Ben Cumhuriyet Çocuğuyum
Hayatını Cumhuriyet dönemi tarihine adamış büyük tarihçimiz ve araştırmacı yazarımız Turgut Özakman ile senaryosunu yazdığı “Dersimiz Atatürk”
filmi hakkında çok samimi ve keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.
Sayın Özakman, filmin çocuklara yönelik olarak yapıldığı söylenmekte. Siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Filmi çocuklara yapmışız gibi görünüyor olabilir ancak biz çocukların üzerinden büyüklere yönelmek istedik kurgusunu da ona göre yaptık. Ortalama ilk on dakika çocuklara aittir sonrası tamamen büyüklere de yöneliktir. Son otuz yıldır biz yakın tarihimizi çocuklara aktaramıyoruz, bu sebeple büyüklerin de hem bilgilerini tazelemelerini hem de eksikleri varsa tamamlamaları gerekebilir diye düşündüm. Bizler gibi bu tarihi yakından takip eden birileri varken bunun doğru olarak yansıtılmasını istedim. Aslında Atatürk hakkında kim ne biliyorsa bunu namus borcu olarak toplumumuza anlatmak mecburiyetindedir. Bu yapılmazsa bize bugünü yaşatan insanlara çok büyük bir haksızlık yapılmış olur. Eğer Atatürk zamanında olmasaydı bugün nerede olacağımız gösterecek belge Lozan ve Sevr Antlaşmalarıdır. Herkesin okumasını tavsiye ederim.
Filmle ilgili nasıl tepkiler almaktasınız?
Filmin İstanbul’daki galasında her yaştan seyirci vardı ve çok keyifli bir gala oldu. Aynı zamanda öğretmenlere, müdürlere yönelik benzeri bir organizasyon Ankara’da da tertip edildi. Filmin sonunda “çocuklara yönelik bir film” izlenimi edinerek filmden çıkılmadı.
Aldığım tepkiler çok güzel ve mutluluk vericiydi.
Film hakkında son zamanlarda yapılmış olan Atatürk filmlerine bir cevap olarak nitelendirilmekte. Bu konuda sizin yorumunuz nedir?
Öncelikle Atatürk anlatılmak isteniyorsa, Atatürk’ün hayatının çok iyi bilinmesi şarttır. Üstelik düşüncelerinizi ve fikirlerinizi size bugün söyleme fırsatı veren bu kişiye de belli bir saygı ve şevkatle yaklaşılması gerekmektedir. Bunu işgalci bir kuvvetin sözcüsüymüş gibi anlatmak yanlış olur. Bazı filmlerin talihsizliği; sevgisiz olmasıdır ve doğrudan çok uzaklaşmış olmasıdır. Bazı doğrular vardır ki, yan yana her geldiğinde gerçekler ortaya çıkmaz, bunların yanına başka doğruları da koymalıyız ki tam anlamıyla doğru anlaşılabilsin. Bazı filmler çok profesyonelce yapılmış Atatürk’ü karalama filmi niteliğindedir. Bu yüzden de maalesef birçok çocuğa yanlış bilgiler yüklenmiştir. Dilerdim ki bu filmler de şu an sevgiyle anılsalardı.
Filmin senaryosu dışında çekimler süresince sizden görseller ya da mekanlar gibi benzeri konularda destek alındımı?
Her konuda nezaket göstererek onayım alınmadan bir adım atılmadı. Yazar olarak değil tarihçi olarak yardımda bulundum. Filmin bir başka özelliği de birçok sahne için gerçek mekanlar kullanılmaya çalışılmıştır.
Tarihi filmlerde sanıyorum ki en büyük sıkıntı o devre ait kostümleri bulmak ve tasarlamak değilmi?
Bütün tarihi film yapanlar için söyleyebilirim ki, hangi döneme ait film yapılıyor olursa olsun kostümleri iyi bilmiyoruz. Bu konuda yapılmış ön çalışmalar bulunmamaktadır.
Örneğin Veda filminde Çanakkale sahnesinde Atatürk’ün üzerinde sırma apoletli üniforma vardı ancak bu merasim elbisesidir ve çok ender giyilir.
Filmde yapılan Atatürk makyajını nasıl buldunuz? Sizce de gerçek Atatürk’e benziyor muydu?
Makyaj için Almanya’dan özel bir kalıp getirtildiğini biliyorum, kimi kişiler bu malzemeyi doğal kimi kişiler de yapay buluyor ancak zaten Halit Ergenç’in kendisi Atatürk’ü çok andırıyor, daha da gerçeğe yakın yapılmak istendiğinden bu makyaj teknikleri kullanıldı.
Büyük liderlerin dahil büyüklüğünü kabul ettiği Ulu Önder Atatürk hakkında son dönem haricinde bir film yapılmadı bunun sebebini neye bağlıyorsunuz?
Bizim film sanayimiz çok geç gelişti, bununla birlikte film bütçeleri buna izin vermiyordu. Şartlar bu olunca film de gecikti.
Latife Hanım’ın Atatürk ile ilgili açıklanmamış mektuplarından bahsedilmekte ve bununla ilgili bazı yorumlar bulunmakta, bu konu hakkında sizden bilgi alabilirmiyiz?
Latife Hanımın yaptığı iki konuşma vardır bunlardan bir tanesi Niyazi Ahmet Banoğluna yaptığıdır, demiştir ki; “Ben 20 yıldan beri dünya büyüklerini okuyorum içlerinden hiçbiri Atatürk kadar büyük değil”. Bunu evliliğinden 20 yıl sonra söylemiştir ve hayranlığını dile getirmiştir. Nezihe Aras’a Atatürk’ün kabrine koyması için bir gül veriyor. Bunlardan da anlaşıldığı gibi Latife Hanımın Atatürk’e karşı bir düşmanlığı yoktur, zaten ayrılık sonrası bu mektuplar Atatürk’te kalmıştır, Atatürk mektupları okuduktan sonra Latife Hanım’a mektupları geri yolluyor. Bu mektupların açıklanmasını aile doğru bulmadığından açığa çıkmıyor. Bunun sebebini de karı koca arasında kimsenin bilmemesi gereken bazı mevzular olduğunu düşündüğümden de açıklanmamasını şık ve doğru buluyorum. Bizim Cumhuriyet tarihimizin ortaya çıkmamış siyasi sır niteliğinde hiçbir karanlık noktası yoktur.
Çetin Tekindor’un filmdeki oyunculuğunu nasıl buldunuz?
Kendisini filmde çok başarılı, Atatürk’ü anlatırken yutkunduğu bir bölüm vardır, o sahne gerçektir kendisi büyük bir hassasiyetle ve yaşayarak oynamıştır.
Bundan sonraki projeniz ne olacaktır?
Henüz tarih olarak belli değil ancak “Dersimiz Çanakkale”nin filmi gündemimizde.
Turgut Hocam, Cumhuriyet dönemi tarihine olan merakınız ne zaman ve nasıl başladı?
Ben Cumhuriyet çocuğuyum, yazdıklarımın hepsini anılarımı yazar gibi yazıyorum, hatta öyle ki sabahları yazı yazacağım diye sevinçle uyanıyorum.