Beliz Acıpayamoğlu Modada Ne Yapmalı Nelerden Kaçınmalı?
Jouel Gold Collection kurucu ortağı, Moda-Tekstil Tasarımcısı Beliz Acıpayamoğlu, bu yıl seksenincisi düzenlenen Altın Küre Ödülleri’nin kırmızı halısına da değinerek moda anlayışını, gece ve gündüz kombinlerinin nasıl olması gerektiğini ve kaçınılması gereken noktaları MAG Okurlarıyla paylaşıyor.
İlk olarak; Altın Küre Ödülleri’nde beğendiğim ve “Nasıl yani?” diye baktığım birkaç isim ile başlamak istiyorum. Daha sonrasında moda görüşüm ile devam edeceğim.
Seksenincisi gerçekleşen Golden Globe Awards, iyisiyle kötüsüyle bu sene de ses getirdi. Benim için gecenin favorisi kesinlikle Kevin Germainer elbisesiyle Heidi Klum. Asaletini hiçbir zaman kaybetmeyen Klum, ışıltılı tüy detaylı mini elbisesiyle oldukça dikkatimi çekti. Bir davette kuyruklu abiyeler ile şıklık yaratmaya çalışırız kimi zaman fakat doğru tercih ve proporsiyon uyumuyla, minilerle veya pantolon şıklığı ile de kendimizi ön plana çıkarabiliriz. Önemli olan kıyafetin tek başına önemi değil, bizimle bütünleştiğinde görünen halidir.
Jenna Ortega’yı ele alırsam; Gucci elbisesi tek başına güzel bir parça fakat o elbisenin bulunması gereken vücut kesinlikle uzun bacaklar. Jenna’nın ne tenine ne de saçına uyan bir renk seçimi. Peki, ya Selena Gomez’e ne demeli? Valentino elbise kendini göstermiş mi sizce? O balon kol detayının olması, sanırım kol kalınlığını kapatmak için tercih edilmiş. Benim gözümden bakınca olmamışlığı görüyorum. Tasarımın hakkı verilememiş maalesef. Bence kesinlikle bu yılın aslında en konuşulması gereken, kırmızı halıya yakışan isimleri baylar olmuş. Tyler James Williams’ın takımını görmüşsünüzdür. Amiri imzalı takım benim çok hoşuma gitti. Billy Porter ise bayanlardan çok daha şık görünüyordu. Christian Siriano imzalı kadife “takım elbise” oldukça başarılı.
Moda dediğimiz şey akışı, yeniliği takip ederek giyinmek vs. fakat bunun yanında kendimize yakışacak şekilde o modayı şekillendirmek gerekir. Moda olan bir renk bize, ortama vs. yakışmıyorsa, onu başka yakışan renkler ile bütünleştirip eşleştirmek gerekir.
Her sene çıkan yeniliklere uyum sağlamaya çalışıyorum fakat asla olmayacak şeyleri deneyimlemiyorum. Moda diye her yenilik bizi yansıtmaz, bazen kötü bile olabiliriz. Bu yüzden en önemli şey, başta ne sevdiğimizi, neyin, nerede, nasıl iyi durduğunu görebilmektir.
Örneğin; ben hiçbir zaman yazlık ve kışlık olarak dolabımı düzenlemedim. Neden mi? Çünkü yazın giydiğim ve kullandığım parçaları kışın da değerlendirip kışa göre kombinleyebilmişimdir. Kendiniz bu uyumu yakalayamıyorsanız bir destek alabilirsiniz, bu konuda hizmet veren çok insan var; ya da eş, dost, mutlaka anlayan birileri vardır etrafınızda. Yoksa da edinin derim, çünkü bu insanları dinleyerek, kabuğunuzdan çıkarak vizyonunuzu genişletebilir ve farklılık gösterebilirsiniz.
Gündüz ve gece tercihleriniz çoğu zaman farklı olmalı. Gittiğiniz mekân ve ortam bunu şekillendirir. Bazı akşamlar canım topuklu giyinmek istemez, spor ayakkabı giyerim. Peki, tamam o halde, spor ayakkabıyla nasıl bir şıklık yaratabilirim, diye düşünürüm. Mutlaka ama mutlaka, dolabınızda kurtarıcı birkaç parça şık üst bulundurmalısınız. Bahsettiğim üstler crop, bodysuit, bluz ya da kazak, her şey ama bunlar öyle parçalar olmalı ki alt kısım spor dahi olsa üst ile “Ne kadar şık!” dedirttirebilmelisiniz. Parlak bluzler altına jean ve spor ayakkabı o kadar kurtarışlı olabilir ki. Tabii ki tercihim, gece programlarında topuklu ayakkabı oluyor genelde. Onunla kombinin havası çok başka oluyor. Bazı gündüzlerimin de topuklu çizme, bot, ayakkabı ile geçtiği olmuyor değil. O zaman da işte gündüze ve yine gittiğim yere göre şekillenen kombinler hazırlıyorum. Ayağım şıksa, üst tarafı daha spor tutup dengelemeye çalışıyorum. Çok fazla abiye görünmek çok hoşuma gitmiyor benim. Mutlaka yumuşatacak hareketler katıyorum araya. Bunları kumaş seçimleriyle bile yapabilirsiniz. Örneğin; kadife ağır bir kumaştır. Her ortamda tercih edilmemeli, zaten kış kumaşıdır. Aynı model triko, örme değil de kadife ya da şifon ise olay tamamen farklı boyutlara taşınır. Görüntü şıklaşır bu kumaşlar ile. O zaman o noktada dediğim gibi dengelemeye gidilmeli. Her parçanız aynı doğrultuda olursa göz yorar ve benim fikrimce esprili de görünmüyor. Şaşırtmak güzeldir, düşündürmek, olumlu yorumlar almak… Tabii ki proporsiyonumuza dikkat ederek parçaları seçmek çok önemli. Kilolu bir bayanın kadife bir tayt giyinmemesi gerektiği kadar önemli. Seçilen parçaların renk dengesi bile önemli bir konu. Ben bu konuda baz alınmayacak bir insanım, çünkü her rengi her şeyle kullanabiliyorum. Bu durum benim üstümde alışılagelmiş bir durum olduğundan beğeni bile topluyor, çünkü o renkleri bile görsel şölen haline getiriyorum. Hangi renk hangi parçada, hangi parça hangi kumaşta, hepsini giy çıkar deniyorum. Bazen sadece kafamda tasarlayıp uyguluyorum. Çıkan sonuca göre saç şeklime karar veriyorum ve en son detay aksesuarlarım. Kimi zaman takmadığım ya da minicik şeyler taktığım oluyor. Bu da kombin, renk ve ağırlığına göre değişkenlik gösteren bir durum. Eğer diyelim o gün çok sporum; takılarımla, bazen çantamla bile durumu kurtarabiliyorum. Moda dediğimiz şey; herkes ne giyiyorsa, vitrinde ne varsa onu alıp giymek değil. Moda, vitrindekinin bizimle bütünleşmiş ve ayak uydurmuş hali olmalıdır.
Dolap düzenleme konusuna geri gelecek olursam; tabii ki kışın giydiğim kazak vs. kalın parçaları yazın giymiyorum ama bahar geldiğinde mini, yazdan kalma kot şortumla o kazağı akşam serinliğinde kombinleyebiliyorum. Zaten en sevdiğim mevsim… Her şey, her parça bir arada anlamlanıyor ve kullanılıyor. Farklı olmak ile rüküş olmayı karıştırmayalım yalnız; aradaki çizgi çok ince.