Başkentte Yeni Bir Lezzet Hikâyesi: Beybalık Restaurant

Beybalık Restaurant kurucu ortakları Funda Zaher ile Tolga Boyraz, Ankara’da alışılmışın dışında bir atmosfere sahip, farklı lezzetleriyle müşterilerinden tam not alan mekânlarının kuruluş hikâyesini ve misafirlerine sunduğu ayrıcalıkları MAG Okurlarıyla paylaşıyor.

 

Kendinizden bahsederek başlar mısınız? Eğitim hayatınızdan bugüne uzanan yolculuğunuzda Beybalık nasıl ve ne zaman doğdu?

Funda Zaher: 1984 Ankara doğumluyum. Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri’nden mezuniyetimi alır almaz sağlık sektöründe farklı bölüm ve birimlerde çalışma hayatına başladım. Daha sonra inşaat ve dekorasyon işleri ile ticaret hayatına atıldım. Hizmet sektörüne karşı her zaman bir ilgi duyuyor, merak ediyor ve araştırmalar yapıyordum. Bu ilgim, Tolga Bey’in kendi işletmesini kurma düşüncesi ve enerjisiyle bir araya gelince ciddi bir hâl aldı. Genç bir işletmecinin enerjisi ile sektörde elli yıllık tecrübeye sahip babası Ekrem Usta’nın el lezzetini harmanlayarak, başkentimizde alışılmışın dışında bir atmosfere ve farklı lezzetlere sahip özel bir restoran açmaya karar verdik. Güç birliği yaparak çok kısa bir sürede Beybalık’ı açtık.

 

Tolga Boyraz: 1997 Ankara doğumluyum. Atılım Üniversitesi İşletme mezunuyum. Dokuz yıllık profesyonel futbol hakemliği kariyerim oldu. Aynı zamanda ticaret hayatım da aktif şekilde devam ediyordu. İş yoğunluğu sebebi ile, istemeyerek hakemlik hayatıma nokta koymak durumunda kaldım. Babamın da onca yıllık tecrübesinden faydalanmak suretiyle ticaret hayatımı restoran işletmeciliği ile zenginleştirmek istedim. Funda Hanım’ın hem sektöre olan ilgisini hem de mekân dekorasyonlarındaki o ince dokunuşlarını biliyor ve görüyordum. Kendisinin de bahsettiği üzere güçlerimizi tek bir hedef doğrultusunda birleştirerek bu enerjimizi sinerjiye dönüştürdük ve Beybalık’ı açtık. Bu ortaklık aslında abla-kardeş arasındaki sevgi, saygı ve güven duygularıyla yoğrulup hayat bulmuş ve işletmemizin atmosferine de net bir şekilde yansımıştır.

 

Beybalık, gastronomi dünyasına neyi farklı getiriyor? Sizce bu fark misafirlerin hangi duygusuna dokunuyor?

Beybalık’ın mutfağı, Ankara’mıza da birçok usta yetiştiren Ekrem Usta’mıza emanet. Elli yıllık mutfak tecrübemiz ile geçmişin lezzetlerini günümüz tatlarıyla birleştirerek muazzam lezzetler çıkarıyoruz. Misafirlerimizi; soğuklarımız, ara sıcaklarımız veya ana yemeklerimizi tecrübe ederken bazı tatlarımızla geçmişe götürüyor, günümüzün trend tatlarıyla da o anlarını güzelleştiriyoruz. Geçmişten gelen ızgara türleri, buğulama ve çıtlama gibi lezzetler menümüzün baş tacı iken, balığı gençlerimize sevdirmek için balıklı paneler, kalamar mantı vs. gibi güncel lezzetler ile de menümüzü çok daha zenginleştirmiş durumdayız. Gastronomi bir dünya ise, Beybalık gastronomisi başka bir dünya.

 

Bir diğer iddiamız da hizmetimiz. Ülkemizin birçok ilinde yemek yeme deneyimlerimize istinaden şunu vurgulamak istiyoruz ki, Ankara müşterisi çok hassas ve özel ilgi istiyor. Lezzete, tazeliğe, çeşitliliğe ne kadar önem veriyorsa hizmete de bir o kadar -hatta belki daha fazla- önem veriyor. Bu bilince sahip olarak, onlara özel hissedecekleri hizmeti sunmak için çabalıyoruz. Bu hassasiyetlerimizi görmüş olacaklar ki bizi kısa sürede başkentimizin sayılı restoranları arasına, üst sıralarda bir yere koydular.

 

Beybalık’ta ilk kez yemek yiyecek birine “mutlaka denenmeli” diyeceğiniz tabak hangisi?

Nar-ı keyf, hellimli kuşkonmaz, kalamar mantı, soslu balık köfte, deniz mahsullü börek ve fener kavurmayı kesinlikle öneririz.

 

Beybalık’ın atmosferi, dekorasyonu ve müziğiyle nasıl bir duygu yaratmak istediniz? Restorana ilk kez gelen bir misafir, sizce burada nasıl bir deneyim yaşamalı?

Biz güzel Ankara’mızda insanların kendilerini evlerindeymiş gibi huzurlu ve güvende hissedecekleri, aynı zamanda eşsiz lezzetler eşliğinde sosyalleşebilecekleri, mütevazı, sakin, samimi ve şirin bir mekân yaratma mottosuyla yola çıktık. “Alaçatı’yı Ankara’ya getirdik.” sloganıyla başladığımız yola, aynı hissiyat ve hassasiyetle devam ediyoruz. Uzun süren yaz sıcaklarını Alaçatı taşlarıyla örülü bahçemizin çimlerine basarak Beybalık gastronomisiyle deneyimleyen tüm misafirlerimizden olumlu dönüşler aldık. Zaten bizim istediğimiz de; sakin bir müzik eşliğinde, samimi ve güvenli bir ortamda, misafirlerimizin ister birbirleri ile sohbet edip dertleşebilecekleri, ister dingin bir ortamda keyifle iş konuşacakları bir deneyim yaşamalarını sağlamaktı. Restoranımızla özdeşleşen “ahşap kapımız” kapandığı anda müşterilerimizin gerçekten de kendilerini kendi bahçelerinde veya misafir edildikleri dostlarının bahçelerinde gibi hissettiklerini çok net bir şekilde gördük ve mutlu olduk. Akabinde de “Burası artık bizim yerimiz!”, “Beybalık, ailemizin restoranı.” gibi muazzam yorumlarını bizden esirgemediler.

 

Bir günlüğüne menüye tek bir yemek koyma hakkınız olsa, hangisini koyardınız?

Funda Zaher: Havaların soğuması ile, şifa ve vitamin deposu olarak nitelendirdiğim lagos buğulama diyorum.

Tolga Boyraz: Yemekten zevk aldığım ve genç balıkseverlerin kesinlikle beğeneceklerini düşündüğüm levrek pane.

 

Misafirlerinizden sizi en çok şaşırtan geri dönüş neydi?

Beybalık olarak yedi aylık genç bir işletmeyiz. Buna rağmen restoranımızı deneyimleyen abartısız tüm misafirlerimizin ortak yorumları bu restoranın yıllardan beri var olduğu yönünde oldu. Hizmet, lezzet ve ortam açısından kendilerine uzun yıllardır hizmet sektöründe olan bir işletme tecrübesi ve güveni sağlamış olmak bizleri ziyadesiyle onurlandırıyor. Biz kendi adımıza elimizden geldiğince zaten en iyi hizmet ve lezzet için emek verdik, yorulduk ve ne mutlu ki başardık da. “Çok yerler var ama böyle samimi, sıcak ve lezzetli bir yere ihtiyaç vardı.” sözlerini duymak bizim için her şeyden çok daha fazla anlamlı ve değerli.