Ekolojik Okuryazarlık
Ürettiğimiz ve tükettiğimiz ürün ve hizmetlerin doğaya ve insanlığa etkilerini, uyandığımız andan itibaren, hem düşüncemizde hem hareketlerimizle farkında olalım. İşte bu konuda size MEB ve TEMA Vakfı iş birliği ile kurulan Ekolojik Okuryazarlık Öğretmen Eğitimi’nden bahsetmek istiyorum…
Dünyamızın durumu ortada. Buna sebep biziz. Öncelikle gerçekçi olup durumu kendimizi kayırmadan, insanlık denen bütünün bir parçası olduğumuzun farkında olarak, kendimizi ve bu felaketlerdeki kendi payımızı kabullenmeliyiz.
Acaba gezegenimizi sevmekten başka neler yapıyoruz? Fiili olarak, gündelik hayatımızda, evimizde, işimizde dünyamız için yaptığımız her hareketimizi kalem kalem dökelim. Çöplerimizi ayrıştırıyor muyuz mesela? Suyu tasarruflu kullanıyor muyuz ya da elektriği ve diğer enerjileri… Günde ne kadar çöp üretiyoruz? Kaçımız sıfır atıkla sürdürüyor yaşamını?
Yeni yıla girdik geçen ay. İrili ufaklı hediyeler aldık verdik. Bunların paketlenmesi esnasında, kaçımızın aklından bu süsler kağıtlar ve kutular bir anda yırtılıp çöpe atılacak düşüncesi geçti? Biz aldığımız hediyelerin paketlerini ne yaptık? Kaçımız yerden eğilip bir çöp aldı ve kutuya attı? Kaçımız hayvanları besledi korudu kolladı? Bu sorularım uzar gider… Bir durup kendimizi düşünelim yatağa girince. Bu gün gezegenimiz için ne yaptım?
Her şeyden önce kendi kendimize neler yapabileceğimizi bilmemiz lazım. Her konuda olduğu gibi bu konuda da eğitim ve bilinç şart. Öyle sadece doğayı sevmeyle ve oturup düşünmekle korunamıyor ve kurtarılamıyor hiçbir şey. Fiiliyat şart. Bilinçli fiiliyat.
İşte bu konuda size MEB ve TEMA Vakfı iş birliği ile kurulan Ekolojik Okuryazarlık Öğretmen Eğitimi’nden bahsetmek istiyorum. Bu eğitimi alan öğretmenler, öğrencileriyle beraber bahçeler oluşturuyorlar, fidanlar dikiyorlar, öğrencilere doğanın ve tabiata ait olan varlıkların sınırsız olmadığını, korunması ve güçlendirilmesi gerektiğini, ben doğayı seviyorum demenin ne kadar yetersiz olduğunu, doğaya sadece bakmak değil, bakınca doğru görmek, doğayı okumak ve doğru yorumlamak demek olduğunu anlatıyorlar. Öğretmen demek; geleceğin bankacısını, politikacısını, mimarını, mühendisini, her şeyden önce de geleceğin anne ve babalarını yetiştirmek demek. İnsanlığın yaşam sistemini kapsamlı olarak kavramış ve üzerinde yaşadığımız dünyamızı doğru okuyan ve koruyan çocukların yetişmesi bağlamında işte bu ekolojik okuryazar öğretmenlerin yetişmesi o kadar değerli ki.
Ekolojik Okuryazarlık Öğretmenliği eğitiminde, teorik ve uygulamalı eğitimler veriliyor. Doğa olmadan insanların da olamayacağı bilgisinin altı çiziliyor. Milyarlarca yılda oluşmuş olan gezegenimiz, tüm yaradılışın laboratuvarı ve kütüphanesidir. Değeri kelimelerle anlatılamaz. Buna rağmen dünyanın bize sunduğu kapasitenin 1.5 katını ve pek çok hayvanın neslini tüketen, pırıl pırıl suları içilmez, mis gibi havasını nefes alınmaz hale getiren, göllerini boşaltan, nehirlerini kurutan, denizlerini çöpe boğan bizlerin bu yaptıklarımızın ödenmesi zorunlu faturaları epey birikti. İşte şimdi bu geçiş döneminde, doğa bizim ona yaptığımız tüm bunların karşılığında her gün bir doğal afetle bizi titretmekte. Hepimiz ne ekersek onu biçiyoruz ve biçeceğiz. İnsanların olduğu kadar ülkelerin de karmaları var. Karmalarımızı ödüyoruz. İşte tam da bu anda Türkiye’ de ilk defa oluşturulan bu oluşumla doğanın ilkelerini ve sınırlarını bilen, doğayla uyumlu yaşamayı ilke edinmiş ekolojik okur yazarların yetiştirilmesinin önemi benim açımdan çok değerli. TEMA Vakfı’nı canı gönülden kutluyorum. Geç de olsa uyanıyor insanlık. Zararın neresinden dönülse kârdır.
Ürettiğimiz ve tükettiğimiz ürün ve hizmetlerin doğaya ve insanlığa etkilerini her gün uyandığımız andan yatağa girdiğimiz ana dek hem düşüncemizde, hem hareketlerimizle farkında olalım.
Bir kişinin yapacağı olumlu değişikler doğada tonlarca çöpün, suyun, havanın, canlının olumlu yönde etkilenmesi demek. Kendi gücümüzü küçümsemeyelim. Bu yolda kendimiz kendimizi düzeltirken başkalarına da rol model olalım. Bu nedenle değişim her zaman önce insanın kendisinden başlar. Bu konuda sorumluluk almalıyız. Uygulamalı ve uygulatmalıyız. Uygulamaların peşini takip etmeliyiz. Bunların hepsini severek yapmalıyız. Katkılarımızın sürdürülebilir olmasını sağlamalıyız. Bir şeyin etkin olması için sürekli tekrar edilmesi gerekir. Bunun için sürdürülebilirlik çok önemli. Gittiğimiz her yerde gözlerimiz çevreyi ekolojik okuryazar olarak izlemeli. Pet şişe ve plastik atık üretmeye son vermeli, her şeyi geri dönüştürmeliyiz. Kendi karbon ayak izimizi iyi analiz etmeli, önce kendimizi düzeltmeliyiz. Ve tüm bunları çocuklarımıza öğretmeliyiz. Zira çocuklar o evde ne konuşulursa, onlar da o oluyorlar.
Artık sadece alfabeyi ve görüneni okumak ve bilmek yeterli değil. Görünmeyeni görmeyi, duyulmayanı duymayı öğrenmeliyiz. Gözle görünmeyen bağları sezmeli ve anlayabilmeliyiz. Her hareket ve düşüncemizin yankılarının bize geri döneceği bilincini oturtmalıyız. Geçmişin analiz ve sentezini doğru yapmalı ve doğru yorumlamalı buna göre geleceği doğru programlamalıyız. Kısa bir süre için bu gezegendeyiz ve bizim dünyamıza borcumuz var. Her gün ben dünya için ne yapabilirim çabası içinde olmalıyız. Hepinize ekolojik okuryazarlık oranımızın arttığı günler diliyorum.