Güven Çayyolu Cerrahi Tıp Merkezi Plastik Cerrahide Yaşlanma Karşıtı Uygulamalar
Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Fethiye Damla Menkü Özdemir, plastik cerrahide yaşlanmayı açıklayarak ameliyat, yanık veya travma sonrası oluşan izler için yapılan uygulamaları ve bu uygulamaların temel amaçlarını MAG okurlarıyla paylaşıyor.
Cildimiz iki katmandan oluşur. Birinci katman, bizi dış etmenlere karşı koruyan yüzeysel katmandır. İkinci katman ise damarlar, kıl kökleri, ter ile yağ bezlerini içerir ve en önemlisi, cildimizin sağlıklı ve sağlam olmasını sağlayan kolajen, elastin gibi proteinleri barındırır. Yaş alma ile birlikte, derin katmandaki cildimizin sağlıklı olmasını sağlayan proteinleri üreten hücrelerimiz azalır ve bu proteinlerin miktarı da düşer. Ameliyat, yanık veya travma sonrası oluşan izlerde, yani skarlarda da bu proteinlerin miktarı azalabilir ve dizilimleri bozulabilir. Bu durumda, skarın görünürlüğü artar. Hem sağlıklı bir cilt ile yaş almak hem de mevcut skarların görünürlüğünü azaltmak için çeşitli uygulamalar yapılabilir.
Bu uygulamaların hepsinin temel amacı, protein üreten hücrelerimizi uyarmak ve cildimizin derin katmanında kolajen gibi proteinlerin üretimini artırmaktır. Bu uygulamalar nelerdir?
- İlaçsız veya kendi kanımızdan elde edilen büyüme faktörlerini (PRP) kullanarak dermoroller uygulaması.
- Vitamin, mineral enjeksiyonu (NCTF).
- Büyüme faktörlerinin topikal uygulanması veya enjeksiyonu (eksozom).
- Hastalarımızın kendi yağ dokusunun içeriğindeki büyüme faktörleri ve kendi kök hücrelerinin dermoroller ile uygulanması veya enjeksiyonu (yağ grefti).
Yaş alma sonrası yüz kemiklerimizin hacim kaybetmesiyle veya mevcut skarlarımızda doku eksikliği varsa, sağlıklı bir görünüm için doku eksikliğinin tedavi edilmesi gerekmektedir. Doku eksikliğinin geçici (altı ay) tedavisi için dolgu uygulaması (hyalüronik asit) yapılabilir. Bu durumun kalıcı tedavisini ise hastalarımızın kendi yağ dokusu ile yapıyoruz. Böylece hem doku eksikliği tedavi ediliyor hem de ortamdaki büyüme faktörleri ve kök hücrelerin artışı ile skar dokusunun kalitesi yükseliyor. Büyüme faktörü içeren pansuman malzemelerini ise doku eksikliği bulunan hastalarımız ameliyata uygun olmadığında kullanabiliyoruz.
Kök hücre tedavisi, plastik cerrahide devrim niteliğinde bir yenilik olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu yöntem, hastanın kendi yağ dokusundan elde edilen kök hücrelerin kullanılmasıyla gerçekleştirilir. Kök hücreler, cilt altına enjekte edilerek cildin genç ve sağlıklı kalmasını sağlayan kolajen ve elastin gibi proteinlerin üretimini artırır. Bu tedavi, sadece yaşlanma belirtilerini geri çevirmekle kalmaz, aynı zamanda yara izleri, ameliyat izleri ve diğer cilt hasarlarının görünümünü önemli ölçüde azaltır. Kök hücre tedavisi, minimal invaziv bir prosedür olup doğal ve uzun ömürlü sonuçlar sunar. Tedavi sonrası iyileşme süresi oldukça kısa olmakla birlikte, hastaların günlük yaşamlarına hızla dönebilmelerini sağlar. Üstelik bu yöntem, cildin doğal yapısını bozmadan içten gelen bir yenilenme süreci başlattığı için hem güvenli hem de etkili bir çözüm sunar.
Plastik cerrahinin bir diğer dikkat çekici uygulaması olan lazer tedavisini biraz daha ayrıntılı konuşalım. Lazer tedavileri, cildin üst katmanlarını hassas bir şekilde soyarak, alttaki yeni ve sağlıklı cilt hücrelerinin ortaya çıkmasını sağlar. Bu işlem, kolajen üretimini tetikleyerek cildin sıkılaşmasına ve gençleşmesine katkıda bulunur. Lazer tedavileri aynı zamanda cilt tonunu ve dokusunu eşitleyerek, skarların, pigmentasyon bozukluklarının ve ince çizgilerin görünümünü azaltır. Farklı cilt tiplerine ve ihtiyaçlarına yönelik çeşitli lazer teknolojileri mevcut olup, her hasta için en uygun tedavi seçeneği belirlenir. Bu yöntem, minimal yan etkilerle maksimum etki sağladığı için oldukça popülerdir. Lazer tedavisi sonrası iyileşme süreci genellikle hızlıdır ve hastalar kısa sürede günlük aktivitelerine dönebilirler. Bu sebeple lazer tedavilerini, cilt yenileme ve skar tedavisi için güçlü ve etkili seçenekler arasında değerlendiriyoruz.
Cildimiz, nefes alan bir yapıya sahiptir. Ne kadar özenli bakım yapar ve zararlı etkilerden koruyabilirsek o kadar sağlıklı görünecektir.