Doç. Dr. İbrahim Sakçak Obeziteden Korkma, Tedaviye Geç Kalmaktan Kork!
Obezitenin pek çok hastalığı beraberinde getirebildiğini ifade eden Doç. Dr. İbrahim Sakçak, bu konuyla ilgili uyarılarda bulunuyor.
Obezite; kısaca aşırı kilolu olma hâli olarak ifade edilebilir. Aşırı kiloyu tarif etmek için pek çok yöntem olmakla birlikte günümüzde en sık, vücut kitle indeksinin otuz kg/m2’nin üzerinde olması veya bünyede yüzde otuzdan fazla yağ bulunması olarak belirtilir. Obez bireylerde yağ dokusu bir organ gibi görev yapmakta ve bağışıklık sistemini zayıflatan mediatör dediğimiz bazı ürünler salgılamaktadır. Bilindiği üzere bağışıklık sistemi vücudumuzu mikroplardan ve kanserli hücrelerden koruma görevini üstlenmektedir. İşte; obez bireylerde bağışıklık sistemi yeterince görevini yerine getiremediği için, yeni oluşan kanser hücreleri çoğalma ve tüm vücuda yayılma imkânını daha çok bulabilmektir. Yapılan araştırmalar şunu göstermiştir: Obez bireylerde özellikle meme ve kalın barsak kanseri yüzde otuz daha sık görülmektedir, ki bu iki kanser en sık görülen kanserlerdendir. Öyleyse bağışıklık sistemini güçlü tutmak gerekir.
Bağışıklık sistemini güçlü tutmak için yapılması gerekenler; tütün ürünlerinden uzak durmak, moral seviyesini yüksek tutmak, düzenli ve yeterli uyku uyumanın yanında aşırı kilo almamaya dikkat etmek.
Aşırı kilo genellikle bir görsellik problemi sanılmaktadır. Görsellik önemli olmakla birlikte; asıl olan sağlıklı yaşamaktır. Sağlıklı yaşamak için sağlığımızı bozan etkenlerden uzak durmalıyız. Obezite, bu etkenlerin en başında gelenlerdendir. Obez bireylerde saymakla bitmeyen sağlık sorunları karşımıza çıkmaktadır. Kanser bunlardan en ürkütücü olanıdır.
Günümüz toplumlarında obezite yeterince doğru ifade edilmemektedir. En sık görülen hastalıklardan kanser, tip 2 diyabet (şeker hastalığı), hipertansiyon, koroner kalp hastalıkları, beyin kanamaları ve pıhtı oluşumu (inme), belli fıtığı, dizlerde kireçlenme, reflü, uyku apne sendromu ve horlama, yumurtalık kistleri ve kısırlık, safra kesesinde taş, akut pankreas gibi pek çok hastalığın temelinde obezite yatmaktadır. Obez olmayan bireylerde bu saydığımız hastalıklar çok daha az görülmektedir. Obezite ameliyatlarının riskinden bahsederken bu yandaş hastalıklar göz ardı edilmektedir. Bu hastalıklar, sağlığımızı bir ameliyat riskinden daha çok tehdit etmektedir. Ayrıca; obezitenin tek tedavisi ameliyat değildir. Beslenme ve diyet kontrolü, spor ve bazı ilaçlar kısmen de olsa kilo kaybı sağlayabilmektedirler. Daha etkili kilo vermek için mide balonu da günümüzde yaygın olarak başvurulan bir obezite tedavi yöntemidir ve ortalama yirmi kg verilebilmektedir.
Kanser teşhis edildiğinde aslında aylar, hatta yıllar önce tek bir hücre olarak ortaya çıkmakta; belli aralıklarla katlanarak çoğalmaktadır. Çoğalan hücreler belli bir büyüklüğe ulaştığında ağrısız, kilo kaybı, kanama gibi şikayetler oluşturarak fark edilir hâle gelmektedir. Bu aşamada tedavi edilmezse sürekli büyüyerek, kişinin hayatını tehdit eder hale gelmektedir. Günümüz teknolojisinde kanserli hücreyi ilk oluştuğunda teşhis edebilecek bir yöntem maalesef yoktur. Teşhis edildiğinde ise çoğu zaman tamamen iyileştirmek mümkün olamayabilmektedir.
Peki; kanserden korunmak mümkün müdür? Bu soruya kesin olarak evet diyemiyoruz; ancak, riskleri azaltmak elimizde. Buna obeziteden kurtularak başlayabiliriz. Yayın organlarında sürekli olarak tütünün zararları anlatılmaktadır; bu doğru bir yaklaşımdır. Obezite de tütün kadar kanser oluşumunda etkili bir sağlık sorunudur. Öyleyse “Obeziteden korkma; tedaviye geç kalmaktan kork.” demek mümkündür.