Hollwood’u Fetheden Türk
Çocukken hiperaktivite, disleksi ve ADD teşhisleri kondu. Ailem beni çok iyi yönlendirdi. Çok mutlu bir çocuktum. Ailem benim herşeyim.
Tasarımlarınızın alıcısı varsa tasarımcısınızdır ancak.
Hollywood’ un en yüksek bütçeli filminde, gelmiş geçmiş en ünlü aktörlerle birlikte bir Türk markası başrolde oynadı.
Türkiye, Amerikan ve Hollywood tarihinde bir ilki gerçekleştirdik.
Avrupa ve Amerika’da markam çok iyi tanınıyor. Amacım TT’yi Türkiye’de de tanıtmak.
Bir gün Diyarbakır’da yoldaki bir çocuk TT’yi bilirse işte o zaman hayalim gerçek olmuş olacak. Ve ben bunu yapacağım.
İstiyorum ki Türkiye’ de bebekler yaşamlarına ilk TT pusetleriyle başlasınlar ve büyüdükçe TT arabalarına kadar devam etsinler.
Dünyanın en ünlü aktörlerinin mutevazılıkları, sadelikleri ve ruhani yaşam tarzları insanı çok etkiliyor. Bizimkilerden çok farklılar.
Masada resimlere bakarken ve ben ayakta tek resimlerin altına:
Üzerimdeki yelek ve parmağımdaki yüzük Sylvester Stallone’nin kendi üstünden çıkarıp verdiği eşyaları.
Yeleğin üstündeki toz ve izlerin nedenini Cehennem Melekleri filmini izledikten sonra anlayacaksınız.
Giysi odasındaki borulu resme ve inmiş resmine: Her sabah giyindikten sonra güne itfaiye direğinden kayıp inerek başlıyor.
Her resmin altına o ünlünün adı yazılır. Sylvester Stallone, Wesley Snipes, Jason Statham, Dolph Lundgreen gibi..
OCAK 2014’den devam
Avcılık merakın var mı?
Evet ama sadece eti yenen hayvanlar için. Yenmeyen hayvanı öldürmem. Silah tutkum var. Silah, kılıç, ok koleksiyonum var.
Beğendiğin Türk tasarımcılar var mı?
Ümit Benan. Çocukluk arkadaşım ve Türkiye’yi yurt dışında çok iyi temsil eden yegane tasarımcı. Çok beğenirim, çok iyi modacıdır. Teknede Numarin, Malazlar çok iyidir. Sevan Bıçakçı da çok iyi tasarımcıdır, adam uçar. Param olsa her yaptığını alırım, bir güç, ruh var her yaptığında, sanat üstadıdır kendisi, çok severim.
Zeki insanlardan çok etkilenirim. Ama tasarım çok değişik bir şey, yaratmak çok ayrı. Geliştirebilecek şeyler tasarlamalıyım. Hepsi öncekilerden daha iyi olmalı. Havadan, çimenden, kadından, her şeyden ilham alıyorum.
Yemek pişirir misin? O da yaratıcı bir süreç.
Sadece çok güzel mangal yaparım. Yemek pişirecek sabrım yok. Haftada 2-3 gün arkadaşlarım gelir.
Evlenmeyi düşünüyor musun?
Nasıl evleneyim, ben yarın ne yapacağımı bilmiyorum.
Seni çok üzen bir olay yaşadın mı hiç?
En yakın arakadışımı kaybettim, Murat Talay. Doğum günü gecesi araba kazası geçirdi. O benim için çok önemlidir. Yakın bir zamanda yine çok sevdiğim bir arkadaşımı kaybettim kalp krizinden, Sarp Turanlıgil. Ben sadece böyle şeylere üzülürüm. Maddesel hiç bir şey beni üzemez. Her şey çok fani, bugün varım yarın yokum diye yaşıyorum.
Hız yapıyorsun, ölümden korkar mısın?
Hayır hiç ölüm korkum yoktur. 140 km ile snowbord yapıyorum, dünyada böyle yapan bir tane adam yok. Hızlı motor kullanırım. En hızlı tekne bende de vardır. Ölümden hiç korkmam, her şeyin üstüne üstüne giderim. Başaramadığım hiç bir şey kalmasın isterim. Çalışırım, öğrenirim, didinirim yapana kadar asla durmam. Hiç bırakmam yani.
En büyük korkun nedir peki?
Aileme bir şey olması. Anneme, babama, kardeşime bir şey olmasıdır. Yani öyle bir şey olursa beni alsınlar. Onlara bir şey olurda ben kalırsam çok zor olur benim için. Annene kalp lazım deseler keser kalbimi veririm, kol lazım deseler dehal keser veririm. Umrumda bile olmaz. Sadece ailem için.
Nasıl beslenirsin?
Çok dengesizdir. Sadece et yerim. Vejeteryan model bir kız arkadaşım vardı. Fenalık geçirdi kız benden. Hayatı boyunca gördüğü bütün eti bir haftada yedim çünkü.
Günlük rutinin nedir?
Sabahları geç kalkarım ve çok asabi olurum kalkınca. Geceleri beynim hiç durmadığı için geç kalkıyorum. Geceleri fikirler akmaya başlar ve sürekli devam eder. Bu nedenle personelimin geceleri telefonları açmaları zorunludur. Hepsinin telefonu gece baş uçlarında durur ve attığım mesaja cevap vermek zorundadırlar. Çünkü hem işle hem yapılacak şeylerle ilgili her şey gece gelir. Evimle işim arası mesafe 6 adım. Günüm çok yoğun geçer. Bu sokağı herkes TT mahallesi diye biliyor. Bakımlı ve titiz bir adamımdır. Benle yaşamak çok zordur. Çok özgürümdür, 17 yaşımdan beri yalnız yaşıyorum. Ama 60 yaşında, ama 40 yaşında, şirketteki herkesi çocuğum gibi görüyorum. Kendim çocuk istemiyorum bu nedenle şu an, ama bir gün olursa Amerika’da büyütmek isterim. Buranın enerjisi büyümekte olan bir çocuk için çok negatif gibi geliyor şu an bana. Sokak negatif, insanlar küfürbaz, bağırış çağırış negatif, trafik negatif, kornalar öyle, televizyonu açıyorsun hep negatif, dedikodu şu bu, bu bir çocuğa iyi gelmez gibi geliyor bana. Hayat enerjiyle yaşanır bence.
Müzik zevkin nasıldır?
Haydi oynuyoruz tarzı şarkılar sevmem, enstrümantal jaz severim. Enstrümantal Türkçe severim, arkada bir orkestra olamasını severim, o ruhani bir şey çünkü. Ney severim. Film soundtrackleri severim.
Egonla ilişkin nasıldır? Zira bu tip ortamlar, böyle başarılar, bu tip insanlarla görüşmek, insanın egosunu çok besleyebilir. İnsanların waow dediği şeylerin senin hayatının yeknesak ve çok doğal bir parçası olması seni nasıl etkiliyor?
Egoyu yemişim ben. Egoyla işim olmaz. Evet egom var, o olmadan tasarım yapamazsın. O senin yaratmanı sağlayan bir yetenek gibi ama zamanı gelince seni bitirirde. Devlet erkanlarında olur, onların başbakan olmasını sağlar, federasyon başkanlarında olur, çok zengin iş adamlarında olur o egolar. Niye zengin olur, çünkü egosu o şekilde yönlendiriyor ama o ego bir kırılıyor, o an seni yiyor. Ben de onun farkında olduğum için yedirmem kendimi. Kendimi severim, kendimle barışığım ama egom bana hükmedemez.
Film ortamında tanıştığın bu starlardan hangisi seni en çok etkiledi?
Sylvester Stallone. Adam sıfır ego. Amerkalılarda erkekler sarılmazlar biliyorsun. Beni gördüler çok şaşırdılar.
Türkiye’yi tanıyorlar mı?
Çok değil ama gelecekler buraya. Tanıyacaklar. Jason’un şu an Patric’le gelmiş olması lazımdı ama Fast and Ferious filminin çekimlerine gitti. Jason ve Sylvester benden motor aldılar, gelecekler. Sylvester inanılmaz bir adam. Orada ceketini üzerine koyuyorlar, teşekkür ediyor. Ruhani bir adam, çok alçak gönüllü. Wesley Snipes zaten bambaşka bir adam. Adam Budist, her şeyi bitirmiş. Şimdi ben Sylvester olacağım, sabah 3.30 da kalkıp beşe kadar soğukta bekleyeceğim, çekimim yok sahnem yok ama olabilir diye. 3 saat yanımda durdu. Üşümedin mi dedim “donuyorum” dedi.
Orada üç bölüm var. Birincisi filmin ekipmanları kabloları vs. 150-200 kişi, onlarda yeşil kart var. İkinci bölüm sarı kart, yönetmenin menajeri falan. Birinci bölüm “benim olduğum bölüm” sadece oyuncu, yönetmen ve kameraman var. Başka hiç kimse yok, yasak. Koltukları var hepsinin. Benim koltuğum falan yok tabii, ben ikinci bölümde olacağımı sanıyordum. Patric’e nereye oturacağım ben dedim. Sylvester kalktı, baktı beni yanına oturttu. İlk kez oluyor bu dediler grup halde resim çektik o an. O insanların ruhani olduklarını resimlerden anlayabiliyorsun. Düşün ki dünyanın bir yerinden biri gelmiş motor yapıyor ve o giderken Wesley Snipes ona eğilip böyle selam veriyor. Ben döndükten sonra telefonuma mesaj geldi, seninle tanışmak benim için bir gururdur, çocuklarım seni öpmemi ve sana sarılmamı istediler diye. Biz onun fotoğrafını çekiyoruz, o da bizim videomuzu çekiyor oğluna gönderip bak motorları yapan adam bu diyor. Hadi Türkiye’de yapsana bunu. Bir artiste git de, koltuğunu versin sana. O adamsa benim üzerimden yeleğimi çıkarıp onunla poz verdi, bunun karşılığı yok. Arnold’la, Sylvester’ın bana hadi çıkar bunu demeleri inanılmaz. Allahtan akıllı adammışım 12 tane yelek götürdüm oraya ama hadi al bunu giy diyemezsin onlara. Bana bizim yeleklerimiz nerde dedi, inanamıyorum allahım dedim içimden. Fotoğraflara baktığında hepsi üstlerinde bu yeleklerle poz veriyorlar. Böyle bir reklamın karşılığı yok bir firma için. Böyle bir sunum yok. Ve hiç bir şey demeden yaptı bunu. Yüzüğünü hediye etti bana, sarıldı, yeleği giyip motorla poz verdi. Bu bir enerji.
En çok Sylvester’la yakındım. Oğlu yeni vafat etti belki bu yüzdendir. Oğluyla aynı yaştayım çünkü. Jasonla aynı yaşlardayız ve her gece konuşuyoruz. Sylvester’la haftada sadece 1- 2 kez. Wesley çok farklı bir boyutta adam, o çok ruhani. Çocuklarıyla daha meditatif bir hayat yaşıyor. Jason ve Patric benim gibi bugün orda, yarın burada bir hayat yaşıyorlar. Arnold lider ruhlu. Antonio Banderas’la elektriğim tutmadı mesela. Tarzımız farklı.
Bunları nasıl değerlendiriyorsun?
Beyin gücüne inanıyorum ben ve hepsi mümkün bunların. Bana seneye sen uçak yapacaksın desen inanırım. Helikopter yaptım mesela. Başbakana hediye edildi. Her şey mümkün.
Havada, karada, denizde giden her şeyi yapabilirsin diyebilir miyiz?
Değiştiredebilirim, sıfırdan da yapabilirim. Olanaklarla alakalı bu sadece.
Bana gizli bir huyunu söyler misin ?
Bana bir şeyi yapamazsın deme. Çünkü hayattaki en zor şeyi yaptırtabilirsin bana böyle diyerek. Çünkü hayatta ne kadar zor şey varsa üstüne giderim. İnanılmaz hırslıyımdır. Başaramazsın denen şeyler beni rahatsız eder. Türk mentalitesini biliyoruz, bana da başta TT nedir dediler, ne o öyle ya Türk Telekom gibi, “kim alır bunu ya” dediler bana. Onlar bana başta Amerikan Choppers diye yaz demişlerdi. Dedim ben Türküm, ne Amerikan markası. Dediler buna “made in USA” yaz, dedim ne USA’sı.
Şimdi sadece o TT’ye Türk Telekom gibi diyenlerin bile benden aldıkları 4 tane motorları var.