Şeytan Tüyü Var Sizde, Kullansanıza
Haziran ayı hepimize huzur ve mutlulukla gelsin… Özgür Aksuna sosyal medya hesaplarına ve web siteme gelen mesajlarda günlük yaşam için hap gibi kullanabilecekleri iletişim ve insan yönetimi tekniklerini soranlar çok fazla olduğu için bu ay biraz bu tekniklerden bahsedeyim istedim…
Püf noktaları seven bir milletiz bu da çok okumadan hızlıca öğrenme isteğimizi artırıyor haliyle… Hatta kitap özetlerinin en çok satıldığı ülkeyiz diyebilirim.
Keşfettiğinizde sizi mutlu edecek, kendinizde ya da etrafınızda deneyimlediğiniz, davranışsal iletişim becerilerimizi güçlendirecek birkaç püf nokta anlatayım size…
İletişim hayatımızın her anında, hep yanı başımızda… Bunu en iyi kullanan, bu etkinin en çok farkında olan, uygulayan, değer veren her zaman daha başarılı ve mutlu bir hayat yaşama şansına sahip. Bazı insanların şeytan tüyü olduğuna inanırsınız ve hiçbir sebep düşünmeden bu sıfatı ona yükleyerek her davranışını daha büyük ve güzel görmeye başlarsınız. Aslında şeytan tüyü dediğimiz şeylerin birçoğu, doğru iletişim tekniklerini başarıyla uygulamaktan geçiyor. Bugün medeni cesaret gösterebilen, özgüveni yüksek, insanlarla hatta toplum içinde konuşma konusunda güçlü olduğunu düşündüğünüz insanlar başarıyla uyguladıkları iletişim teknikleri ile sempati ve güven oluştururlar, sonrasında da istedikleri imajı ve etkiyi keyifle yaratıp kullanırlar. Örneğin; çocukluk yıllarından beri hep etrafımızda bulunan, grup tarafından daha fazla ilgi ve sevgi gören birileri mutlaka vardır, peki şimdi kendinize sorun o kişi siz misiniz?
Eğer o kişi siz değilseniz bazı teknikler uygulayıp bu etkiyi artıralım…
Öncelikle gülümseyen bir yüz her zaman karşılığı gülümsemeyle alacaktır; karşınızdakini gülümsettiğiniz an 1-0 öne geçersiniz ve artık istediklerinizi yapmaya hazırdır.
Ses tonunuz güven telkin eden sıcaklıktaysa ve duyguları pekiştirecek birkaç tatlı mimikle süslendiyse gol atmaya iyice yaklaştınız demektir.
Yardım etmeye açık ve güven hissi veren biriyseniz kaleciyle karşı karşıya kaldınız demektir ve gol atmanız artık an meselesidir. Son dokunuş gol atmanızı sağlayacak en önemli harekettir, burada yapacağınız ufak bir hata golü kaçırmanıza sebep olacaktır…
Gelin biraz teknik vuruş öğrenelim…
İki büyük hipnotik kelime kalıbı vardır ve istisnasız neredeyse her insanda aynı etkiyi yaratır.
Bunlardan birisi; “bu arada” diğeri ise; “hayal etsene” kelime kalıplarıdır. Bu iki kelime hangi konu konuşuluyor olursa olsun ciddi ya da eğlenceli olması hiç fark etmez, söylediğiniz anda karşınızdaki konuşmasını ve düşüncelerini bırakıp sizin söyleyeceklerinizi dinlemeye odaklanacaktır. Hatta bu kelime kalıplarını defalarca kullansanız bile istediğiniz noktada sazı elinize almak için harika fırsatlar yaratacaktır.
Karşınızdaki kişinin konuşmasını tatlı bir şekilde kesip sözü devralma işi için bir teknik daha var; karşınızdaki kişi konuşurken yere kalem ya da başka bir şey düşürün ve yerden eğilip alırken konuşmaya başlayın. Kendi konuşmasını kesip otomatik olarak sizi dinlemeye başlayacaktır.
Karşımızdaki kişinin bizden hoşlanıp hoşlanmadığını hep merak ederiz ya da bu konuda ne kadar rol yaptığını… Bunu öğrenmek için şöyle bir yöntem uygulayabiliriz; sizin en çok kullandığınız hatta spesifik olarak sizin kelimeniz olan bir kelimeyi kullanırken her defasında başınızı sallayarak ve tebessüm ederek söyleyin. Eğer sizden hoşlanıyorsa o kelimeyi bir süre sonra o da kullanmaya başlayacak ve siz de sonucun keyfini çıkaracaksınız.
Konuştuklarınızın karşınızdaki kişi ya da kişiler tarafından önemsenmesine ihtiyacınız varsa söyleyeceklerinizi her defasında annemden – babamdan ya da bir muhterem kişiden öğrendiğinizi tekrar ederseniz insan doğası gereği söylediklerinize daha fazla inanacak ve fikrinize sahip çıkacaklardır.
İnsanların sizin fikirlerinizi savunmasını isterseniz, konuşurken başınızı sallayın ve göz temasını koruyun. “Başınızı sallamak” karşınızdaki kişide o konuda otorite olduğu hissini ve “benim söylediklerim daima doğrudur” imajı yaratır.
Bazen dilinize bir şarkı takılır ve bir türlü aklınızdan çıkaramazsınız, unutmak isteseniz de bir türlü unutamazsınız; buna “Zeigarnik etkisi” diyoruz. Beynimiz bitmemiş, yarım bıraktığımız şeyleri hatırlama eğilimindedir; şarkının sonunu düşünüp söylediğinizde beyniniz şarkının bittiğini düşünür ve böylelikle aklınızdan rahatlıkla çıkarabilirsiniz.
Çocuklarınızın brokoli yemesini mi istiyorsunuz? O zaman çocuklara “brokoli istiyorlar mı” diye sormak yerine “iki tane mi yoksa, beş tane mi istiyorlar” diye sorun. Böylece öğle yemeğinde kendi kararlarını verdiklerini hissederler. Tezgahtarlar bu eski numarayı farklı durumlarda kullanır mesela, siz bir kıyafete bakarken “kırmızı mı, yoksa mavi mi” diye sorarlar, siz istediğiniz rengi söyledikten sonra beden sorarlar, bedeninizi söylediğiniz anda zaten o kıyafeti büyük olasılıkla almış olursunuz. O yüzden bakmaya girdiğiniz mağazalardan elinizde poşetlerle çıkarsınız.
Birinin sizi izlediğini hissediyorsanız, esneyerek etrafınıza bakın. Birisi gerçekten sizi takip ediyorsa, esnemek bulaşıcı olduğu için o da esnemeye başlayacaktır.
Bir kutu veya eşyayı taşırken konuşmaya devam ederseniz arkadaşınız eşyaları taşımanıza büyük ölçüde yardımcı olacaktır. Çünkü insan, iletişimi kesen kişi olmak istemez.
Biriyle el sıkışacağınızı biliyorsanız, ellerinizin yeterince sıcak olduğundan emin olun. Sıcak eller samimi bir atmosfere teşvik ederken soğuk eller iletişim ortamını negatif etkiler.
Karşınızdaki kişi ne diyorsa onu tekrar ifade edin ve tekrar söyleyin. Konuşan kişi bilinçaltında sizin harika bir dinleyici olduğunuza inanır. Çok fazla yapmamak daha sağlıklı sonuç almanızı sağlar.
Birinin size yardım etmesini isterseniz, cümlelerinize “yardımına ihtiyacım var…” kelimeleriyle başlayın. İnsanlar suçluluk duymaktan nefret ettikleri için yardım etmeyi kabul ederler.
Bir insanın sizi sevmediğine inanıyorsanız, kalemini veya herhangi bir eşyasını ödünç alıp alamayacağınızı sorun. İnsanlar hoşlanmadığı kişilere yardım etmeme eğilimi gösterir.
İnsanlar ilk duyduklarına daha fazla inanma eğilimi gösterirler; ilk söylediklerinizi daha güçlü ve kalpten söylerseniz size daha fazla inanacaklardır.
Önemli olan karşınızdaki kişileri sizde şeytan tüyü olduğuna inandırmak ve sonrasında uygulayacağınız birkaç iletişim tekniği ile bunu güçlü hale getirerek kendinizi ayrıcalıklı kılmanızdır. Unutmayalım; “iletişim her şey’dir”…
Bana sorularınız ve mesajlarınız için @ozguraksuna sosyal medya hesaplarından ve www.ozguraksuna.com adresinden ulaşabilirsiniz.