Vücut Ağırlığınız ile Barışmanızın Zamanı Geldi!
Evet, artık vücut ağırlığınızla barışmanızın, obeziteden kurtulmanızın ve kontrol altına almanızın zamanı geldi. Öncelikle, vücut ağırlığının bileşenlerini kısaca tanıyalım.
Vücut ağırlığımız kemiklerimizin, vücut sıvılarımızın, organlarımızın, kas ve adipoz (yağ) dokumuzun toplamından oluşur. Ağırlık artışının gerçekleştiği süreçte hem kas hem de yağ dokusundan artış gerçekleşir. Ancak, sağlık açısından esas risk taşıyan yağ dokusu artışıdır. Yağ dokusu “elzem” ve “depo” olmak üzere ikiye ayrılır. Elzem, yani gerekli olan yağ dokusu normal fizyolojik aktivitelerimiz için gereklidir ve kemik iliği, kalp, akciğer, karaciğer, dalak, böbrekler, kaslar ve sinir sisteminde yer alır. Bu, elzem olan yağ dokusunun miktarı kadınlar ile erkekler arasında farklılık gösterir. Kadınların elzem yağ dokusu (%12) miktarı erkeklerden (% 3) daha yüksektir. Depo yağlarımız ise adipoz dokuda, trigliserid formunda, enerji kaynağı olarak depolanır. Depo yağlarımız harcanabilir olandır. Yani, zayıflama sürecinde kaybettiğimiz yağ dokusu depo yağlardır. Normal şartlarda, normal miktarlarda gerekli olan bir dokudur. Deri altında (subkutan yağ dokusu) ve iç organlarımızın dış çeperlerinde (viseral yağ dokusu) yer alır. Subkutan yağ dokusu termogenez, yani vücut ısımızın düzenlenmesi için gerekli iken viseral yağ dokusu travma anında iç organlarımızı hasardan korumak için gereklidir. Ancak, miktarının olması gereken değerleri aşması hem obeziteye hem de obezite ile ilişkili kronik hastalıklara (koroner-arter hastalığı, metabolik sendrom, hipertansiyon, beslenme ile işkili kanserler olan meme, prostat, kolon, endometrium ve özefagus kanserleri, Tip II Diabet (erişkin tipi şeker hastalığı), safra kesesi hastalıkları, uyku apnesi, kadın infertilitesi, obez gebelerde hamilelik komplikasyonları, osteoartrit, gastroözefagial reflü ve solunum yetmezliği) zemin hazırlayabilir. Şişmanladığımızda yağ hücrelerimizin (adipositler) yapısı da değişir. Erişkin şişmanlığında yağ hücrelerinin hacmi genişlerken, çocukluk çağı şişmanlığında yağ hücrelerinin sayısı artar.
Obezite kişinin sağlığını, yaşam kalitesini ve ömrünü etkileyebilen bir sağlık problemidir. Yapılan çalışmalarda sadece obez olan ve başka hiçbir sağlık problemi olmayan bir bireyin yaşamından obezitenin 5 yıl çaldığı; bununla birlikte obeziteye ek olarak sigara ve alkol kullanan, yetersiz sebze ve meyve tüketen, yetersiz fiziksel aktivite yapan, doymuş yağlardan zengin beslenen bir bireyin ise yaşamının beklenenden 27,1 yıl kısaldığı saptanmıştır. Unutulmamalıdır ki, obezite doğru beslenme alışkanlıklarının kazanılması ile kontrol altına alınabilecek bir sağlık problemidir.
Peki, obez olup olmadığımızı nasıl anlayacağız? Bunu değerlendirmenin en kolay yolu Beden Kitle İndeksi’mizi hesaplamaktır. Bunun için, önce vücut ağırlığınızı belirleyin. İdeali sabah uyanınca, tuvaletimizi yaptıktan sonra, aç karnına, iç çamaşırları ile tartılmaktır. Sonra boy uzunluğunuzu ölçün. Örneğin, vücut ağırlığımız 60 kg, boy uzunluğumuz 1,65 m olsun;
Beden Kitle İndeksi = 60 kg / (1,65 m x 1,65 m) = 22,03 kg/m2.
Elde edilen değerin aşağıdaki tablodaki yerini bulun. Vücut ağırlığınız normalin üstünde ise endişelenmeye gerek yok. Obezite doğru beslenme alışkanlıklarının kazanılması ile kontrol altına alınabilecek bir sağlık problemidir. Mesleki tecrübem gereği kan tahlilleriniz, vücut bileşiminiz, yaşam tarzınız ve beslenme alışkanlarınız dikkate alınarak hazırlanmış “bireysel” beslenme programı ile ayda 2 ile 8 kg ağırlık kaybederek ideal ağırlığınıza ulaşabilirsiniz. Diyetten korkmanıza, “diyet” kelimesini duyunca strese girmenize hiç gerek yok. Hiç yasak koymadan, istediğiniz her şeyi tüketerek de diyet yapabilirsiniz. Tek yapmanız gereken beslenme uzmanınızdan “değişim listelerini” yani ne yerine ne yiyebileceğinizi, telafileri nasıl yapabileceğinizi iyi öğrenmek olacaktır. Buna ek olarak, beslenme uzmanı tarafından beslenme alışkanlıklarınız değerlendirilmeli, hatalı olanlar ayırt edilmeli ve doğru tekniklerle davranış değişikliğine gidilmelidir.