Dt. Elşen Yusufoğlu – Öz Güvenli Gülüşler
Gülüş tasarımının hem bilimsel hem de duygusal yönlerini anlatan Dt. Elşen Yusufoğlu, estetik diş hekimliğine uzanan yolculuğunu ve yeni nesil yaklaşımını MAG Okurlarıyla paylaştı.
Öncelikle kendinizden bahseder misiniz? Gülüş tasarımına yönelme hikâyeniz nasıl gelişti?
1991’de Azerbaycan’da doğdum; küçük yaşta Türkiye’ye taşındık ve çocukluk yıllarım Kütahya’da geçti. 2009’da Gazi Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesini kazandım, 2014 yılında mezun oldum. Mezuniyet sonrası bir süre Hacettepe Üniversitesi Periodontoloji Anabilim Dalı’nda eğitim aldım.
Mesleğe başladığımda tamamen genel diş hekimliği ile ilgileniyordum. Zaman içinde şunu fark ettim: Bir insanın gülüşü sadece dişlerden ibaret değil; mimikleri, yüz ifadesi, hatta karakteri ile bir bütün. Bu bütünlüğü anlamak ve estetik planlamalarında bunu merkeze almak beni estetik odaklı alanlara daha fazla yönlendirdi. Her yüzün kendine özgü bir dili var ve bu dili doğru okumak, meslekte beni en çok heyecanlandıran şeylerden biri oldu.
Hacettepe Üniversitesi Periodontoloji Anabilim Dalı’ndaki deneyiminiz mesleki yaklaşımınızı nasıl etkiledi?
Bu dönem benim için oldukça değerli bir süreçti. Her ne kadar kişisel nedenlerle devam edememiş olsam da, orada geçirdiğim süre boyunca diş eti sağlığının aslında gülüşün temel yapı taşlarından biri olduğunu daha iyi kavradım. Periodontoloji, dişlerin üzerindeki görünen bölümden çok, onları ayakta tutan dokulara odaklanan bir alan olduğu için, gülüş planlamasında “altyapının önemini” anlamamı sağladı diyebilirim. Bu deneyim, estetik planlama yaparken yalnızca görünene değil, görünmeyen ama gülüşün kalitesini belirleyen unsurlara da aynı özenle yaklaşmam gerektiğini öğretti. Bugün hâlâ her değerlendirmede “Diş eti sağlığı burada nasıl bir rol oynuyor?” sorusunu kendime mutlaka sorarım.
Yapay zekâ destekli gülüş tasarımı son dönemde çok konuşuluyor. Bu süreç sizde nasıl ilerliyor?
Aslında teknolojinin gelişmesi bizim işimizi daha şeffaf ve anlaşılır hâle getiriyor. Yapay zekâ burada mucize yaratan bir araç değil, daha çok süreci görselleştirmemize yardımcı olan bir destek sistemi. Ben her zaman ilk adımı kişiyle sohbet ederek atıyorum: “Gülüşünle ilgili seni rahatsız eden şey tam olarak ne?” Bu sorunun cevabı, teknolojinin sağlayacağı katkıdan çok daha önemli benim için. Ardından ağız ve diş sağlığı, diş eti yapısı, çene ilişkisi gibi temel noktaları değerlendiriyoruz. Daha sonra, çekilen fotoğraflar ve dijital ölçüler üzerinden bir taslak oluşturuyoruz. Bu taslağı birlikte inceliyoruz, çünkü önemli olan, kişinin kendini nasıl görmek istediği… Teknoloji burada “Bak böyle bir şey olabilir.” diyor ama asıl değerlendirmeyi klinik bulgular ve kişinin ihtiyaçları belirliyor. Sonrasında planlama ve düzenli takiple süreç devam ediyor.
Hastaların en sık dile getirdiği estetik beklentiler neler oluyor?
Aslında çoğunun ortak bir noktası var: Kendini daha rahat ifade edebilmek… Kimisi diş renginden, kimisi hizalanmadan, kimisi gülüş sırasında diş etinin fazla görünmesinden rahatsız oluyor. Bazılarında eksik dişler nedeniyle bir bütünlük kaybı hissi oluyor. Ancak bunların tamamının altında yatan şey çoğu zaman aynı: “Ben gülümserken kendimi iyi hissetmek istiyorum.” Bu yüzden her planlama kişiye özel olmalı, çünkü herkesin yüz oranı, ifadesi, beklentisi bambaşka.
Peki, son yıllarda gülüş estetiğinde nasıl değişimler gözlemliyorsunuz?
En belirgin değişim şu: Doğallığa dönüş. Bir dönem çok beyaz, çok parlak, çok iddialı gülüşler popülerdi. Şimdi ise yüzle uyumlu, sade, abartısız ve zarif bir görünüm ön planda. Dijital süreçlerin artmasıyla birlikte insanlar neye karar verdiklerini daha iyi görebiliyor ve bu da daha bilinçli tercih yapılmasını sağlıyor. Ayrıca artık sadece estetik görünüm değil, uzun vadede sağlıklı ve konforlu bir sonuç beklentisi de çok ön planda. Yani estetik ve fonksiyonel yaklaşım birlikte değerlendiriliyor.
Diş estetiğinin yalnızca ön dişlerle sınırlı olmadığı hakkında neler söylemek istersiniz?
Bir gülüşü değerlendirirken sadece ön dişlere bakmak çok eksik kalır. Yüz hattı, dudak yapısı, diş eti görünürlüğü, alt-üst çene ilişkisi, dişlerin formu… hepsi birlikte bir anlam taşır. Bazen küçük bir düzeltme yetebilir, bazen daha kapsamlı bir değerlendirme gerekir. O yüzden her kişinin ihtiyacı farklıdır ve planlama süreci de buna göre şekillenir.
Yeni bir gülüşün insanların hayatında ne gibi etkileri olabiliyor?
Bunu çok gözlemliyorum… Gülüşüyle barışan birinin tavrı bile değişiyor. İnsan ilişkilerinde daha rahat davranabiliyor, fotoğraflarda saklanmıyor, toplantıda daha öz güvenli olabiliyor. Bu tabii ki kişiden kişiye değişir, her etki herkes için aynı değildir; ama gülüşün, kişinin kendini ifade etme biçiminde önemli bir yeri olduğunu kabul etmek gerek.
Yeni yılda gülüşünü yenilemek isteyenlere neler önerirsiniz?
Yeni yıl, insanın kendine dönüp baktığı bir dönemdir. Bu süreçte ağız ve diş sağlığı kontrollerini aksatmamak çok önemli. Diş eti sağlığına özen göstermek, bakım alışkanlıklarını düzenlemek… Eğer bir değişiklik düşünülüyorsa bunun mutlaka kişiye özel olarak değerlendirilmesi gerektiğini hatırlatmak isterim. Abartılı görünüm yerine doğal olan her zaman daha güvenli ve daha uzun ömürlü bir tercih olabilir. Gülüş, insanın doğal ifadesinin bir parçasıdır. Kişinin kendini rahat hissettiği bir estetik tercih etmesi her zaman en değerlisidir. Yeni yılın herkes için sağlık, huzur ve bolca gülümseme getirmesini diliyorum.