Bizden Biri
İskender ve mantı seviyor, futbol konusunda ise şaşırtıcı bir cevap veriyor: “Bir İtalyan olarak futboldan anlamıyorum, ben yoga tercih ediyorum.” diyor.
MAG Dergisi’nin bu ay ki konuğu İtalyan Kültür Merkezi Müdürü Gianluca Biscardi. Dört senedir Türkiye’de yaşayan Biscardi artık bizden biri… TRT TÜRK Spikeri ve Editörü Çağatay Gökmen Biscardi ile bir araya geldi; samimi bir o kadar da keyifli bir söyleşi gerçekleştirdi.
Türkiye’ye ne zaman geldiniz ve gelmeden önce ülkemizi biliyor muydunuz fikirleriniz var mıydı?
Türkiye’ye dört yıl önce geldim. İtalyan Kültür Merkezi’nde üç yıllık müdür yardımcılığımın ardından bir yıldır da müdür olarak görev yapıyorum. Türkiye’yi, gelmeden önce tanımıyordum, kısmen biliyordum ama benim için sürekli bir keşif oldu ülkeniz. Türkiye’yi üç yıldır epeyce gezme fırsatım oldu. Bu süre zarfında farklı şehirlerine gittim. Aynı zamanda şehirler arasındaki farklılıkları tanıma fırsatında bulundum.
Türkiye’de hangi şehir ya da şehirler sizi daha fazla etkiledi?
İstanbul çok güzel bir şehir ama İstanbul, İstanbul işte… Başlı başına etkileyici bir şehir. İstanbul, tarihi itibariyle tabii ki çok köklü bir şehir olmasına rağmen Antalya’yı da çok seviyorum.
Peki İstanbul’u, İtalya’daki hangi şehre benzetiyorsunuz?
İstanbul tabii o kadar büyük, köklü ve tarihi bir şehir ki; bu anlamda bir kıyaslama yapmam zor. Ticari anlamda Milano, tarihi anlamda da Roma’ya benziyor. Roma ile Milano’nun karışımı diyebilirim…
İtalyan Kültür Merkezi, Başkent Ankara’da 1957 yılından beri varolan köklü bir kültür merkezi. Bir yıldır görevdesiniz bu süre zarfında ne gibi kültür etkinlikleri yaptınız ve önümüzdeki yıl 2014’te göreviniz sona eriyor. Neler yapmayı planlıyorsunuz?
Evet, bir yıldır Kültür Merkezi’nin müdürüyüm ama burası yıllardır deneyimli çalışanlarıyla köklü bir merkez. Deneyimli kadromuzun bana her zaman çok yardımları oldu. İtalyan Kültür Merkezi’ni daha ön plana çıkarmak, daha görünür kılmak için çalıştık. Merkezin tanıtımında, özelikle sosyal medyayı kullandık. Benim dönemimde Facebook ve Twitter hesabı oluşturduk. Sosyal Medya’da, bu iki ön plana çıkan markada İtalyan Kültür Merkezi’nin sayfaları var. Ayrıca İtalyan Kültür Merkezi’nin reklamı bir halk otobüsünün arka bölümünde, Ankara’nın sokaklarında bizlerin tanıtımını yapıyor. İtalyan Kültür Merkezi’ni sadece Ankara Üniversitesi’ne değil; diğer üniversitelere de açmaya çalıştık. Erasmus yani öğrenci değişim programıyla, İtalya’ya gidecek öğrencilere, Kültür Merkezi’mizin etkinliklerine dahil etmeye çalıştık. Bunun için ODTÜ, Bilkent ve Ankara Üniversite’lerine ziyaretlerde bulunduk. Öte yandan, İtalyan Kültür Merkezi’nin mevcut işbirlikteliklerini devam ettirmeye ve geliştirmeye çalıştık. Devlet Opera ve Balesi, Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü, TOBAV, Devlet Opera ve Bale çalışanları, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, Orkestra Akademik Başkent ve Çankaya Belediyesi gibi kurumlar ile geçmişten gelen işbirliktelerimizi devam ettirdik ve geliştirmeye çalıştık.
Yoğun bir tempo içindesiniz, güne nasıl başlarsınız ve bir gününüz nasıl geçer?
Güne, ekspresso yani İtalyan kahvemizi içerek başlarım. Ardından kahvaltı benim için çok önemli. Sonrasında ise işe gelirim.
Peki eşiniz?
Evli değilim.
Peki aday var mı? Şimdi Türkiye’yi biliyorsunuz, Türk kadınları için neler söylemek istersiniz?
Hayatımda birlikte olduğum bir kadın var ama birlikte olduğum kişi, ne Türk ne de İtalyan.
Türkiye’deki göreviniz sona erince ne yapacaksınız?
Yurtdışında dokuz yıl kalıyoruz. Önce beş yıl bir ülkede ardından dört yıl da başka bir ülkede. Sonra tekrar İtalya’ya geri dönüyoruz. Benim yurtdışındaki ilk görev yerim Türkiye, sonra başka bir ülkeye görevli gideceğim. Gideceğim ülke ve şehir, Türkiye’deki görevimin bitmesine az bir zaman kala belli olacak.
Sporla aranız nasıl ve aktivite olarak neler yaparsınız? Diğer yandan, Türkiye’de olduğu gibi, İtalya’da da futbol önceklikli spor dalı. Tuttuğunuz bir İtalyan takımı ve Türkiye’de sempati duyduğunuz bir takım var mı?
Sorunuzun birinci kısmıyla başlarsak, yoga kursuna gidiyorum. Sabahları güne yogayla başlamak isterim ama şimdilik güne kahveyle başlıyorum. Ayrıca fırsat buldukça yüzüyorum. Tuttuğum bir takım var mı sorunuzun cevabı ise, futboldan hiç anlamıyorum ve bu konuda galiba İtalyan değilim. Romalı olduğum için Roma takımlarına sempati duyuyorum,ama gerçekten futbola çok uzağım.
Yoksa Roma takımını mı tutuyorsunuz?
Biliyorum ki Roma diye bir takım var. On bir kişiyle oynanıyor değil mi, işte o derece futbola yakınım.
O zaman Türk takımlarına hiç girmeyelim isterseniz?
Ne yazık ki Türk takımlarını da hiç tanımıyorum. Galatasaray ve Fenerbahçe’nin ismini duydum o kadar.
İtalyan mutfağı, dünyada pizzası ve makarnasıyla ön plana çıkan bir ülke? Ülkeniz mutfağınızdan hangi yemekleri seversiniz? Ayrıca dört yıldır Türkiye’desiniz, yemeklerimizle aranız nasıl, herhangi bir sorun yaşadınız mı ve neleri seversiniz?
Öncelikle Türk mutfağından başlayalım; yemeklerinizi seviyorum. Türkiye’ye geldiğimde yemeklerinizle ilgili herhangi bir sorun yaşamadım. Yemekleriniz çok güzel. Ayrıca, Türk mutfağı çeşit yönünden çok zengin. İskenderi çok severim ama kilomu korumak için çok sık yiyemem. Mantıyı da severim. Sevdiğim başlıca Türk yemekleri bunlar. Yoğurdunuz da ayrıca çok güzel; tadı Avrupa’dan daha farklı. Avrupa’da yoğurt genelikle meyve aromalı olur, yoğurdunuzun tadı bize göre biraz daha ekşi ve tuzlu. Bizler yoğurdu Avrupa’da genelikle yemekle beraber yemeyiz, yemekten ayrı bir şekilde tüketiriz. Unutmadan ayrana da ayrı bir parentez açmakta fayda var, tadı çok güzel ve farklı. İtalyan yemekleri sorunuzun cevabı ise tabii ki makarna. Tortelliniyi ayrı severim, bir çeşit mantı gibi. İç malzemeleri; ıspanak, balkabaklı ve ravioli peynirli olabiliyor.
Müzikle aranız nasıl? Öncelikle, İtalyan müziklerini mi tercih edersiniz ve bir de Türkiye’den kimleri dinlemeyi seversiniz?
Gençlik dönemimde, Tanita Tikaram’ı dinlemeyi severdim. İtalyan müziğini tabii ki severim ama yabancı sanatçıları da dinlerim. İtalyan şarkıcı Franco Battiato, Türkiye’den de Sezen Aksu’yu dinlemeyi severim.
Kitaplarla aranız nasıl, yoğun temponuzda okuma fırsatı buluyor musunuz?
İtalyadan çok kitap getirdim ama okuma fırsatım, yoğunluğumdan dolayı olamadı. En son önemli bir Alman gazetesinin muhabir yazarı Tiziano Terzani’nin kitabını okudum. Kitabın konusu ise, hayatının son döneminde oğluna, yaptığı gezilerindeki notları ve deneyimleri anlatmış. Türk yazarlarından Orhan Pamuk’un kitaplarını okurum ve bilirim.
Başkent Ankara’dayız, İtalyan Kültür Merkezi’nden görülüyor mu bilemiyorum ama neredeyse Ankara’nın birçok yerinden görülen Anıkabir’de yatan Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Atatürk hakkında ne söylemek istersiniz?
Atatürk, Türk tarihi açısından önemli bir figür ve çok büyük bir değer. Onunla ilgili ilk bilgileri, İtalyan Yazar Fabyo Grassi’nin Atatürk hakkında yazmış olduğu biyografisinden öğrenme fırsatım olmuştu. Anıtkabir’i gezdim ve çok etkilendim. Dolmabahçe Sarayı’nı maalesef çok istememe rağmen daha gezemedim. Atatürk’ün, Anıtkabir inşa edilmeden önce yattığı yer olan Etnoğrafya Müzesi’ne gitme fırsatım oldu.