Yazar, Çizer, Güldürür
Sıra dışı olduğuna hem fikiriz sanırım… Tanımıyorsanız bile internette kendi özgeçmişini bu kadar acayip yazan bir kişi daha görmediğinizi garanti edebilirim.
Küçük yaşlarda çizilen harika çizgiler ve aile içi bir kıskançlık(!) Erdil Yaşaroğlu’nu bu günlere getirmiş. Kısa zamanda, hem de on’lu yaşlarda karikatür dalında otuza yakın ödül alarak başladığı bu yolda, o hep kendini fena halde eleştirip çizdikleri için, “Eh, işte” dese de, biz ona ve çizdiklerine bayılıyoruz.
Kişisel web sitesine özgeçmişini sıra dışı bir şekilde yazan birine, kendinizi bize tanıtır mısınız demek olmaz… Sıra dışı bir şeyler sormak lazım… İlk çizgilerinizi anaokulunda çizmişsiniz. Ne çizdiğinizi hatırlıyor musunuz? Veya saklıyor musunuz?
Annem saklamış hepsini. Ellerimi boyalara batırıp, kağıtların üzerinde gezdirmişim. İlk çizimlerim bunlardı. Sonraları da bildiğiniz çocuk resimleri yapmaya başladım. Tek farkım, resimdeki herkesin konuşma balonları olmasıydı. O zamanlar espri falan yok tabi. Veya yaptığımı zannediyorum kendimce hehe…
İlkokulda resim dersi için çizdiklerinizi babanız çiziyor sanıyormuş bazı öğretmenleriniz. Sinirleniyor muydunuz?
Sinirlenmiyordum. “Basbayağı evde, kendi başıma oturup çizdim diyorum, nasıl bana inanmıyorlar” diye şaşırıyordum.
Kanıtlasaydınız kendinizin yaptığını…
Sürekli böyle bir derdim yoktu tabii ki, bir iki defa başıma geldi. Sonra “Afferim ne yetenekli” oldum.
Kuzeniniz Varol, sizin karikatüre başlamanıza mı sebep oldu gerçekten? Karikatür çizersem beni de Varol kadar severler mi dediniz?
Varol 13 yaşlarındayken Hürriyet’in Ege ekinde çizmeye başladı. Bütün aile onu çok seviyordu. Beni kimse sevmiyordu. Ben de ne yapıyor bu koca kafa diye bir baktım ki, benim çizdiğim şeylerin komiklisini yaptığını fark ettim. Bir gece herkes uyuduktan sonra onun bir karikatürünü araklayıp önüme koydum ve çizdim. Sabah herkese gösterdim. Beni de seviyorlardı artık.
Karikatür dalında ödüller almaya başladığınız dönem de bu ilkokul dönemi mi?
12-18 yaşları arasında yurtiçi ve yurtdışındaki karikatür yarışmalardan 30’a yakın ödül aldım.
Limon’da başladınız bu işe… O zamanki çizgileri, esprileri beğenmiyormuşsunuz… Hatta şimdi de kendiniz için “fena çizmiyorum” demeyi tercih ediyorsunuz. Kendinizi hep eleştirir misiniz? Hep zor beğenenlerden misiniz?
Fena çizmiyorum mu? Berbat çiziyordum o zamanlar. Hatta üç sene önce de kötü çiziyordum. Geçen seneki çizgilerimi bile pek beğenmem aslında. Beğendim mi korkarım. Hiç ilerleyememişim demektir.
Şimdi de Penguen Dergisi’ndesiniz. 2002 yılından 2010 Penguen nasıl bir yol kat etti?
Neee?! Penguen çıkalı sekiz sene mi oldu? Ne çok zaman geçmiş. İnsan sevdiği işi yapmamalı, hayat hemen bitiyor. Penguen’i bu sekiz senede sürekli yenileyerek, gençtutuyoruz. Bir yandan da kalitesini yükseltmek için çalışıp duruyoruz.
Dergiyi kurarken bu başarıyı bekliyor muydunuz?
Leman’dan ayrılıp Penguen’i yayımlayana kadar üç ay geçmişti. Hiç bu kadar uzun süre çizmemiştim o zamana kadar. İyi bir dergi yapmıştık ama korkutuyorduk tabii ki. Farklı bir dergi yapmıştık. Okuyucu sevecek mi acaba kaygılarımız vardı ama ilk sayı tirajını öğrendiğimizde hepsi geçti.
Beğenerek takip ettiğiniz karikatüristler var mı?
Karikatüristliğimden daha eski ve iyi bir karikatür okuyucusuyum. Çok sevdiğim çizerler var tabii ki. Hala bütün dergileri alır, zevkle okurum.
Karikatür dışında, resim, heykel, animasyon ve fotoğrafçılıkla da ilgilisiniz. Bunlar da birer iş mi sizin için yoksa hobi niteliğinde mi?
Heykeltıraş diye diplomam var Mimar Sinan Üniversitesi’nden. Ama profesyonel olarak hiç yapmadım. Bütün bunları hobi olarak yapıyorum. Aslında karikatürü de hobi olarak yapıyorum. Para da kazandıran bir hobi.
Peki, şiir sevmem diyen bir adam neden şiir yazar?
Mizah kafası işte…
Gelecekle ilgili plan proje yapar mısınız?
Çocukken aşık olduğum komşu kızını kötü Ninjaların elinden kurtarırdım, şimdi proje yapıyorum.
Son olarak MAG Okurları için ne söylemek istersiniz?
Siz bu satırları okurken, ben çok uzaklarda olacağım.
Ve bizim için bir şey çizer misiniz?