Balığın Lezzet Yolculuğu Park Fora
1995’ten beri muhteşem boğaz manzarası ve eşsiz lezzetleriyle İstanbul’un ünlü balık restoranı Park Fora, gelen yoğun talepler doğrultusunda son beş yıldır başkente de “deniz” havasını getirdi. Aynı zamanda Türkiye’deki en iyi balık restoranları arasına ismini yazdırmış olan Park Fora; nezih mekanında misafirleri için hizmette kaliteyi her şeyin önünde gören anlayışla, işlerine aşık bir ekip tarafından işletiliyor. Politika, yabancı misyon, iş, sanat ve cemiyet hayatının ünlü isimlerini ağırlayan Park Fora’nın başarı sırlarını deneyimli işletme sahibi Ali Rıza Yılmaz ile konuştuk…
Ali Rıza Bey, “çekirdekten yetişme” bir yöneticisiniz. Öncelikle kendinizden bahseder misiniz?
Park Fora’nın işletmeci ortaklarından biriyim. Balık ve deniz ürünleri mesleğine 1971 senesinde Tarabya’da masalara buz ve ekmek dağıtarak başladım. 1970’li yıllarda hem İstanbul hem balık-deniz ürünleri hem de yeme-içme anlayışı çok farklıydı. İlk işimden sonra çeşitli yerlerde garsonluk, şeflik ve yöneticilik yaptım. 1985 yılında da ilk işletmecilik hayatıma başladım.
Park Fora serüveniniz nasıl başladı?
Park Fora’yı ilk olarak 1995 yılında İstanbul Kuruçeşme’de açtık ardından Ankaralı müşterilerimizin talebi üzerine başkente de açtık. Benim ilk patronum, ilk ustalarım Rumlar ve Ermeniler’di. Ben bu mesleği Rumlar’la, Ermeniler’le ve gayrimüslimlerle onların yanında çalışarak öğrendim. Meslek hayatına başladığım ilk günden itibaren ustalarımdan şunları öğrendim: Sabır, hoşgörü, mesleki sevgi, müşteri memnuniyeti. Bütün bunları birleştirerek kolları sıvadım.
Sizce bir balık restoranını zirveye taşıyacak olan, olmazsa olmazlar nelerdir?
Bir balık restoranının balık restoranı olabilmesi için; o restoranın torik lakerdasını, uskumru çirozunu kendi yapmış olması lazım. Kalamarının yerli kalamar, özellikle Ayvalık kalamarı olması lazım. Karides ve ahtapotun en iyisi olması lazım. Ankara’da bizim farklılığımız buradan başlıyor. Ankara’da bunları karşılayan tek balık restoranı Park Fora’dır. Biz Karadeniz, Marmara ve Ege balığı dışında balık satmıyoruz ve her balığı mevsiminde alıyoruz. Bu çok önemli hem deniz yaşamının devamlılığı hem de mevsiminde pişirilen balığın lezzeti olarak en önemlisi. İstanbul’dan günlük ve mevsimine göre balık geliyor. Dondurulmuş balık satmıyoruz.
Seçkin bir restoran olarak menünüzde kaç çeşit yiyecek sunuyorsunuz?
Oldukça fazla yani herhalde soğuk mezemiz, sıcak mezemiz ve balık pişirme çeşidi ile beraber yüz çeşidi bulabilir çok rahatlıkla.
Ankara’ya sektör adına kazandırdığınız yenilikler var mı?
Ankara’da yeni lezzetlerin tanıtılması konusunda çok iddialıyız. Kalkan tandırın öncüsüyüz. Dil menuer, pisi menuer bunun Ankara’da öncüsüyüz. En önemli farklılığımız Türk zenginliği olarak gördüğümüz Rum kültüründen eski İstanbul kültürüne uygun buğulama yapıyoruz.
Park Fora konukları için nasıl hazırlanır?
Biz Ankara’da elit insanların tercih ettiği bir restoranız. Misafirlerimize evlerinde yaşadıkları standardın altında hiçbir yiyecek-içecek kesinlikle sunmuyoruz. Bir standartta ilerliyoruz, misafirlerimiz buraya her geldiklerinde onları aynı kalite ve standartta karşılıyoruz. Şeytan ayrıntıda gizlidir. Bizim başarımızın en önemli sebeplerinden birisi ayrıntıya çok dikkat etmemiz. Baştan sona bir takım halinde çalışma prensibimiz.
Bizim en önem verdiğimiz konulardan bir diğeri; personel eğitimi ve ekip çalışması. Burada valeden aşçıbaşına ve mekan sahibine kadar herkes takım olarak çalışır.
Bütün bu kriterlerimiz ve hazırlıklarımızın neticesinde uygun fiyat politikamız bizi ayrıcalıklı kılan diğer bir unsur. Zira Ankaralılar buna çok dikkat ediyorlar. Ayrıca belirtmeliyim ki; Ankaralılar balığa düşkün ve kesinlikle bir damak tatları var.
Ankara’da balık keyfi olarak sizi üst noktalara taşıyabilecek bir restoran olan Park Fora’yı balık severler için kaleme aldık. Ali Rıza Yılmaz bir restoran sahibi olarak denizlerimizin temiz tutulması ve mevsimine uygun bilinçli avlanma yapılması konusunda herkesi duyarlı olmaya davet ederken Park Fora ayrıcalığını yaşamanız için sizleri davet ediyor.
