© Copyright 2018 Mag Medya
Başa Dön

İnsan Yazgısı Değişebilir mi?

İnsan Yazgısı Değişebilir mi?

Bu soruya cevap vermeden önce, “dengeli kişilik” kavramını incelemek istiyorum. Bir insanın dengelenmiş kişiliğinde; varlığı ilk önce gelir, kalbi ikinci sırada ve zihni ise üçüncü sırada yer alır. Zihin, hayatımızdaki en önemli şeylerden birisidir. Fakat sadece bir uşak olarak, asla bir efendi olarak değil. Eğer efendi olursa, kalbimizin yerini alır ve bize emirler yağdırarak hayatı cehenneme çevirebilir. Zihin aslında “mantıktır”. İş hayatında başarıya götüren mantık, hayattan tat almamızı ne yazık ki sağlayamaz. Kalp ise amaca yönelik çalışmaz. Zihin ciddidir, gülmez. Halbuki gülebilmek, mutlu olmayı becerebilmek şefkati beraberinde getirir.
 

 

Hayatımızın amacı iş yerimiz olmaya başladığında şefkati, onunla beraber de “insan olmayı” yitirmeye başlarız. Çok başarılı olabiliriz, çok para kazanabiliriz ama artık kendimizle olan uyumumuz ve insan ilişkilerimiz bozulmuştur. Manevi potansiyelimiz düşmeye başlar. Zihin mantıktır, kalp sevgidir ve varlık ise kendini bilmektir. Kendimizi bildikçe, tüm varoluşu doğru olarak algılamaya başlarız. Amacım zihni kötülemek değil. Bir orkestra şefi becerisinde, bu üçlüyü yönetebilmekten bahsediyorum. Eve geldiğimiz zaman artık zihnimize ihtiyaç yoktur. İçi sevgi dolu kalp yeterlidir. Aksi takdirde ev, yuvaya dönüşemez. Zihin ev ister: Güzel, bahçe içinde, geniş. Kalp yuva ister: Sevgi dolu.

Hiçbir insan zihinle doğmaz. Beyinle doğar. Zihin ise toplumlar tarafından yaratılır. Dolayısıyla dünyada birçok değişik zihin vardır. Birey olmaya başladığımızda, kendi zihnimiz var yanılgısına düşeriz. Halbuki bulunduğumuz topluma göre bir zihin yapısı gelişir. Zihnin ötesine nasıl geçebiliriz? Veya nasıl yönetebiliriz? Zihnimizin izleyicisi olabilirsek neyi başarırız? Elbette, izlemek bizi izlediğimiz şeyden ayıracaktır. İzlemeyi başarmak, bizi olumlu ya da olumsuz yargılamalardan kurtaracaktır. Bu farkındalık haliyle, kirlenmesi mümkün olmayan kalbimize ulaşabilmiş olacağız.
İnsanlığın yazgısını değiştirebilmesi için, kendi psikolojisini, doğrular ve inançlar sistemini değiştirmesi gerekir.

 

Umutlarımız, hırslarımız, sırlarımız, korkularımız, şüphelerimiz, arada kalmışlıklarımız, kararsızlıklarımız ve tüm duygularımızın; beğenilerimizin, arzularımızın, sevmediklerimizin, sevdiklerimizin, nefret ettiklerimizin hepsi, benliğin ince, algılanamaz ama gerçek dünyasına aittir.

 

Kendimizi yürekte bağışlamak bu dünyaya geliş nedenimizdir. İnsanlar bu iyileşme sürecini hiç kesmemelidir.

 

İnsanlığın yüreğinde taşıdığı kaos, dünyaya husumetlerin ve ayrımcılıkların yanı sıra, ırk, ideoloji, inanç, din savaşları görünümünde yansır. Bir kişi yaşamındaki olayları değil, onları göğüsleme biçimini değiştirebilir.

 

Duygularımızla düşüncelerimizi, hissettiklerimizle yaşadıklarımızı denetleyebilirsek, yani durumlarımıza egemen olursak, varoluşumuzun dümenine geçebilir, yazgımıza yön verebiliriz. Başımıza bir olay geliyor, biz içine düştüğümüz psikolojik durumun bu olay sonucunda çıktığını düşünüyoruz. Halbuki benlik durumlarımız yaşamımızda olacak olayları belirler ve önceden ilan ederler. Olumsuz duygularımız, zaman içinde şikayetçi olduğumuz terslikler haline gelir. İster iyi olsun ister kötü, belli türde bir olayın başımıza gelebilmesi için öncelikle içimizde onun gerçekleşeceği koşulları yaratmamız gerekir. İnsanın en büyük yanılgısı, dış koşulları değiştirebileceğine ve dünyayı düzeltebileceğine inanmasıdır. Ancak kendimizi değiştirebilir, tutumlarımızı farklılaştırabilir, tepkilerimizi düzeltebilir, hissettiğimiz olumsuz duyguları ifade etmemeye çalışabiliriz.

 

Dünyayı ancak uyum içindeki ve sevgi dolu bir vizyon iyileştirebilir.

 

Son olarak “Toltek Bilgeliği”nden bahsetmek istiyorum. Yalnızca efsanelerde var olan ölü bir gelenek değil Toltek Bilgeliği. Bugün hala Meksika Kızılderilileri tarafından uygulanan canlı bir öğreti. Bu öğreti anlaşmalardan bahsediyor. Dört anlaşma. Neler mi? Kullandığımız sözcükleri özenle seçmek, hiçbir şeyi kişisel algılamamak, varsayımlarda bulunmamak ve daima yapabildiğimizin en iyisini yapmak. Bütün bu anlaşmalara sadık kaldığımızda, eski anlaşmalarımızı revize edebilirmişiz. Kısacası “zihin revizyonu” için bir öğreti. Bir sonraki yazımda, detaylı olarak bahsedeceğim. İster misiniz?

 

Sevgiyle yazdım ve aktardım.

 

Zihin mantıktır, kalp sevgidir, varlık ise kendini bilmektir.

Yazar Hakkında /

Yazarımız hakkında kısa özgeçmişi çok yakında sayfamızda olacaktır.

Yorum Bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.