“Harbi Güzel” Murat Boz
Şarkıları seviliyor, rol aldığı filmler çok iyi gişe yapıyor… Televizyondaki sempatik halleriyle insanların gönlünde taht kuruyor… Yakışıklılığıysa zaten malumumuz ama o “Hiç fiziksel güzelliğe konsantre bir adam olmadım.” diyor… Yeni şarkısı “Harbi Güzel”i yayımlayan Murat Boz’la buluştuk… Gerçekten ne istediğini daha çok anlamaya çalıştığı farklı bir sürece girdiğinden bahsediyor, bir değişimin içinde olduğunu söylüyor…
Röportaj: Özgür Aras
Şarkıların çok dinleniyor. Oynadığın filmler iyi gişe yapıyor. Televizyonda “O Ses Türkiye” harika gidiyor. Çok popülersin ama uzun zamandır söyleşi vermiyor, daha kapalı yaşıyorsun. Neden?
Özel bir nedeni yok aslında. Pandemiyle, biraz daha özüme döndüğüm bir döneme girdim.
Ve ne çıktı ortaya?
Özellikle müzik açısından daha aktif, daha yaratıcı bir dönem oldu bu; sürekli çalışıyorum, stüdyodan çıkmıyorum…
41 yaşındasın, 40’lardan ne bekliyorsun?
41 değilim, ne yaptın ya!
Çok pardon, kaç doğumlusun?
42 yaşındayım. 7 Mart 1980 doğum tarihim.
Hiç göstermiyorsun...
Bence de göstermiyorum. Kendime bakıyorum; sağlığıma, yediğime, içtiğime çok dikkat ediyorum. Sporum hiçbir zaman bitmez, haftanın beş günü yaparım.
Peki, tekrar sorayım, 40’lardan ne bekliyorsun?
Bunca senenin sonunda, bir noktaya geldiğimi hissediyorum. Kendimi, gerçekten ne istediğimi daha çok anlamaya çalıştığım farklı bir sürece girdiğimi hissediyorum. Ne olduğuyla ilgili kesin bir yargım ya da fikrim yok ama bir değişim süreci içinde olduğumu söyleyebilirim. Aynı zamanda müzik kısmına da daha yüklenen bir taraftayım.
Yıl 2006. “Aşkı Bulamam Ben” şarkınla ilk kez karşımızdasın. Şimdi o zamanki halini gördüğünde ne hissediyorsun?
O klipte kemer çıkaran, beyaz atletli bir çocuk var. 26 yaşımdaydım. Klibi izlediğim ilk günü hatırlıyorum da tekrar aynı duyguları, heyecanı ve enerjiyi yakalama peşindeyim. O zamanlar benim için çok kıymetli. Bu arada şu anki halimden çok mutluyum. Tüm o geçen süreçte birçok şey yaşadım ve birçok şey gördüm.
26 yaşındaki Murat’ı görsen ona ne öğütlersin?
Hayatta her şeyin olması gerektiği şekliyle yaşanacağına ve hepsinin bize bir şeyler öğrettiğine inanıyorum. Ama şu an ona, özellikle bir-iki konuda çok ciddi uyarım olabilirdi.
İnsanlara dair mi olurdu bu uyarılar?
Her insana hemen güvenmemek, kendi iç sesini dinlemek, kendi arkamda durmam gerektiği gibi şeyler söyleyebilirdim. Şu an memnun değil miyim, memnunum; çünkü onların hepsini yaşamam gerekiyormuş. Hepimiz hayatımızda günahıyla sevabıyla bir şeyler yapıyoruz. Ama o hatalar ya da o artılar sizi bugünkü halinize getiriyor. Dolayısıyla bir pişmanlığım yok.
İnsanlara güvenmekten bahsettin. Müzikte geçirdiğin on altı yıl içinde bir geçmiş muhasebesi yapsak, mesela sırtından çok bıçaklandın mı?
Bunları sırttan bıçaklanmak gibi negatif sıfatlarla bütünleştirmiyorum ama hepimizin başına geldiği gibi benim de başıma geldi. Evet, oldu ama hepsinden de bir şey öğrendim.
Şu anki Türk pop müziğini nasıl yorumluyorsun?
Kötü görmüyorum. Tarzlar ve türler döneme göre bir tık değişiyor. Çok güzel düzenlemeleri olan, güçlü şarkılar dinliyorum. Güzel de bir rekabet var…
Hit yapamama endişen var mı?
Hiç öyle endişelerim yok. Zaten aman bu şarkı çıksın, şu kadar milyon dinlensin falan diye de hayatımın hiçbir döneminde şarkı yapmadım. Bir şarkıyı seversem okuyorum.
Neden artık senin gibi pop starlar çıkmıyor?
Pop star öyle her gün sakızdan çıkar gibi çıkacak bir şey değil. Aura, kişinin gösterdiği emek, çalışma azmi… Bunlar önemli.
On altı yılı, bir ülkenin pop starlarından biri olarak yaşamak zor muydu?
Hiç böyle şeyler düşünmedim. Sevdiğim işi yapmak çok büyük bir lüks benim için. Ama şunu söyleyeyim; pop star olarak değil, tanınmış bir insan olarak yaşamanın normal hayatta tabii ki eksileri, artıları var. Ama çok çektim dersem ayıp etmiş olurum, çünkü günün sonunda karşılığını aldığım bir iş yapıyorum. Her şeyin bir bedeli oluyor. Olay, o bedeli ne kadar göğüsleyebildiğinizle alakalı ve ben göğüsleyebildiğime inanıyorum.
Baban işçi, annen öğretmen. Zonguldak Ereğli’de doğdun. Çocukluğuna dair ilk hatıran nedir?
Mahalle maçlarını hatırlıyorum, top peşinde koştururduk. Ereğli’deki mahallemiz, komşularımız, akrabalarım… Babaannem, Zonguldak Dilaver Köyü’ndeydi, bebekliğim orada geçti. Annem, babam çalışıyordu. Perihan halam ve babaannemle geçirdiğimiz zamanlar çok özeldi.
Karadeniz’in fırtınalı hali orada büyüyenlere de yansır denir…
Babamın Karadenizli damarı var. Biraz daha “aklında ne varsa ağzında o olan” bir adamdır. Deli Dumrul tarafımı biraz babadan aldım zannediyorum.
Müzik aşkı hep içinde var mıydı?
Annem keşfetti beni. Evde Kayahan şarkıları falan söylerdim. Levent Yüksel’in Med Cezir albümü, harçlıklarımla aldığım ilk kasetimdi.
Anne-babayla ilişkin nasıl şimdi?
Abim de ben de onların sayesinde bugün buradayız. Biz onların gözünün içine bakıyoruz, onlar bizim gözümüzün içine bakıyor.
Bunca yıldır aşk şarkıları söylüyorsun, çözdün mü aşk denen şeyi?
Aşkı çözebilmek öyle çok kolay olmasa gerek. Ama âşık olmak güzel.
Aşkı nasıl tanımlarsın?
Bence insanın kendinden bağımsız bir şey. Biraz daha kimyasal, biyolojik bir süreç… Bir süre sonra onu başka bir şeye çevirmek, birlikte olduğun insanla onu koruyabilmek daha kıymetli olan.
Evlenme ve çocuk yapma hayalin var mı?
Çocukları çok severim. Geçenlerde bir arkadaşımın bebeği oldu. Kucağıma aldım, ağlıyordu. Yemekte kucağımda sallaya sallaya uyuttum. Ama bu iş nasip ve kısmet. Gerçekten inandığım ve “Bu o!” dediğim kişi çıkarsa çok da bekleyeceğimi düşünmüyorum.
Çapkın mısın?
Yok, çapkın biri değilim.
Flörtöz müsün?
Bence herkes flörtözdür. Flörtözüm ama çapkın değilim. O nasıl oluyorsa? Çözebilecek miyiz?
Seni hep romantik komedilerde izledik. Romantik misin?
Normalde burcum gereği romantik olmam lazım, Balık burcuyum. Ama çok romantik biri değilim. Romantiklik yaptığım olmuştur tabii ama sürekli orada yaşamam.
Nasıl biri ilgini çeker? Sarışın, esmer, kızıl…
Hiç fiziksel güzelliğe konsantre bir adam olmadım, gerçekten. Bir de benim güzel bulduğumu bir başkası bulmayabilir… Beni bir bakış, bir tavır, enerji hali daha çok etkiler.
Nasıl tavlarsın?
Çekingenimdir ben, sen bakma yani.
Oysa fırlama ve çok rahat duruyorsun, özellikle de televizyonda…
Televizyonda öyle olabilir ama kendi iç dünyamda çekincelerim oluyor. Sonuçta birini çok istiyor olabilirsiniz ama onun sizi isteyip istemeyeceğini bilemiyorsunuz. O soru işareti herkeste olduğu kadar bende de oluyor.
Hayatında hiç reddedildin mi?
Tabii ki reddedildim.
İnsan “Koca Murat Boz da reddedilir mi?” diye düşünüyor…
Ben öyle bir adam değilim; enerjiden besleniyorum, kibirden değil. “Ben vazgeçilmez adamım, benim adım bilmem kim!” gibi şeylerim hiç olmadı, olduğum gibiyim.
Dijitale yeni bir dizin gelecek. Tuba Büyüküstün rol arkadaşın. Aşk dedikoduları da yazıldı, çizildi. Nedir işin aslı?
Yok öyle bir şey. Tuba çok sevdiğim bir arkadaşım. Biz orada bütün oyuncularla çok iyi bir ekip olduk. Klişe laflar etmeyeceğim “çekerken çok eğlendik” gibi ama bayağı iyi bir arkadaş grubu olduk ve hâlâ haftada bir-iki görüşürüz. Onları tanıdığım için çok mutluyum.
Yeni şarkın “Harbi Güzel” çıktı. Şarkıyı henüz dinlememiş olanlara nasıl anlatırsın?
Biraz nefes almaya ve pozitifliğe ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Bu şarkının aslında harbiden güzel olmasının sebebi de hem aranjesi, hem sözleri, hem melodisiyle o pozitifliği yansıtması. Alper Narman, Ozan Bayraşa, Ömer Akkaya, Mert Çodur, Reşit Özkaplan ve Ali Barışata şarkımızın bestecileri ve söz yazarları. Şarkıyı ilk dinlediğimde hemen beni aldı, havada yakaladım. Daha ilk kıtası bitmemişti, “Bu şarkıyı istiyorum,” dedim. Dinlemeyenler en azından bir kere dinlesinler, sonra vazgeçemeyecekler.
Sen son dönemde nelere “harbi güzel” diyorsun?
Hayvanlara merhamet duyan, onları seven ve koruyan tüm insanlar harbi güzel. Ön yargıdan ve kibirden uzak, dinleyen, anlayan, anlamaya çalışan, empati kurabilen, ötekileştirmeyen, zorda olana elini uzatan, savaşmayan, konuşan, konuşarak uzlaşan, fikir ayrılıklarına saygı duyan, hoş gören insanlar da harbi güzel.
Kişi olarak şu an “harbi güzel” dediğin biri var mı?
Oooo, sıkıştırmalar başladı mı iyice? “Harbi güzel” dediğim biri olur umarım, umudumuz o yönde ama bulmak için de koşturmuyorum. İşimdeyim, gücümdeyim. Klişe bir lafmış gibi gelebilir ama insanın önce kendisinin mutlu olması lazım ki çevresindekileri de mutlu etsin. Benim mutluluğumun yolunun kendime dönmekten geçtiğini hissettim. Şu anki konsantrasyonum da en büyük aşkım olan müzikle haşır neşir olmak.
Murat’ı, hiç tanımayan birine nasıl anlatırsın?
Hemen anlatmam. “Önce bi’ tanışalım,” derim.
Seni hayatta neler kızdırır?
Aptal yerine koyulmak. En kızdığım şeylerden bir tanesi bu. Birçok kez başıma gelmiştir. Eskiden görmeme rağmen bunu çok dile getiren biri değildim ama 40’larda farkındalığımın yükselmesiyle birlikte içimde tutmuyorum. Ben üzüleceğime, hatayı bile isteye yapan, kendisiyle yüzleşsin.
Sence bugüne kadar en yanlış anlaşıldığın konu ne oldu?
Şu an ayrıntı veremeyeceğim için çok da anlaşılmayacak belki ama yanlış anlaşıldığım bir konu var aslında. Düzelteyim; yanlış anlaşılma da değil, doğru anlaşıldı ancak işin içyüzünün hiç de görüldüğü gibi olmadığını bilmiyordu insanlar. Dolayısıyla haklıydılar ve hâlâ haklılar. Ama geçmişte kaldı ve o durumdan oldukça büyük dersler çıkardığımı söyleyebilirim. Sormadan, sorgulamadan, nedenini tam olarak anlamadan kimse için bir şey yapmamak lazım. Hele ki benim pozisyonumdaki insanlar için bu çok elzem bir konu.
Çok temiz bir duruşun var. Falson yok. Magazinden ve polemiklerden uzaksın. Hiç mi kirli bir yanın yok?
Hayata hep pozitif bakmaya çalışan biriyim. İnsanları yargılamayı sevmem, ön yargılarım yoktur. Bunu “ben iyiyim”in altını çizmek için söylemiyorum; ama özellikle aklım ermeye başladığı zamandan itibaren kendime çok kızdığım çok büyük hatalarım da oldu. Ve hâlâ o hataların sonuçlarını hayatımda yaşıyorum.
Ne gibi hatalar?
Derin ve çetrefilli mevzular…
Oyunculuk yönün nasıl keşfedildi?
İyi bir sinema izleyicisiyim. Çok severim film izlemeyi, özellikle de sinemada izlemeyi. Hep kendimi beyazperdede görme gibi bir hayalim vardı, o da “Hadi İnşallah” ile taçlandı, çok güzel bir başlangıç oldu ve devam etti.
Oynadığın filmler iyi gişeler yaptı. Oyunculuk kariyerin müziğin önüne geçer mi diye tereddüt yaşadın mı?
Yo, o dengeyi çok iyi koruduğumu düşünüyorum. Ayrıca müzik de o işlerin içinde oluyor. Mesela oynadığım filmin soundtrack şarkısını da ben okuyorum. “O Ses Türkiye” varken turnelerim de devam ediyor.
Yeni bir şarkı mı yeni bir film mi seni daha çok heyecanlandırır?
Sahne… Seyirciyle buluştuğum andan daha kıymetli bir şey şu ana kadar ne yaşadım ne gördüm. Her şeyi unuttuğum, geride bırakabildiğim anlar ve öncesinde elim ayağım titremesine rağmen.
Hayatı yakışıklı bir adam olarak yaşamak nasıl bir şey?
Sabah kalktığımda beni görmek istemezsin, “Öyle bir yakışıklılık falan!”. Ben konuya gerçekten öyle bakmıyorum. Yakışıklılık ve güzelliğin karşılığı tabii var. Ama içsel dünyamızda bunun ne kadar karşılığı var diye kendime sorduğumda, bende yok. Çok yakışıklıyım diye bağıran bir adam değilim, sadece kendine bakan biriyim. Sektörde de genel olarak güzellik ve yakışıklılığın para edeceğini düşünmüyorum. Yetenek varsa vardır.
Haftada beş gün spora devam ediyorum, dedin. Baklavaları bu yaz da görecek miyiz?
İki senedir personel trainer (kişiye özel antrenör) Volkan Uğur’la çalışıyorum. Çok memnunum. Kış mevsiminde karbonhidrata biraz yüklendiğimiz bir dönem oluyor ama antrenmanlarımıza aynen devam ediyoruz. İlkbaharla birlikte kardiyolar daha da artacak, baklavalar da böylece hazır olacak.
Kendini seksi bulur musun?
Ekibim bilir, arada “Lanet olsun, bugün gene çok seksiyim!” derim ama espri amaçlı. Bir de yakışıklılık, güzellik ucu açık mevzular. Senden yakışıklıları da var, bu işin sonu yok.