Aynur Kırdük Concept Design Ödüllü Göktürk Villa Projesi
Kendi ismiyle kurduğu markasıyla yenilikçi ve özgün bir bakış açısı benimseyerek projelerini tamamlayan iç mekân tasarımcısı Aynur Kırdük, İstanbul’da tamamladığı Göktürk Villa projesiyle A’ Design Award & Competition tarafından ödüllendirildi. Kırdük, ödüle layık görülen projesinin ayrıntılarını MAG Okurlarıyla paylaştı.
Kısaca kendinizden bahsederek başlar mısınız?
Modern, minimal ve lüks tasarım anlayışını benimseyerek sürdürülebilirlik ilkelerini projelerime entegre ediyorum. İç mekânlarda estetik ve işlevselliği dengede tutmayı, mekânlara sadece bir tasarım dili değil, aynı zamanda ruh katmayı hedefliyorum. Aynur Kırdük Concept Design olarak, yenilikçi ve özgün bakış açımızla, hem konut hem de ticari projelerde kişiye özel mekânlar tasarlıyoruz. Projelerimizde, kullanıcıların yaşam tarzını ve ihtiyaçlarını ön planda tutarak, mekânları yalnızca güzel değil, aynı zamanda anlamlı ve işlevsel hâle getirmeyi amaçlıyoruz. Tasarım sürecimiz, fikirden uygulamaya kadar titizlikle ilerliyor ve her detay özenle ele alınıyor. Her projede özgünlükten ödün vermeden, yaratıcı ve kişisel bir dokunuşla ilerliyoruz.
Dünyanın en prestijli tasarım yarışmalarından birisi olan “A’ Design Award & Competition”da “İstanbul Göktürk Villa” projeniz ödüle layık görüldü. Projeyi başlattığınızda, ödüllü bir tasarıma dönüşeceğini hayal ediyor muydunuz, yola nasıl çıkmıştınız?
“İstanbul Göktürk Villa” projesine başlarken açıkçası bu projeyle ödül kazanacağımı hiç düşünmemiştim. İlk amacım, villa sahiplerinin hayalini kurdukları yaşam alanını tasarlamak ve onlar için sadece estetik açıdan şık değil, aynı zamanda sıcak ve huzurlu bir yuva yaratmaktı. Evi yeni haliyle teslim ettiğimde, yüzlerindeki beğeni ve mutluluğu görmek benim için en büyük ödüldü.
Tasarım süreci boyunca her detaya büyük bir titizlikle yaklaştık; modern ve lüks dokunuşları, doğayla uyumlu malzemelerle harmanladık. Zamanla ortaya çıkan mekânın sadece görsel olarak etkileyici olmanın ötesinde, kendi ruhunu ve hikâyesini anlatmaya başladığını fark ettim. Bu proje, işlevsellikle zarafeti buluştururken, samimiyeti de hissettiren bir atmosfere dönüştü. Sonuç olarak, böylesine prestijli bir yarışmada ödüle layık görülmek benim için yalnızca bir başarı değil, aynı zamanda doğru yolda ilerlediğimin güçlü bir kanıtı ve gelecekteki projelerim için büyük bir ilham kaynağı oldu.
Projenizdeki temel unsurlar nelerdi?
İstanbul Göktürk Villa projesinde temel unsurlar; doğayla uyum, modern çizgiler, eleganlık ve yenilikçi tasarım anlayışıdır. Projenin çıkış noktasında, doğayla iç içe bir yaşam alanı yaratma fikri vardı. Bu doğrultuda, geniş cam yüzeyler ve doğal malzemeler kullanarak mekânın dış dünyayla bağını güçlendirdik. Modern çizgiler; cesur formlar ve metalik detaylarla harmanlanarak mekâna dinamik bir ruh kattı. Yenilikçi malzemelerle estetik ve fonksiyonellik arasında güçlü bir denge kuruldu.
Eleganlık ise, lüks malzemelerin özenli kullanımıyla kendini gösterdi. Mermere doğanın bir sanat eseri olarak yaklaştık; damarlarındaki benzersiz desenlerle mekâna sofistike bir hava kattık.
Kadifenin yumuşak dokusu sıcaklık ve derinlik sağlarken, cam detayların berraklığı tasarımın ferahlığını artırdı. Tasarladığımız özgün mobilyalar, hem mekânın karakterini güçlendirdi hem de işlevsellikten ödün vermeden estetik bir bütünlük oluşturdu.
Yalınlık ve lüksü aynı potada eriterek, hem göz alıcı hem de yaşanabilir bir atmosfer yarattık. Sonuç olarak, Göktürk Villa projesinde doğanın huzurunu, modern çizgilerin dinamizmini ve elegan detayların zarafetini harmanlayarak zamansız ve etkileyici bir yaşam alanı ortaya çıkardık.
Tasarımda kullandığınız renk paleti ve malzeme seçimlerinin mekânın enerjisine nasıl katkı sağladığını düşünüyorsunuz?
Renk paletinde doğadan ve mekânın mimari ruhundan ilham aldık. Toprak tonları, bejler ve yumuşak gri tonları mekâna dinginlik ve huzur katarken, metalik detaylar ve özel dokulu ahşaplar tasarıma sofistike bir hava kazandırdı. Tasarımın ana çizgilerini oluştururken doğanın sakinliğini iç mekâna taşımayı hedefledik. Özellikle nötr gri lake mobilyalar ve kırık beyaz duvarlar sayesinde ferah ve aydınlık bir atmosfer yaratıldı. Bu yumuşak renk paletine, sanat eserleri ve cesur detaylarla canlılık ekleyerek mekânın enerjisini dinamik hâle getirdik.
Malzeme seçimlerinde ise sürdürülebilirliği öncelik haline getirdik. Doğal taşlar, hareli meşe parkeler ve organik dokular kullanarak hem çevreye duyarlı hem de estetik bir denge sağladık. Özel tasarım mobilyalarımızı anlaşmalı atölyelerimizde ürettik ve her parça mekâna özgü olarak planlandı. Perdelerde bahçeye açılan pencerelerden maksimum ışık almayı destekleyen pileli ve katlamalı modeller seçildi.
Bu tasarımda renk ve malzeme birlikteliğini sadece görsel bir uyumla değil, aynı zamanda hissedilebilir bir boyutta kurguladık. Her detay ev sahiplerinin yaşam tarzını yansıttı ve mekânda hem huzuru hem de yaşam enerjisini hissettiren bir atmosfer ortaya çıktı. Sonuç olarak, iç mekânın enerjisi sıcak, şık ve kişisel bir kimlik kazandı.
Tasarım sürecinde, ev sahipleriyle nasıl bir iş birliği içerisindeydiniz?
Tasarım sürecinin ilk adımında, ev sahipleriyle derinlemesine bir diyalog kurarak işe başladım. Onların günlük rutinlerini, hobilerini, estetik anlayışlarını ve mekândan beklentilerini detaylıca analiz ettim. Projenin her aşamasında bireysel dokunuşlara yer vermek benim için oldukça önemliydi. Örneğin; sanat eserlerine duydukları ilgiyi göz önünde bulundurarak özel sanat köşeleri tasarladık ve sevdikleri kişisel objeleri sergileyebilecekleri alanlar oluşturduk. Aynı zamanda yaşam alışkanlıklarını dikkate alarak mobilya seçimlerinden renk paletine, dokulardan aydınlatma tercihlerine kadar her detayı birlikte titizlikle planladık. Ev sahiplerinin karakterini ve yaşam tarzını tasarımın merkezine koyarak, sadece estetik açıdan göz alıcı değil, aynı zamanda sahiplerinin ruhunu ve hikâyesini yansıtan, onlara özgü bir atmosfer yaratmayı hedefledik. Sonuç olarak, Göktürk Villa; modern çizgileri, kişisel dokunuşları ve duygu yüklü detaylarıyla ev sahiplerinin kimliğini yansıtan, yaşayan bir mekâna dönüştü.