Bahar Cağlar Ökten Potalardan Sosyal Sorumluluk Projelerine
Üç yıldır DEHA Platformunun başkanlığını sürdüren ünlü tasarımcı Mehmet Köymen, sosyal sorumluluk projelerini gerçekleştirmedeki en büyük destekçisi millî sporcu Bahar Çağlar Ökten ile MAG Okurları için spor hayatını konuştu.
FOTOĞRAF: YAĞMUR BOZKURT
Spor hayatınız, kişisel olarak nasıl bir spor kariyerine döndü?
Basketbola başlarken, yaptığım sporun; kişiliğimi şekillendirirken hayatımın merkez noktasına yerleşeceğini ilk zamanlarda hiç düşünmemiştim ama yaptığım işe duyduğum saygı, basketbol topunu elime aldığımda yaşadığım duygular ve sahaya çıktığım ilk günden son güne kadar oyuna duyduğum aşk, benim için spor hayatımın kişisel olarak kariyere dönmesine sebep oldu. Bugün yirmi iki yılımı basketbolla geçirmiş, üç yüz yirmi iki kez millî formayı giymiş, iki olimpiyat oyununda ülkemizi temsil etmiş ve oynadığım kulüplerde sayısız kupa kaldırmış bir isim olarak, aktif spor hayatımı gururla hatırlıyorum.
Kulüpsüz millî sporcu olmak ne demektir, o süreci anlatır mısınız?
Bu bana, verdiğim bir röportaj üzerinden yapışan bir ifade oldu. Kısaca açıklamam gerekirse, ben basketbola ilkokul dördüncü sınıfta İzmir’de başladım. Ortaokul yaşına geldiğimde de okulumuzun takımında oynamaya başladım. O zaman bir kulübe bağlı değildim, okul takımı ile İzmir’de maçlar ve elemeler oynuyorduk, şampiyonalara gidiyorduk. Henüz bir kulübüm yokken, bu maçlarda sağladığım başarı ile alt yaş kategorilerinde millî takıma girmeye başladım, bu esnada da bazı yerel gazetelerde “kulüpsüz millî” haberleri çıkmıştı. Bu şekilde gelişen bir süreç oldu diyebilirim.
Yirmi iki yıllık profesyonel basketbol hayatı ve bu zaman diliminde tam üç yüz yirmi iki kez millî takım forması giymek… Bunu aktarabilir misiniz?
Oynadığım kulüplerde hem ulusal hem de uluslararası alanda büyük başarılar elde ettim ama ülkemi temsil etmek, kırmızı beyazlı forma ile sahada mücadele etmek tarifi imkânsız bir duygu. Her sporcu, branşı ne olursa olsun, ait olduğu ülkeyi mutlaka temsil etmek ister. Şanslıyım ki, çok özel ve güzel bir döneme denk geldim. Harika bir millî takım kadrosu ile çalışma fırsatım oldu. Olimpiyat Oyunları’nda, Dünya ve Avrupa Şampiyonaları’nda millî takım forması ile sahada yer aldım; bu özel takımda hayatım boyunca gururla taşıyacağım kaptanlık görevini de yerine getirdim. Şimdi “322” sayısını telafi etmek çok kolay gelse de, emin olun bir kez ya da yüzlerce kez fark etmez, millî forma ile seksen milyonun gücünü arkamda hissederek basketbol oynamak, sportif açıdan yaşayabileceğim en büyük mutluluktu.
Yirmi iki yıllık basketbol kariyerinizde, kulüp başarılarınız neler, biraz bahsedebilir misiniz?
Öncelikle formasını giydiğim her kulübe tekrar teşekkür etmek istiyorum. Ceyhan Belediyespor ile başlayan kariyerim, Galatasaray, Yakın Doğu Üniversitesi, Beşiktaş, BOTAŞ, Hatayspor ve Emlak Konut ile devam etti. Her kulübün bende yeri ayrı ve çok özel. Galatasaray’la Türkiye Kupası ve lig şampiyonlukları ile beraber, 2009 EuroCup ve 2014 EuroLeague şampiyonluğu kazandım. Yakın Doğu Üniversitesi takımı ile imkânsızları başarıp Türkiye Kupası ve lig şampiyonluğunun yanı sıra 2017’de EuroCup şampiyonu olduk. Geriye dönüp baktığımda, bu özel formalar ile 477 lig, 114 EuroLeague ve 61 EuroCup mücadelesine çıkmışım.
Basketbol millî takımımız ile iki olimpiyata katılma hakkı elde ettiniz; o süreci anlatır mısınız?
Olimpiyat, sporcular için çok ayrı bir nokta. Bir sporcu, olimpik atlet ünvanını kazandığında, kişisel olarak kendisine yaptığı yatırımların en üst seviyesine ulaşıyor, çünkü bu oyunlar, sportif açıdan dünyanın en değerli ve özel organizasyonu. 2012 ve 2016 Oyunları’nda yer alan millî takım kadrosunda ben de yer aldım. Olimpik sahnede on iki maça çıktım, orada bulunmak ve dünyanın en özel sporcuları ile aynı sahneyi paylaşmak çok heyecan vericiydi. Düşünsenize, hayalini yıllarca kurduğunuz hatta belki geceleri düşündükçe uyuyamadığınız bir anı yaşıyorsunuz. Benim hem sportif açıdan hem de kişisel gelişim açısından büyük bir deneyim yaşadığım, unutulmazlarımın başında yer alan süreçti diyebilirim.
2023 yılında basketbolu bıraktınız. Neden böyle bir karar aldınız?
Bıraktığım gün ve halen, bana en çok gelen soru bu… Neden bıraktım? Kariyeriniz ile ilgili bazı noktalarda kararlar almanız gerekir. Her meslek grubunda, özellikle bir şeyi sonlandıracağınız zaman karar almak en zorudur ama ben yirmi iki yıl boyunca tutkumu en güzel şekilde, en iyi seviyede yaşadığımı düşündüm. Geriye dönüp baktığımda yapmak istediklerimi, basketbol ile beraber yaşamak istediklerimi yaşadığımı hissettim. Artık hayatımın geri kalanı için de bir şeyler yapmak istediğim için bu kararı önce kendime söyleyip “Tamam…” dedim, hazır olduğumda da tüm yakınlarım ile paylaşıp, aktif olarak basketbol oynamayı bıraktım.
Kız çocukları için çok sevdikleri ve örnek aldıkları bir rol modelsiniz. Onlar için neler yapmayı düşünüyorsunuz?
Rol model olmak gerçekten hem zor hem de sorumluluk yükleyen bir apolet. Basketbol oynarken de, halen katıldığım etkinliklerde de özellikle küçük çocukların yanıma gelmesi, fotoğraf çektirmek istemesi ya da panellerde sizden ne gibi öneriler alabiliriz gibi soruları bana yöneltmesi beni çok mutlu ediyor. Ben küçük bir kız çocuğuyken, başta ailemin desteği ile basketbol oynamaya başladım. Basketbol beni büyüttü ve bugünlere getirdi; basketboldan öğrendiklerimi ne kadar çok çocuğa aktarabilirsem ve onlara gidecekleri yolda bir ışık olabilirsem, ne mutlu bana.
Bu kapsamda, esasında bir projeye de başladım. “Bahar’ın Basketbol Atölyesi” projesi kapsamında, yaşamın her alanında cinsiyet eşitliğini ön planda tutarak, basketbol oynayan genç kızlarımızla hem sahada hem de online olarak bir araya gelerek, onlara deneyimlerimi aktarmaya çalışıyorum.
Her zaman örnek alınan bir sporcu olarak, sporcuların sahanın içi kadar dışında da nelere dikkat etmeleri gerektiğini önerirsiniz?
Şunu söyleyebilirim, kişisel olarak gelişimlerini her alanda devam ettirsinler. Kendilerine doğru bir yol planı çizsinler, yetenek kadar çalışmanın ne kadar önemli olduğunu unutmasınlar. Bireysel ya da takım sporcu fark etmez, temsil ettikleri değerin farkında olsunlar, her zaman daha iyisi ve yukarısı olduğunu unutmasınlar. Son olarak da, spor bir gün bitecek, kendilerini her zaman geleceğe de hazırlasınlar.
Son yapılan TBF seçimlerinde, siz de Yönetim Kurulunda görev aldınız. Bu görevle alakalı olarak kadın basketbolunun gelişimi için ne tarz projeleriniz olacak?
Öncelikle çok değerli bir vazife içinde bulunduğumu düşünüyorum. Her zaman söylediğim gibi, amacım basketboldan kazandıklarımı, çok daha değerli bir şekilde fazlasıyla basketbola geri vermek. Bunun için de, TBF yönetiminde yer alan ekibin bir parçası olmak çok önemli. Kadın basketbolu özelinde, çalışmalarımıza yeni yeni başlayacağız. Altyapılardan, en üst noktaya kadar, hem lig çıtamızın yükselmesi hem de buna bağlı olarak millî takımımızla her yaş kategorisinde farklı başarılara yol açmasını umduğumuz planlamalar için yeni yeni fikirlerimizi paylaşmaya ve ardından projelendirmeye geçeceğiz.