Yeni Yıl İçin Yapılacaklar Listenizde Neler Var?
Robert Zemeckis’in yönetmenliğini yaptığı, başrolünü dönemin ünlü aktörü Michael J. Fox’un oynadığı 1985 yapımı Steven Spielberg’in ünlü filmi “Back to do the Future’’ serisinin ikinci bölümünde zaman makinesine binen karakterimiz zamanda yolculuk yaparak uzak geleceğe gidiyordu. Uzak gelecek olarak tasvir edilen zaman ise 2015 yılı idi. Oraya gittiğinde ise tam bir görsel şölen izlemiştik. Uçan arabalar, havada taklalar atarak adeta sörf yaptıkları snowboard misali araçlar, ayağa giyildiğinde kendiliğinden bağlanan sihirli spor ayakkabıları, kabiliyetli solar renklerde kasketler vs. vs.
Hepimizin dikkatle incelediği ve son ayını karışık duygularla beklediği 2012 yılını bitirdik ve artık 2013’teyiz. Filmde bahsi geçen yıla sadece 2 yıl kalmış olmasına rağmen orada olacağı hayal edilen teknolojik araçların biri dahi yok yaşamımızda maalesef, ki olmalarını ben isterdim. Pek tabii ki insan beyni, insanın hayal gücü, 1985 yılında her türlü bilimsel buluştan daha ileri boyutlara yükselerek 2015 yılı geldiğinde dünyamızda bu tip aletlerin gayet rutin olarak kullanılacağını varsaymış. O dönem bu yıl çok uzak bir zaman süreci ve hatta uzaysal bir dönem gibi hayal edilmiş. Keşke hayal edildiği gibi olabilseymiş ama iki yıl içinde teknolojik olarak uçan arabalar seviyesine gelebileceğimiz bir sıçrama yapabilecek miyiz meçhul.
Bu denli ileri araçlarımız olmasa da ben yeni yıldan çok ama çok umutluyum. Her yıl hepimizin yaptığı gibi to do list (yapılacaklar listesini) hazırladım. Bakalım neler var bu listede?
Öncelikle geçen yıllarda bitirdiğim kurslarla belli bir seviyeye geldiğim nefes çalışmalarında bir ileri seviye olan yaşam koçu ve nefes terapisti olma yolunda haftalarca sürecek olan yeni bir eğitim süreci ve sertifika programına gideceğim. Listemin en başında bu var ve bu beni en çok heyecanlandıran şık!
Hayatım boyunca gezegenimizin her yerine seyahat ettim. Hawaii’den Avusturalya’ya, Çin’den Mısır’a, Güney Amerika’dan Taywan’a tüm Avrupa, Amerika vs. Görmediğim bir iki yer hariç bir ilgimi çeken hiç bir yer kalmadı. Kalan çok az sayıdaki yerler arasında da bir seçim yaptım ve yine beni en çok heyecanlandıracak yer olan Japonya’ya gitmeye karar verdim. Özellikle teknolojinin girmediği uzak Japon köyleri, atom bombasının atıldığı yerlerde yetiştirilen kiraz ağaçlarının her sene çiçek açtığı mevsimde o ağaçlar, Japon kültürünün insanı büyüleyen o mistik ritüeller beni kendine çekiyor. Ve ben pek tabii ki bu gezimi de sizlerle burada paylaşacağım.
Listemdeki bir diğer numara, daha çok spor, daha çok ve düzenli ve ritmi giderek artan bir spor programı. Geçen zamanın negatif etkilerini durdurmanın en etkili ve kesin sonuçlu yolu haftada en az dört gün ikişer buçuk saat düzenli spor, pilates, yoga programları. Umarım sizin listenizde de spor ilk üç numara arasında vardır.
Yeni yıl için beslenmeyle ilgili büyük bir değişiklik söz konusu olacak mı bilemiyorum. Zira zaten her bilinçli insan gibi ben de yemek için değil yaşamak için yiyenlerdenim. (Her ne kadar arada sırada raydan çıksam da insanım yani.) Zaten günümüzde evde yemeklerimiz buharda pişen, organik, mümkün olduğunca günlük, taze, çiğ tüketilebilen gıdalardan oluşan, yağı tuzu az, doğal tohumlar açısından bol, konserve, ve şişe ürünlerin girmediği bir bütünden oluşuyor. Daha bol su içmeye dikkat etmeye çalışacağım sadece.
Benim için önemli bir şık cep telefonu kullanımını aza indirgemek. Son dönemde okuduğum ve etrafımdan dinlediğim kadarıyla yoğun olarak cep telefonu kullanan insanlarda zaman içinde vuku bulan kulak çınlaması sorunu. Göz ardı edilebilecek bir sorun değil bu. Kulağıma küpe oldu, bundan sonra az cep telefonu!
Beş yaşında kendi kendine okuma yazma öğrenmiş biri olarak kendimi bildim bileli gece gündüz elim kolum kitaplarla doludur benim. Her gün bir öncekinden daha çok şey öğrenmiş biri olarak yatağa girmek isteyen ben sanırım ölene kadar hep bir öğrenci olarak kalacağım bu dünyada. Bu nedenle yeni yılda, günlük rutinim olan okumalarıma devam etmek üzere bu satıra yine aynı şeyi yazdım kendime; oku, oku, oku.
Düşünsel olarak her daim kendimle yarıştığım konulara devam. Ölmeden öl ki ölünce ölmeyesin; egodan arınma, her şeye ve herkese ulu yaratıcının gözleriyle bakma bilgeliği, koşulsuz sevgi, daha yüksek boyutların frekansını yakalama ve nötr bilinç titreşimi çalışmalarım.
Hayatıma daha çok müzik, sanat ve kültürel faaliyetler katmak için daha sık müze, sanat galerisi, atölye ziyaretleri ve festivallere, konserlere katılmak hedeflerim arasında.
Bu bağlamda kendi vakıflarım olan “Geleceğimizin Çocukları Vakfı” ve “Erken Doğan Bebekleri Yaşatma” derneklerindeki çalışmalarıma daha çok zaman ve emek vermek. Yeni oluşumlara öncülük etmek.
Üyesi olduğum Dünya Kardeşlik Birliği Evrensel Birleşim Merkezi Mevlana Yüce Vakfı’ndaki çalışmalarıma devam etmek ve bir “Güneş Öğretmeni” olmak.
İşte bunlar benim 2013 yılı için kendime yazdığım to do list’imin bazı satırları… Evet belki Back to the Future filminde canlandırıldığı gibi yüzyılımızın bu döneminde havalarda uçan araçlarımız yok lakin artık insanların ruhları daha ışıklı, beyinleri daha yüksek bilgilerle dolu, niyetleri birlikten ve bütünlükten yana, insanlık artık evrenlere kucak açmış ve bu beni havada uçmaktan çok daha fazla mutlu ediyor.
Şimdi sizlerin yapılacaklar listenizi bekliyorum, yazın bana!
Yeni yılımız 2013’te, önyargılardan tamamen arınmış, olanı olduğu gibi, karşımızdakini yaratıldığı gibi kabul eden, yaşanan her hadisede bir sebep sonuç ilişkisi arayan bulan ve bundan bir ders öğrenen, hepimizin birimiz, birimizin hepimiz için olduğu, koşulsuz sevgi, sağlık, spor, başarı, ruhsal bütünlük ve sükun, doğru nefesle dopdolu günler dileğimle…