Glowing Forest Doğanın Işıltısından Gelen İlham
Yurt dışında aldığı eğitimin ardından Glowing Forest’ı kurarak mücevherlerini tasarlayan Gizem Sevinç Kıran, markasının kuruluş hikâyesini ve esin kaynaklarını MAG Okurlarıyla paylaşıyor.
Biraz kendinizden bahseder misiniz? “Glowing Forest”ın macerası nasıl başladı? Bu ismin sizin için özel bir anlamı var mı?
Ben doğduğumdan beri hayvanlara, ormanlara, doğaya âşık biriyim. Bu sevgiyi ailemden aldım; canım annem ve babam. Kendimi bildim bileli modayı çok sevdim ama bunun bir iş olabileceğini, nasıl başlayabileceğimi bilemedim ve üniversiteden sonra Kanada’da “business management” eğitimi aldım. Türkiye’ye geldikten sonra bir süre Türkiye’nin büyük moda ve e-ticaret markalarının yurt dışı tarafında yönetici olarak çalıştım ve ani bir kararla New York’a giderek FIT’te “fashion styling” eğitimi aldım. Döndüğümde ise hayalini kurduğum markayı kurmak için adım attım. “Glowing Forest” adını bulmam da, çok sevdiğim bir arkadaşımın yardımıyla oldu. Hindistan’da, geceleri ağaçların üzerindeki özel bir mantar sayesinde parlayan bir orman var. Gündüzleri sıradan görünen bu orman, geceleri ışıldayan büyülü bir güzellik sergiliyor. Tıpkı her birimizin içindeki saklı güzellik gibi… Ben de her insanda gizli olan güzelliği ortaya çıkarma fikriyle yola çıkarak, markama “Glowing Forest” adını verdim, çünkü hepimiz çok güzeliz ve ne kadar birbirimize benzesek de aslında farklıyız. Bunu, yaptığım aksesuarlarla gösterip içimizdeki güzelliği tasarımlarımla ortaya çıkarmak istedim. Tasarımlarımda da bu doğallığı ve ışığı yansıtmayı amaçlıyorum.
Tasarımlarınızı hazırlarken aldığınız ilham hakkında neler söylemek istersiniz?
İlhamımı genel olarak doğadan ve biraz da tarihten alıyorum. Ağaçların dokusu, denizin derinliği, hayvanların özgürlüğü bana hep ilham vermiştir. Bir taşın dokusu ya da bir bitkinin formu bile benim için yepyeni bir tasarımın başlangıcı olabilir. Tarihten ve kültürlerden de çok etkileniyorum, çünkü her kültürün doğayla ilişkisi bana yeni bir bakış açısı sunuyor ve tarihin bilinmezliği her zaman heyecan veriyor. Bu yüzden tasarımlarımda hem doğanın güzelliğini hem de tarihin izlerini yansıtmaya özen gösteriyorum.
Her tasarımınızın farklı bir hikâyesi var. “Glowing Forest” nasıl bir konsept anlayışına sahip? Tasarımlarınızdaki imzanızı nasıl tanımlıyorsunuz?
Glowing Forest, doğanın büyüsünü ve gücünü insanlara taşımak isteyen bir marka. Her tasarımım bir hikâye anlatıyor; bir ağacın gövdesinden, bir taşın pürüzlü yüzeyine kadar her detayda doğanın izleri var. Tasarımlarımda doğallık ve zarafeti bir araya getirmeye çalışıyorum. Tüm tasarımlar elde yapılıyor ve her biri kişiye özel bir anlam taşıyor. Takılarımı kullandığınızda, sanki doğadan bir parçayı yanınızda taşıyormuşsunuz gibi hissedin istiyorum.
Ürünleriniz el yapımı takılardan oluşuyor. Hazırlık sürecinde karşılaştığınız zorluklar neler oluyor?
El yapımı bir süreç gerçekten çok emek istiyor. Kapalıçarşı’da çok yetenekli ustalarla çalışıyorum ve onların deneyimi, bilgi birikimi sayesinde ürünlerimi hayata geçiriyoruz. Elle yapılan her parçada mükemmel uyumu yakalamak kolay olmuyor; detaylara çok dikkat etmek gerekiyor. Bir diğer zorluk, doğanın sunduğu taşların ve malzemelerin doğal güzelliklerini koruyarak ürüne dönüştürmek. Her aşaması ayrı bir heyecan; her zorluğun sonunda ortaya çıkan özgün parçalar bu süreci daha da anlamlı kılıyor.