Kaliforniya’dan Sevgilerle
Çok çok uzaklardan kocaman bir merhaba, sevgili editörüm Birge bu ay yazı gelecek mi dediğinde, tabii ki dedim… Kaliforniya’dan nasıl
hayır diyebilirdim ki? Daha önce birkaç seyahat dergisinde Kaliforniya ve San Diego ile ilgili yazılarım çıkmıştı, bu sefer daha turistik değil de yerleşik yaşayan insanların gittiği hip noktaları haberdar etmek istiyorum…
San Diego yer itibariyle Pasifik kıyısında ve aynı zamanda Meksika sınırında olduğundan yemekler pek bir harika. Meksika’nın hafif füzyonlanması güzel olmuş. Böylece Kaliforniya Cuisine bir özgürlüğe kavuşuyor.
Los Angeles’ta ne zamandır çok iyi çizgide giden Katsuya Sushi neredeyse geçen yıl, yılbaşımı geçirdiğim Nobu’yu geçti bile. Bu yıl Downtown’da otelin girişine konuşlanan Stark tasarımı Katsuya pek bir şahane. Her tarafta Philippe Stark’ın izi var hatta Chandelie’leri anımsatan soyadı Katsuya’nın tabelasında yerini almış bile… “Oven Baked Crab” mutlaka denenmeli… Tüm bu smart-chic restoranın aksine alabildiğine salaş bir sushi’ciyi geçemeyeceğim “Sushi Deli”. Öğle yemeklerinde dolup taşıyor. Oldukça iyi, bana göre şehrin en lezzetlisi…
Old Town’da ise şöyle bir gezinti yaparsanız Harny Sushi’yi deneyin. Özellikle sushi’lere verdikleri isimler pek bir alem, benim favorim “Rolls Royce” ve “Las Vegas Baby”. Bunun yanında modern bir İtalyan Cucina Urbana Assam için iyi bir alternatif. Cumartesi günleri de “wine tasting”i var, katılabilirsiniz. Şaraplar tıpkı benim Happily Ever After’da yaptığım gibi, tüm lokal şarap üreticilerinden enfes şarapları topluyor ve bağdan doğru sofraya… Bu yüzden burayı çok seviyorum. Bu arada en lezzetli organik domatesi de burada yiyebilirsiniz. Benim gibi domates takıntısı olanlar için doğru adres.
Yaklaşık dokuz yıldır bu bölgeyi yazlık gibi kullandığımız için burası benim ikinci evim gibi. Her yıl yeni yerler keşfetmekten büyük keyif duyuyorum. İşim için de çok geliştirici oluyor, bu da yadsınamaz bir durum…
Mesleğime duyduğum aşkın beni geçtiğimiz yıllarda sürüklediği bir workshop’tan bahsedeceğim… “Extra Ordinary Desserts”. İnternetten bir bakın derim. Kurucusu Karen Krasne. Hawaii’de Bitki ve Çiçek Bilimi okuduktan sonra Cordon Bleu’da Pastacılık okumuş. Bu iki bölümü öyle güzel şekilde birbirine karıştırmış ki ortaya görsel şölen ve aynı anda çok lezzetli pastalar çıkmış. Birbirinden rafine pastaların üzerlerini yenilebilir tropik çiçekler ile süslüyor. Bir haftalık wokshop’unda öğrendiklerimden çok beni Karen etkiledi… Her geldiğimde onu dinlemek benim için büyük keyif. Hazır tatlı tatlı konuşuyorken, cupcake’i çok seven ve pişiren benim gönlümü çalan bir yer de “Sprinkles Cupcake”… Beverly Hills markası olan bu modern cupcake mağazası insanı deliye çeviriyor. Kekleri geleneksellikten uzaklaştırıp bambaşka bir havaya sokmuşlar.
Burası çocuklarla da harika… Legoland, Seaworld, San Diego Zoo çocukların en beğendiği parklar. Burada her birine çıkartılan üyelik kartıyla Bebek Parkı’na gider gibi her gün birine uğramak paha biçilmez… Merak edenlere Disneyland, bir saat 15 dakika uzaklıkta. Sabah çıkıp, aksam geç saatte gelebilirsiniz. Çocuk seven bir şehir burası. Çocuklar da burayı çok seviyor. Benim küçüklerin o küçücük hafızalarında burası her zaman yer etmiştir. Burayı yazlığa çevirmemiz de sırf bu yüzdendir.
Ayşe ile Ayşegül
Ayşegül’ü tanımayanlar hayatta bir sıfır eksik olabilir. Çevresine sürekli ilham veren, güç veren aklıma yeni fikirler getiren barışçıl bir kadındır o. Bir kez enerjisini almaya görün! Geçtiğimiz yıl tam uçağa binerken elimde, çıkarttığı kitabı vardı “Korkma”, uçak korkumdan sıyırdı beni… Elimdeki kitabın enerjisiyle kuş gibi uçuverdim. Şimdi daha bir yıl geçmeden yenilikler yine onda… Her zaman stilettolarına aşık olduğum ve çikolata seven, her zaman üreten Ayşegül Dinçkök’e geçtiğimiz günlerde açtığı “Derin Tutku” adlı sergiden yola çıkarak birkaç soru da sizler için sormak istedim…
Dalış tutkunuz sergi açmaya dönüştü. Siz her işi böyle tutkuyla mı yaparsınız?
Sanırım Ayşegül eşittir tutku, kullandığım parfüm Calvin Klein Obsession, sen düşün artık. Şaka bir yana tutkuyla yapılan şeylerin daha başarılı olduğuna inanıyorum, mış-muş gibi yapmak bana göre değil…
Birlikte bir video enstalasyonu izledik. İşimin ortasında dinlendim, kendimi bambaşka bir yerde buldum. Arınmadan bahsetsek…
Arınma… Ah! Gerçekten bir içsel yolculuk veya ruhun bedenle birlikte arınması… Bu video çalışmasını İtalya’nın Cavallo Adası’nda çektim. Adada sabah yürüyüşüne çıktığımızda Fransız askerlerinin Kırım Savaşı’na giderken savaş gemisinin daha savaşa gidemeden batması sonucu şehit olduğunu gördüm. Muhteşem bir kumsal, bu sıralı mezarları denize karışmış ruhlara birleştirdi belki de ve kumsalda dalgalarla arınmaya çalıştım; her türlü kirden, sıkıntıdan, üzüntüden… Yorum izleyene ait ama izleyenler genellikle ağlayarak ayrılıyorlar karşısından, sanırım iyi bir meditasyon.
Size ne ilham verir?
Yaşamdan kırıntılar bana ilham verir. Özellikle müzik, hayatımın olmazsa olmazı büyük ilham kaynağımdır.
Bundan sonra sizden ne sürpriz bekleyelim?
Adı üstünde süpriiiiiz… Gerçekten bundan sonra sizi büyük sürpriz bekliyor. 14 Mayıs, Lütfi Kırdar! Sadece bu kadar ipucu veriyorum yeterlidir…
Çocuklarıyla uzağa gitmek isteyenler beni arasın.!
Alışverişini de geçemeyeceğim. Karina benim buradaki çok yakın bir arkadaşım. Tanıdığım ilk Meksika asıllıdır kendisi.. Karina ile harika keşiflerimiz var. Kendisi daha çok internet alışveriş mucidi olsa da her yeri bilir… Fashion Valley favorimiz.
Hillcrest ve Downtown’da vintage satan yerleri karıştırmadan edemem. American Apparel ipek vintage elbise bölümü yapmış! Bu yeni haber işte… Tüm parçaları da Los Angeles’tan topluyor her şey Made in L.A. Tam da ona yakışır olmuş çünkü kendisi Apple gibi bir California, Los Angeles markasıdır. Çok gerekli bir bilgi olmamasına karşın bilen bilir.
Evimiz La Jolla’da… Bulunduğumuz bölgenin plajı özellikle bu aralar çok gittiğim bir plaj. Kocaman karnımla en çok burada vakit geçiriyorum diyebilirim. Çocukların okulları sırf sabah saatlerinde burayı meşgul etse de enerjisi çok güzel.
Yalın ayak dalganın kumla birleştiği yerdeyim. Ayaklarıma serin sular değdiğinde aklıma düşen tek şey Ayşegül Dinçkök’ün “derin tutkusu” oluyor. Ayşegül Dinçkök’ün MSGSÜ Tophane-i Amire’deki sergisini umarım kaçırmadınız. Bir video enstalasyonu yaptı. Sergi öncesi izleme fırsatı yakaladım ve giderayak bende yarattığı etkisi çok büyük oldu. Şimdi ayaklarıma su değdiğinde aklıma tek şey geliyor; Ayşegül ve arınma…
[nggallery id=1230]