yatırımları ilgilendiren ekonomik ve ticari ilişkileri teşvik etmektedir. Amacımız sadece İtalya’nın ve İtalyan şirketlerin çıkarlarını desteklemek değil; öncelikle müttefik iki ülke arasında olması gerektiği gibi “kazan-kazan iş birliği” mantığı çerçevesinde, iki ülkenin ekonomik ilişkilerinin büyümesi için en iyi koşulların oluşmasına katkıda bulunmaktır. Ofis ayrıca, Türkiye’deki ICE, İtalyan Dış Ticaret ve Tanıtım Ajansı ile İstanbul ve İzmir’deki Ticaret Odaları’nın faaliyetlerini de koordine etmektedir.

İtalyan ekmekleri dünya çapında bir üne sahip. Bu yıl 12-14 Ekim tarihleri arasında CerModern’de yapılan ekmek festivaline gelenler nasıl bir organizasyonla karşılaştı?

Geçtiğimiz yıl CerModern’de birincisi düzenlenen Uluslararası Ekmek Festivali’ne Barilla, Ferrero ve Macrocenter ile birlikte katılmıştık. Bu yıl ise 13 Ekim Cumartesi günü Cermodern’de düzenlediğimiz bir workshop ile Festival’de tekrar yer aldık. Konuğumuz gıda mühendisi Gioacchino dell’Aquila, ekmek ve maya konulu atölye çalışmasında ekmek ve mayanın tarihçesini anlatırken, ev mayasıyla ekmek yapımını ve grissini, taralli gibi İtalya’ya özgü lezzetlerin yapımını da uygulamalı bir şekilde öğretti. Bu vesileyle fikri mülkiyet konusunda yetkili kurum olan Türk Patent ve Marka Kurumu’nun iş birliğiyle Büyükelçiliğimiz tarafından hazırlanan, İtalya ve Türkiye’deki coğrafi işaretler sistemini konu alan “Toprağın Bereketi” adlı yayını da festival ziyaretçilerine dağıtarak tanıtımını yaptık. Kayıtlı coğrafi işaretlerin sayısı bakımından dünyada birinci sırada olan İtalya, bu alanda uzun bir deneyime sahipken, Türkiye de bu sistemi güçlendirmeye yönelik önemli adımlar atmaktadır. Bu yayın, San Marzano domatesinden Malatya kayısısına kadar menşe adı DOP, mahreç işareti IGP, geleneksel ürün adı STG olarak kayıt altına alınmış coğrafi işaretli pek çok ürüne ilişkin bilgiler içermektedir. Ayrıca aralarında 3 Michelin yıldızlı ünlü restoran La Pergola’nın şefi Heinz Beck; yakın zaman önce dünyanın en iyi 50 restoranı arasına girmiş olan İstanbul’daki Mikla Restoran’ın şefi Mehmet Gürs; Gaziantep baklavasını Brüksel’e taşıyan heyetteki ilk baklava ustası olan Burhan Çağdaş (İmam Çağdaş’ın sahibi) ve Napoli’nin tarihi pizzacılarından Di Matteo’nun sahibi Salvatore Di Matteo ile yapılan özel röportajlar da bu yayında yer alıyor.

15-21 Ekim tarihleri arasındaki İtalyan Dili Haftası’nda dilinizin tanıtımına yönelik ne tür etkinlikler yapıldı?

Bu sene on sekizincisi yapılan İtalyan Dili Haftası, İtalya Cumhurbaşkanı’nın yüksek himayelerinde tüm dünyada 15-21 Ekim tarihleri arasında düzenlendi. Bu senenin konusu “İtalyanca ve network – İtalyanca için network” oldu. Ankara Üniversitesi İtalyan Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde ve Casa Italia’da gerçekleştirilen yoğun bir etkinlik takvimi vardı. Aralarında Università degli Studi del Molise Üniversitesi’nden Profesör Giuliana Fiorentino, Türkiye’de bulunan İtalyan okutmanlar Antonella Elia ve Anna Frigioni’nin de bulunduğu önemli misafirlerimizin katkılarıyla web ortamında İtalyanca’nın, dijital İtalyanca’nın ve siber İtalyanca’nın değişimi hakkında konuştuk. Ayrıca, İtalyanca’yı online olarak öğrenmeye başlamak isteyenler için ücretsiz yeni bir uygulama olan “ItaliAmo”yu tanıttık. Bu uygulama, iki ünlü tarihi isim olan Leonardo da Vinci ile Mona Lisa’nın günümüze uyarlanmış adları ‘”Leo ve Lisa” karakterleri ile birlikte İtalya’yı keşfetme yolculuğu üzerine kurulmuş oldukça sempatik bir uygulamadır. Son olarak ise, IED (Istituto Europeo di Design) Okulu öğrencilerinin İtalyan Kültürü ve “Made in Italy” kavramına ait kelimelerden faydalanarak hazırladıkları “Kelime Ağı” başlıklı serginin ve Casa Italia Kütüphanesi’nin açılışını yaptık.

Kasım ayında gerçekleşecek olan İtalyan Mutfağı ve Sinema Haftası’nda ziyaretçileri ne tür sürprizler bekliyor?

Kültürel aktiviteler anlamında Kasım ayı oldukça yoğun bir ay olacak. 12-17 Kasım 2018 tarihleri arasında Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde Çağdaş İtalyan Filmleri Haftası’nın bu sene dokuzuncusu düzenlenecek. Bu seneki etkinlik için, bildiğinizden çok farklı bir İtalya’ya ışık tutacak ve kentlerin banliyöleri ile ergenlik sorunları gibi farklı konuları ele alacak birbirinden ilginç filmleri seçtik. Haftanın açılışını 12 Kasım akşamı, benim de çok beğendiğim “Otobandaki kedi gibi” (Come un gatto in tangenziale) adlı filmle yapacağız. Riccardo Milani’nin yönetmenliğini üstlendiği bu film, banliyölerin karmaşasını ve sorunlu ortamını basit ve sempatik bir tarzla ele almaktadır. Salı günü ise yönetmen Daniele Vicari’nin ekonomik krizi, ailesini maaşıyla tek başına geçindirmeye çalışan bir kadının hikayesi üzerinden anlattığı “Güneş Kalp Aşk” (Sole Cuore Amore) adlı dram filmini izleyiclerle buluşturacağız. Yönetmen Paolo Genovese’nin “Mekan” (The Place) adlı filmi ise, 14 Kasım günü beyaz perdede olacak; oldukça ilginç olan bu filmin konusu ise ziyaretçilerine verdiği özel birtakım görevlerin tamamlanması karşılığında onların en büyük dileklerini yerine getirmeyi kabul eden gizemli bir adamın etrafında geçmektedir. Perşembe akşamı ise, yönetmenliğini Roberto De Paolis’in yaptığı, şiddetli ve karmaşık bir aşk hikayesi aracılığıyla ekonomik zorlukları ve banliyöleri anlatan “Temiz Kalpler” (Cuori Puri) adlı film gösterimde olacaktır. 16 Kasım akşamı çok keyifli bir film olan “Hayat bu” (Succede) izleyiciyle buluşacak; Francesca Mazzoleni’nin yönetmenliğini yaptığı bu komedi filmi zamane gençliğinin cep telefonları, sosyal medya ve ilk aşkları arasında şekillenen dünyalarını konu almaktadır. 9. Çağdaş İtalyan Filmleri Haftası’nın son gününde ise yönetmen Gabriele Muccino’nun tipik bir İtalyan ailesinin çözülmemiş çatışmalarını ve geleceğe dönük endişelerini işlediği “Evin Gibisi Yok” (A casa tutti bene”) adlı filmi izleyicilerle buluşacaktır.

19-25 Kasım tarihleri arasında ise, Dünyada İtalyan Mutfağı Haftası organize edilecektir. Bu sene üçüncüsü yapılacak olan Dünyada İtalyan Mutfağı Haftası ile İtalyan kültürünün parçası olan mutfak ve enogastronomi geleneklerinin tanıtımı hedeflenmektedir. Bu sene düzenlenecek olan programda İtalyan yemek kültürünün değerlerini, kalitesini, sürdürülebilirliğini, gıda güvenliğini, biyoçeşitliliği ve Akdeniz diyetini vurgulayan etkinlikler sunacağız. Ayrıca Türk kurumların ve yerel restoranların da katılacağı coğrafi işaretlerin korunması ve bölgenin tanıtımı gibi konuların işleneceği etkinlikler de yer alacaktır.

Bu sene Avrupa Birliği Delegasyonu tarafından düzenlenen İnsan Hakları Film Festivali’ne hangi temayla katılacaksınız?

İlk başladığı 2011 senesinden bu yana, Avrupa Birliği Delegasyonu tarafından Aralık ayında Türkiye’de farklı şehirlerde organize edilen “Human Rights Film Days”, İnsan Hakları Film Günleri’ne iştirak ettik. Bu sene de İtalyan yönetmen Paolo Martino’nun, gerek İtalya gerekse Türkiye’yi yakından ilgilendiren güncel bir tema olan göç ve özellikle bürokratik işlemlerin insanların hayatlarını nasıl etkilediklerini konu alan iki belgeseliyle katılacağız. Bunlardan biri “Terra di Transito” (Geçiş Yolu); savaştan kaçan binlerce kişiden biri olan Rahell, Orta Doğu’dan yola çıkarak, yıllardır ailesinin bir bölümünün yaşadığı İsveç’e gitmek ister. Ancak bazı yasal düzenlemeler gereği İtalya’da durdurulur. Bir diğer belgesel film “Consiglio di Idomeni” (Idomeni Konseyi), filminde ise; Yunanistan ve Makedonya arasındaki sınır kampında kalanların her sabah bir araya gelerek yolculuklarına yasal olarak devam edebilmeleri için Avrupa tarafından gelecek bir yanıtı beklemeleri ele alınmaktadır. Ayrıca yönetmen bu vesileyle Ankara, İstanbul ve Antalya izleyicileriyle de bir araya gelecektir.

Kendinize ait zamanlarda Ankara’da nerelere gitmeyi seviyorsunuz?

Ankara’da en sevdiğim yerlerden biri hiç şüphesiz Ulus, Kale. Ailemle birlikte Kale ve çevresini gezmeyi, burada tipik Türk kahvaltısı yapmayı ve yöresel ürünler satın almayı çok seviyorum. Bir diğer sevdiğim yer ise; Anadolu Medeniyetleri Müzesi. Burası gerçekten de sergilediği sanat açısından eşi benzeri olmayan bir müze, özellikle de bizler tarafından az bilinen Hitit Uygarlığı kalıntıları gerçekten eşsiz. Ziyarete gelen heyetleri ya da misafirlerimi ne zaman bu müzeye götürsem hep hayran kalıyorlar.

Yazar Hakkında /

2003 yılından bu yana, hedef kitlesi AB ve A+ olarak belirlenmiş bir çok baskı, web, pr, organizasyon işinde başarılı projelere imza atmış olan MAG hayatın her alanında en iyi olmayı hedefleyen, sosyo-ekonomik seviyesi yüksek, özel zevkleri olan ve hobileriyle yaşamını renklendiren, sosyal sorumluluklarının bilincinde olan, belirli kesimden kabul ettiği müşterilerine yıllardır sağlamış olduğu yüksek başarı grafiği ile doğru planlanmış bir büyüme ile sektöründeki hayatına devam etmektedir.

Yorum Bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.