© Copyright 2018 Mag Medya
Başa Dön

Hevesli, Sportif, Çalışkan Çağla Şimşek

Hevesli, Sportif, Çalışkan Çağla Şimşek

Henüz dört yaşındayken kameralarla tanışan Çağla Şimşek, ödülleriyle beraber kendinden emin adımlarla kariyerinde ilerliyor. Oyunculuğun yanında psikoloji eğitimi de alarak kendini geliştirmeye devam eden güzel oyuncu; hayata bakışını, kariyerini, yaşadığı değişimleri ve merak edilen pek çok konuyu MAG Okurlarıyla paylaşıyor.

 

Dört yaşınızdan bu yana setlerde yer alıyorsunuz. Bu yöneliş nasıl başladı?

Oyunculuk kariyerim, annemin yönlendirmesiyle başladı. Sonrasında yaşım ilerledikçe okuluma odaklanmamı istediler aslında; ama ben mesleğimi çok sevdiğim için okul ve oyunculuğu bir arada götürebileceğimi düşündüm hep. Öyle de oldu. Şu anda da hem oyunculuğu hem okulumu aynı anda yürütebiliyorum.

 

Çocukluk döneminin bittiği ve artık kendinizi bildiğiniz zamanlara geldiğinizde oyunculuğa dair heyecanlarınız veya korkularınız oluşmuş muydu?

O tatlı heyecan sette olduğum hiçbir an beni yalnız bırakmadı. Tabii ki büyüdükçe sorumluluklarımız arttı ve beklentiler de çoğaldı. Zaten kendimize bir şeyler kazandırmamız için de, yaptığımız işin her gün üstüne koyarak ilerlemeliyiz. Oyunculuk konusunda kendime güvendiğim için pek bir korkum olmadı aslında.

 

Canlandırdığınız karakterler arasında kendinize yakın gördüğünüz bir karakter var mı?

Tek bir karakter diyemem, çünkü oynadığım her karakterin, bence bana çok uç gelen ve hiç benzemeyen fazlaca yönleri vardı.

 

Peki, sizi en çok etkileyen karakter hangisiydi?

Şu zamana kadar oynadığım her karakteri içselleştirerek ve severek oynadım. Hepsinin yeri bende çok ayrı ama tek bir cevap verecek olursam kesinlikle Seher. Yıllarca hep “saf” ya da “iyi” olarak adlandırdığımız karakterleri canlandırdım. Seher benim oynadığım ilk “kötü” karakterdi. Doğru yansıtabileceğimden endişeli olduğum için çalışırken elimden geldiğince daha çok çaba sarf ediyordum. Seyircinin benimsemesi, karakterin doğal durması için çok çalıştım. Bu yüzden benim için diğerlerinden daha ayrı bir yerdedir.

 

Oyunculukta yaşadığınız en zorlayıcı deneyim neydi? Nasıl üstesinden gelmiştiniz?

Bu tür sorularda tek bir anı hiç gelmiyor aklıma, çünkü çalıştığım her günden, her bir andan keyif alıyorum; ama on iki yaşında oynadığım bir dizinin senaryosu çok zordu ve çok uzun saatler çalışıyordum. Kendimden ziyade ekip daha çok yoruluyordu. Saat kuralı o yıllarda pek yoktu. O iş bizi çok zorlamıştı onu hatırlıyorum.

 

Kariyerinize psikoloji alanında mı oyunculukta mı ilerleyeceksiniz? Psikoloji ve sosyoloji ile oyunculuğu harmanladığınız noktalar var mı?

Oyunculuk mesleğime daha çok yoğunlaştım son bir yıldır, ama okulumu da aynı zamanda bitirip bilgilerimi harmanlamak istiyorum tabii ki. Okuduğum bölüm bir köşede altın bileziğim olarak kalmalı. Daha ziyade oyunculukta emin adımlarla ilerlemek istiyorum.

 

Psikoloji ve enerjiyi hayatınızda ne sıklıkla kullanıyorsunuz? Gerçekleştirdiğiniz rutinler var mı?

Enerjiye çok inanırım ve günlük yaşantımda da kullanırım. Kendimle kalarak, sessizliğin sesini dinleyerek, kişisel gelişim ve biyoenerji kitapları okuyarak zamanımı geçirmeyi seviyorum.

 

Hayata bakış açınızı kısaca nasıl anlatırsınız?

Montaigne’nin dediği gibi “İnsanlar başaklara benzer, içleri boşken başları havadadır, doldukça eğilirler.”; ben de olgunlaştıkça eğileceğim. Yaşım ve bilgim ilerledikçe, daha mütevazı, daha ağırbaşlı olmaya çalışıyorum.

 

Kötü enerjiyi uzaklaştırma yönteminiz nedir?

Ne düşünürseniz ona dönüşürsünüz. Siz nasıl bir insana dönüşürseniz, öyle insanları ve enerjileri etrafınızda görmeye başlarsınız. Bu yüzden karanlık olan hiçbir şey, hiçbir kişi hayatımda yoktur. Eğer kötü bir enerji hissediyorsam kendimle kalırım veya o ortamdan direkt uzaklaşır ve daha güvenli alanlarıma giderim.

 

Oyunculuğun içinde büyümüş biri olarak, bu alanda oldukça fazla ödülünüz bulunuyor. İlk ödülünüzden bu yana Çağla Şimşek’te neler değişti? Ödüllerinizi alırken neler hissetmiştiniz?

Ödül almak kesinlikle mutluluk verici. Yaptığın işin sevilmesi, takdir edilmesi kadar kutsal bir durum daha olamaz bence. Beni çok motive ediyor. Odamda duran bir vitrinim var ve çocukluğumdan bu yana aldığım ödüllerimi gördükçe daha da iyisine ulaşmak için daha çok çabalamam gerektiğini hatırlatıyorum kendime.

 

“Tozluyaka” dizisindeki rolünüzle izleyenlerin kalbini çalmıştınız. Rolünüze nasıl hazırlanıyordunuz? Dizi bitince neler hissetmiştiniz?

Hazal… Canlandırırken en keyif aldığım karakterlerden biriydi. Onu oynarken, ona çalışırken enerji dolu oluyordum. Dizi bitince çok üzülmüştüm, çünkü harika bir ekibimiz vardı. Hem oyuncu arkadaşlarım, hem de gizli kahramanlarımızla güzel bir uyum içerisindeydik. Aynı zamanda final haberini aldığımda Hazal’ı da tozlu raflarımdan birine kaldıracağım için çok üzülmüştüm, çünkü dediğim gibi onu oynamak aşırı keyifliydi.

Tozluyaka ekibiyle halen görüşüyor musunuz?

Evet. Tozluyaka’nın bana kazandırdığı en güzel şeylerden biri de dostluklarım oldu. Çok kıymetli insanlarla tanıştım. Hâlâ görüşüyoruz, müsait oldukça bir araya gelip arayı açmamaya çalışıyoruz. Her birini çok seviyorum, iyi ki varlar!

 

Hayranlarınızın sizinle ilgili en çok sorduğu soru nedir?

Uzun bir süre gözlerin lens mi sorusunu sıklıkla, ciddi anlamda ısrarla aldım. Sebebini bilmiyorum ama televizyonda renk, ışık vb. durumlardan dolayı gözlerimin rengi ara ara değişkenlik gösterdiği içindir diye tahmin ediyorum. Sanırım artık inandılar lens olmadığına çok fazla görmüyorum bu soruyu.

 

Gelecek dönemde sizi hangi projelerde izleyeceğiz?

Şu an bir çok proje ile görüşüyoruz. Daha önce oynamadığım karakterleri canlandırmak beni heyecanlandırıyor. İş seçerken de beni heyecanlandıran karakterleri ve beni ileri noktaya taşıyabilecek seçimler yapıyoruz. Böyle bir proje geldiğinde izlemeye başlayacaksınız.

 

Set dışında nelerle ilgileniyorsunuz? Sevdiğiniz aktiviteleri biraz anlatır mısınız?

Tek başıma kalıp daha önce gitmediğim yerleri keşfetmeyi seviyorum. Boş zamanlarımda çiftliğe gidip atlarla ilgilenirim ve tabii ki sporla ilgileniyorum.

 

Sporun, hayatınızdaki yerinden biraz daha bahseder misiniz? Bu ilgi nasıl oluştu, hangi dallarıyla ilgilendiniz, ne sıklıkla yapıyorsunuz, giyiminize etkisi oluyor mu?

Sanırım sporun hemen hemen her dalında kısa süreli de olsa bir deneyimim vardır. Sağlık açısından zaten önemli olduğu apayrı, işim gereği de daha göz önünde olduğumuz için beslenmeme ve sporuma dikkat etmeye çalışıyorum. Alışkanlığım küçük yaşlarımdan beri var. Dört yıl kadar fitness yaptım; sonrasında basketbol, badminton, yüzme, buz pateni branşlarında sertifikam var. Giyimime tabii ki çok etkisi oluyor. Modayı ne yazık ki pek takip edemiyorum. Spor giyinmeyi daha çok seviyorum.

Çoğunluğun bilmediği bir özelliğinizi paylaşır mısınız?

Çoğunluğun bilmediği bir özelliğim yok, varsa da henüz keşfedememişim.

 

Peki, en sevdiğiniz özelliğiniz hangisi?

Kendimi seviyorum ama bu tür soruları sanırım cevaplayamıyorum. Hayata bir kere geliyorum, olabildiğim en iyi insan olmaya çalışıyorum diyebilirim.

 

Hayatınızın dönüm noktası diyebileceğiniz anlar nelerdi?

Hayatımın dönüm noktası kesinlikle çok erken yaşta oyunculuğa başlamamdı. En büyük dönüm noktası budur. “İyi ki”lerimden…

 

Aşk hakkındaki fikirlerinizi alabilir miyiz? Aşk sizce nerede?

Aşkın ben de anlamı çok derin ama asla dile döküp anlamlandıramayacağım kadar kutsal bir şey. Henüz o duyguyu yaşayamadım, umarım bir gün yaşarım. Aşk nerede bilmiyorum ama aşık olsaydım evim diyebilirdim, çünkü “herkes bir gün evine döner. Ya erken döner, ya geç döner fakat mutlaka döner”. Buradaki ev, koşulsuz sevgiyi hissettiği yerdir.

 

Bir gün tüm sosyal medya hesaplarınızı kapatmanız gerekse orada geçirdiğiniz zamanın yerine ne koyardınız?

Çok güzel bir soru ama sanırım yerine koyduğum bir şeyle bile bu kadar vakit geçiremezdim; ancak kendime bir şeyler kazandırabileceğini düşündüğüm, ruhumu dinlendiren her şeyi sosyal medya yerine koyardım.

 

Hangi durumlarda huzur bulursunuz?

Sevdiklerimin yanında olduğumda, bazen kendimle baş başa kalabildiğimde ve özellikle denizi seyredebildiğim anlarda aşırı huzurla doluyorum.

KOORDİNASYON: MELTEM ERCAN
RÖPORTAJ: GÖZDE YILMAZ
FOTOĞRAF: GİZEM ÖZÇELİK
MODA DİREKTÖRÜ: OSCARMORRIS
STYLING: BÜŞRA ÇEVİK
SAÇ: MERTCAN PEKGÜZEL
MAKYAJ: RUFİYE KALMAZ
VIDEO: FATİH SATICI
RETOUCH: UMMET EROL
FOTOĞRAF ASİSTANI: SELİM KILIÇ
STYLING ASİSTANI: GİZEM GÜVEN
MEKÂN: HİLTON İSTANBUL BAKIRKÖY

Yazar Hakkında /

2003 yılından bu yana, hedef kitlesi AB ve A+ olarak belirlenmiş bir çok baskı, web, pr, organizasyon işinde başarılı projelere imza atmış olan MAG hayatın her alanında en iyi olmayı hedefleyen, sosyo-ekonomik seviyesi yüksek, özel zevkleri olan ve hobileriyle yaşamını renklendiren, sosyal sorumluluklarının bilincinde olan, belirli kesimden kabul ettiği müşterilerine yıllardır sağlamış olduğu yüksek başarı grafiği ile doğru planlanmış bir büyüme ile sektöründeki hayatına devam etmektedir.

Yorum Bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.