Alara Orbay: Kadını Güçlü ve Moderndir
Çalışan kadınlar için minimalist, şık, klas ve göz alıcı parçalar oluşturan Moda Tasarımcısı Alara Orbay, markasıyla medyada kendinden oldukça söz ettiriyor. Koleksiyonlarını her zaman bir ilhamla oluşturduğunu belirten tasarımcı, başarılarını MAG Okurlarıyla paylaşıyor.
Öncelikle kendinizden biraz bahseder misiniz?
2009’da Londra, Central Saint Martins’te Moda Tasarımı okumaya başladım. 2013’te mezun oldum ve Selfridges’te vitrin tasarımcısı olarak çalışmaya başladım. Orada birkaç yıl devam ettim ve ardından Zuhair Murad adlı bir markanın moda alıcısı olduğum Harrods’a geçtim. Yeterince tecrübe kazandıktan sonra kendi markamı kurmaya karar verdim ve pop-up butiklerde yer almaya başladım. Bir ay boyunca, farklı bölgelerdeki pop-up’larda markamı tanıttım ve satışa sundum. Bir stant veya daha büyük bir alan kiralayabildim ve sürekli Londra’nın farklı semtlerinde yer aldım. Bu, markam adına farklı bölgelerden müşterilerle tanışmam için harika bir yol oluşturmuştu, ayrıca kendim gibi yeni tasarımcılarla ve yaratıcı bir çevreyle tanışmamı sağlamıştı. Üniversitede ipek kumaş ile çalışmaya başladım ve o gün bugündür öyle devam ediyorum. Hâlâ en çok sevdiğim, minimalist parçalar yaratmak.
Ne tür koleksiyonlar hazırlıyorsunuz?
Çalışan kadınlar için minimalist koleksiyonlar oluşturuyorum. Sabahları üzerinize hızlı bir şekilde atabileceğiniz, şık, klas ve göz alıcı parçalar yaratıyorum. Akşam için de eğlenceli ve eşsiz elbiseler.
Farklı yaşlar için tasarladığım geniş bir yelpazem var. Buna genç kızlar için mezuniyet elbiseleri, gelinler için after party elbiseleri dahil ve aslında liste böyle uzun bir şekilde devam ediyor; çünkü benim idealim gerçekten kaliteli kumaşlardan, minimalist siluetten hoşlanan herkes için yaratmak aslında. Bazen kadınların aşırıya kaçtığını hissediyorum; çılgın kesimler, işlenmiş taşlı, fazla abartı kumaşlar vs. ama benim inandığım şey her zaman “less is more” konsepti oldu. Buna inanarak tasarladığım parçalar zamansız oluyor ve tekrar tekrar giymeye devam edebileceğiniz, hep dolabınızda, hızlı bir şekilde kombin yapıp çıkabileniz kıyafetler oluyor. Aynı zamanda sürdürülebilir modaya da meraklıyım. Bu yüzden daha önce de belirttiğim gibi ağırlıklı olarak ipek ile çalışıyorum ve tasarladığım daha “lounge wear” parçalar için organik pamuk da kullanıyorum.
Son zamanlarda, çok heyecanlı olduğum mini bir kapsül gelin koleksiyonuna başladım. İpeğin, kadın formu için çok güçlendirici bir kumaş olduğuna gerçekten inanıyorum. Vücuda doğru yerlerden sarılır ve kendinizi bir tanrıça gibi hissetmenizi sağlar.
Son koleksiyonunuzdan bahseder misiniz? Kimlere hitap ediyor, içeriğinde ne tür parçalar bulunuyor?
Son koleksiyonum bir ada tatilinden ilham almıştı. Yaz tatilini, kız kıza kumsalda eğlenmeyi, denizden kalan tuzlu saçlarla güneşlenmeyi, dondurma yemeyi ilham alarak, koleksiyonumda kullandım. Kendi teninde öz güvenini en yüksek hisseden tüm kadınlar için tasarlandı. İpek üzerinde cesur baskılar, feminen şekiller, sırt detayları ve bol aksesuarla çalıştım bu koleksiyonum için. Blazer set takımlar, günlük elbiseler, gece elbiseleri ve geniş paça pantolonlardan oluşuyor.
Koleksiyonlarınızı nasıl oluşturuyorsunuz?
Koleksiyonlarım hep ilhamla geliyor. Çizim yapmayı çok severim. Lisede en güçlü yanlarımdan biri de güzel sanatlardı, resim yapmayı çok severdim. O yüzden ne zaman aklıma bir fikir gelse eve gider, onu hemen kağıda dökerim. Bir meyvenin renginden, bir şehirden, bir hatıradan, dinlediğim müzikten, köpeklerimle parkta yürürken bile ilham alabilirim. Hayatınızdaki olumsuzlukları ortadan kaldırmanın ve anın tadını çıkarmanın bir yolunu bulabilirseniz, hayatta her şeyden ilham almanın aslında çok kolay olduğunu düşünüyorum.
Alara Orbay’ı tercih edenleri nasıl tanımlarsınız?
Markamla tanımladığım kadınlar güçlü, modern ve parlak kadınlardır. Konuşmaktan korkmuyorlar, kendilerine güveniyorlar, ellerinden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorlar; yaratan, üreten, zeki kadınlar.
Tasarımlarınız medyada da yer alıyor. Bundan bahseder misiniz? Başarınızı neye borçlusunuz?
Büyük bir çevrem olduğu için çok şanslıyım ve böylesine sosyal bir kelebek olduğum için kendime de kredi vermeliyim; ama şaka bir yana, beni destekleyen, işimi, Instagram’ımı paylaşan iyi arkadaşlarım var ve bence bu en iyi PR ve pazarlama türü. Tasarımlarımın da kendi adına konuştuğunu düşünüyorum, ama yakın arkadaşım Yasemin Şefkatli Tatlıses, ilk günden beri sosyal medyadaki en büyük desteğim oldu. Bunun için kendisine içtenlikle tekrar teşekkür etmek isterim.
Başarımı kendime borçluyum, çünkü beni tanıyan herkes bilir ki iş her zaman her şeyden önce geldi. Üniversite zamanında tatil için İstanbul’a gelip, Derishow’da staj yaparak ilk işime on dokuz yaşında başlamıştım. Bu hep böyle devam etti. Yazları stajlar, sonra gerçek iş hayatına atılmak… Bu tutum için, beni her zaman en iyisini yapmaya zorlayan annem ve babama teşekkür etmem gerekir. Hep daha iyi olmak, hep daha fazlasını öğrenmek, daha fazlasını okumak, daha fazlasını yaratmak için çabalamam gerektiğini öğretiler. Babam bana “Kızım, senin altın bileziğin, mesleğin.” der. Bu da beni hep motive etmiştir.
Gelecek planlarınızda neler yer alıyor?
İstanbul’da bir mağaza açmayı umuyorum. Tasarlamaya, büyümeye, ilham vermeye devam etmek istiyorum.